2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yoksa Tembellik Bir Hastalık mı?
MAKALE #12911 © Yazan Psk.Dnş.Aslı KARTOL | Yayın Temmuz 2014 | 4,703 Okuyucu
Teknoloji geliştikçe tembellik evlerimizin vazgeçilmez bir misafiri adeta. Koltuğuna oturmuş bizi de kolumuzdan tutmuşçasına hayatını idame ettirmekte. Tembelliği yanımızdan ayrılmayan bir birey gibi düşünmek mümkün. Suçu teknolojiye de atmamak lazım. Aslında tembellikle bebekliğimizde tanışırız. İlk önce annemiz şöyle bi ninni fısıldar kulağımıza “Uyusunda büyüsün nennii…” Oh, daha ne olsun, ne gerek var tıpış tıpış yürümeye, uyu gitsin bebek… Sonra baba da girer devreye. “Aman sen küçüksün yapamazsın, dur yemeğini ben yedireyim, baban şimdi halledecek sen kalkma yerinden”lerle çocuk, yanındaki en yakın arkadaşının tembellik olduğunu anlar ve bu durum onun çok hoşuna gider. Bu hoşlantı çocukluktan bir başlar ve ömrün sonuna kadar devam eder. Okulla birlikte çocuk değil anne-baba okula başlar sanki. Ödevleri ebeveyn yapar-projeleri tamamlar. Aferini de çocuk alır. Tembellik bir “çak” yapar çocuğa. Çocuk çok mutludur çok. Okulda tembel değil, çalışkan çocuktur. Hani öyle ayrım vardır ya okullarda… Anne-baba okulda “tembel” etiketini yakıştıramaz çocuğuna ama attıkları düpedüz tembel bir neslin ilk tohumlarıdır esasında. Okul hayatı böyle devam eder. Okul dışında evde de dışarıda da durum böyledir. Sorumluluk verilmez çocuğa, yemek önüne getirilir. Çocuk büyür 25 yaşına gelir ama anne hâlâ eliyle çocuğu besler. Hem de şöyle bir yanaklar da doldu mu yoktur anneden mutlusu…
Hal böyleyken çocuk okullu olur, sınıfları doldurur, sonra okul hayatı biter. Gelir çatar iş yaşamı. Kancayı geçiririz pazara, ipi çeke çeke başlarız pazartesiden gün saymaya. Hayat hızlı olunca insan da hızlı olur. Öyle ki temel fizyolojik ihtiyacımız olan “yemek” bile en hızlısından karşılanır, fast food imdada yetişir, vakit nakittir çünkü. Yemek yapmaya vakit harcamaz insanoğlu, çünkü sırada TV karşısına oturup keyif yapmak vardır. Sonra varsa evde annesi ya da eşi o da yoksa kardeşi doğrar meyvesini koyar önüne, suyunu getiriverir eline. Yeme de yanında yat… Keşke hiç o koltuktan kalkmasak, keşke zaman dursa da akmasa, keşke sabah o çalar saat hep 5 dakika geç çalsa ama dakikalar hiç ilerlemese…
İşte tam bu noktada “erteleme” uzatır kolunu tembelliğe, çeke çeke yapıştırır onu kendine. Sonra da ver elini yarınlar… Yarınlar bizim, bugün değil yarın yaparım… Yarın olur öbür gün yaparım. Kafamız hiçbir şeye çalışmasa bile ertelemek için yirmi dört ciltlik ansiklopedi halinde bahaneler hazırdır. Her gün inci gibi dökülür ağzımızdan erteleme nedenleri. Hemen mantığa bürürüz tembelliği.
Peki, insan neden erteler? Niçin çalışkanlık varken tembellik bize daha cazip gelir? Aslında tembellik nedir? Tembellikten nasıl kurtuluruz? Şimdi bir de araştırmalar bu konuda ne söylüyor ona bir göz atalım.
Avustralyalı araştırmacılar tembellik kavramını çok uyumak, kanepede saatlerce oturmak gibi durağan faaliyetlerden ziyade motivational deficiency disorder (moded) yani Türkçeleştirirsek “motivasyon eksikliği hastalığı” şeklinde adlandırmıştır. Gerçekten de bir şeyler yapmaya karşı kendimizi motive edemezsek, hayatın bizim için anlamı nefes alıp vermeden öteye gitmez. Her sabah uyandığımızda nefes alıp verme faaliyetine başlamak için bir düğmemiz olsa, sanırım yüzlerce insan üşendiğinden o düğmeye basmaz ve ölürdü, Allah’tan irade gerektirmeyen otomatik bir faaliyet. Ne büyük lütuf, şükürlerin en âlâsını hak eden…
Tembellik; yan gelip yatmaktan ziyade, kişinin bir şeyler yapmaya hatta bir şeyler hissetmeye karşı İSTEKSİZ olmasıdır denebilir.
Yine araştırmacılar tembelliği tek başına bir HASTALIK olarak düşünmenin doğru olmadığını ancak depresyon, kronik yorgunluk sendromu, şizofreni rahatsızlıklarını tetikleyen çok önemli bir semptom olduğunu öne sürmektedirler.
Psikolojide bir rahatsızlığın, örneğin panikatak, depresyon gibi “hastalık” olarak kabul edilebilmesi için “yaşamsal faaliyetlerimizde aksaklığın meydana gelmesi” en önemli kurallardan biridir hatta en önemlisidir denebilir. Yani bir durum uzun süre yeme, içme ve uyuma alışkanlıklarımızda düzensizlik yaratıyorsa, bu durum hastalık boyutuna taşınıyor demektir. Bu yüzden tembel davranışlar bu rahatsızlıkların temelini atan davranışlardır.
Tembellik hayatımıza müdahale etmeye başladığında, kendimizi bir gözden geçirme zamanımız gelmiş demektir.
NEDEN TEMBEL DAVRANIŞLARI TERCİH EDİYOR OLABİLİRİZ?
1- Çocuklukta ailenin aşılamış olduğu bir rahatlık varsa: Sorumluluk almayan çocuk, ileriki yaşamında da sorumluluk almaz ve işlerinin başkaları tarafından halledilebileceğini düşünerek hareket eder ya da tam tersi hareketsiz kalır.
2- Motivasyon eksikliği varsa: Eğer kişi kendini bir duruma yeterli düzeyde motive etmemişse, hiçbir şey yapmak istemez. Tembelliğin en iyi dostu “isteksizliktir.” Bir şeyi yapmayı istemek, çok iyi motive olmayı gerektirir. Başarının yarısı, istemek değil istemeye motive olmaktır.
3- Yüzleşmekten korkuyorsak: Bazen kişi zorluklarla baş edemeyeceğini düşünüp sürekli kolayı tercih eder ve bir üst basamağı hep görmezden gelip alt basamağı kendine örnek alır.
4- Değişime karşı bir direnç varsa: Eğer bir insan değişeceği zaman yenik düşeceğini ya da başarısız olacağını düşünürse, durduğu yerde saymanın kendisine daha az zarar vereceğini düşünür.
5- Aktif olduğumuz bir durum bizi mutlu etmiyorsa: Bu okul ya da iş hayatımızda çevremizden gelen geri bildirimlerin olumsuzluğuyla doğru orantılı bir durumdur. Eğer yaptığımız işi severek ve isteyerek yapmıyorsak bu durum haliyle performansa yansır. Performansın düşük olması sonucu da kişi çevresinden olumlu tepkiler alamaz ve pasifliği tercih eder.
6- Çevremizde pasif insanlar çoğunluktaysa: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözünden yola çıkarsak, kişinin birlikte vakit geçirdiği arkadaşları ya da dostları hayatı yavaş ritimde yaşamayı tercih eden kişilerse, kişi de haliyle pasif olma eğiliminde olur.
TEMBELLİKLE NASIL BAŞ EDEBİLİRİZ?
Tembel hücreleri beyninizden uzaklaştırıp canlanmak için bir bardak su için.
Evdeyken dışarı çıkmayacaksanız bile eşofmanlarınızı çıkarın.
Motivenizi asla düşürmeyin, sürekli kendinizi motive edici sözler söyleyin.
Başlangıç yapın, her güzel şey bir başlangıçla başlar.
En ulaşılabilir gerçekçi hayaller kurun, yapabileceğinize inanın.
Listeler oluşturun, küçük kâğıtlara yapacaklarınızı notlar alıp odanıza asın.
Olumluya odaklanın, olumsuzu görmeyip kendinizi takdir etmeyi ihmal etmeyin
Lamba olup etrafınıza ışık saçın, mum olup dibinizi aydınlatmaya çalışmayın.
Maziye takılıp kalmayın, geleceğe konsantre olup hep ileriye dönük hamleler yapın.
Amaç edinin, alt amaçlar ve ufak hedeflerle adım adım ilerleyin.
Tembellikle ilgili yazılıp söylenebilecek çok şey var aslında. Ancak işin özü biraz da “Amaçsız” yaşamakta. Amacı, hedefi olmayan insan hiçbir şey yapmak istemez, yapmaya da haliyle motive olamaz. Kişi amaç edindiği zaman otomatik olarak önce zihni, ardından bedeni harekete geçer, yola koyulur. Bir tane amacı olmaz insanın. Birden çok amacınız olabilir. Yemekten sonra bulaşıkları yıkamak, çiçeğinizi sulamak, alışveriş yapmak sizin günlük amacınız olabilecekken; sınava hazırlanmak, yeni bir iş başvurusunda bulunmak, spor yapmakta uzun vadeli amaçlarınız olabilir. Her yeni doğan güne, yapacaklarınızı gözden geçirerek başlamak lazım. Eğer unutkansanız kâğıt kalemi alın ve yapacaklarınızı bir gece önceden yazın. Yatağınızın karşısında duvarınıza, mutfakta buzdolabınıza yani evin görebileceğiniz çeşitli yerlerine asın. Mutlaka ama mutlaka zihninizi meşgul edecek, kendinize iyi gelecek bir şeylerle uğraşın. O gün yapacak hiç önemli bir şeyiniz yoksa kalkıp odanızı toparlayın, duşa girin, bakkala gidip bir şeyler alın ya da yemek yapın. Açın bir dergi, bir kitap okuyun ya da bir arkadaşınızı size çağırın. Evde durmak istemiyorsanız kendinizi dışarı atın. Ne olursa olsun pijamalı halinizden mümkün olduğunca erken kurtulup, tembel ve uyuşuk hücreleri bedeninizden uzaklaştırın. Unutmayın ki zihninizin de bedeninizin de kontrolü sizde. İyiliğin, güzelliğin, başarının, mutluluğun tadına varmak için, bir şeyler yapın. Tüm yaşanası güzel duygular sizin için. Bir an önce “HAREKETE GEÇİN!!”
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yoksa Tembellik Bir Hastalık mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Aslı KARTOL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Aslı KARTOL'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Aslı KARTOL
Tekirdağ
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Aslı KARTOL'un Yazıları
► Tembellik ya da Pes Etme Psk.Dnş.Erdinç GÜLLÜ
► Aşk Bir Hastalık mı? Psk.Nazike MEŞE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yoksa Tembellik Bir Hastalık mı?' başlığıyla benzeşen toplam 37 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Umudunu Kaybetme Temmuz 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:51
Top