2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kontrol Etme Hastalığı
MAKALE #13125 © Yazan Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK | Yayın Eylül 2014 | 57,838 Okuyucu
KONTROL ETME HASTALIĞI
Kontrol etme hastalığı, İngilizcede ‘control freak’ yani kontrol deliliği olarak geçer. Bu kişiler etrafındaki her şeyin kusursuz olması için büyük bir çaba içindedirler, hataya tahammülleri yoktur, bundan dolayı da her şeyi kontrol ederek kendileri yönetmek için uğraşırlar. Çünkü bir tek kendilerinin hatasız yapabileceğine inanırlar. Etrafındakileri kontrol ederek aynı zamanda kendilerini güçlü de hissederler. Karşıdakinin kişiliğini yok sayarak kendi doğrularını yaptırmak için diretirler. Bu durum karşıdaki kişi için de değersizlik duygusu yaratır.
Mükemmelliyetçidirler, hataya tahammülleri yoktur ve detaycıdırlar. Öyle ki çoğu zaman detaylara gömülmekten işe başlangıç yapamazlar. Başkasına iş emanet etmezler ve planlarının bozulmasına dayanamazlar. Kafalarındaki program bozulduğunda ruhsal bir dağılma yaşar ve genellikle öfkelenirler. Değişime dirençli ve hatta bu konuda tutucu olabilirler. Her bir değişim onlarda en çok güvenlik ve emniyet duygularını zedeler. Onlar güvendiği bildiği sularda yüzmek ister, sebebi bilindik sularda tehlikenin nereden geleceğini tahmin edeceklerinden buna hazırlıklı hissetmelerindendir. Bulundukları her ortam tehlikelerle dolu olduğundan yeni bir yerde hazırlıksız olmalarından dolayı yeniliklerden hoşlanmazlar. Sürprizleri hiç sevmezler, memnun olmasalar bile yıllarca aynı evde, aynı işte kalabilirler.
Temel problem güven eksikliğidir. Yaşadıkları dünyada birçok durum ve kişiyi tehdit olarak algıladıklarından sürekli savunma halindedirler. Kontrol, bu kişiler için bir savunma biçimi yani silahtır. Kontrol ettikçe güçlü hissettiklerinden zihnindeki tehlikeleri de azaltmış olurlar. En tipik özellikleri etrafındaki insanların hayatlarını yönlendirmeye çalışmalarıdır. Bu konuda ısrarcıdırlar ve bu durum ilişkide olduğu insanlar için yorucudur. Yakın ilişkilerinde genellikle sorun yaşarlar. Sürekli talepkar, eleştirici ve yargılayıcıdırlar. Aslında bu tablo onların çocuklukta yaşadığı tabloya çok benzeridir. Onları sürekli eleştiren, yargılayan ve onlardan sürekli beklentiye giren ebeveynlerle büyümüşlerdir. Yani çocukluk yaşantılarını kendi eşlerine yansıtırlar, kendilerine yapılanı evde eşlerine yapabilirler.
Bu kişiler için doğru olmak, haklı çıkmak ve başarı, güç verici unsurlardır. Sürekli bunu yakalamak için uğraşırlar. Ufacık bir başarısızlığa veya hataya bile tahammülleri olmayabilir. Eşlerine ve çocuklarına genellikle gerçek bir sorumluluk vermezler. Evdeki bütün detaylar ile kendileri ilgilenirler; fakat bundan da sürekli şikayet ederler. Evde de hayatın diğer alanlarında olduğu gibi her şey kendi kontrollerinde olsun isterler. Sebebi biraz da değersizlik duygusudur. Eşleri veya çocukları kendilerine karşı gelirse, gücünün sarsıldığını ve değersizleştiğini hissederler, yalnızlaşacağını düşünürler. İlişkilerine bağımlı olduklarından etrafındakilerin de onlara bağımlı olması için onların her türlü ihtiyacını karşılayıp rahat ettirebilirler. Herhangi bir ayrılık onlar için çok yoğun bir değersizlik duygusunun habercisidir, bu duruma tahammül edemezler. Eşleri veya çocukları zamanla pasifleşir. Kontrolcü ailelerin çocukları sorumluluk sahibi olmak konusunda sıkıntı yaşarlar, çoğu konuda girişken davranamazlar ve düşük özgüvenlidirler. Bu kişilere sorduğunuzda bu davranışları yaparken herhangi bir art niyetleri yoktur, etrafındaki insanların iyiliğini düşündükleri için böyle davranırlar; fakat bu davranışların yarattığı tahribatı görmezler.
Onlarla ilişkiyi sorunsuz devam ettirenler genellikle uyum sağlayan yapılardır. İlişkide olan kişi için hayatında herhangi bir sorumluluğu düşünmeyeceği duygusu, ona sağlanan rahatlık ve konfor tercih edilir hale gelebilir. Uyum sağlanarak bu tercih de onaylanmış olur ve ilişki sürer gider. İşin ilginç tarafı, kontrol delisi olan kişiler kendilerini hiç güvende hissetmemesine rağmen, yakın ilişkilerinde bir güven sembolü olurlar. Eşleri, çocukları ona çok güvenip, birçok konuda rahat davranabilir.
Hayatlarında bir felaket olacağı senaryosu kafalarında sürekli gezer. O senaryoya göre kaçış planları bile hazırdır. Bu düşünceler tabi ki tesadüfen oluşmaz, bu düşüncenin psikolojik bir alt yapısı vardır. Hayatındaki olacak olan felaketin tek kurtarıcısı olarak kendilerini görmelerinden dolayı bu felaket fikri aslında onları güçlü tutan bir mekanizmadır da. Bu aslında ruhsal mekanizmanın kendisini bir çeşit rahatlatma yöntemidir. Neden bu yönteme başvururlar? Cevabı çok açık: Çünkü temelde hissettikleri büyük bir zayıflık duygusu vardır. Zayıf oldukları gerçeği ile yüzleşmek yerine zihinlerinde bir felaket senaryosu hazırlayarak ve bu senaryonun süpermeni olarak kendisini görerek güçlü olduğu yanılsaması ile rahatlarlar.
Kontrol saplantısı olmak, doğuştan gelen bir özellik değildir. Katı tutumlu, yargılayıcı, talepkar anne babaların çocuklarında görülür. Bu anne babalar çocuk şımarmasın anlayışı ile çocuğa çok takdir vermeyerek onun beğenilme ve değerlilik duygusunu zedelerler. Aynı zamanda anne babadaki kaygı hali çocuk tarafından anlaşılır; çocuk bunu ‘etrafta tehlikeler var, annem babam bile sürekli korkuyor’ olarak yorumlar ve bu yorum da onun hayatı hep tehlikeli görmesine neden olur. Bu kişilerde kaygı bozuklukları, panik atak, obsesif kompülsif bozukluk görülme ihtimali fazladır.
Terapiye gelme sebepleri genellikle kontrol etme davranışını değiştirmek değildir, çünkü bu kişiler başkalarının hayatını kontrol ettikçe rahat ve huzurludurlar. Terapiye gelme sebepleri artık bazı şeyleri kontrol edememeye başlamak olabilir. Bu, onlar için oldukça yorucudur ve dayanamazlar. Kendilerini değersiz ve güçsüz hissederler, güçsüz hissedeceklerinden dolayı da başlarına gelecek herhangi bir problemle savaşamayacaklardır. Bu gibi durumlarda genellikle panik atak ya da obsesif kompülsif bozukluk (takıntı hastalığı) şikayetiyle terapiye başvururlar. Diğer bir terapiye başlama sebepleri ise yalnızlık duygusu olabilir. Kontrol saplantılı kişiler, etrafındakileri kontrol edemediklerinde oldukça saldırgan ve öfkeli olabilirler. Karşı tarafı çok kırıcı sözler söyleyip insanları kendilerinden uzaklaştırır ve yalnızlaşırlar. Yalnızlaşmaya tahammül edemezler ve terapiye başvururlar.
Terapi süreci boyunca birçok gerçekle yüzleşeceklerinden onlar için zor ama ferahlatıcı bir yola girmiş olurlar. Yıllar boyunca kendilerini sahte bir güçlülükte hissederken aslında ne kadar zayıf oldukları gerçeği ile karşılaşmak ya da etrafındakiler için ne kadar fedakarlık yaptığını düşünürken aslında onlara ne kadar zarar verdiğini görmek bu kişiler için kabullenilmesi zor olabilir. Fakat bunları kabullendikçe güçlenirler ve ilişkileri düzelmeye başlar. En önemlisi ise hayatlarında tehlike algısı azalır ve kendilerini daha huzurlu, daha özgür hissederler.
Kontrol saplantılı insanlar her meslek grubundan olabilir, şu meslekte daha çoktur ya da şu meslekte daha azdır gibi bir yüzde yoktur. Çalışanlarının yaptığı her işe müdahele eden, onları sürekli telefonla denetleyen bir yönetici olacağı gibi, ameliyathanedeki her aletin yerli yerinde olduğunu görmeden bir türlü ameliyata başlayamayan bir doktor da olabilir.
Kontrol saplantılı kişiler yaptıkları davranışlar kendilerine ve başkalarına zarar vermeye başladı, sürekli öfkeli ve yoğun bir kaygı ile geziyorlarsa mutlaka bir uzmandan destek almalıdırlar. Psikoterapi bu tip kişilik özelliklerine oldukça faydalı ve iyi cevap veren bir tekniktir. Psiko dinamik psikoterapide kişinin geçmişi ve bugünü arasında bağlantı kurulduğundan kişi neyi niye yaptığı konusunda iç görü ve farkındalık edinecektir. Bu farkındalık kontrol davranışını yavaş yavaş azaltmasını sağlayacak ve kişiye daha özgür hissettirerek huzurlu olmasını sağlayacaktır.
Berna Görgülü Çelik
Psikolog/Psikoterapist
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kontrol Etme Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     86 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK Fotoğraf
Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi132 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in Makaleleri
► Kontrol Hastalığı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kontrol Etme Hastalığı' başlığıyla benzeşen toplam 35 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:31
Top