2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Anksiyetik Bireyler mi Yetiştiriyoruz?
MAKALE #12941 © Yazan Psk.Ezgi KARAKAYA | Yayın Temmuz 2014 | 2,985 Okuyucu
Sosyal anksiyete en basit tanımıyla sosyal ortam içerisinde bütün gözlerin üzerinde olduğunu, bütün konuşmaların kendisiyle ilgili ve olumsuzluk içeren, eleştirel konuşmalar veya düşünceler olduğunu düşünme halidir. Sosyal Anksiyetik bireyler bu düşüncelerin yol açtığı acı verici duygu ve duyumlardan kurtulmak için sosyal iletişimi ketleyen bir takım stratejiler geliştirirler ve giderek kendilerini sosyal yaşamdan çekerler.
Sessiz, uslu, efendi, ağır başlı, içe kapanık diye nitelendirdiğimiz pek çok çocuk veya genç ile karşılaşmış ve onların bu hallerinden övgüyle söz edip mevcut durumlarını defalarca pekiştirmişizdir. Oysa bu bireylerin sosyal anksiyetik bireyler olma potansiyelleri olduğunu ve bizlerin övgü sandığımız bu sözlerle onların durumunu pekiştirdiğimizi çoğunlukla fark etmeyiz. Nasıl mı? sessizliğe yaptığımız bu övgüyle çocuğa fazla konuşmanın, ya da topluluk içerisinde konuşmanın aslında yanlış veya güzel olmayan bir şey olduğunu aktarmış oluruz. “Aferin ne de uslusun”un karşılığı çocuğun zihninde “ses çıkarır veya azıcık enerjik olursam terbiyesiz ve sevilmez olurum” şeklinde oluşur. Çocuk sosyal övgüyü kaybetmemek için benzer ortamlara girdiğinde aynı davranışları sergiler ve bunu zamanla içselleştirir.

Hareketli, konuşkan, yaramaz diyebileceğimiz girişken çocukları ise çoğu kez bastırma girişimlerinde bulunuruz. “büyüklerin sözüne karışılmaz”, “sen karışma çocuksun”, “otur oturduğun yerde”, “söz verilmeden konuşulmaz”, “ikram edilmeden bir şey istenmez”, bu örnekleri sayfalarca uzatabiliriz. Yeri geldiğinde, sözümüzü geçiremediğimiz, bildiğini okumaya devam eden çocukları fiziksel cezalarla susturmaya çalışırız. Bu davranışımız ise hem cezaya maruz kalan hemde cezalandırılan bireyi gören diğer akranlarına olumsuz bir ders olur ve bir süre sonra çocuklar ceza gören bu davranışlardan uzaklaşmaya başlar.

Sosyal anksiyeteye teşvik baskıcı-otoriter ebeveyn ve toplum tutumlarıyla günden güne perçinlenir. Aileleri tarafından kısıtlanan çocuklar okul ortamında birbirlerini ailelerinden gördükleri şekilde kısıtlamaya başlarlar. Bu kısıtlama çocuklarda çoğunlukla alay etme, acımasızca eleştirme veya dışlamayla kendini gösterir. Çocuklar girdikleri sosyal ortamlarda yaşlarına özgü düşünce ve tepkilerle ailelerini temsil etmeye başlarlar. Yine olumsuz eleştirel öğretmen yaklaşımları ve öğrenciyi disipline edici ceza kullanımları da öğrencide sosyal kırılganlığa, girişkenliğinin ketlenmesine ve geri çekilmeye neden olabilir.

Sınıf içerisinde sorduğu bir soru nedeniyle yadırganan ve üstü kapalı alay edilen ya da küçümsenen çocuk “yine aynısı olacak” düşüncesiyle artık soru sormayı bırakır. Fikirleri beğenilmeyen çocuk artık düşüncelerinden bahsetmez.

Sosyal ortam içerisinde çevremize verdiğimiz ve çevreden aldığımız mesajlarla zaman içinde topluluk önünde konuşmaya çekinen, yemek yemekten kaçınan, görüntüsüyle aşırı meşgul, kendisini sevmeyen, telefonda konuşmaya, sipariş vermeye, hakkını aramaya çekinen, zamanla belirtileri şiddetlenerek sosyal işlevselliğini kaybeden pasif bireyler haline gelebiliriz.

Sosyal anksiyetik bireylerin gelişimi özünde kişinin kendisini algılayış biçimi gibi görünse de aslında bu özü algılayış yine başkalarının kişiye aktardıklarıyla oluşmaktadır.
Çocuklarınızla iletişiminizi hoşgörülü-destekleyici tutum çerçevesinde gerçekleştirmeniz sağlıklı bireylerin gelişimi için ön koşuldur. Çocuklarımızı sadece pohpohlayarak dünyanın merkezi, kusursuz insan imajıyla büyütürsek onlara sırçadan bir kadeh hassasiyeti aşılamış oluruz ve acımasız sosyal hayat içerisinde aynı hassasiyeti bulamadıklarında, kırılıp anksiyete geliştirmelerine sebep olabiliriz. “Ben her koşulda sevilmeliyim!” diyen çocuk sosyal yaşamda aradığını bulamadığı için çok hızlı bir parçalanma yaşar. Çocuklarımızı sadece kötümser, negatif ve cezalandırıcı bir biçimde yetiştirdiğimizde ise onlara kendilerini keşfedip, sevme imkanı vermemiş oluruz ve bu da çocuğun sosyal ortam içinde kendisiyle ilgili olumsuz algılar geliştirmesine neden olur. “Çirkinim, sevilmezim, değersizim” diyen çocuk başkalarının da kendisiyle ilgili bu tarz algıları olduğunu varsayarak insanların negatif düşüncelerinden kaçmaya çalışır.

Hoşgörülü- destekleyici bir aile ortamında yetişen bir çocuk ise kendisini ve çevresini olduğu gibi kabul eder, eksi ve artılarının farkındadır, potansiyelini bilir ve kendisini sever. Başkalarının kendisiyle ilgili olan düşüncelerini daha olumlu ve gerçekçi algılar.
Çocukların, sosyal iletişimin gelişmeye başladığı 2 yaş dolaylarından itibaren olabildiğince çok sosyal ortama sokulmaları sosyal gelişmişlikleri açısından son derece önemlidir.

Sağlıklı bireyler yetiştirmek için evde aile içi iletişimin, okul ortamında; öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen, toplumda; toplum-birey, birey-birey iletişiminin iyileştirilmesi gerekmektedir.

Bunu sağlayamadığımız sürece sosyal anksiyetik bireylerin gelişimine zemin hazırlamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
Yazan
Psk.Ezgi KARAKAYA
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Anksiyetik Bireyler mi Yetiştiriyoruz?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ezgi KARAKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ezgi KARAKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Ezgi KARAKAYA
Psikolog
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ezgi KARAKAYA'nın Makaleleri
► Lgbti+ Bireyler Kimlerdir? Abdullah ÖZER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sosyal Anksiyetik Bireyler mi Yetiştiriyoruz?' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Panik Atak Temmuz 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:27
Top