2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aşırı Koruyucu Ebeveyn
MAKALE #13717 © Yazan Uzm.Psk.Hümeyra ERGÜL | Yayın Aralık 2014 | 4,667 Okuyucu
Anne-babaların çocuklarına yönelik tutum ve davranışları son derece geniş bir yelpazede farklılıklar göstermektedir. Bunlar,
• Baskıcı-otoriter; esnemeyen, mutlak ölçütlere göre biçimlendiren, denetleyici ve yargılayıcı tutum
• Gevşek, ihmalkâr ve aşırı hoşgörülü tutum
• Tutarsız ve kararsız tutum
• Destekleyici-Yetkili, güvenilir tutum
• Aşırı korumacı tutum
olarak sıralanabilir.
Aşırı koruyucu tutum; anne-babanın, çocuğa gereğinden fazla kontrol ve özen göstermesidir. Bunun sonucu olarak çocuk, diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Bu bağımlılık, çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve yetişkinliğinde aynı koruma duygusunu eşinden bekleyebilir. (Yavuzer,2010a, s.135)
Aşırı korumacı tutum geliştiren annelerin büyük çoğunluğu evliliğinde bulamadığı doyumu çocuklarıyla olan ilişkilerinde arar. Bu sağlıksız özverinin faturası yüksek beklentiyle yine çocuğa kesilir. Çocukta sosyalleşme gelişemez.(Yavuzer,2010b, s.45) Çoğu çocuk, ana-babalarının bu aşırı beklentilerini karşılama gücüne sahip değildir. Gösterdiği çabaya rağmen ana-babasının onayını kazanamayan ve onların istediği kusursuzluk düzeye ulaşamayan çocuk giderek kendi gözünde de değersizleşir. (Geçtan,2007, s.46)
Ebeveynlerin aşırı koruyucu davranış sergilemelerinin arkasında iki farklı sebep vardır:
1. Duygusal yalnızlık: Özellikle anne ve çocuk ilişkisinde ortaya çıkan bazı koruyucu davranışların gerisinde annenin yalnızlığı bulunur. Bu gibi anneler evlilik hayatlarında bulamadıkları doyumu çocuklarında ararlar. Bazı ana-babalar ise karşı cinsten olan çocuklarına bir sevgiliye gösterilen davranışları andıran tutumlar gösteririler.
2. Maskelenmiş red: Çocuğu reddetme duygusunu bilinçdışına iterek çocuğu aşırı koruma davranışına “Maskelenmiş red” denir. Bazen anne babaların koruyucu davranışlarının sebebi maskelenmiş red olabilir. İticiliğin yarattığı bilinçdışı suçluluk duyguları, çocuğun hastalanacağı, öleceği ya da kötü alışkanlıklar edineceği korkularına dönüşebilir. Böyle anne-babalar, çocuklarıyla ne denli ilgilendiklerini kendilerine ve çevrelerine kanıtlamak istercesine bir çaba içindedirler.
Anne-babanın çocuğu reddetme duygusunu bilinçdışına iterek çocuğunu aşırı koruması ya da ondan kusursuz davranışlar beklemesi, kendi yalnızlığını gidermek için çocuğuna aşırı düşkünlük göstererek büyümesini engellemesi ve ulaşılmamış amaçlarını çocuğun gerçekleştirmesini beklemesi gibi kusurlu tutumları çocuğun gelişimini aksatır ve benliğinin sınırlarını oluşturabilmesini engeller. Böyle bir çocuk yetişkinliğe ulaştığında, yakın insan ilişkilerinde ve özellikle karşı cinsle olan ilişkilerinde, benliğinin eksik kalmış sınırlarını birlikte olduğu kişiyle tamamlamaya çalışır. (Geçtan,2007, s.119)
Anne-babaların aşırı ilgi ve düşkünlüğü, çocuğun yalnızca kendisiyle ilgilenmesine, yaşam savaşından kaçmasına ve onu koruyanlar olmadığında, kendini açıkta ve yalnız hissetmesine ve gelişiminde gecikmelere yol açar. (Yavuzer,2010a, s.139)
Aşırı koruyucu bir tutum içindeki ebeveyn, gençlik döneminde de olsa, çocuğunun sorunu çözme görevinin kendisine ait olduğunu düşünür. Ona göre “doğru olan yaklaşım” çocuğu için özveride bulunmaktır. Çünkü onun gereksinim ve mutluluğu, ebeveyninkinden daha önemlidir. İşte bu anlayış ve yaklaşım, gencin kendisini ancak ebeveynin yönlendirme ve desteğiyle yaşamını sürdürebilmesi mümkün olan bir birey olarak algılamasına sebep olabilir. O kendisinin ayakta kalabilmesi için, anne-babasının “ilgi” ve “sevgi”yle sürekli arkasında olduğunu bilmeye ihtiyaç duyar. Kendisini yardıma muhtaç biri gibi algılar. Bu yaklaşımın ana mesajı şudur: “sen henüz sağlıklı karar verebilecek düzeyde değilsin; yardıma muhtaçsın ve senin yerine başkalarının (annenin-babanın) düşünmesine ihtiyacın var. Dahası yaptıklarından sen sorumlu değilsin. Annen ve baban sorumlu.”
Aslında anne-babaların aşırı koruyucu tutumlarının ardında “toplum baskısı” ile yerel kültürel etkilerin olduğunu da unutmamak gerekir. Toplum, anne-baba üzerinde “iyi bir ebeveyn, çocuğunu gerektiği gibi denetler” mesajıyla önemli bir baskı oluşturmaktadır. Anne ve babanın denetleme çabasında başarısız kalması, bu baskı nedeniyle onlara bir sıkıntı yaşatabilir. Denetim kurmayı başarmaları halindeyse, bu sefer de çocuk kendi sorumluluğunu daha iyi öğrenme fırsatını kaçırıyor demektir. (Yavuzer,2010c, s.66-67)
Antalyada 302 anaokulu çocuğu ve ebeveyniyle yapılan araştırmada aşırı koruyucu ve aşırı koruyucu olmayan annelerin çocuklarının sosyal kural bilgisi ciddiyet ve otorite yokluğu alt boyutu puan ortalamaları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Aşırıcı koruyucu annelerin çocuklarının sosyal kural bilgisi ciddiyet ve otorite yokluğu alt boyutu puan ortalamalarının aşırı koruyucu olmayan annelerin çocuklarına göre daha düşük olduğu görülmektedir. Diğer bir deyişle aşırı koruyucu tutumla yetişen çocuklarının sosyal kuralları (çocuğun kurallı oyuna katılmaması, hikaye saatinde yerine oturmaması, elmayı yedikten sonra kabuklarını yere atması, oyuncakları yanlış yerlere koyması, paltosunu yere atması) önemsemedikleri ve sosyal kurallara ortamda otorite olarak algılanan kişi (öğretmen) varsa uydukları söylenebilir(Seçer,Sarı&Olcay,2002).
Çocuk eğitimi konusundaki yayınların içeriğindeki bazı farklılıklar, birçok ana-babanın çocuklarına karşı nasıl bir tutum takınmaları gerektiği konusunda kararsızlığa kapılmalarına neden olmuştur. Bazı yayınlar çocuğa hiç ceza verilmemesi ya da engellenmemesi biçiminde yanlış yorumlara yol açmıştır. Aşırı hoşgörü ve disiplin noksanlığı çocukta bencil ve topluma karşıt davranışlarla sonuçlanır. Katı bir disiplin ise ana-babaya karşı korku ve öfke yaşanması, girişim noksanlığı ve insanlara dostça yaklaşamama gibi zararlı sonuçlar doğurabilir. Önemli olan, çocuğu kendine özgü dünyası olan bir varlık olarak kabul edebilmektir. İyi yaşama konusunda kendi sorumluluğunu gereğince üstlenememiş ana-babaların bunu gerçekleştirebilmesi oldukça güçtür. Kendisine değer vermeyen insan başkalarının duygusal ihtiyaçlarını da algılayamaz. (Geçtan,2007, s.47-48)
Ebeveyn tutumları içinde ideal olan demokratik, destekleyici, güvenilir tutumdur. Demokratik aile tutumunda çocukların ilgi ve ihtiyaçları karşılanırken aynı zamanda denetlenirler. Anne babalar çocuklarını destekleyen, onlara güven veren, onların ilgi ve ihtiyaçlarına duyarlı tutum içindedirler. Çocuğa içten sevgi ve saygı duyarlar ve sevgilerinin de saygılarının da hiçbir ön koşulu yoktur. Yaşına göre çocuğu bazı konularda kararlar almaya yüreklendirirler. Onun görüşlerine değer verirler. Çocuğa karşı hoşgörülüdürler amaç sorumluluk bilinci yanında çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesine destek vermektir. Demokratik ana babalar çocuğuna, kendisi olabilme hakkını tanıyan fakat kendi haklarından vazgeçmeyen; gerektiğinde "Hayır" diyebilen, kendi inandıklarını savunabilen ve çocuğuna bağlı olmakla birlikte çocuğunun kölesi olmayan kişilerdir. Çocuğun isteğini yerine getirmek ona sınır koymak ya da isteğini reddetmekten daha kolay gelir insanlara. Kesin sınırlamalar yerine çocuğa " söz ve tercih " hakkı veren seçenekler sunarlar. Evde sıcak bir ortam vardır, ortaya çıkan sorunlar konuşarak işbirliği içinde çözülür (Gökdağ,2002, s.95-96). En problemli dönem olan ergenlikte dahi ergenden beklentilerin neler olduğunun belirgin olması, kuralların olması, davranışların çeşitli sonuçlarının neler olabileceğinin bilinmesi ve bunların ergenle tartışılması, onun, davranışlarına karar verirken neleri dikkate alması gerektiğini netleştirir (Peterson,2005). Çeşitli araştırmalarda, ergenlerin anne-babalarıyla tartışmalarının, fikir alış-verişinde bulunmalarının, gelecek planlarıyla ilgili karşılıklı değerlendirmeler yapmalarının hem problem davranışların azalmasında, hem de akademik başarıda önemli bir etmen olduğu bulunmuştur.(Hill&Taylor,2004)
Demokratik ailelerin gerekli kısıtlamalar dışında hoşgörülü ve destekleyici ortamında yetişen çocuk kendi benliğini tanıma potansiyelini ortaya koyma ve kendini gerçekleştirme olanağı bulur. Gösterilen hoşgörülü ve destekleyici tutum çocuğa doğruları ve yanlışları ile değerli olduğu ve sevildiği duygusunu verir. Demokratik ailelerde yetişen çocuklar yapıcı,yaratıcı,kendine ve çevresine karşı hoşgörülü,kendine güveni yüksek,sorumlulukların bilincinde olan bir kişilik geliştirebilir. (Gökdağ,2002, s.95-96).

Öneriler
1. İlk olarak evlilik öncesi eğitime gereken önem verilmelidir. Yukarıda bahsedilen gibi, sağlıksız tutumların çoğu, sağlıksız evliliklerden kaynaklanmaktadır. Çocuk yetiştirecek olan bireylerin mutluluğu ve sağlıklı ilişki kurmaları, yetiştirecekleri nesilleri birinci dereceden ilgilendiren en önemli basamaktır. Aile danışmanlığı eğitimi almak, nikâh öncesinde zorunlu kılınmalıdır.
2. Aile eğitimi çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır. Anne eğitiminin başlangıcı olarak hamilelik dönemi tercih edilmelidir. Aile eğitimi ile ilgili yapılacak olan çalışmalar resmi ve özel kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenmelidir.
3. Ailede demokratik tutumun kazandırılması tüm eğitim kurumlarında ön plana çıkarılmalıdır. Özellikle okulöncesi eğitim kurumlarında aile katılımı çalışmalarına önem vermelidir.
4. Demokratik tutumun kazandırılmasına tv programlarında, kamu yararına yapılan reklamlarda ve yazılı basında da daha fazla yer verilmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aşırı Koruyucu Ebeveyn" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hümeyra ERGÜL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hümeyra ERGÜL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hümeyra ERGÜL Fotoğraf
Uzm.Psk.Hümeyra ERGÜL
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi30 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hümeyra ERGÜL'ün Yazıları
► Ergenlik Döneminde Koruyucu Faktörler Psk.Tuğba ÇETİNKAYA
► Aşırı Uyarılma Psk.Tuğba DEMİRÖZ
► Aşırı Yeme İsteği Psk.Gülcem YILDIRIM
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Aşırı Koruyucu Ebeveyn' başlığıyla benzeşen toplam 52 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Yas Tutma ve Kayıp Süreci Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:40
Top