2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Konjonktiva (Göz Zarı) Tümörleri: Gözümüzdeki Gizli Tehlike
MAKALE #12729 © Yazan Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ | Yayın Haziran 2014 | 11,536 Okuyucu
GÖZÜMÜZDEKİ GİZLİ TEHLİKE KONJONKTİVA ( GÖZ ZARI) TÜMÖRLERİ

Konjonktiva; göz kapaklarının iç kısmını ve skleranın ön kısmını örten ince, saydam, müköz membrandır. Göz dokularını korumak amacıyla kornea hariç tüm göz yüzeyini örterek ilk savunma aracı olarak görev alır. Bu nedenle gözlerimizle ilgili bir problemde ilk tepki veren ve bu tepkisini kızararak, kanlanarak, çapaklanarak ,batma hissi yaparak gösteren bir zardır. Normal sağlıklı durumda beyazımsı bir renk olduğundan gözükmeyip, en ufak bir rahatsızlıkta yoğun kan damarları içerdiğinden aşırı kanlanarak kırmızı bir renk alır.

Konjonktiva tümörlerinin tanısı diğer bazı konjonktiva lezyonlarına benzeyebildiği için güçlükler yaratabilmektedir. Hastalarımızın başvuru anındaki şikayetleri en sık büyüyen kitle şeklindedir. Bundan başka kızarıklık, şişlik, batma, çapaklanma olabileceği gibi bazen ise gözlük muayenesi için başvuran bir hastada rastlantısal olarak tanı konulmaktadır.

Konjonktivanın benign ve malign tümörleri oftalmolojide önemli bir yer tutmaktadır. Bu lezyonların erken tanı ve tedavisi hastanın görsel yeteneklerinin korunmasında, adnekslerin fonksiyonlarının devamının sağlanmasında, kozmetik deformite gelişimini ve malign hastalığın sistemik yayılımını engellemede önemlidir.
Öykü tanıda büyük önem taşır. Hastada daha evvel konjonktivada öncü bir lezyon saptanıp saptanmadığı, travma geçirip geçirmediği, benzen gibi petrol ürünlerine maruziyet, sigara içimi, kronik insan papilloma virüs enfeksiyonu hikayesi, sistemik hastalıkları ve kullandığı ilaçlar gibi sorular sorulur. Semptomlar günlerden aylara kadar değişebilen sürelerde görülebilse de hastalığın öyküsü ortalama 6 ay olarak saptanmıştır. Başvurma süresinde gecikme, hiç kuşkusuz hastalığın tedavisinde güçlüğe ve nüks oranında artışa yol açabilir.
Biyomikroskopik muayene de tüm olgularda tam bir oftalmolojik muayene gerçekleştirilmelidir. Ek olarak lezyonun yapısı, vaskülarizasyonu, yaygınlığı, yerleşim bölgesi muayene edilir. Konjonktivanın farklı bölgelerinde tutulum olabileceği için tüm konjonktiva, forniks ve kapak konjonktivası dahil gözden geçirilmelidir . Lezyonun fikse olup olmadığı, etkilenen konjonktivanın hareketli olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Fizik muayene; ayırıcı tanı ve metastatik hastalık yönünden yapılır. Kulakönü ve çenealtı lenf bezleri palpe edilir .
Görüntüleme yöntemleri olarak Ultrasonografı (USG), Bilgisayarlı To¬mografi (BT), Manyetik Rezonans (MR) lezyonun çevre dokulara invazyonu ve ayırıcı tanı için kullanılabilir.
Kesin tanı biopsi ile konur. Klinik olarak şüpheye düşülen her vakada biopsi alınmalıdır.
Oftalmik tümörler içerisinde konjonktivanın malign epitelyal tümörleri önemli bir grubu oluşturmaktadır. Bunlar minör süperfisyal epitelyal displaziden (intraepitelyal displazi), tam kalınlıkta displazi (karsinoma in situ) ve invaziv yassı hücreli karsinomaya kadar değişen bir yelpazede görülebilir.
Konjonktiva tümörlerinin deri ve iç organ tümörleri ile ilişkili olduğu önceki yayınlarda sunulmuştur. Bunlar göz kapağı, yüz ve el sırtında olmak üzere cilt tümörü bulunmaktaydı. Ayrıca önemli sayılabilecek bir oranda yüzde solar keratoz saptanılır. Bu bulgular ultraviole maruziyeti ile ilişkili olabilecek hastalıklarla birliktelik açısından önemlidir. Konjonktiva tümörleri güneşe sıkça maruz kalan kişilerde daha sık görülmektedir.
Göz tümörleri içerisinde konjonktiva intraepitelyal neoplazi ve yassı hücreli karsinoması önemli bir grubu oluşturmaktadır. Bu lezyonların erken tanı ve tedavisi oküler yüzey sağlığı ve fonksiyonların korunmasında önemlidir. Bu hastalık grubunun tedavisinde eksizyonel biopsi, sklerokeratoplasti, krioterapi, intraoperatif alkol uygulanması, intraoperatif antineoplastik ajan kullanılması, postoperatif antineoplastik ajan kullanılması, amniyon membran transplantasyonu, oral mukoza grefti, konjonktival otogreft ile repozisyon, enükleasyon, egzenterasyon, radyoterapi ve palyatif tedavi gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.
Konjonktiva neoplazilerinin tedavisi için tek bir yaklaşım yoktur. Her hasta ayrı ayrı ele alınmalıdır. Bu lezyonların tedavisi; geniş lokal eksizyon ve/veya krioterapi ve/veya radyoterapi ve/veya topikal kemoterapi tedavisinden oluşur. Birçok tedavi yöntemi kullanılsa da primer tedavi cerrahidir.
Tedavide sadece cerrahi eksizyon yapılan olgularda %20- %40 gibi değişen oranlarda nüksler görülmektedir. Nüks oranı cerrahi sınırda tümör hücresinin varlığıyla ilişkilidir. Krioterapi ile kombine edilen cerrahi eksizyon vakalarında nüks oranının % 9 lara düştüğü görülmektedir. Ancak ülkemizde bu oranlar biraz daha yüksektir. Yüksek nüks oranının hasta grubumuzun literatürde tariflenen gruplara oranla daha geniş lezyon sahibi olgulardan oluşuyor olması, olguların daha geç evrede tanı alması ve tedavinin gecikmesi gibi farklılıklara bağlı olduğunu düşünmekteyiz.
Kemoterapötik ajanlar cerrahinin komplikasyonlarının ve tümör rekürrensinin azaltılmasında kullanılmaya başlanan diğer tedavi yöntemleridir .
Defekt küçük olduğunda primer kapama teknikleri ile kapatılabilir. Ancak çoğu vaka büyük diffüz tümörlerdir. Dört saat kadranından büyük defektlerde konjonktival flep, karşı gözden konjonktival greft, ağız mukoza grefti veya son zamanlarda tercih edilen amniyon membran transplantasyonu uygulanabilir . Amniyon membranı çeşitli büyüme faktörleri içerir; bazal epitel hücrelerinin adezyonunu sağlar ve epitel differasyonuna yardımcıdır.
Konjonktiva epitelyal tümörlerinin düşük mortalite gösterdiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda mortalitenin % 0 ile % 8 oranlarında olduğu gösterilmiştir . Bu oranlar, hastaların yaşı ve tümör büyüklüğüyle orantılı olarak artabilmektedir
Konjonktiva epitelyal tümör tanısı alan olgularda eksizyonel biopsi ve krioterapiden oluşan temel yaklaşıma gerekli olduğu hallerde uygun adjuvan tedavi eklenerek her hastaya özel bir tedavi planı yapılmalıdır. Cerrahi sonrasında ortaya çıkan doku defektlerinin kapatılmasında da özelliklerine göre farklı dokulardan yararlanılarak gerek fonksiyonel olarak gerek kozmetik açıdan tatminkar sonuçlar elde edilebilir.

Op.Dr.Şeyda Atabay Yıldız

Sık sorulan sorular
1-Soru: Gözdeki her kızarıklık konjonktivit midir?
Cevap: Gözdeki kızarıklıklar çoğu zaman enfeksiyona bağlıdır. Ancak ayrıca göz damarlarında kanama, derin dokularda enfeksiyon, allerji, blefarit ( göz kapak iltihabı) , kuru göz hastalığı, glokom ( göz tansiyonu), pterjium ( göz eti büyümesi), keratit (kornea dokusunun ülseri), guatr hastalığı ve tümör gibi sebeplere bağlı olabilir.
2-Soru: Gözümde kızarıklık olduğunda daha önceden verilen bir göz damlasını kullanırsam iyileşir mi?
Cevap: Kesinlikle böyle bir kullanımı önermiyoruz. Önceki rahatsızlığınız ile şimdiki farklı olabilir. Bir göz doktoru muayenesi ile size verilmiş bir damla olsa bile her hastalık farklıdır.
3-Soru: Rahatsızlandığımda bir eczaneye giderek ilaç alıp kullanmak, ya da telefon veya mail ile doktora soru sorarak ilaç kullanmak doğru mudur?
Cevap: Göz rahatsızlıkları özeldir. Ve ayrıntılı araştırma ve muayene gerektirir. Muayene olmadan eczaneden ilaç alıp tedavi olmaya çalışmak bazen rahatsızlığınızın daha da artmasına ve hastalığın ilerlemesine neden olmaktadır. Bu hastalar daha sonra göz doktoruna geldiğinde ise bazen hastaneye yatırmak ihtiyacı bile duyacağımız durumlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Telefonla veya mail ile danışarak tedavi olmak ise bazı hastalıkların gözden kaçmasına neden olur. Bu nedenle göz kızarıklığında bile mutlaka göz hastalıkları uzmanı muayenesi önerilmektedir.
4-Soru: Gözdeki et büyümesi ırsidir. Bu yüzden önemli değildir. Tedavi olmaya gerek var mıdır?
Cevap: Gözdeki et büyümeleri yani pterjium hastalığı ırsi yani genetik olabilir. Bazen ise travma sonrasında veya göz kuruluğu nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Bazen ise herhangi bir sebep gösterilemez. Bazı hastalarda batma, kızarıklık gibi rahatsızlıklara yol açar , bazılarında ise hiçbir rahatsızlık yapmaz. Ancak tedavi gereklidir. Çok küçük olduğunda ve gözün renkli kısmının üzerine doğru gelmedikçe cerrahi bir müdehaleden kaçınmak gerekir. Bu hastalarımızda çeşitli damlalar ile rahatsızlıklar azaltılır ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılmaya çalışılır. Ancak et dokusu gözün renkli kısmı ile göz bebeği arasında ilerlemişse mutlaka cerrahi operasyon gereklidir. Çünkü ileri vakalarda göz bebeğini örten hastalık dururmlarında tedavi daha da zorlaşmakta ve altındaki dokularda leke bırakarak görmeyi engellemektedir. Bazen ise kalıcı ileri astigmatizma bozukluğuna yol açarak görmeyi azaltmaktadır.
5-Soru: Pterjium ameliyattan sonra tekrarlar mı?
Cevap: Her pterjium tekrarlama eğiliminde değildir. Özellikle genç hastalarda, sürekli travmaya maruz kalan ( uzun süreler güneşli ortamda çalışma, bilgisayar - klima gibi göz kuruluğu yapan durumlar, tozlu ortamlarda çalışanlar) hastalarda tekrarlama olasılığı yüksektir. Bu oran primer pterjium cerrahisinde % 50 olabilmektedir. Ancak doku nakli ile birlikte yapılacak pterjium cerrahisinde nüks oranları % 5 lere kadar inmektedir. Doku nakli olarak kişinin kendi gözünden (aynı göz veya diğer göz) alınan doku veya amnion zarı kullanılmaktadır.
6-Pterjium ameliyatı lazerle olur mu?
Cevap: Bu tedavi şeklinin lazerle yapılması mümkün değildir. Ancak doku nakli uygulanan hastalarda dikiş yerine doku yapıştırıcıları kullanılarak dikişsiz ameliyat uygulanabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Konjonktiva (Göz Zarı) Tümörleri: Gözümüzdeki Gizli Tehlike" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şeyda ATABAY YILDIZ Fotoğraf
Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ
İzmir
Doktor "Göz Hastalıkları"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ'ın Makaleleri
► Omurilik Tümörleri Prof.Dr.Kadir KOTİL
► Göz Kapağı Tümörleri Dr.Şeyda ATABAY YILDIZ
► Hipofiz Tümörleri Dr.Kenan KIBICI
► Beyin Tümörleri Prof.Dr.Hasan Çağlar UĞUR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Konjonktiva (Göz Zarı) Tümörleri: Gözümüzdeki Gizli Tehlike' başlığıyla benzeşen toplam 29 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Şaşılık (Strabismus) Haziran 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:09
Top