2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Facebook: Kahramanın Yeni Vadisi ve Kendilik Temsilinin Değişen Yüzü
MAKALE #13898 © Yazan Psk.Ebrar YENİCE KANIK | Yayın Aralık 2014 | 3,610 Okuyucu
Günümüzde 500 milyonu aşan üye sayısıyla Facebook, 30 milyardan fazla fotoğraf, bağlantı ve yazınsal öğe içermektedir ve yapılan son açıklamalara göre, Facebook üyeleri sitede 1 ayda 700 milyar dakika geçirmektedirler . Bu yoğun katılım ve paylaşım, sosyal bilimcileri yakından ilgilendiren pek çok meseleye temas etmekte ve Facebook bu yönüyle literatürde de adını duyurmaya başlamaktadır.

Farklı disiplinlerden araştırmacılar “Facebook olgusunu” çeşitli yönleriyle araştırma konusu yapmıştır. Bunlar içinde ön plana çıkan konular: Sosyal Paylaşım Ağları (SPA) ve özelde Facebook kullanımının yaygınlaşma sebepleri, kullanım şekilleri, SPA kullanımına yansıyan inanç, kültür, milliyet gibi etkenler, kullanıcıların bireysel özellikleri, SPA’ndaki kendilik temsilinin nasıl deneyimlendiği şeklindedir (Toprak ve diğer., 2009).

Facebook kullanımıyla yakından ilişkili olan kendilik temsili konusu, Facebook’u konu edinen pek çok araştırmada olduğu gibi analiz açısından farklı değişkenleri içermektedir. Örneğin; anonim olmayan çevrim içi ortamın temsilde etkisi (Zhao, Grasmuck ve Martin,2008; Mehdizadeh, 2010), gerçek kimliğin sanal ortamda nasıl işlendiği (Zhao, Grasmuck ve Martin, 2008; Ekinil, 2009; Mehdizadeh, 2010), görsel öğelerin (fotoğraf, video gibi) kendilik temsilini nasıl şekillendirdiği (Zhao, Grasmuck ve Martin, 2008; Toprak ve diğer., 2009) ön plana çıkan konulardır.

Bu çalışmada Facebook’daki kendilik temsilinin “görünür olma ihtiyacı” üzerinden anlamaya çalışacağım. Burada görünür olma ihtiyacı, kişinin kendiliğini inşa ederken önce ilk ebeveyn ilişkilerine dayanan sonrasında sosyalleşme süreci ile diğerlerinin dâhil olduğu ilişki ağı içerisinde kendisini karşısındakinin mesajlarına göre konumlandırma ihtiyacının olduğu varsayımını içermektedir. Görünür olma ihtiyacını sunduğu pek çok sanal uygulama ile karşılayan Facebook’un, grup ve hayran sayfalarıyla bunu bir adım öteye taşıdığını düşünüyorum.

Çalışmanın birinci bölümünde görünür olma ihtiyacını, ikinci bölümünde, bu ihtiyaçla şekillendiğini düşündüğüm grup ve hayran sayfalarındaki temsili Polat Alemdar karakteri hakkında açılmış sayfalar üzerinden, özdeşim süreci açısından değerlendirmeye çalışacağım, üçüncü bölümde ise, Polat Alemdar karakterine yönelik özdeşimi pekiştiren hayranlar tarafından deneyimlenen katarsis sürecinden bahsedeceğim. İkinci ve üçüncü bölümde bu konunun Facebook’daki yansımalarına değinmek amacıyla Polat Alemdar hakkında Pana Film tarafından açılmış resmi hayran sayfasındaki açık içerikler ve gazete ve internet haberleri üzerinden analiz yapacağım.

1. Aynalanma, Görünür Olma İhtiyacı ve Sosyal Paylaşım Ağları
Kohut, Kendiliğin Çözümlenmesi’nde (2004) kendilik gelişiminin iki hattından[/list]biri olan “büyüklenmeci kendiliğin” aynalanma ihtiyacından bahseder. Bu hatta ebeveynin çocuğun teşhirci gösterisine ayna olması kendisine yönelik saygısını pekiştirerek bütünlüklü bir kendilik duyumu sağlayacaktır (Kohut, 2004; Anlı, 2010a). Kohut’un klinik gözlemlerine de yer verdiği eserlerinde değindiği önemli bir diğer nokta ise, aynalanma ihtiyacının zaman zaman analiz ortamında analiste yönelik olarak ortaya çıktığı bulgusudur (Kohut,2004; 2006). Bu örnek aynalanma ihtiyacının, kendiliğin inşasındaki önemine ilaveten yetişkinlik döneminde de kendiliğe yönelik herhangi bir tehlike ya da müdahale durumunda da devreye girdiğinden bahsedebiliriz. Her türlü yeniliğe hızlı bir şekilde adapte olması beklenen günümüz insanı ise, iddiam odur ki daha fazla aynalanmak yani görünür olmak istemektedir.

Buradan hareketle, Kohut’un aynalanma ihtiyacı tanımlamasını, önereceğim “görünür olma ihtiyacı” kavramsallaştırmasını tarif ederken kullanmak istiyorum. Bu tabir ile işaret etmek istediğim nokta, Sosyal Paylaşım Ağları ve Medyanın diğer araçlarındaki temsilin, “hız ve yenilik” çağındaki bireylerin kendilerini anlamlandırma ve tanımlama sürecinde kökeni ilk nesne deneyimlerine dayanan bu aynalanma ihtiyacının farklı görünümleri olduğudur.

Bu ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda hızla artan Facebook kullanımının, Facebook’daki temsillerin mahiyetinin, Facebook’un temsil için sunduğu imkânların ne şekilde etkili olduğunu anlamanın daha kolay olacağını düşünüyorum. Burada görünür olma ihtiyacına olumsuz bir anlam atfetmeden, yani bir teşhircilikten ziyade süreklilik arz eden bir ihtiyacın farklı bir şekli olduğunu ifade etmek istiyorum.

2. Özdeşim Nesnesi Kahraman ve Görünürlük

Çalışmanın ikinci aşamasında Facebook’daki üye sayısı hızla artan Polat Alemdar sayfalarının kendilik temsilindeki etkisini inceleyeceğim. Bu noktada dikkat çekici olan kendilik temsilinin grup üyelikleri ve hayran sayfaları aracılığıyla bir adım öteye taşınmış olmasıdır. Şöyle ki kişinin kendi hesabındaki çeşitli paylaşımları listesindeki arkadaşları için bir temsil oluştururken; grup ve hayran sayfalarına üyelikler aracılığıyla da bu temsili tanımadığı pek çok kişi için “görünür” kıldığını görmekteyiz. Bu noktada analiz için seçtiğim Polat Alemdar grup ve hayran sayfalarının temsil açısından karakteristik bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.

Nurdan Gürbilek, Kötü Çocuk Türk (2004) kitabına uzun yıllar benimsenen masum, çileli onurlu kahramanın bugün nasıl “hınca kitlenmiş delikanlı” profiline dönüştüğü sorusuyla başlıyor. Ben bu soruyu bir adım öteye taşıyarak eklemek istiyorum: değişen kahraman profili, Facebook’taki temsile nasıl yansır ve aslen sanal ve karikatürize bir karakter üzerinden gerçekleştirilen temsili nasıl yorumlamak gerekir?

2003 yılında başlayan Kurtlar Vadisi dizisi ve ardından çekilen filmler (Kurtlar Vadisi: Irak, 2006; Kurtlar Vadisi: Gladio, 2009; Kurtlar Vadisi: Filistin, 2010) kemikleşmiş bir hayran kitlesi oluşmuştur. Bunda dizinin yıllardır farklı televizyon kanallarında da olsa aynı gün ve saatte yayınlanmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu bir anlamda bir Kurtlar Vadisi geleneği oluşturmuştur.

Bunun Facebook’taki yansımalarına birkaç örnekle değinmek gerekirse:

KURTLAR VADİSİ SONSUZA DEK DEVAM ETSİN...AYNI GÜN-AYNI SAAT-, Kurtlar Vadisi Kendi günü Kendi Saatinde Değil Haftanın Her Gününde Olsun,
kurtlar vadisi var diye perşembe günü bi yere gitmeyenler, Perşembelerin kralı Kurtlar Vadisi.

Yukarıda da görebileceğimiz gibi dizi hayranları diziyle ilgili pek çok olayı, konuyu Facebook platformuna taşımakta ve gruplar ve hayran sayfaları aracılığıyla tartışmalara buradan devam edebilmektedirler. Dizinin hayranları üzerindeki etkisi Sosyal Paylaşım Ağlarına yansıyanlarla sınırlı değildir. Dizinin ilk dönem karakterlerinden olan Süleyman Çakır’ın (Oktay Kaynarca) ölümünün ardından kılınan cenaze namazı ve gazetelere verilen taziye ilanları , Ankara’da Kurtlar Vadisi dizisi hayranı olan bir mahkûmun diziden etkilenerek gerçekleştirdiği firar , Kurtlar Vadisi: Filistin filminin uluslararası platformda bulduğu yankı , Almanya’da gösteriminin yasaklanması gibi pek çok örneği vardır. Kurtlar Vadisi dizisi ve özelde Polat Alemdar karakterinin takipçileri üzerindeki etkisini Necati Şaşmaz Yeni Aktüel dergisine verdiği röportajda şu şekilde ifade etmiştir :

İnsanlar Polat’a olan sevgileri sayesinde, onun görmüş olduğu gerçekleri kendileri de görecek ve hissedecekler. Yani bizim filmde Polat üzerinden yansıttıklarımız halkın gönlüne yerleştikten sonra, o gücün karşısında kimse duramaz. Polat’ın gücü bu umudu gönüllere yerleştirmek, sonrası halkın gücü. Kalanını insanların içindeki o değerli güç halledecek.

Yukarıdaki pasajda dikkat çeken birkaç nokta olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, Necati Şaşmaz, Polat karakterine duyulan sevginin gerçekleri onun gibi değerlendirmeyi beraberinde getireceğini söylemektedir. Bu ifade abartılı bir yorum olmaktan ziyade, aksine izleyici ve Polat Alemdar karakteri arasındaki güçlü bağa işaret etmektedir.

Burada analize katkı sağlayacağını düşündüğüm Kohut’un idealleştirilmiş ebeveyn imagosu kavramıyla devam etmek istiyorum. Yukarıda bahsi geçen kendilik gelişiminin ikinci hattında bebek kendiliğin oluşumu için yüceleştireceği bir nesneye gereksinim duyar. Olumsuz şartlara yönelik uyum kapasitesi gelişmemiş bebek için idealleştirdiği ebeveynin -Kohut çoğunlukla baba olduğunu söyler- uyumu sağlıklı yollarla gerçekleştirme işlevi söz konusudur (Kohut, 2004; Anlı, 2010a). Kohut (2004), gelişim sürecinde yaşanan döneme uyumlu kırılmalar sayesinde bebeğin yüceleştirdiği ebeveyn sayesinde içsel bir bütünlük yaşacağını belirtir.

Ebeveynin gerçekçi konumunu anlayan bebek dışarıda (ebeveyni üzerinde) yüceleştirdiği değerleri içselleştirerek bütüncül bir uyum yakalar (Kohut, 2004; Anlı, 2010a).

Böyle bir uyumu yakalayamadığında ise, yetişkinlik döneminde de izdüşümlerine rastlanan ideal figür bağımlılığı yaşayacaktır. Kendisini yönlendirme ve onaylama kaynağını dışarıda arayacaktır (Kohut, 2004). Bu kavramsallaştırma Freud’un bahsettiği daha Anna Freud’un detaylandırdığı özdeşleşme mekanizmasıyla paraleldir (Anlı, 2010a; Freud, 2011). Özdeşleşme, ruhsal bir patolojiden bağımsız olarak egonun uyum kapasitesini geliştirir ve yetişkinlik döneminde de süreklilik gösterir (Geçtan, 2006).
Necati Şaşmaz’ın açıklamasına geri dönersek idealleştirme ve özdeşleşme süreçlerinin en açıklayıcı örneklerini bulabiliriz. Polat karakterine dizi senaryosunun yüklediği misyonun gerçek hayatta bulduğu karşılığa işaret edilmektedir. Polat ve kitleler arasındaki ilişki de aynı sanal-gerçek düzlem birleştirilerek değerlendirilmektedir.

Facebook’da Polat Alemdar gruplarındaki paylaşımlarda da idealleştirme ve özdeşleşme süreçlerinin örneklerini görebiliyoruz. 195.000’in üzerinde takipçisi olan Polat Alemdar’ın resmi hayran sayfasından birkaç örnekle devam etmek istiyorum:

Ömer D.’nin 06.03.2011 tarihli paylaşımı: “ben seni çoooooooooook seviyorum aynı sen gibi olma ya çalışıyorum polat alemdar” Dikkat çeken bir diğer nokta Ömer D. adlı üyenin profil fotoğrafının da Polat Alemdar karakterine ait bir fotoğraf olmasıdır. Yukarıdaki paylaşımda Polat Alemdar karakteriyle kurulan özdeşimin yanı sıra, Necati Şaşmaz’ın canlandırdığı karakterin sanallığının nasıl yorumlandığını da görüyoruz. Kurulan özdeşim o kadar güçlü ki Necati Şaşmaz ve Polat Alemdar karakteri bir bütün olarak algılanmaktadır.

Aynı hayran sayfasında açılan “Necati Sasmaz mi? Polar Alemdar mi?” adlı tartışma konusu bu duruma örnek olacaktır:
Mualla A.’nın bu tartışma konusu altındaki paylaşımı: “necati şaşmaz polatı canlandırırken kendindende bişeyler katıyo kısacası onlar bir bütün” .
Buraya kadar bahsettiğim örnekler birkaç soru üzerinde durulmasını gerekli kılıyor: öncelikle, özdeşim kurulan nesnedeki değişimi nasıl yorumlamak gerekir? Ardından, Polat Alemdar karakteriyle kurulan özdeşim bağının işlevi nedir?
Nurda Gürbilek’in (2004) bahsettiği “hınca kitlenmiş delikanlı”nın Polat Alemdar karakteriyle tekrar canlandığını ve kitleler için sanallığının görmezden gelindiği yeni bir gerçeklik düzlemi oluşturduğunu görüyoruz. Daha önce “karikatürize” olarak tarif ettiğim yani hep güçlü, dürüst, adil, cesur şeklinde temsil edilen yeni kahramanın etkisini nasıl yorumlamak gerekir?

Robert Moore ve Douglas Gillette’nin Kral, Savaşçı, Büyücü, Âşık arketiplerini Jungcu analiz açısından değerlendirdikleri eserlerinde erkek çocuk psikolojisinden erkek psikolojisine geçişi sağlayacak ritüellerin değersizleşmesi ve etkisini yitirmesinin neden olduğu bir toplumsal cinsiyet karmaşasından bahsederler. Bu karmaşa geleneksel aile sisteminde çöküşe neden olur ve bunun en önemli sonucu da babanın giderek silikleşen varlığıdır. Böylece erkek çocuk yetişkin erkek olma yolunda ikame işlevi görecek olan nesnesini yitirmiş olur bu yüzden erkek olma korkusu yaşayan çocuk erkekmiş gibi davranır. Maço olarak adlandıran sert erkek tiplerinin bu şekilde ortaya çıktığını iddia etmektedirler. (Moore ve Gillette, 1995)
Tüm bu erkeklerin ortak bir özelliği var. Hepsi erkekmiş gibi davranan küçük çocuklar. Bunu dürüstlükle yapıyorlar, çünkü hiç kimse onlara olgun bir erkekliğin nasıl olduğunu göstermedi. Onların “erkekliği”, çoğumuzun gözünden kaçan farkında olmadığımız bir erkekliğin taklidi. Bu erkeğin, kontrol edici, tehditkâr ve düşmansı davranışlarını güçlülük sayıyoruz. Gerçekte ise, bu erkek uç noktada bir kırılganlık ve zayıflık gösteriyor- yaralı çocuğun kırılganlığını dışa vuruyor (Moore ve Gillette, 1995).

Moore ve Gillette’nin erkek çocuk için tanımladığı bu durumun sonuçlarının kız çocukları da etkileyecek denli geniştir. Bu tespit Kohut’un, yukarıda değindiğim idealleştirilmiş ebeveyn imagosu tanımı ile paralellik göstermektir. Teorisyenlerin farklı kavramsallaştırmalarla değerlendirdikleri bu durumun toplumsal sonuçlarının olduğunu düşünüyorum. Gözden düşmüş ya da yitirilmiş bir ebeveyn nasıl bir ideal nesne boşluğu yaratıyorsa, toplumsal olarak yaşanan belirsizlikler de aynı ideal nesne boşluğunu pekiştirmekte ve güçlü özdeşim bağlarına duyulan ihtiyacı artırmaktadır. Geçtan (2006), bu durumu, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra artan toplumsal değişmelerin yarattığı şaşkınlık ve anlamsızlık duygularının kişi ve gruplara duyulan aidiyet hissini güçlendirdiği şeklinde yorumlamaktadır.

Buraya kadar, Polat Alemdar karakteriyle kurulan özdeşimin gündelik hayat ve Facebook ‘taki temsile nasıl yansıdığını, Polat Alemdar karakterinin özdeşim nesnesi olarak anlamını ve kurulan bu güçlü özdeşim bağının nasıl yorumlanması gerektiği üzerinde durdum. Konuyla ilişkisi bakımından önemli olduğunu düşündüğüm bir diğer nokta, kurulan özdeşimin kişiler açısından ne gibi bir işlevi olduğudur.

3. Katarsis, Kahraman Üzerinden Deneyimlenen Güç

Bu bölümde Polat Alemdar karakteriyle kurulan özdeşimin kişiler açısından bir anlamda katarsis işlevi gördüğü üzerinde durmak istiyorum. Bilindiği gibi katarsis, Freud ve Breuer’in (2001) bilinçdışı hakkındaki çalışmalarına kaynaklık eden bir tedavi şeklidir ve bilinçdışına itilen olumsuz olay ve duyguların yarattığı gerilimin yeniden yaşantılanarak boşaltılması olarak tanımlanmaktadır (Davison ve Neale, 2004; Geçtan, 2006). Kasdedilen, olay ya da durumun yeniden yaşanması değil çağrışımlar aracılığıyla gerilimin yaşantılanması ve boşaltılmasıdır. . Polat Alemdar karakteri üzerinden katarsis’in nasıl yaşandığına gelince, Polat Alemdar karakterinin cesur, atılgan ve güçlü bir kahraman oluşu izleyenlerin çoğunda bastırılmış bir takım yetersizlik duygularını tekrar gündeme getirip kurulan özdeşim sayesinde bunlardan kurtulmayı, yani o gerilimi azaltmayı sağlamaktadır. Bu konuyla ilgili Facebook’taki çok sayıda örnekten seçtiklerimi paylaşmak istiyorum:

Polat Alemdar’ın resmi hayran sayfasındaki bir fotoğrafa Fatih B.’nin yaptığı yorum, “Helal olsun sana polat alemdar perşembe akşamını işle çekiyorum vadiyi izlerken orda çatışıyormuş gibi hissediyorum kendimi” bu örnek, dizideki şiddet unsurunun izleyiciler tarafından nasıl meşrulaştırıldığını göstermektedir. Çünkü gündelik hayatta ortaya konamayacak bir şiddet eylemi güçlü bir kahraman aracılığıyla deneyimlenmektedir.
Diğer örneklerle devam etmek istiyorum: Aynı sayfada Murat N.’nin “polat bu ülkenin delikanlı sanatcısıdır diğer korkak amerikan köpekleri yalakalık yaparken polat cıkıp o şerefsiz katillere karsı filmler cevirip onların gercek yüzünü dünyaya gösteriyor, diğerleri ise amerikan israil köpeği olup onları övüyor.” yorumu, Kurtlar Vadisi: Filistin (2010) filminin bir hayran tarafından nasıl güncel bir meselenin çözümü şeklinde değerlendirildiğini göstermektedir. Benzer örneklerin sayısını artırmak mümkün. Aynı hayran sayfasında Polat Alemdar ile ilgili açılan bir tartışma konusu: “Türkiye'nin dik duruşuna katkısı çok büyük ne dersiniz ?” ve Aydın A. adlı takipçinin Kurtlar Vadisi: Filistin ile ilgili yorumun aynı tutum çerçevesinde değerlendirebiliriz: “filistin bir harika olmuş bu bir film den çok dünyaya meydan okuma olmuş.gökten kurban inmesini beklemeyiz masumun tek teline dünya'yı kurban ederiz.....” Bu yorumun ikinci cümlesinin Polat Alemdar karakterine ait olması da ayrıca manidardır.

Kurtlar Vadisi Filistin’in güncel olaylar üzerine kurgulanması, filme bir gerçeklik atfedilmesine sebep olmuş ve bu gerçeklik üzerinden bir çeşit katarsis yaşanmıştır. Yani, toplumsal infiale sebep olan Filistin meselesinin filmde ele alınışı bir kurgu olarak değerlendirilmek yerine “bir meydan okuma, bir duruş” şeklinde görülüp kurulan özdeşim aracılığıyla bir çeşit rahatlama yaşanmıştır. Burada bir bireyin toplumsal bir olay karşısında yaşadığı yetersizliği sanal da olsa bir kahraman aracılığıyla aşmaya çalıştığını görüyoruz. Bu durum birbirini besleyen sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Polat Alemdar karakteriyle kurulan özdeşim katarsisi mümkün kıldığı gibi, yaşanan içsel gerilimden kurtulma hali de aynı şekilde özdeşimi pekiştirmiştir.

Görünür olma ihtiyacı üzerinden ele aldığım Facebook’taki kendilik temsilini, Polat Alemdar örneği ile hem toplumsal hem de bireysel yönüyle incelemeye çalıştım. Bu inceleme de ön plana çıkan noktalar: Polat Alemdar karakterinin özdeşim nesnesi olmasında bireysel/psikolojik süreçlerle yani idealleştirme ihtiyacı ve toplumsal süreçlerin yani bu ihtiyaçları arttıran ve güçlendiren bir takım belirsizlik hallerinin bir arada etkili olduğudur. Bunun yanı sıra kurulan bu özdeşim bağında katarsis’in önemli bir işlevi olduğunu vurgulamaya çalıştım. Sonuç olarak, bu çalışma bir takım sınırlılıklar barındırmakla birlikte, birbiriyle ilişkili olan toplumsal ve psikolojik meselelerin kaynaklık ettiği güncel bir konunun analizine giriş mahiyetindedir.

1- Kohut, Klasik Psikanalizden farklı olarak narsisizmi normal gelişim sürecinin bir parçası olarak değerlendirmiştir. Ona göre, Narsisistik gelişimin ilk hattı “büyüklenmeci kendilik” deneyimlerini içerir. Yani, bebek anne ya da babası tarafından kendi “eşsizliğinin, mükemmelliğinin” onaylanmasını ister. Kohut bundan aynalanma (mirroring) ihtiyacı olarak bahseder. Anne ve baba döneme uygun olarak çocuğun ihtiyaçlarını aynalarsa bu büyüklenmeci algıda gerçekleşecek küçük kırılmalar sayesinde kendilik gelişimi daha gerçekçi bir algı ile gerçekleşecektir. Bu gelişimin ikinci hattı olan “idealleştirilmiş ebeveyn imagosu”nda ise, bebek kendisinde kaybettiği mükemmelliği ebeveynine atfedecek, herhangi bir tehlike ya da hayal kırıklığı anında bu idealleştirme sayesinde kendiliğini koruyabilecektir. Aynı şekilde bu hatta da ebeveyn ile ilişki döneme uygun kırılmalarla gerçekçi bir görünüm kazanacak ve çocuk anne ve babasının mükemmel olmadığını kavrayacaktır. Onlara atfettiği değerleri bu şekilde içselleştirmeye başlayacaktır (Anlı,2010a; 2010b)


KAYNAKÇA
Anlı, İ. (2010a). Psikanalitik Kuramlar, İstanbul: Nobel Tıp.
Anlı, İ. (2010b). Psikanalizde Narsisizm, İstanbul: Nobel Tıp.
Davison, G. C. ve Neale, J. M. (2004). Anormal Psikolojisi, (İ. Dağ, Çev. Ed.) Ankara: TPD.
Ekinil, B. (2009). A new era on the Internet: Facebook.com To face the Facebook as a huge social phenomen. İletişim, (28), 93-114.
Freud, A. (2011). Ben ve Savunma Mekanizmaları, (Y. Erim, Çev.) İstanbul: Metis.
Freud, S. ve Breuer, J. (2001). Histeri Üzerine Çalışmalar, (E. Kapkın, Çev.) İstanbul:Payel.
Geçtan, E. (2002). Psikanaliz ve Sonrası, İstanbul: Metis.
Gürbilek, N. (2004). Kötü Çocuk Türk, İstanbul: Metis.
Kohut, H. (2004). Kendiliğin Çözümlenmesi, (C. Atbaşoğlu, B. Büyükkal, C.İşcan, Çev.) İstanbul: Metis.
Kohut, H. (2006). Kendiliğin Yeniden Yapılanması, (O. Cebeci Çev.) İstanbul: Metis.
Mehdizadeh, S. (2010). Self-Presentation 2.0: Narcissism and Self-Esteem on Facebook. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 13 (4), 357-364
Moore, R. ve Gilette, D. (1995). Olgun Erkeklik Arketipleri Yeniden Keşfediliyor, İstanbul: Sistem.
Toprak, A. ve diğerleri. (2009). Toplumsal Paylaşım Ağı Facebook: “görülüyorum öyleyse varım!” İstanbul: Kalkedon.
Zhao, S., Grasmuck, S. ve Martin, J. (2008). Identity construction on Facebook: Digital
empowerment in anchored relationships. Computers in Human Behavior, (24), 1816-1836.
İnternet Sayfaları:

http://www.ankarahaber.com/haber/Facebook-uye-sayisi-sok-etti/54352
http://www.habername.com/haber/kurtlar-vadisi-polat-alemdar-memati-facebook-44739.htm (19.04.2011)
http://www.sinemalar.com/sanatci/26685/Oktay-Kaynarca/ (18.04.2011)
http://gundem.milliyet.com.tr/ankara-da-dizi-gibi firar/gundem/gundemdetay/07.03.2011/1360895/default.htm (18.04.2011)
http://www.yeniaktuel.com.tr/top123,236@2100.html (20.04.2011)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=16847560 (20.04.2011)
http://www.superpoligon.com/haber/23996 (20.04.2011)

* Yenice-Kanık, E. Facebook: Kahramanın Yeni Vadisi ve Kendilik Temsilinin Değişen Yüzü. Bilim ve Sanat Vakfı Bülten 2011; 76: 88-94.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Facebook: Kahramanın Yeni Vadisi ve Kendilik Temsilinin Değişen Yüzü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ebrar YENİCE KANIK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ebrar YENİCE KANIK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ebrar YENİCE KANIK'ın Makaleleri
► Kar ve Zararlarıyla: Facebook Psk.İzzet GÜLLÜ
► Değişen Toplumda Kadın Psk.Burçak DEMİRKAN
► İki Yaşında Değişen Çocuğunuz Psk.Suzi MİZRAHİ
► Değişen Toplum (Toplumda Değişim) Psk.Burçak DEMİRKAN
► Psikiyatrinin Gerçek Yüzü Psk.İzzet GÜLLÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Facebook: Kahramanın Yeni Vadisi ve Kendilik Temsilinin Değişen Yüzü' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Şema Terapi Yaklaşımı Aralık 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:36
Top