2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kaygı (Anksiyete)
MAKALE #13715 © Yazan Psk.Sibel YALMAN | Yayın Aralık 2014 | 7,744 Okuyucu
KAYGI (ANKSİYETE)

Kaygı, fiziksel belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı ve nedensiz aşırı korku halidir. Belirli sınırlar dahilinde kalmak koşuluyla evrensel ve normal bir duygu olarak kabul edilir. Yeni bir ortama girilirken duyulan tedirginlik ya da ani bir ses karşısında verilen korku tepkisi doğaldır. Normal düzeydeki kaygı, kişiyi motive ederek karar alma becerisini güçlendirir ve performansının yükselmesine yardımcı olur. Kaygı bozukluğu ise şiddeti ve süresi açısından farklılık gösteren, gerçek bir tehlike veya tehdit yokken, varmış gibi korku duyulan, huzursuzluk hissedilen, fiziksel ve psikolojik tepki verilen bir durumdur.

Kaygı Bozuklukları; Ayrılık Kaygısı, Panik Bozukluk, Fobiler, Obsessif- Kompulsif (Takıntılar/ Saplantılar) Bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu olarak sınıflandırılır ve uzman yardımı ile, gerekirse ilaçla tedavi edilmektedir.

ÇOCUK VE KAYGI

Çocukluk dönemi kaygıları, büyük ölçüde anne-babanın bazı tutumlarına ve davranışlarına bağlı olarak görülür. Öncelikle eğer anne baba kendisi kaygılı bir kişiliğe sahipse, tutum ve davranışlarının çocuğa da model olması ve etkilemesi kaçınılmazdır. Ayrıca, tutarsızlık, diğer kardeşlerle veya başkalarıyla kıyaslama, haksız azarlama, arkadaşlık ilişkilerini bozmaya çalışma, ilgi alanlarını yönlendirmeye çalışma gibi davranışlar, farkında olunmadan, iyi niyetlerle yapılmış olsa bile, sonuçta çocuğa zarar veren davranışlardır. Gerçek bir canayakınlık ve sevecenliğe gereksinimi olduğu bir dönemde sevgiden yoksun bırakmak, çaresizlik, korku ve suçluluk duyguları yaşatacak çocuk tarafından nedeni anlaşılmayan yaptırımlar uygulamak da kaygılı çocuklar yaratabilir. Çocuk, ancak sevildiğinden emin olduğunda, onu küçük düşürmek için yapılmadığına inandığında yaptırımlardan zarar görmez. Aşırı korumacı bir tutumla ve bağımlı yetiştirilen çocuklarda, okul yaşantısına uyum sağlamakta zorlanma ve bazen de Ayrılık Kaygısı-Okul Fobisi yaşanabilmektedir. Çocuk için yararlı olan, çocuğun gelişim dönemlerine uygun özgürlükler kazanabilmesini destekleyen bir tutumla büyütülmesidir. Anne baba, anaokulundan başlayarak, sürekli çocuğun performansını denetleyen katı bir role girdiğinde, çocukta “Ya başaramazsam” düşüncesi gereğinden fazla önem kazanır. Sevilip sevilmediğini başarıyla ilişkilendirir. Kendini sürekli başarılı olmak zorunda hissederek kaygılı bir okul dönemi yaşar. Bu nedenle çocuğun çabasını ön plana çıkarmak ve çocuğa koşulsuz sevgi vermek çocuğun kaygısını olumlu yönde kullanmasına ve kontrol etmesine yardımcı olacaktır.

SINAV KAYGISI

Sınav kaygısı, okul döneminde öğrencilerin sınavlarda yaşadıkları akademik başarısızlıkları genelleyerek, kendi kişiliklerinin başarısızlığı olarak algılamaları sonucunda, öğrenilmiş olan bilgilerin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılamayıp başarının düşmesine sebep olan yoğun kaygı, endişe ve korku durumudur. Sınavlardan önce duyulan bir miktar kaygı, olması gereken ve öğrenciyi motive eden bir durumdur. Ancak bazı durumlarda sınavlarla ilgili olarak hissedilen yoğun kaygı, öğrencilerin sürekli huzursuz ve gergin olmalarına sebep olabilir. Böyle öğrenciler günlük aktivitelerini yapamayıp, ders çalışmakta güçlük çekebilir ve akademik olarak gerekli bilgiye sahip oldukları halde sınavlarda başarısızlıklar yaşayabilirler. Çoğu zaman, öğrenci yaşadığı bu sıkıntılı durumu fark eder ancak sınavlarla ilişkilendiremeyebilir. Çünkü sınav kaygısı yaşandığında bilişsel, fiziksel, davranışsal ve duygusal belirtiler bir arada görülebilmekte ve farklı yorumlara da yol açabilmektedir.

SINAV KAYGISININ BELİRTİLERİ

Sınav Öncesinde;
 “ Yapamayacağım, başarısız olacağım, rezil olacağım”, “İyi değilim, yetersizim,
aptal olmalıyım”, “Ellerim titreyecek, karnım ağrıyacak”, “Gözüm kararacak,
midem bulanacak, soğuk soğuk terleyeceğim” gibi inanç ve düşünceler,
 “Çalışamıyorum, okuduklarımı anlamıyorum, beynim uyuşuyor, kesin ben de bir şey
var” gibi var olan fizyolojik belirtilerin yanlış yorumlanması, çeşitli hastalık
varsayımları,
 Sınav sonrası yaşanacak sonuçlarla ilgili olumsuz beklentiler,
 “Başkaları ne diyecek?” gibi düşünceler,
 Gerginlik, sinirlilik, karamsarlık, korku ve endişe,
 Öğretmene ve derse karşı önyargılar,
 Sınava girmeyi reddetme,
 Sınav sabahı ya da birkaç gün önceden başlayan ağrı ve bulantı gibi fiziksel
rahatsızlıklar,
 Ders çalışırken dikkatini toplayamama,
 Ders çalışmayı sürekli erteleme,
 Ders çalışmayı bırakma,
 Okula gitmek konusunda isteksizlik,
 Yemek ve uyku alışkanlıklarında değişiklik, kabus görme,
Sınav Anında:
 “ Ya başarılı olamazsam”, “Herkes benden yüksek not alacak” düşüncesi,
 Daha çok sınavın başladığı ilk anlarda daha sık olmak üzere bildiği her şeyi
unuttuğunu düşünme,
 Heyecan, çaresizlik, panik, güvensizlik,
 Sınav sırasında dikkatini sınava yoğunlaştıramama,
 Sınav sorularını okuyup anlamada zorluk çekme,
 Düşüncelerini organize etmede güçlük,
 Öğrendiği konuları hatırlamada güçlük,
 Sürekli yazdıklarını silip değiştirmek, emin olamamak,
 Sınavı yarım bırakma,
 Sınava girmeme,
 Terleme, kalp atışlarında hızlanma, ağrı ya da bulantılar, ellerde ya da ayaklarda
ritmik hareketler gibi fizyolojik belirtiler,
Sınav Sonrasında:
Genel kişilik özelliklerine göre farklılıklar göstermekle birlikte çoğunlukla sınavdan
bahsedildiğinde rahatsızlık duyma, çok sessiz kalma ya da aşırı tepki verme, sınav sonucuyla kendi kişiliği arasında bağlantı kurup olumsuz yargılarda bulunma görülebilir. Ancak sınav öncesi ve anında görülen fizyolojik belirtilerden çoğu kaybolabilmektedir

SINAV KAYGISINI OLUŞTURABİLECEK DURUMLAR

• Beslenme ve uyku düzeninin bozukluğu, yorgunluk,
• Yetersiz çalışma ya da çalışamama, sınava bilgi olarak hazır olmama, sorulacak sorular ve sınav tipi hakkında bilgisizlik,
• Kişilik özellikleri ( benlik saygısının düşük olması, kendine güvensizlik, içine kapanıklık, aşırı heyecanlılık, telaş vb.)
• Ailenin ve öğretmenlerin sınavlara yüklediği anlam ve öğrenciye olan tutumu, sınav sonuçlarının öğrencinin kendisinden daha önemli olduğu duygusu hissetmesine sebep olacak tutumlar,
• Öğrenciden beklentinin yüksek oluşu, başkası ile kıyaslanmak (ailesi ya da öğretmenleri tarafından)
• Öğrencilerin ailesi ya da öğretmenlerinden korkması, çekinmesi, iletişim kurmakta güçlük çekmesi,
• Öğrencilerin bazı derslerden korkması ve bu derslere karşı olumsuz duygu ve düşünceleri,
• Verimli ders çalışma yöntemlerinin bilinmeyişi,
• Zamanı etkin kullanma yöntemlerinin bilinmeyişi, yeterli “tekrar”ın yapılmamış olması,
• Olumsuz önyargılar ( “Yapamam, başaramam“ ya da “Yapamaz, başaramaz” vb. )
• Kötü not alınca yaşanacaklarla ilgili çeşitli olumsuz senaryoların (felaket senaryoları) düşünülmesi,

ÖĞRETMEN TUTUMLARI VE SINAV KAYGISINA ETKİSİ

Öğrencinin sınava yüklediği anlam sınav kaygısının en temel sebebidir. Bu nedenle öğrencilerin bu kaygıyla baş etmesinde en önemli faktörler “Aile Tutumları” ve “Öğretmen Tutumları”dır. Yargılama ve eleştirinin yoğun olduğu, adaletsiz ve anlayışsız bir ortam çocuğun kendini savunma durumuna düşmesine, kendine güvenini yitirmesine ve dolayısıyla kaygıya yol açar. Nasıl ki, anne ve babanın reddedici ve küçük düşürücü tutumları, kaygı ve güvensizlik duygularına yol açıyorsa, öğretmenlerin de benzer tutumları aynı sonucu
doğurabilmektedir. Öğrenciler, aile bireylerini olduğu kadar öğretmenlerini de model aldıklarından, kendisi kaygılı olan öğretmenin öğrencisi de bu kaygıyı model alabilir. Ayrıca, başarılı bir kardeşle ya da bir başka öğrenciyle kıyaslama yapılması, öğrenciden beklentinin yüksek oluşu ve tutarsız öğretmen tutumu da kaygıyı arttırmaktadır.

Öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim sağlıklı kurulamamışsa, öğrenci öğretmeni hakkında yanlış yorumlarda bulunup, olumsuz önyargılara sahip olabilmektedir. Eğer öğrenci öğretmeni karşısında -gereksiz yere bile- tedirgin oluyorsa, bildiğini bile söylerken heyecanlanıyorsa, -gerçek olmasa bile- dinlenmediğini, sevilmediğini düşünüyorsa, bu öğrenci sınavda da aynı sıkıntıları yaşayacak, bildiği soruları yapamayacak ve bu öğretmenin derslerinde sınav kaygısını yoğun olarak yaşayabilecektir.

Öğretmenin sınıf içinde öğrencilere karşı kullandığı dil öğrenciyi rahatlatıcı ve motive edici olmalı, “Daha hızlı saymalısın”, “ Yanlış yapmamalısın!”, “ Çok yavaş cevaplıyorsun, daha hızlı yapabileceğini düşünüyordum, beni hayal kırıklığına uğrattın.”, ”Bu kadar yanlışı nasıl yaparsın?!!”, “ Ancak bu kadar yapabilirsin zaten.” gibi öğrencide derse ve öğretmene karşı olumsuz duygular yükleyecek şekilde olmamalıdır. Ayrıca öğrencilerin “Bu öğretmen zor soru sorar, kesin yapamam” gibi önyargı oluşturmuş olmaları, o öğretmenin yaptığı tüm sınavlar için sınav stresi yaşanmasına sebep olur. Aynı şekilde öğrencide bazı derslere karşı “Ben zaten bu dersi yapamam” düşüncesi oluşmuşsa ve öğrenci, öğrenilmiş çaresizlik duygusuna sahipse, bu dersin öğretmenleri değişse bile öğrencide ki sınav kaygısı devam edebilir. Öğrenci kendisini kaygılandıran durumlar hakkında konuşmaya teşvik edilmeli ancak “Kaygılanmamalısın”, “Bu şekilde hissetmemelisin” gibi sözlerle yargılanmamalıdır.

Kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu gerçeği üzerinde durulmalı, öğrencinin olumsuz yönlerinden çok olumlu yönleri ön plana çıkarılarak kendinde bu yönleri görmesi için desteklenmeli ve olumlu düşüncenin olumlu sonuçlar yaratabileceği hatırlatılmalıdır. Sınavlar genel geçerliliği ve kullanılmak zorunluluğu olan bir ölçme aracıdır. Ancak öğrencinin bir sınavda düşük not alması o öğrencinin gerçek performansını gösteremeyeceği gibi, “hayat başarısı” yönünde de kesin bir bilgi verememektedir. Ayrıca, öğretmenler tarafından kullanılan ve öğrencinin bilgiyi alıp almadığını ölçecek sınav dışında pek çok farklı yöntemler de bulunmaktadır. Öğrenciye güven duyulduğunun hissettirilmesi, kişiliğinin desteklenmesi ve kabul görmesi, motive edilmesi, çabasının ödüllendirilmesi, geleceğin onların elinde olduğunu söyleyerek, sorumluluğu onlara bırakıp sadece gerekli uyarıların yapılması öğrencinin okul ortamında kendisini iyi hissetmesine, öğrenmeye açık olmasına ve dolayısıyla gelecekte başarılı bir yetişkin olmasına olanak sağlar. Öğrencilerin bilgi ve becerilerini arttırmak, spora, kitap okumaya, müzik aleti çalmaya ya da sanatın diğer dallarına yönlendirerek başarı duygusunu tatmasını sağlayacak aktivitelere katılmalarını sağlamak, öğrencinin kendine güven kazanmasını ve böylece sınav kaygısıyla baş etmesine yardımcı olacaktır.
“Kişileri etkileyen tek başına olaylar değil, olaylara bakış açısı, inançlar, yorumlar, önyargılar ve dolayısıyla o olaylara yüklenen anlamlardır.”

Psikolog Sibel Yalman
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kaygı (Anksiyete)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sibel YALMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sibel YALMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sibel YALMAN Fotoğraf
Psk.Sibel YALMAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sibel YALMAN'ın Makaleleri
► Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Psk.İshak BÜYÜKYILDIRIM
► Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Psk.Eylem ESEN
► Dikkat mi Anksiyete (Kaygı) mi? Psk.Cemile AKDAĞ ÇEBİ
► Anksiyete - Kaygı Bozuklukları Psk.Aysel ÜLGÜNER
► Anksiyete (Kaygı) Bozuklukları ve Psikoterapi Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Kaygı (Anksiyete)' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:03
Top