Sınav Kaygısı
SINAV KAYGISI
Günümüzde yaşadığımız toplumda tarih boyunca hiç olmadığı kadar sınava tabi tutuluyoruz. Orta öğretim belirleme sınavları, üniversite sınavları, iş başvurusu sınavları vs. Yaşamımızın neredeyse ilk 25 yılında hayatımızın önceliklerinden biri sınavlar oluyor. Gençler bu sınavlara hazırlanmak için dershanelere gidiyor, deneme sınavlarına giriyor. Bu süreçte aileler, öğretmenler ve çevre ister istemez bu sınavların çok önemli, hatta hayati olduğu düşüncesini gençlere aşılıyorlar.
Sınavlarla ilgili bir miktar ılımlı kaygı normal, hatta motivasyon için gereklidir Yoğun sınav kaygısı yaşayan kişi ise gireceği sınavın hayati bir önemi olduğunu düşünür. Sınavı kazanamazsa bunu felaket olarak değerlendirir. “eğer kazanamazsam hayatım mahvolur” ya da “herkese rezil olurum” “telafisi olmaz” gibi düşünce ve inançları vardır. Yani kişi sınavı bir tehdit olarak abartma, felaketleştirme eğilimindedir. Aynı zamanda kendi potansiyelini de düşük görür. Kişi bir duruma hayati bir önem yüklediğinde ve kendi potansiyelini yetersiz gördüğünde yoğun kaygı ve beraberinde kaygının fizyolojik tepkileri ortaya çıkar. Terleme, titreme, baş dönmesi, yoğun çarpıntı gibi belirtiler tipiktir. Hatta panik atak düzeyine varabilir. Beraberinde dikkat dağınıklığı, anlama ve bilgiyi hatırlamada güçlük yaşar. O kadar kaygılıdır ki ders çalışamaz. Çalışsa bile anlamakta zorlanır. Bu durum daha da kaygılanmasına sebep olur çünkü sınavdan başarısız olacağına ilişkin inancını daha da pekiştirir. Ders çalışmamak, derslere girmemek gibi kaçınmalar başlayabilir. Sınav düşüncesi bile kişinin kabusu olur. Tüm bunlar kişinin performansının düşmesine neden olur.
Sınav kaygısı neden olur?
• Sınavın sonucunu felaketleştirme
• Olumsuz değerlendirilme korkusu
• Sınavın sürecinden çok sınavın sonucuna odaklanma
• Sınava ilişkin bilgi ve becerisine veya bunu yansıtabileceğine güvensizlik
• Bilgisinin değil, kişiliğinin değerlendirildiği düşüncesi
Bilişsel davranışçı terapi diğer kaygı bozukluklarında olduğu gibi sınav kaygısında da çok etkili bir tedavi yöntemdir. Terapi sürecinde kişinin sınavla ve kendi performansı ile ilgili işlevsel olmayan ve abartılı düşünce- imgelem ve inançları önce belirlenir, sonra ele alınarak bilişsel yeniden yapılanma uygulanır. Bu terapinin önemli bir aşamasıdır çünkü kişinin bu kadar kaygılı olmasının asıl nedeni sınav veya sınavları aşırı felaketleştirmesidir. Bilişsel yeniden yapılandırma kaygısının tamamen ortadan kalkmasını tek başına sağlamayabilir. Çünkü korku koşullanması denilen durum ortaya çıkmıştır. Yani artık anksiyete tepkileri otomatik bir hale gelmiştir. Çünkü biz modern bir çağda yaşasak da beynimizin bazı bölümleri özellikle de korku merkezi bundan onbinlerce yıl öncesinin ilkel şartlarına göre çalışmaktadır. Biz bir durumu tehlikeli olarak değerlendirdiğimizde bu merkez hiç sorgulamadan o durumu hayati bir tehlike olarak kodlar ve yine o durumla ilgili en ufak bir uyaran dahi olsa alarmı çalıştırır. Bu merkez tabir caizse bir yerden sonra laftan sözden pek anlamaz, Diğer canlılar gibi yaşayarak öğrenen yanımızdır. Yani kişi korktuğu şeyi yaptıkça, korktuğu şeye maruz kaldıkça bu merkez korkulacak bir şey olmadığına inanır ve alarm vermeyi bırakır. Bu nedenle davranışçı yöntemler kaygının azaltılması için çok önemli ve etkilidir. Kişi imajinasyon tekniği ile korktuğu duruma maruz bırakılır. Böylece zamanla kaygısı azalır. Yine kişiyi korktuğu şeye maruz bırakakmak için davranışsal deneyler planlanır ve yapılır. Sınav durumuna benzer durumlar planlanarak duyarsızlaştırma egzersizleri uygulanır. Kişinin ders çalışma alışkanlıkları gözden geçirilir. Etkili ders çalışma yöntemleri üzerinde çalışılır. Ders çalışmayla ilgili yanlış inanç de davranışlar üzerinde durulur.
Günümüzde yaşadığımız toplumda tarih boyunca hiç olmadığı kadar sınava tabi tutuluyoruz. Orta öğretim belirleme sınavları, üniversite sınavları, iş başvurusu sınavları vs. Yaşamımızın neredeyse ilk 25 yılında hayatımızın önceliklerinden biri sınavlar oluyor. Gençler bu sınavlara hazırlanmak için dershanelere gidiyor, deneme sınavlarına giriyor. Bu süreçte aileler, öğretmenler ve çevre ister istemez bu sınavların çok önemli, hatta hayati olduğu düşüncesini gençlere aşılıyorlar.
Sınavlarla ilgili bir miktar ılımlı kaygı normal, hatta motivasyon için gereklidir Yoğun sınav kaygısı yaşayan kişi ise gireceği sınavın hayati bir önemi olduğunu düşünür. Sınavı kazanamazsa bunu felaket olarak değerlendirir. “eğer kazanamazsam hayatım mahvolur” ya da “herkese rezil olurum” “telafisi olmaz” gibi düşünce ve inançları vardır. Yani kişi sınavı bir tehdit olarak abartma, felaketleştirme eğilimindedir. Aynı zamanda kendi potansiyelini de düşük görür. Kişi bir duruma hayati bir önem yüklediğinde ve kendi potansiyelini yetersiz gördüğünde yoğun kaygı ve beraberinde kaygının fizyolojik tepkileri ortaya çıkar. Terleme, titreme, baş dönmesi, yoğun çarpıntı gibi belirtiler tipiktir. Hatta panik atak düzeyine varabilir. Beraberinde dikkat dağınıklığı, anlama ve bilgiyi hatırlamada güçlük yaşar. O kadar kaygılıdır ki ders çalışamaz. Çalışsa bile anlamakta zorlanır. Bu durum daha da kaygılanmasına sebep olur çünkü sınavdan başarısız olacağına ilişkin inancını daha da pekiştirir. Ders çalışmamak, derslere girmemek gibi kaçınmalar başlayabilir. Sınav düşüncesi bile kişinin kabusu olur. Tüm bunlar kişinin performansının düşmesine neden olur.
Sınav kaygısı neden olur?
• Sınavın sonucunu felaketleştirme
• Olumsuz değerlendirilme korkusu
• Sınavın sürecinden çok sınavın sonucuna odaklanma
• Sınava ilişkin bilgi ve becerisine veya bunu yansıtabileceğine güvensizlik
• Bilgisinin değil, kişiliğinin değerlendirildiği düşüncesi
Bilişsel davranışçı terapi diğer kaygı bozukluklarında olduğu gibi sınav kaygısında da çok etkili bir tedavi yöntemdir. Terapi sürecinde kişinin sınavla ve kendi performansı ile ilgili işlevsel olmayan ve abartılı düşünce- imgelem ve inançları önce belirlenir, sonra ele alınarak bilişsel yeniden yapılanma uygulanır. Bu terapinin önemli bir aşamasıdır çünkü kişinin bu kadar kaygılı olmasının asıl nedeni sınav veya sınavları aşırı felaketleştirmesidir. Bilişsel yeniden yapılandırma kaygısının tamamen ortadan kalkmasını tek başına sağlamayabilir. Çünkü korku koşullanması denilen durum ortaya çıkmıştır. Yani artık anksiyete tepkileri otomatik bir hale gelmiştir. Çünkü biz modern bir çağda yaşasak da beynimizin bazı bölümleri özellikle de korku merkezi bundan onbinlerce yıl öncesinin ilkel şartlarına göre çalışmaktadır. Biz bir durumu tehlikeli olarak değerlendirdiğimizde bu merkez hiç sorgulamadan o durumu hayati bir tehlike olarak kodlar ve yine o durumla ilgili en ufak bir uyaran dahi olsa alarmı çalıştırır. Bu merkez tabir caizse bir yerden sonra laftan sözden pek anlamaz, Diğer canlılar gibi yaşayarak öğrenen yanımızdır. Yani kişi korktuğu şeyi yaptıkça, korktuğu şeye maruz kaldıkça bu merkez korkulacak bir şey olmadığına inanır ve alarm vermeyi bırakır. Bu nedenle davranışçı yöntemler kaygının azaltılması için çok önemli ve etkilidir. Kişi imajinasyon tekniği ile korktuğu duruma maruz bırakılır. Böylece zamanla kaygısı azalır. Yine kişiyi korktuğu şeye maruz bırakakmak için davranışsal deneyler planlanır ve yapılır. Sınav durumuna benzer durumlar planlanarak duyarsızlaştırma egzersizleri uygulanır. Kişinin ders çalışma alışkanlıkları gözden geçirilir. Etkili ders çalışma yöntemleri üzerinde çalışılır. Ders çalışmayla ilgili yanlış inanç de davranışlar üzerinde durulur.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sınav Kaygısı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.