Duygusal Açlığı Farkedin ve Zayıflayın !
İçinde bulunduğumuz duygusal durumdan dolayı mı yiyoruz yoksa fiziksel olarak mı açız ? Bu 2 farklı yeme türü arasındaki ayrımı çözerseniz, kilo kontrolünüz başarılı olacaktır.
Peki o zaman duygusal açlık mı? Fiziksel açlık mı ? İşte farklar....
Fiziksel açlık mide açlığıdır.
Duygusal açlık; bazı olumsuz duyguların etkisiyle aslında fiziksel olarak aç olmadığımız halde yemek yedikten belki 10 dakika sonra tekrar açlık hissedip kendimizi bozdolabının karşısında bulma durumudur. Üzüntü, öfke, kaygı, stres, can sıkıntısı gibi duyguların tetiklediği yeme durumu diyebiliriz.
Fiziksel açlık kademelidir. . Önce mide guruldar, yavaş yavaş artan işaretler, mide krampları, baş dönmesi gibi işaretlerle yemek yeme zamnının geldiğinin sinyalini veriri.
Duygusal açlık ise; ani bir atak gibi gelir. Bir dakika önce besinle ilgili hiçbir düşünce yokken bir sonraki dakika ciddi bir açlık hissedilir.
Fiziksel açlık da tek bir besine odaklanma yoktur. Bireyler alternatiflere açıktır. Yiyecek seçimleri esnektir.
Duygusal açlık tek bir yiyeceğe karşı gelişir. Çikolata, hamburger, pasta gibi tek bir besine karşı şiddetli istek vardır. Bu besinlere ihtiyaç olmadığı halde, yeme gereksinimi hissedilir.
Duygusal yeme de aciliyet vardır. Kişi çok ısrarcıdır.
Fiziksel yemede sabır vardır. Besin daha sonra da tüketilebilir.
Duygusal açlık ruh haline göre şekil değiştirir. İş yerindeki olumsuzluklar, sınav kaygısı, eşlerin tartışma hali gibi ruh dalgalanmalarıyla başlar.
Fiziksel açlıkda ise son yemek saatinin üzerinde en az 3-4 saat geçmiştir. Baş ağrısıi mide krampları, baş dönemsi, mide gurultuları, enerji düşükliğü gibi işaretler vermeye başlar ve bunlar fiziksel yemeyi başlatır.
Duygusal yiyiciler de ölçü, porsiyon problemi vardır. Ne kadar yediklerini asla bilmezler, otomatik olarak besini tüketirler. Yediklerinin büyük ya da küçük az ya da çok olması onlar için önemli değildir.
Fiziksel yeme de farkındalık vardır. Ölçülü seçimler yapabilirler. Mesela bir pastanın yarısını ya da tamamını yeme tercihini yapabilirler.
Duysusal yemenin sınırı yoktur. Ağrı hissedilse bile yemeye devam edilir.
Fiziksel yeme de sınır vardır. Doyma hissi duyulunca bırakılır.
Duygusal yiyiciler yemekten dolayı suçluluk duyarlar. Amaç kendilierini daha iyi hissetmektir aslında. Ama sonrasına kendilerine kızarlar, egzersiz yapıp bir daha bu kadar yemeyeceklerine dair sözler veririler.
Fiziksel yiyiciler ise yemeyi gereklilik olduğu için yerler. Dolayısıyla yeme davranışından sonra suçluluk yoktur. Pişmanlık yaşamazlar. Yemek yemenin su içmek gibi gerekli bir davranış olduğunun farkındadırlar.
Peki duygusal yeme nasıl önlenecek ?
1.Kendinizi gözlemleyin. Alışkanlıkları değiştirmenin en doğru yolu kişide farkındalık yaratmaktır. Öncelikle hangi duygusal durumda ne yemek istediğinizi tespit edin. Bunu yaparken psikolojik destek almak, süreci daha da hızlandırabilir.
2.Duygularınızı kontrol altına almayı öğrenmelisiniz. Hangi duygusal durumda hangi besine karşı eğilim var bunu bilirseniz, duygularınızı kontrol etmek daha kolay olacaktır. Örneğin iş yerinde iş arkadaşlarınızın tutumuyla ilgili problem yaşıyor ve öfke kontrolü yapamıyorsanız ve burum sizi kocaman bir paket çikolata yemeye itiyorsa , öfke kontrolüne yönelik kitaplar okuyabilir, nefes ezersizleri yapabilir, spor yapabilir veya profesyonel bir destek oalarak bu durumu kontrol altına alabilrisiniz.
3.Çevrel etmenleri kontlünüze alın. Örneğin stresli durumlarda devemlı şekerli gıdalar yiyorsanız, çekmecenizde ya da evinizde yani elinizin altına bu besinleri bulundurmayın.
4.Bağlantıyı kesin. Duygusal durumla tüketilen besin arasınsaki bağı o yiyeceği yemeyerek kopartın. Her defasında sinirliyken kek yiyorken, bir dahaki sinir anında bunu yemeyerek o bağlantıyı zayıflatın.
5.Bol bol egzersiz yapın. Olumsuz ruh halini geride bırakmaya yardımcıdır. Bol oksijen alarak açık havada sık adım uzun mesafe giderek yürüyüşler yapın. Sıklıkla nefes egzersizleri yapın.
6.Öğün düzeni oluşturun. Kendinize sağlıklı ve sevdiğiniz besinlerle ara öğünler ekleyin. Böylece duygusal dalgalanmalarla yemenin önüne geçersiniz.
En güzel tavsiye: “duygusal açlığı fark edin ve zayıflayın”.
Mutsuzlukta, yalnızlık anında, can sıkıntısında bir şeyler mi yiyorsunuz? Kendinizi yiyeceklerle mi ödüllendiriyorsunuz? Stresli, kaygılı, öfkeli anlarda tüketmek istediğiniz özel bir besin var mı? Bu sorulardan herhangi birine cevabınız evetse, duygusal açlık yaşıyor olabilirsiniz. Bunu önlemek için bir diyetisyen tarafından düzenlenmiş dengeli bir programla birlikte, psikolojik destek alıp motivasyon sağlamayı ihmal etmeyin.
DYT.ŞEYDA SILA BİLGİLİ
Peki o zaman duygusal açlık mı? Fiziksel açlık mı ? İşte farklar....
Fiziksel açlık mide açlığıdır.
Duygusal açlık; bazı olumsuz duyguların etkisiyle aslında fiziksel olarak aç olmadığımız halde yemek yedikten belki 10 dakika sonra tekrar açlık hissedip kendimizi bozdolabının karşısında bulma durumudur. Üzüntü, öfke, kaygı, stres, can sıkıntısı gibi duyguların tetiklediği yeme durumu diyebiliriz.
Fiziksel açlık kademelidir. . Önce mide guruldar, yavaş yavaş artan işaretler, mide krampları, baş dönmesi gibi işaretlerle yemek yeme zamnının geldiğinin sinyalini veriri.
Duygusal açlık ise; ani bir atak gibi gelir. Bir dakika önce besinle ilgili hiçbir düşünce yokken bir sonraki dakika ciddi bir açlık hissedilir.
Fiziksel açlık da tek bir besine odaklanma yoktur. Bireyler alternatiflere açıktır. Yiyecek seçimleri esnektir.
Duygusal açlık tek bir yiyeceğe karşı gelişir. Çikolata, hamburger, pasta gibi tek bir besine karşı şiddetli istek vardır. Bu besinlere ihtiyaç olmadığı halde, yeme gereksinimi hissedilir.
Duygusal yeme de aciliyet vardır. Kişi çok ısrarcıdır.
Fiziksel yemede sabır vardır. Besin daha sonra da tüketilebilir.
Duygusal açlık ruh haline göre şekil değiştirir. İş yerindeki olumsuzluklar, sınav kaygısı, eşlerin tartışma hali gibi ruh dalgalanmalarıyla başlar.
Fiziksel açlıkda ise son yemek saatinin üzerinde en az 3-4 saat geçmiştir. Baş ağrısıi mide krampları, baş dönemsi, mide gurultuları, enerji düşükliğü gibi işaretler vermeye başlar ve bunlar fiziksel yemeyi başlatır.
Duygusal yiyiciler de ölçü, porsiyon problemi vardır. Ne kadar yediklerini asla bilmezler, otomatik olarak besini tüketirler. Yediklerinin büyük ya da küçük az ya da çok olması onlar için önemli değildir.
Fiziksel yeme de farkındalık vardır. Ölçülü seçimler yapabilirler. Mesela bir pastanın yarısını ya da tamamını yeme tercihini yapabilirler.
Duysusal yemenin sınırı yoktur. Ağrı hissedilse bile yemeye devam edilir.
Fiziksel yeme de sınır vardır. Doyma hissi duyulunca bırakılır.
Duygusal yiyiciler yemekten dolayı suçluluk duyarlar. Amaç kendilierini daha iyi hissetmektir aslında. Ama sonrasına kendilerine kızarlar, egzersiz yapıp bir daha bu kadar yemeyeceklerine dair sözler veririler.
Fiziksel yiyiciler ise yemeyi gereklilik olduğu için yerler. Dolayısıyla yeme davranışından sonra suçluluk yoktur. Pişmanlık yaşamazlar. Yemek yemenin su içmek gibi gerekli bir davranış olduğunun farkındadırlar.
Peki duygusal yeme nasıl önlenecek ?
1.Kendinizi gözlemleyin. Alışkanlıkları değiştirmenin en doğru yolu kişide farkındalık yaratmaktır. Öncelikle hangi duygusal durumda ne yemek istediğinizi tespit edin. Bunu yaparken psikolojik destek almak, süreci daha da hızlandırabilir.
2.Duygularınızı kontrol altına almayı öğrenmelisiniz. Hangi duygusal durumda hangi besine karşı eğilim var bunu bilirseniz, duygularınızı kontrol etmek daha kolay olacaktır. Örneğin iş yerinde iş arkadaşlarınızın tutumuyla ilgili problem yaşıyor ve öfke kontrolü yapamıyorsanız ve burum sizi kocaman bir paket çikolata yemeye itiyorsa , öfke kontrolüne yönelik kitaplar okuyabilir, nefes ezersizleri yapabilir, spor yapabilir veya profesyonel bir destek oalarak bu durumu kontrol altına alabilrisiniz.
3.Çevrel etmenleri kontlünüze alın. Örneğin stresli durumlarda devemlı şekerli gıdalar yiyorsanız, çekmecenizde ya da evinizde yani elinizin altına bu besinleri bulundurmayın.
4.Bağlantıyı kesin. Duygusal durumla tüketilen besin arasınsaki bağı o yiyeceği yemeyerek kopartın. Her defasında sinirliyken kek yiyorken, bir dahaki sinir anında bunu yemeyerek o bağlantıyı zayıflatın.
5.Bol bol egzersiz yapın. Olumsuz ruh halini geride bırakmaya yardımcıdır. Bol oksijen alarak açık havada sık adım uzun mesafe giderek yürüyüşler yapın. Sıklıkla nefes egzersizleri yapın.
6.Öğün düzeni oluşturun. Kendinize sağlıklı ve sevdiğiniz besinlerle ara öğünler ekleyin. Böylece duygusal dalgalanmalarla yemenin önüne geçersiniz.
En güzel tavsiye: “duygusal açlığı fark edin ve zayıflayın”.
Mutsuzlukta, yalnızlık anında, can sıkıntısında bir şeyler mi yiyorsunuz? Kendinizi yiyeceklerle mi ödüllendiriyorsunuz? Stresli, kaygılı, öfkeli anlarda tüketmek istediğiniz özel bir besin var mı? Bu sorulardan herhangi birine cevabınız evetse, duygusal açlık yaşıyor olabilirsiniz. Bunu önlemek için bir diyetisyen tarafından düzenlenmiş dengeli bir programla birlikte, psikolojik destek alıp motivasyon sağlamayı ihmal etmeyin.
DYT.ŞEYDA SILA BİLGİLİ
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Duygusal Açlığı Farkedin ve Zayıflayın !" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Şeyda Sıla BİLGİLİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Şeyda Sıla BİLGİLİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
