2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kardeş Kıskançlığı
MAKALE #13581 © Yazan Psk.Duygu KARAKULAK TAKVİM | Yayın Kasım 2014 | 4,381 Okuyucu
Birinci Çocuk için Kardeş Kıskançlığı ve Süreç
Ebeveynler veya çevredeki yetişkinler yeni bebeğin müjdesini çocukla paylaşırken çocuğun bunu büyük bir sevinçle karşılamasını beklerler. Çocuğun haber karşısındaki umursamazlığı veya tepkiselliği için “bu çocukta bir sorun olmalı” diyerek üzülürler, endişeye kapılırlar.
Çocuğun böyle belirsiz bir haber karşısında yaşadığı duygu kördüğümünün temelindeki duygu kıskançlıktır. Çocuk ile gerçek bir empati kurulamadıkça bu duygu korku ve öfkeye dönüşür. Hâlbuki eve yerleşecek yeni aile ferdine karşı bu duygulara kapılması ve reddetmesi yaşanması en doğal süreçtir. Ve çocuğun kötü kalpli olduğu anlamına da gelmez. Bu onun için bir hayatta kalma sorunudur. Bunca zaman alıştığı düzeninin tamamen değişeceği anlamına gelir. Özellikle tek çocuk için vazgeçilmez sevgi nesnesini elinden almak veya paylaşılmasını dayatmak, bunu yapmaya sebep her kim olursa olsun onu tehlike olarak görüp, cephe almasını açıklar.
Anne-Babaların daha kardeş gelmeden sıklıkla “Senin yatağını ona vereceğiz”, “Bu oda artık ikinizin”, “Bunlar sana küçülen giysilerin, şimdi kardeşinin olacak” ifadelerinin kullanılmasından çıkarılan sonuç: “Demek ki bir zamanlar benim olan her şey kardeşimin olabilecek! Sırada ne var anne ve babam.” Ve her şeyin elinden alınacağı korkusuna kapılır.
Konumuz ile ilgili güzel bir örnek oluşturacağını düşündüğüm bir alıntıya yazımda yer vermek istiyorum.
Lisa 3 yaşında küçük bir kız; kendisine çok öfkeli olan ana babası tarafından getirildi.
“Çok kaygılıyız” diyorlardı, “şirin kızımız canavar kesilmek üzere. Küçük bir erkek kardeşi oldu, iki aylık bebeğe son derece kötü davranıyor.
Kitaplarda okuduk, kardeşi hakkında dilediği kadar kötü konuşmasına ses çıkarmamalıymışız, aldırmamalıymışız. Ama o başka çocukların söylemediği korkunç şeyler söyledi. Bizi Çok korkuttu bıçakla bebeğin karnını yarmak, kardeşini içine koymak için annesinin de karnını yarmak, başını kesmek, onu doğrayıp parçalarını annesine yedirmek istiyor. Korku filmi gibi! Bir şey demedik ama allak bullak olduk.
Birkaç gün sonra eyleme geçti. Şimdi onu taciz ediyor, sepetinin üzerine oturuyor, alt değiştirme masasından düşürmek istiyor. Geçen gün onu makasla bebeğin parmaklarını kesmeye çalışırken yakaladık. Cezalandırmanın faydası olmuyor. Şiddeti giderek artıyor, arkadaşlarımızın çocuklarına ya da sokakta rastladığı bebeklere bile saldırgan davranıyor. O gerçekten tehlikeli, öldürücü bir çılgınlığın pençesinde. Tedavi olması gerek. Artık dayanamıyoruz.”
Freud’a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu? Sf.16-17
Bu örnekteki çocukta sesini duyurmaya dair bir çığlık olduğu ortada. Konuşarak anlatmaya çalıştıkları yeterli olup anne ve babası onu hala duyup, rahatlatıcı açıklamalar yapamadığı için kaygısı ve çaresizliği daha da artıyor ve eyleme geçiyor. Bebekten duyduğu korku ve rahatsızlığı anlatmaya çalıştıkça anne babanın cezalandırıcı sözleri ve savunmaları ile karşılaşıp, bu sefer düşüncelerini doğruluyor. Öfke tüm gücü ile tüm bunların kaynağına, bebeğe yöneliyor.
Kız kardeşini aşırı kıskanıp kendini duygusal olarak yıprattığı için bana gelen 5 yaşındaki küçük danışanım bir gün oyun terapisi sırasında bana şöyle demişti: “Annemle babamın neden başka bir kız çocuk istediklerini anlamıyorum. Ama annem yeni olmasına rağmen cep telefonunu da değiştirdi. Ve artık öncekini içine koyduğu kutudan hiç çıkarmıyor. Yeni telefonu çok daha akıllı ve hızlıymış.”
Bazen ebeveynler çocukların yaşadığı bu yas dolu duyguyu anlamaya o kadar uzak bakıyorlar ki, aslında kendilerinin de sıklıkla kapıldığı kıskançlık duygusu çocukta görüldüğü zaman ceza veya ödüllerle üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Senin olanın elinden alınacağına dair yaşanan his, diretilen bir paylaşma zorunluluğuna karşı duyulan korku, endişe ve saldırganlaşmayı çocuklarında gördüklerinde şaşırabiliyorlar. Eşinizin bir gün eve başka biri ile gelip, “Artık o da bizimle burada kalacak, ama merak etme benim kalbim ikinize de yetecek kadar büyük” dediğini düşünsenize… İşte çocukların yeni doğan kardeşe karşı yaşadıkları duygu böyle bir şeydir.
Ötekinden daha az sevilme ya da dışlanma hissi son derece sancılıdır. Bebeğin doğumu ile büyük kardeş kendini tehlike ile kuşatılmış hisseder.
“Hey o yatak zaten benim, artık orda uyumak istiyorum!”
Gelip gidenler bebeği kucaklarına alıp, agular-magular yaparak saatlerce severken, evden çıkarken gözlerine ilişen büyük çocuğunda saçını dağıtarak “hadi artık abi/abla oldun” derler. Halbuki bu lafların bu süreçte hiçbir cazibesi olmadığı gibi aksine bebeklik dönemine geri dönmek isteyen büyük kardeş için ekstra sinir bozucu şeylerdir. Büyük kardeş bebeğin davranışlarının kazanıma ulaştığını görür ve aynı strateji ile anne babasının gönlünü yeniden kazanabileceğini düşünür. Regresyon dediğimiz gerilemeler görülür. Biberondan süt içmeye başlar, parmak emer, altını ıslatır, bebeksi konuşur, yedirilmeyi bekler, elinden alınan yatağını geri ister. Böylece anne ve babasının ilgisini çeken davranışları onlara sunarak onlardan istediği ilgiyi görebileceğini düşünür.

Kardeşe Karşı Gösterilen Tepkilerde Süreç
Bu tepkilere sürecin parçası olarak bakmak gerekir. Evin büyük çocuğu önce neler olduğunu anlamaya ve üzerindeki şokunu atmaya çalışır. Sessiz ve tepkisizdir. Sonra sözel olarak duyduğu rahatsızı dile getirmeye başlar; tepki ile karşılaşır veya anlaşılmaz. Sesini duyurmak için eylemlerine başvurur ama o da işlemez; anne babanın suçlayıcı ve anlamadan uzak tavırları devam eder. Aradan zaman geçer ve kötü sözlerle, davranışlarla hedefine ulaşamadığını gören büyük çocuk, bebeğin davranışlarını taklit etmeye çalışarak bir strateji oyunu oynar ama o da olmaz. Ne yaparsa yapsın hep anne babasının tepkisi ile karşılaşır. Bir sonraki aşamada bebek ile aşırı ilgilenmeye, anne ile özdeşim kurarak onun ihtiyaçlarını anneden daha fazla takip etmeye, karşılanmadığında anne babaya kızmaya başlar. Bu durum kesinlikle işler ama büyük çocuğun tepkisiz kalması, hırçın davranması kadar, aşırı ilgilenmesi ve sorumluluklarını üstlenmeye çalışması da ebeveynlerin gözünden kaçmaması gereken bir yardım çağrısıdır aslında. Çünkü bu durum kıskançlık duygusunu bastırıp, tam tersi olarak sunduğu bir savunma mekanizmasını kullandığını gösterir.

Kıskançlık her zaman kötü müdür?
Doğal bir olgu olan ve gelişim içinde dinamik seyreden kıskançlık duygusu çocuğun gelişimi için yararlı bir duygudur. Çocuğun ileri doğru yol almasını destekler. Çocuğun küçük yaştan itibaren olumlu davranışlarını alışkanlığa dönüştürmesi bu duygunun bir sonucudur. Ev ortamından sonra okul öncesi kurumlarına gitmeye başlayan çocukların davranışlarındaki olumlu değişiklikler okulda doğrunun yanlışın öğretilmesinden çok, sınıftaki tek öğretmene ulaşabilmek için 15 çocuğun davranışları ile aralarında yarışmalarından kaynaklıdır. Çocuğun gösterdiği kıskançlık tepkilerini anlamaya çalışmak, ona bu süreçte destek olmak ve yeni durumu kabullenmesi için zaman tanımak önemlidir. Ama ne zaman ki kıskançlık yıkıcı bir hal alır o zaman destek almayı ihmal etmemek gerekir. Çocuğun çevresine yansıttığı öfke, nefret içinde yaşadıklarının küçük bir bölümünü gösterir. Yansıttığı her duygu aslında içinde çocuğu yorup, yıpratmaktadır.

Ne Zaman Destek Almak Gerekir?
Çocuğun bu süreç ile baş edemediğini, çoğu yaramazlık veya dikkat çekmeye çalışma olarak adlandırılan çeşitli belirtilerden anlarız.
  • Gece Kâbusları
  • Kardeşe Zarar Verme
  • Altını Islatmak
  • Parmak Emmek
  • Sinirsel, davranışsal Tepkiler
  • Tırnak yemek, Saç yolmak
  • Yeme Problemleri
  • İçe kapanmak, isteksizlik
  • Aşırı Hareketlilik
  • Cilt lekeleri, Kabuklanmalar
  • Okul Problemleri
    Kardeşe tepki olarak görülen en sık belirtilerdir. Bu tepkiler karşısında semptom odaklı ilerlemek yerine çocuğun “annem beni eskisi kadar sevmiyor”. “benden sıkıldıkları için başka çocuk yaptılar” gibi ona acı veren ve bu semptomların patlak vermesine neden olan yanlış düşünce yapılarının düzenlenmesi gerekmektedir.

    Anne Babalara Öneriler
  • Çocuklar arasında 3-4 yaş genellikle ideal yaş aralığıdır. Büyük kardeşin 4 yaşına gelmesi ile benmerkezci dönemi tamamlanır, paylaşmaya daha istekli ve hazır bir hale gelir. Kendine daha fazla yetebilir. Çoğu ihtiyacını tamamlayabilecek düzeyde becerileri gelişir. Tuvalet eğitimi tamamlanmıştır. Sosyalleşmeye hazır olduğu bir dönemdedir. Okul hayatı başlar ve içine girdiği sosyal grubun duygusal anlamda desteğini görür. Anneden güvenli ayrışma gerçekleşmiş ise babanın onunla ilgilenmesinden ve baş başa zaman geçirmekten keyif alır.
  • Bu haberi hamileliğinizin 6. Ayında abartılı olmayan bir şekilde açıklamak uygun zamandır. 9 ay, zamana karşı sabırsız olan çocuklar için beklenmesi uzun bir süredir. Bu süre içinde sürekli karar değiştirebilir; “istiyorum”, “yok vazgeçtim istemiyorum, çıkar onu karnından”, gibi söylemleri ile sizi zorlayabilir. Özellikle ilk aylardaki düşük tehlikesi göz önüne alındığında küçük bir çocuğu boş yere umutlandırmamak gerekir. Ayrıca ilk aylar mide bulantıları ile annenin hamileliğe adapte olmaya çalıştığı bir dönemde büyük çocuk annenin hem fiziksel hem de ruh sağlığından endişe ederken, tüm olumsuzlukları bebeğe bağlayıp onu suçlayabilir.
  • Bebeğin doğumu ile birlikte annenin fiziksel ihtiyaçlarından dolayı bebekle ilgilenmesi kadar doğal bir şey yoktur. Burada yapılması gereken babanın anneye destek olması ve büyük çocuk ile ağırlıklı olarak ilgilenmesidir. Bu durumu büyük çocuğa dürüst bir şekilde açıklamak da gerekir. “Kardeşin henüz çok küçük olduğu için fiziksel ihtiyaçları fazla ve bunları benimle birlikte karşılayabiliyor. Aynı senin de yeni doğduğun zaman olduğu gibi karnını doyurması, altının değişmesi, gazının çıkartılması, uyutulması için birinin ona yardım etmesi gerekiyor. Baban ve sen istersen bana bu süreçte yardımcı olabilirsiniz. İyi haber bebeklerin hızlı büyüdüğüdür. Hızlıca büyüdükten sonra evde sıkıldığın zamanlarda seninle arkadaşlık edebilecek bir kardeşin olacaktır.” gibi bir açıklama ile süreçle ilgili dürüst bir açıklama yapmak “ben ikinizle de yeterince ilgileniyorum ama sen hep şikâyet ediyor kardeşini istemiyorsun” gibi bir yakarıştan çok daha etkilidir.
  • Birinci çocuk genellikle anne-baba ve aile büyükleri için yaşamın merkezi durumundadır. Günlük rutinler ona göre ayarlanır, ne yapılacağı ona sorulur, ona bağımlı yaşanır, etrafında dört dönülür. Hamilelikle birlikte çocuğun yaşam merkezi olma rolünden çıkması gerekir. Bebeğin gelmesi ile yaşamın merkezine o geçecektir. Dolayısı ile bu sürece alıştırılmasında fayda vardır.
  • Bebeği büyük çocuk için yaptığınızı söylemek büyük bir yanlıştır. “sana bir kardeş yapıyorum” demek; “benim” olanla ilgili çocuğun söz hakkı, kullanma hakkı doğması anlamını taşır. “istemiyorum” diyebileceği gibi “bir köpeği tercih ederim” veya “benim o istediğim gibi oynarım, pudralar, soyar, giydiririm” leri de söyleyebilir. Doğumla birlikte bunlara izin verilmediğini görmesi ise tepkiselliğini artıracaktır.
  • Büyük kardeşi bebeğin doğumu ile birlikte yuvaya başlatmak sakıncalıdır. Yeni gelen bebekle birlikte evden uzaklaştırıldığını düşünüp, hem okul açısından hem de evdeki davranışlar açısından çok zorlayıcı olabilir. Okulun en azından 4 ay öncesinden büyük kardeşin hayatına girmesi, oryantasyonunun sağlanması gerekir.
  • Babanın ağırlıklı olarak büyük kardeşle ilgilenmesi gerekse de hem anneye bir nefes aldırmak, hem büyük kardeşin anneye olan özlemini giderebilmesi ve ihtiyacını karşılayabilmesi için hem de baba ile küçük kardeş arasındaki bağın kurulup, gelişebilmesi için emzirme dışındaki her konuda babanın küçük kardeşle ilgilenmesi gerekir.
  • Annenin küçük bebek ile arasında geliştirdiği bağı büyük çocuk ve eşini ihmal etmeyecek dengeyi kurabilmesi çok önemlidir. Örneğin emzirmeyi 2.5 yaşına kadar devam ettiren bir anne, küçük kardeşin başta baba ve çevresi ile ilişki kurmasına izin vermediği gibi, evin diğer fertlerinden kendini uzun bir süre soyutlaması anlamına gelir.
  • Bebeğin gelmesi ile birlikte büyük çocuğun düzeninin çok fazla değişmemesini sağlamaya çalışmak gerekir. Özellikle uykularının bebek nedeni ile bölünmesi, ihtiyaçlarının anne yetişemediği için karşılanamadığı gibi durumların oluşmaması gerekir.
  • İki çocuk arasında kıyaslamalara gitmeyin.
  • Çocuğun yaşadığı ve ifade ettiği Kıskançlık Duygusuna karşı empati kurmaya çalışın. Onu anladığınızı bilmesi onu rahatlatacaktır.
  • Duygusunu dışa vurması için teşvik etmelisiniz. Sizinle konuşabileceği gibi, bu dönemde bol bol resim yapmasına olanak sağlayın. Sözel ifade bulamayan duygular resim kanalı ile boşaltım sağlayacaktır.
  • Her şeyi milimetrik ayarlamaya çalışmak sizi aşırı yoracağı gibi, sizin çocuğunuzu ikna etme çabanız ne kadar şiddetlenirse o da bu durumu o kadar fazla sorgulayacaktır.
  • Büyük çocuk için okulda veya çevresinde kardeşi olan çocukları fark etmesi durumu kabullenmesini kolaylaştırır. Öğretmeninden kardeşi olan çocuklar ile bir grup çalışması yapmasını rica edebilirsiniz.
  • Siz kendi yaşamınızdan örnekler anlatabilirsiniz. Küçükken kardeşinizle aranızdaki süreci paylaşıp mutlu bir sonla bitirebilirsiniz.
  • Tüm bu önerilerin öncesinde çocuktaki kıskançlığın nesnel nedenleri olup olmadığına bakmak gerekir. İki kardeş arasında sözlerinizle sevgi konusunda ne kadar eşit bir yerde olduklarını anlatmaya çalışsanız da yapılanın sözden çok daha güçlü ve ikna edici bir etkisi vardır.


    Yukarıda paylaşılan tüm bilgi ve önerilerin her çocukta farklı etki ve tepkiyle ortaya çıkabileceğini bilmek gerekir. Kardeş Kıskançlığı gibi diğer tüm psikolojik sorunlar karşısında her çocuğun özel olarak değerlendirmeye alınıp, her çocuk için farklılaşan aile yapısı, anne-baba tutumları, gelişimsel özellikleri, kişilik özellikleri, çevresel faktörlerin olduğunu bilip, ayrıca bunlardan doğan hassasiyetlerinin atıldığı özel bir bilinçaltının olduğunu kabul edip konuların o şekilde ele alınması gerekir.


    Anne ve Babalara Büyük Kardeşi yeni duruma hazırlamaya yardımcı kitap önerilerini;

    Başka bir karakter üzerinden çocuğun yaşadığı olayın zorlukları ve güzellikleri ile anlatılması; çocuğun duygularına daha kolay tercüman olacak ve kardeşle ilgili fark edemediği açıları keşfedecektir.
  • Sinirlerine Hâkim Ol, Berta Garcia Sabates-Armelle Modere, Tübitak 3+
  • Annem Beni Hala Eskisi Gibi Seviyor Mu? (Bir kardeşim olacak), Tübitak 3+
  • Benim Küçük Kardeşim, Berta Garcia Sabates-Armelle Modere, Tübitak 3+
  • Bebek Aşağı, Bebek Yukarı, Jonathan Shipton, Kelime Yayınları 3+
  • Kız Kardeşim Doris, Ağabey Olmak Kolay Değil, Liz Pichon, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5-8 yaş
  • Bu ne tatlı şey böyle Loli, Tülin Kozikoğlu, İletişim Yayınları
Uzm. Psk. Duygu KARAKULAK TAKVİM
Ergen, Çocuk ve Oyun Terapisti
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kardeş Kıskançlığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Duygu KARAKULAK TAKVİM'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Duygu KARAKULAK TAKVİM'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Duygu KARAKULAK TAKVİM'in Yazıları
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Elçin BOZ ORHAN
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Pınar TURANLI DURMUŞ
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Elif Can ÖZTÜRK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kardeş Kıskançlığı' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk ve Müzik Ekim 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:42
Top