2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aile Olabilmenin Aşamaları
MAKALE #14789 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL | Yayın Mayıs 2015 | 4,008 Okuyucu
Aile Olabilmenin İlk Aşaması: Eş Seçimi

Aile olabilmek ve evlilik kurumunu hayata geçirmek için ilk aşama “eş seçimi”dir. Eş seçimi kültüre, yaşanılan coğrafyaya, yaşa, eğitim düzeyine, dinsel inançlara, siyasi görüşe, etnik kökene göre değişebilen bir durumdur.

Eş seçimi aşamaları için çok çeşitli yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Evrimsel gelişim, yumurtanın kendisi için en uygun spermi seçtiği yönündedir. Sosyoloji ise kadının erkekten daha genç ve doğurgan oluşunun erkeğin ise başarılı ve güç oluşunun önemli olduğunu vurgular. Freud ise “tüm mevzu çocukluğunuzda seyrettiğiniz ailede kilitlidir, her oğlan annesine, her kız babasına benzeri arar” der psikoloji açısından eş seçimine. Eş seçimi kuramlarına baktığımızda da “benzerlik ilkesi” yada “benzemezlik ilkesi” karşımıza çıkar. Benzerlik ilkesine göre bir birine benzeyen kişiler birbirlerini seçme eğilimindedir. Benzemezlik ilkesine göre birbirinden farklı özellikleri olan kişiler birbirlerinin farklı özelliklerini tamamlama eğilimindedir. Benzemezlik ilkesi zıt kutupların çekimine dayanmaktadır. Yapılan çalışmalar genellikle eş seçiminde benzerlik ilkesinin kullanıldığını göstermektedir.

Ülkemizde geçmişten beri var olan geleneksel yöntemle eş seçimi çoğunlukla uygulanmaktadır. Görücü usulü denilen çevredekilerin veya anne babanın uygun gördüğü bir eş ile hayatını birleştirme ülkemizde en çok görülen eş seçim türüdür. Modern çağın ilerlemesi, kültürel baskıların azalması, teknolojik gelişmeler gibi durumlar görücü usulü eş seçimini az da olsa azaltmıştır. Arkadaşlık kurarak, tanıyarak eş seçimi genellikle eğitim düzeyi yüksek, sosyo-ekonomik düzeyi orta ve yüksek bireylerde görülmektedir. Görücü usulü evliliklerde en büyük sıkıntı kişilerin istemediği kişilerle evlendirilmeye zorlanmasıdır. Bu durumda evlilik hayatında çiftler arasında kişisel, sosyal ve cinsel sorunlara zemin hazırlamaktadır. Görücü usulü evliliklerde yaygın inanç “zamanla tanır, seversin, alışırsın” olmaktadır. Arkadaşlık kurarak eş seçiminde görücü usulüne göre bir nebze daha şanslıdır çiftler. Birbirlerini tanımaya fırsatları vardır. Birbirlerinin özelliklerini, hoşlandıklarını, kişiliklerini anlamaya çalışırlar. Bu durum evlendiklerinde evlilik uyumunu artırıcı özelliktedir. Maalesef ülkemizde arkadaşlık kurarak eş seçiminde bu ilkelere uyan çok az insan vardır. Arkadaşlık kurduğu kişiyi tanımak yerine daha çok birlikte eğlenceli vakit geçirmeye odaklanmaktadırlar. Bu durum ise evlendiklerinde sorun oluşturur ve “arkadaş iken böyle değildi evlendik çok değişti” cümlelerinin sıklıkla telaffuz edilmesine neden olur.

Eş seçiminin ilk adımı kendini tanımaktır. Kendini tanımak karşıdaki kişiyi tanımaya çalışmaktan daha zordur. Çünkü insan kendisiyle yüzleşmekten korkar. Ya kendisinin özelliklerini abartır ya da kendisini çok değersiz gösterme eğilimine gidebilir. Psikolojik sağlığı yerinde olan bireyler kendileriyle barışıktır. Nelerden hoşlandıklarını, neleri sevdiklerini, kişisel özelliklerini, dünya görüşlerini, gelecekten beklentilerini bilen kişilerdir. Eğer kendinizi ne kadar iyi tanırsanız karşınızdaki kişiyi de o ölçüde rahatça tanıyabileceksinizdir.

Eş seçiminin ikinci adımı kendi değerlerini, beklentilerini, isteklerini net bir biçimde tanımlamadır. Evlilik kararı alan kişiler kesinlikle birbirleriyle değerlerini, isteklerini, olumlu ve olumsuz şeyleri konuşmalıdırlar. Net bir şekilde ifade edilen her şey üzerinde rahatça anlaşmaya varılabilecektir. Muallakta kalan konular netleştirilmelidir. Burada önemli olan çiftlerin isteklerini, değerlerini, görüşlerini karşıdaki kişiye zorla benimsetmeye çalışmamalarıdır. Ülkemizde genellikle bu aşamada kadının erkeğin düşüncesine, değerine, inancına biat etmesi beklenmektedir. Oysa her insanın bireysel farklılıkları vardır ve bireyler bu farklılıklarla daha anlamlıdır. Hiç kimse bu aşamada baskı oluşturmadan evlilikten beklentilerini, düşüncelerini açıklamalı ve ortak bir noktada buluşulmalıdır.

Eş seçimin üçüncü adımı eş adayını tanımaktır. Eş adayıyla ilk kez tanışma ortamında fiziksel özellikler tanınmaya başlanır. Kadında erkekte ilk tanışmada birbirlerini fiziksel olarak gözden geçirirler. Bu karşıdaki kişiyi tanımanın ilk basamağıdır. Daha sonra birlikte vakit geçirildikçe konuşma tarzı, kendini ifade ediş biçimi, oturması kalkması, diğer insanlarla iletişimi, kendi ailesiyle iletişimi, diğer insanlar üzerinde nasıl izlenim bıraktığı, mesleği, arkadaş çevresi gibi birçok konu bireyler tarafından tanınmalıdır.

Eş seçiminin dördüncü ve son adımı karar vermedir. Kişilerin en çok zorlandıkları konu bu olmaktadır. Kararsızlık aşaması insanı en çok yıpratan konulardan birisidir. Kişi bu dönemde doğru yapıp yapmadığı, yanlış mı doğru mu düşüncesiyle hem kendisini hem evleneceği kişiyi yıpratabilmektedir. Bu son aşamaya kadar çiftler birbirlerini sağlıklı bir biçimde değerlendirmelidir. Eğer değerlendirmezlerse evlilik aşamasında stres faktörü evlenmeden evliliklerini sarsar. Karar verme aşamasında kendinize şu soruları sorabilirsiniz2:
- Kendinizi evlenmeye hazır hissediyor musunuz?
- Evlenmeyi düşündüğünüz kişi ile fikirleriniz uyuşuyor mu?
- Evlenmeyi düşündüğünüz kişiye karşı olumlu duygu ve düşünceler taşıyor musunuz?
- Evlenmeyi düşündüğünüz kişi ile sağlıklı bir aile ortamı oluşturabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- Evliliğinizde oluşabilecek konularda çözüm bulabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- Evlenmeyi düşündüğünüz kişi fiziksel olarak çekici buluyor musunuz?
- Kendinizi cinselliğe hazır hissediyor musunuz?
- Duygu ve düşünceleriniz net bir şekilde ifade edebiliyor musunuz?
- Evlenmeyi düşündüğünüz kişiye karşı sevgi ve saygı besliyor musunuz?

Aile Olabilmenin İkinci Aşaması: Eşler Arası Bağlanma

Bağlanma kavramı Bowlby tarafından bebeklerin anneleriyle ilişkileri incelendikten sonra ortaya atılmış bir kavramdır. Bebeklerin psikolojik gelişimi açısından anne ile bebek arasındaki bağlanma hayati önemdedir. Bowlby’e göre bağlanma figürü çocuğa yakın ve ulaşılabilir olursa, çocuk hissedilen ilişkiyi anlayarak güvenli davranabilir ve çevresini keşfetmeye odaklanabilir ya da kendisi veya bağlanma figürü ile olan ilişkisini tehdit eden bir durumla karşılaştığında kaygılanmasına neden olur. Sıcak ve sevgi dolu annelere sahip çocuklar kendilerini de sevgiye layık görürler ve diğer insanları da güvenilir insanlar olarak algılarlar. Güven duygusundan yoksun çocuklar endişeli, yalnız ve ilişkilerinde başkalarına bağımlı bireyler olarak yetişme eğilimindedirler. Anne ile bebek arasındaki bu bağlanma tarzı bebeğin ilerideki yaşantısında diğer duygusal yakınlık kuracağı kişilerle ilişkisini de etkilemektedir. Ainswort bağlanma ve temel güven duygusuna odaklanıp Bowlby’nin bağlanma kuramını biraz daha ileri götürerek, bebeklikten yetişkinliğe etkisi olan üç çeşit bağlanma stili ortaya koymuştur. Bu bağlanma tarzları evlilik ilişkisi içinde geçerlidir.

Güvenli bağlanmada, anne çocuk ilişkisinde anneler çocuklarına karşı ilgili ve duyarlıdırlar. Bu çocuklar anneleri yanında olmasa bile ulaşabileceklerini bilirler. Evlilikte de çiftler arasında karşılıklı doyum sağlama, tatmin olma, duygusal açıdan güvenli bir ilişki oluşturma, evliliğin sorumluluklarını yerine getirme gibi görevler zamanında uygulanır. Evlilikte güvenli bağlanan çiftlerin özellikleri; olumlu kendilik algısı, stresli dönemlerde sağlıklı kalma, stresi ifade edebilme, çözüm bulmaya çalışma, sorumluluğunu bilme, iyimserliktir.

Kaygılı-kararsız bağlanma ilişkisinde anne çocuğun gereksinimlerine karşı ilgili ve duyarlı değildir. Bu çocuklar ise annelerinden ayrıldıkları zaman yoğun kaygı ve kızgınlık duygusu yaşamaktadırlar. Evliliklerde ise kaygı üst düzeydedir. Evlilikte, en küçük tehdit hızla fark edilir, olumsuz sonuçlar abartılır, olumsuz duygusal tepkilere yoğunlaşılır, eşine karşı artmış şüpheci ve kaygılı ilgi, reddedilmeye karşı uyaranları hızlı fark etme gibi davranışlar görülür. Evlilikte kaygılı-kararsız bağlanan çiftlerin özellikleri; olumsuz kendilik algısı, yüksek tehdit algısı, strese aşırı tepki, endişe, acı veren olayları sürekli hatırlama, karamsarlık, şüpheciliktir.

Kaçınan bağlanma stilinde ise anneler çocuklarına karşı duyarlı değildir. Çocuk bu tavra anneye karşı uzaklık ve duygusal kopukluk geliştirerek tepki gösterir. Annelerinin gidişinden rahatsızlık duymazlar, anne geri döndüğünde yakınlık göstermezler. Evlilikte, çiftler arasında duygusal soğukluk göze çarpar, ilişkileri yüzeyseldir, iletişimleri sınırlıdır. Çiftlerden birisi kendisini sürekli çeker. Cinsel yaşam monoton, olması gerektiği için robotik düzeydedir. Kaçınan kişide evlilik doyum düzeyi düşüktür.

Eşler arasında bağlanma duygusunu etkileyen etmenler şöyledir3:
- Güven: Güven duygusu bebeklikten çocukluğa, ergenlikten yetişkinliğe, evlilikten yaşlılık sürecine kadar her bireyin yakınındaki kişilerle yaşayabileceği bir duygudur. Evlilikte güven duygusu, evliliğin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Eşlerin birbirlerine karşı duyduğu güven, iletişimlerini, samimiyetlerini, hoşgörülerini, anlayışlarını, saygılarını, problem çözme becerilerini de olumlu etkilemektedir. Güven duygusunun olduğu evlilikte sorunlar daha yapıcı şekilde çözüme kavuşturulur.
- Bir Arada Olma: İnsan yalnız başına yaşamakta sıkıntılar çekmektedir. Her birey yanında birisinin olmasını ister. Bir arada olmak insana destek verir. Evlilikte de çiftlerin bir arada olması onlara sosyal destek sağlar, kendilerini güvende hisseder, sıcaklık ve yakınlık sağlar.
- Yakınlık ve Cinsellik: Her insan kendisine yakın bir insanla zaman geçirmekten hoşlanır. Evlilikte de kişi partnerini kendine ne kadar yakın hissederse evlilikten alınan doyum artar. Yakınlık ve sıcaklık eşler arasındaki duygusal yoğunluğu artırır. Cinsel yaşamın kalitesi eşlerin birbirlerine yakınlığını artırır.
- Doyum: Evlilikten alınan doyum düzeyi ne kadar yüksekse kişilerin psikolojik sağlamlığı da o kadar yüksek olacaktır. Evlilikten alınan doyum kişilerin kendilerine güvenini, evliliğin sürdürülmesini, eşler arası iletişimin güçlü olmasını, sevgi ve saygının yüksek düzeyde yaşanmasını sağlar.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aile Olabilmenin Aşamaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Özgür TÖNBÜL Fotoğraf
Uzm.Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
Çanakkale (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL'ün Yazıları
► Hayata Dahil Olabilmenin Kuralları Psk.Dnş.Havva BAYAR
► Evliliğin Aşamaları Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Aile Olabilmenin Aşamaları' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sağlıklı Evlilik Şubat 2021
► Kişilik Bozuklukları Eylül 2016
► Kaygı Bozuklukları Mart 2016
◊ Yalnızlık Şarkıları Mayıs 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:53
Top