2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Beden Dismorfik Bozukluk
MAKALE #14315 © Yazan Uzm.Psk.Ecem KARAOĞLU | Yayın Mart 2015 | 15,431 Okuyucu
“Dysmorphia” kelimesi Yunan mitolojisinde çirkinliği temsil etmektedir. Dis; anormal, morfo ise şekil anlamına gelir. Dysmorphia ilk olarak 1880’lerde İtalyan psikiyatrist Enrique Morselli tarafından “dismorfofobi” olarak tanımlanmıştır. Hastalığın Amerikan Psikiyatri Birliği (APA)’nin sınıflandırma sistemi olan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders)’nda yer alması ise 1980 yılında gerçekleşmiştir (DSM-III).

BDB, ilk zamanlar fobi olarak tanımlansa da llk kez Emil Kraeplin tarafından “kompulsif nöroz” olarak yorumlanmıştır. Pierre Janet ise dismorfofobiyi kişinin bedeniyle ilgili utanç obsesyonları oluşturması ile tanımlamıştır. En güncel hali ile dismorfofobi şuanda DSM-V’te Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar altında “Beden Dismorfik Bozukluk (Body Dysmorphic Disorder)” olarak değiştirilmiş ve kabul edilmiştir.

Peki o halde nedir Dismorfik Bozukluk?


Beden Dismorfik Bozukluk kişinin bedenini algılamada bilişsel bir çatışma yaşamasıdır. Kişi kendi bedeninde var olan bir kusuru (veya kendince kusur olduğunu düşündüğü) gerçekte olandan daha kötü algılar ve bu kusuru felaketleştirir. Fakat bu felaketleştirmenin illa ki var olan bir kusurdan / fiziksel özellikten kaynaklanması gerekmez. Dismorfik bozukluğu olan hastalarımızda en sık rastladığımız durumlardan biri de kişinin aslında gerçekte varolmayan, tamamen “hayali” bir kusura karşı geliştirdikleri obsesyonlardır.

Hastalığın ortaya çıkışı genelde 15-20 yaşlarında olmakla birlikte kadınlarda daha sık görülmesine rağmen BDB maalesef ki toplumumuzda bilinirliği çok az olan bir hastalıktır. Çünkü BDB’si olan kişilerin başvurdukları ilk çözüm yolu plastik-estetik cerrahi işlemlerdir. Ancak kesinlikle bilinmelidir ki BDB herhangi bir cerrahi girişim ile düzelmez. Kişinin obsesyonları, yani kafasından atamadığı, sürekli tekrarlayan düşünceleri kaldığı yerden hatta tedavi görmediği için artarak devam edecektir. Yapılan araştırmalarda BDB’si olan kişilerin %35’inde iç görü olduğu görülmüştür. Bu da aslında bize kişinin gerçeklik algısının bozulmadığını gösterir. Yani kişi aslında neyin gerçek, neyin gerçek olmadığının ayrımını yapabilmektedir. Bu kişilerden çok sık duyarız: “saçma olduğunu biliyorum / evet bu düşüncemin gerçek olmadığını, aslında böyle görünmediğimi biliyorum, ama böyle düşünmekten, böyle hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum”. Burada problem gerçeğin ne olduğu değildir; kişinin yineleyeci, ısrarcı ve kurtulamadığı kendi bedeni ile ilgili düşünceleridir.

BDB’de ayırcı tanı önemlidir. Özellikle Aneroksiya Nervoza ve Transseksüalite ile karışabilmektedir. Ancak BDB’yi diğerlerinden ayıran ince bir çizgi vardır. Aneroksiya Nervoza’sı olan kişiler genel olarak çok kilolu olduklarını düşünürler. Transseksüel kişilerde ise yanlış bedene hapsolmuşluk hissi söz konusudur. Bu iki klinik durumda da genel beden algısı ile ilgili bir bozukluk söz konusu iken BDB’de bedenin belirli bir bölgesi ile ilgili takıntılı olma hali söz konusudur. Bu bölgeler sıklıkla yüz, burun, dudak, saç, göz veya cinsel organlarla ilgili olmakla birlikte toplumlar arasında farklılıklar gösterebilir. Örneğin batı toplumlarında yüz, cilt ve saç en sık kaygı uyandıran bölgeler iken Türk toplumunda kalça, bel ve karın bölgeleri ile kaygılara daha sık rastlanmaktadır.

Kendi kendine geçer (mi)?

Hasta yakınlarından en sık duyduğumuz yakınmalar: “yeni neslin hastalıkları bunlar bizim zamanımızda var mıydı böyle şeyler / lüks hastalığı bununkisi / şımarıklık / ilgi çekmek için yapıyor, bırakın kendi haline bak nasıl geçiyor / korkusuyla yüzleşse geçer / burnunda bir sorun yok diyoruz anlamıyor hocam biz kabul ettiremedik…”

BDB teşhisi konan kişilere yapılan fMRI görüntüleme sonuçlarına göre bu bireylerin sol hemisfer aktivitelerinin diğer bireylerden daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Beyindeki bu farklılığın bu kişilerin bedensel bölgelerini bir bütün olarak değil, parça parça ve daha detaylı algılamalarına neden olduğu düşünülmektedir.

O halde bir kesinlik getirelim; hayır BDB bir yeni nesil hastalığı değildir ve kendi kendine geçmez. Doğru tedavi edilmediğinde kaygılar daha da artabilir ya da bedenin farklı bölgeleri ile ilgili olarak gelişmeye başlayabilir. Ve kişide kaçınma davranışları görülmeye başlar. İlk kez Beden Dismorfik Bozukluk tanısı almış bir hastam ile yaptığımız görüşme esnasında, odamın dışında beklemekte olan birkaç kişi olduğunu farkeden hastam odadaki dolabın arkasına saklanarak odanın dışındaki kalabalık dağılana kadar dolabın arkasından çıkamayacağını ve görüşmeye devam edemeyeceğini belirtti. Bu kaygısını dile getirirken bile titriyor ve kekeleyerek konuşuyordu. Bahsi geçen bu vakada kişinin bacakları ile ilgili obsesyonları vardı. Hastamın bacakları ortalama bir kadının bacaklarından çok daha zayıf olmasına rağmen bacaklarının kilolu olduğunu hissediyor ve bu histen, düşüncelerden kurtulamazsa delireceğini düşünüyor, kontrolünü kaybediyordu. Psikiyatristi tarafından verilen ilacını sabah almayı unutmuş ve panik atak geçirdiği anda gelmişti benimle ilk görüşmeye. Ona bacaklarının fotoğrafını çekip gösterirsem rahatlayıp rahatlamayacağını sordum. Fotoğrafı çekmemi, kendini görürse biraz daha rahatlayabileceğini söyledi. Bende sadece bacaklarını kadraja alacak şekilde fotoğrafı çektim ve ona gösterdim; “ne görüyorsunuz? bu başka bir kadının bacakları olsa ne yorum yapardınız?”. Gelen cevap; “inanılmaz zayıf ama ben öyle olduğumu zaten biliyorum sadece öyle hissedemiyorum. Sanırım çıldıracağım, çığlık atmak istiyorum.” Bahsi geçen hastam bu ilk seansımız boyunca görüşmeyi ayakta tamamladı çünkü oturduğu zaman bacaklarının daha da kilolu olduğuna inanıyordu.

O halde tekrar belirtmeliyim ki BDB kişinin kendi kendini telkin etmesi ile geçebilecek bir bozuklukluk değildir. Kişi kusurlu olduğunu düşündüğü bölgesini saklamaya çalışır. (Örneğin bahsettiğim hastam alışverişlerinde kendi bedeninden iki beden büyük pantolonlar seçiyordu.) Sürekli aynaya bakar ya da tam tersi aynalardan kaçar hale gelir. Gerekli müdahalede bulunulmayan, kendiliğine bırakılan vakalarda sonunda kişinin bedeni ile ilgili düşünceleri kontrol edilemez bir hal alır ve kişinin işlevselliğini yitirmesine sebep olur. Kişi başkalarından kaçınmak için okuluna, işine gidemez olur, sosyal fobi geliştirir. Gittikçe eve kapanır, kişide depresyon hali ortaya çıkar. Bazen sadece uyku kaçış vaad eder. Uyku düşüncelerden kurtuluşu temsil eder. Tedavi edilmeyen her beş vakadan birinde ise intihar teşebbüsü görülür.

Tedavi

Klinik araştırmalar BDB’nin tam olarak neden ortaya çıktığını ortaya koyamamıştır ancak genetik geçişliliği olan klinik bozukluklar arasındadır. Dolayısıyla BDB’si olan bir kişinin aile geçmişinde duygu durum bozukluğu ya da obsesif kompulsif bozukluk görülme ihtimali yüksektir. Dolayısıyla kişi genetik yatkınlığa sahiptir.

Beden Dismorfik Bozukluk’ta iyilik halini görebilmek için atılacak ilk adım kişiye ve ailesine klinik bozukluk ile ilgili bilgilendirme yapmak, farkındalık kazandırmaktır. Araştırmalar göstermiştir ki; erken müdahale, iyilik halinin ortaya çıkmasında çok önemli rol oynar. İlaçlı tedavi ile kombine olacak şekilde gerçekleştirilen bilişsel-davranışçı yaklaşımlı terapiler, veya göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme dediğimiz EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) yöntemi ile kişinin bilişsel çarpıtmalarını düzelterek iyilik halinin görülmesi sağlanır. Özellikle üzerinde durmak istiyorum ki sadece ilaç ile yapılan müdahaleler tedavi değildir. İlaç tedavi etmez, semptomları bastırır. Sonuç almak için yapılacak en doğru adım psikiyatrist ve psikolog eşliğinde kombine olarak yürütülecek bir tedavi şeklidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Beden Dismorfik Bozukluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ecem KARAOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ecem KARAOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ecem KARAOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Ecem KARAOĞLU
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi10 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ecem KARAOĞLU'nun Yazıları
► Acı ve Beden Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Ruh ve Beden Bütünlüğü Psk.Melek ARSLANBENZER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Beden Dismorfik Bozukluk' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:01
Top