2007'den Bugüne 92,300 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Alkol Bağımlılığı Ailenin İşlevselliğini Nasıl Etkiler?
MAKALE #14928 © Yazan Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ | Yayın Haziran 2015 | 4,130 Okuyucu
"Alkol Bağımlılığı Ailenin İşlevselliğini Nasıl Etkiler?" Bir Araştırma Özeti

Alkol Bağımlısı üyesi bulunan alileredeki işlevsellik durumları araştırılmış ve bulgular bu makalede toparlanmıştır. Tarafımdan yapılan araştırmada elde edilen bazı bulgular, alkol bağımlısı ailesindeki kadının, aile işlevleri konusunda kocasına kıyasla daha olumsuz düşüncelere sahip olduğu yönündedir. Çalışmaya katılan kadınlara göre ailelerine ait aile içi roller sağlıklı bir biçimde belirlenmiş değildir. Diğer bir deyişle, kadınlara göre aileleri; üyelerinin bakımı, beslenmesi ve gelişimini sağlayacak biçimde organize olmuş durumda değildir. Erkekler bu konuda kadınlara kıyasla anlamlı biçimde farklı görüşe sahiptirler. Onlara göre aileleri, roller bakımından iyi organize olmuş, eşit ve adil görev dağılımına sahip ailelerdir. Diğer aile işlevleri açısından erkek ve kadınlar ailelerini aynı değerlendirmişlerdir (Tablo-VI). Kadınlar ve erkeklerin aile işlevlerine ait değerlendirmelerine bakıldığında işlevlerin hemen hemen hepsinden alınan puanların 2,00’ın üzerinde olduğu görülmektedir. Bu sonuçlar, alkol bağımlısı ailesinin, aileden beklenen işlevleri yerine getiremediğini göstermektedir. Miller ve arkadaşları, 1986’da, psikiyatrik hastaların aile işlevlerinin araştırıldığı bir çalışma yapmışlardır (Akt. Kay. Bulut, 1990). Çalışmanın sonuçları, bu araştırmada elde edilen bulgularla karşılaştırılabilir. Sözü edilen çalışmada, başka psikiyatrik hastaların yanı sıra 19 adet alkol bağımlısı da yer almaktadır. Çalışmaya katılan hastalara ve hasta yakınlarına uygulanan ADÖ sonuçları değerlendirilirken, hasta kişilerin hastalığı dolayısıyla aile işlevlerini gerçekçi bir biçimde değerlendiremeyeceği dikkate alınarak, analizlerde sadece diğer aile üyelerinin cevapları kullanılmıştır. Sözü edilen çalışmanın en önemli bulgusu, hasta ailelerinin sağlıklı ailelere kıyasla işlevlerini yerine getiremeyen aileler olduğudur. Bir başka ifadeyle, hasta aileleri sağlıksız aile işlevlerine sahiptir. Miller ve arkadaşlarının elde ettiği sonuçlar, bu noktada bu araştırmanın bulgularıyla örtüşmektedir: Araştırmaya katılan kadınlara göre, aile işlevlerinin hepsi “sağlıksız”dır.

Miller ve arkadaşlarının elde ettiği sonuçlardan biri de; alkol ailelerinin, “Rol” işlevi dışındaki tüm işlevlerinin, diğer psikiyatrik hastalık tanılarına sahip aile üyelerinden daha bozuk olduğudur (Bulut, 1990). Bu sonuç, alkol bağımlısı ailesinin işlevlerinin hepsinin, bağımlının eşi tarafından sağlıksız (bozuk) olarak algılandığı bu çalışma sonucuyla benzer değildir. Bu çalışmanın sonucuna göre; rol işlevine ait olarak kadınlar, bağımlı olan eşlerine kıyasla, daha olumsuz algılamaya sahiptirler. Ayrıca, kadınlar rol işlevini diğer işlevlerden daha olumsuz olarak algılamaktadırlar. Miller ve arkadaşlarının elde ettiği sonuç ise; alkol bağımlısı ailelerinin rol işlevinin, diğer işlevlere kıyasla bozuk olarak algılanmadığı şeklindedir (Bulut, 1990). Araştırma sonuçlarındaki bu farklılık, Miller ve arkadaşlarının araştırma için seçmiş olduğu alkol bağımlısı ailelerinin sosyo-ekonomik durumuyla, bu araştırmadaki ailelerin sosyo-ekonomik durumları arasındaki fark olabilir. Kadınların bu araştırmada “roller” konusunda verdiği olumsuz yanıtların, onların aile bireylerinin bakım, beslenme ve gelişimleriyle ilgili olumsuz düşünce ve endişelerini yansıttığı düşünülmektedir. Diğer bir husus, kültürel göreliliğin bu farklılığın oluşmasında ayrıca katkısı olabileceğidir.

Türkiye’de madde kullanıcılarının özellikleri üzerine yapılan bir araştırmada, madde kullanıcılarının aile ilişkilerinin bozuk olduğu yönündeki genel kanıdan söz edilmektedir (Ögel, 1999). Ayrıca kullanıcıların aile ilişkileri kopuktur ve kullanıcılar sorumluluklarını yerine getirmemektedirler. Buna ek olarak; aile üyeleri ve özellikle de bağımlı kişi, diğer üyelerle iletişim kurmak yerine baskıya yönelmektedir. Bu bulgular, bu araştırmada elde edilen ADÖ bulgularıyla benzerlikler taşımaktadır.

Alkol bağımlısı ailesinde aile işlevlerinin bozuk olması beklendik bir sonuçtur. Bağımlılığın, tek tek aile bireylerini ve aile kurumunu etkilediği ortadadır. Bu nedenle alkol bağımlılığının bir halk sağlığı sorunu olarak algılanması gerekmektedir. Çünkü, aile toplumu oluşturan en küçük birimdir ve toplumun kendisini temsil etmektedir.

Alkol bağımlısı erkeklerin eşleri, ailenin tüm bireyleri gibi bağımlılıktan fazlasıyla etkilenmiştir ve ”bağımlılık” anafikri üzerine kurulmuş olan ailenin de, tüm işlevlerine yansıyacak biçimde etki altında kaldığının farkındadır. Aile işlevleri konusunda, eşlerine kıyasla daha olumsuz düşünen kadınların bu düşüncelerinin altında aileleriyle ilgili endişe ve umutsuzluklar yatıyor olabilir. Özellikle “roller” işlevinde elde edilen sağlıksız veriler, kadınların aile üyelerinin, belki de özellikle çocuklarının bakımı, beslenmesi ve gelişimi konusundaki endişelerini yansıtır niteliktedir. Ögel’in dile getirdiği araştırma sonucunda yer alan “madde kullanıcıların aile ilişkilerinin kopukluğu ve kullanıcıların sorumluluklarını yerine getirmemeleri” durumu, kadınların aile içi roller konusunda ortaya koydukları olumsuz düşünce ve endişeyi açıklayıcı niteliktedir.

Araştırmada alkol bağımlısı koca ile eşinin kişilik özellikleri hakkında elde edilen sonuçlara göre; F, Hs, Pd, Mf, Pt, Sc ve Ma skalalarıyla temsil edilen kişilik özelliklerinde erkek ile kadın arasında anlamlı farklar vardır.

Ortak MMPI profilinde görüldüğü üzere alkol bağımlısı erkek; bazen eylemlerinin sonuçlarına karşı büyük bir duyarsızlık içinde, bazen de davranışlarıyla aşırı ilgili olabilir (Graham, 1984). Bu kişiler için; aşırı içmenin ve gelişigüzel cinsel ilişkilerin görüldüğü dönemleri, geçici suçluluk duyguları izleyebilir. Bu kişilerin baş ve karın ağrısı gibi belirsiz somatik yakınmaları da olabilir. Bunların yanı sıra; gerginlik, yorgunluk ve tükenme hissinden söz edebilen, sorumluluktan kaçınan, oldukça bağımlı ve güvensiz kişilerdirler. Araştırmada elde edilen ve bağımlı erkeklere ait kişilik özelliklerini tanımlayan bu bulgular Pease ve Hurlbert’in alkol bağımlısı olan ve olmayan erkek hastalarla yaptığı çalışmalarında elde ettikleri bulgularla paraleldir. Onların çalışmasında alkol bağımlıları, baba olarak sorumluluk almaktan kaçınan, eşini dikkate almayan ve saldırganlığı tolere eden bir grup olarak tanımlanmıştır (Akt. Kay. Palabıyıkoğlu ve Doğan, 1990). Palabıyıkoğlu ve Doğan da çalışmalarında; alkol bağımlısına ait, aile içi ve ebeveyn olarak, benzer kişilik özellikleri belirlemişlerdir (Palabıyıkoğlu ve Doğan, 1990).

Yukarıda belirtilen ve alkol bağımlısı erkeklere ait belirlenmiş olan kişilik özelliği bulguları aynı zamanda, Doğan ve Işıtman’ın bulgularıyla da paraleldir. Doğan ve Işıtman’ın bulgularına göre; alkol bağımlısı erkekler Hy, D ve Hs skalalarında ortalama profil içinde, nispi bir yükselme göstermektedirler (Doğan ve Işıtman, 1986). Bu yükselmeler genel anlamıyla; düşük benlik saygısını, immatür ve çocuksu yapıyı, kolay etkilenmeyi ve özellikle de somatik yakınmalarla çevresindekileri etki altına alma biçiminde bir tutumu tanımlar. Glueck’in yaptığı bir çalışma; 3,1,2 kod tipine giren erkeklerin %45’inin alkolizm tanısı aldığı görülmüştür (Akt. Kay. Doğan ve Işıtman, 1986). Araştırmada elde edilen bulgular Glueck’in bulgularıyla da benzerlikler taşımaktadır çünkü elde edilen veriler alkol bağımlısı erkeklerin 1,7,4 skalalarında ciddi yükselmeler gösterdiği yönündedir. Glueck’den sonra benzer bir çalışma yapan Griberdat ve Duker ise, alkol bağımlılarında yükselme kaydedilen skalalara 4 nolu skalayı da eklemişlerdir (Akt. Kay. Doğan ve Işıtman, 1986). Bu da araştırma bulgularıyla benzerlik gösteren bir veridir.

Alkol bağımlılarının kişilik yapıları ve özellikleri hakkında bu araştırmada elde edilen sonuçlar oldukça beklendiktir. Sonuçlar; saldırgan olabilen, davranışlarının sonuçlarını düşünmeyen, impulsif, kurallarla arası iyi olmayan, immatür, çocuksu, destek bekleyen, güvensiz bir kişiliği ortaya koymaktadır. Alkol bağımlısı kişilerin bu özellikleri taşıması son derece beklendik bir sonuçtur. Bağımlılarla yapılan görüşmelerde, “içince daha rahat oluyorum kendime güvenim geliyor”, “bütün kural ve yasakları yıkmak istiyorum”, “içip kavga çıkarmışım farkında değilim, kendimi karakolda buldum” ya da “bütün dünya bana karşıymış gibi geliyor” gibi ifadelere sık rastlanmaktadır. Bu ifadelerde, yukarıda tanımlanan kişilik özellikleri belirgindir.

Doğan ve Işıtman’ın çalışmalarında elde ettiği diğer bir sonuç da bağımlıların eşlerinin MMPI profilleri hakkındadır. Bu sonuca göre; alkol bağımlısı erkeklerin eşlerinin profillerinde Mf (5 nolu skala) skalasındaki yükselme belirgindir (Doğan ve Işıtman, 1986). Bu bulgu, bu araştırmada kadınlara ait elde edilen bulgularla örtüşmektedir. Şekil II’de de görülebileceği gibi Mf, profildeki en yüksek değerdir. Doğan ve Işıtman, tıpkı bu araştırmaya ait bulgularda olduğu gibi, kadınlarda bir dominansa işaret etmiş ve cinsel kimlik ve rol benimsemesine ilişkin bazı güçlükleri de beraberinde getireceğine değinmişlerdir (Doğan ve Işıtman, 1986). Doğan ve Işıtmanın bu bulgusu, aslında bu araştırmada elde edilen ADÖ’ye ait bulgulara da destek verecek içeriktedir: Daha önce de belirtildiği gibi, araştırmaya katılan kadınlara göre, ailelerine ait işlevlerin en bozuk olanı “roller”dir.

Kadının dominant olması, geleneksel kadın rolünün dışına çıkması; bağımlı ailesi kapsamında düşünüldüğünde doğal bir durumdur. Görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen/getiremeyen erkekler, eşleri için böylesi dominant ve gelenekler dışı bir kadın rolünü hazırlamaktadırlar zaten.

Alkol kullanma ile gelişen bağımlılık, karı-koca iletişim ve etkileşiminde zorunlu bir denetim örüntüsü haline gelerek çok özellikli bir ilişkinin doğmasına yol açmaktadır (Doğan, 1996). Hangisi hangisini doğurmaktadır sorusu şu şekilde biçimlenmektedir: Alkol bağımlıları bu ilişkiye uygun eşler mi seçmektedir/buna uygun eşler tarafından mı seçilmekte yoksa gelişen bağımlılık sürecinde eşler sonunda bu hale mi gelmektedir? Bu sorunun cevabına yönelik ortak bir görüş henüz sağlanmamıştır. Ancak konuyla ilgili, bu araştırma sonuçlarının da kısmen desteklediği bazı çıkarımlar söz konusudur. Bunların başlıcaları şunlardır:

Bağımlılar:
· bağımlının evliliği onun kişilerarası iletişim örüntüsünün göstergesidir.
· Bağımlılar bu örüntüye bağlı olarak “belli özelliklere” sahip kadınları seçmektedir.
· Bağımlı kendi iletişim örüntüsünün taşıdığı eksiklik ve sapmalarla birlikte sürekli eşini zorlamakta ve adeta onda kişilik aşınmasına yol açmaktadır.

Eşleri:
· Erkeklere yönelik düşmanca duygular yoğundur.
· Kendi cinselliklerini algılama ve içselleştirmede ciddi güçlük ve çatışmalar yaşarlar.
· Kendi uyumsuzluklarını dışa yansıtma eğilimindedirler.
· Çatışmalı ve zorlayıcı durumlarda eşinin bağımlılığı aracılığıyla savunma geliştirme eğilimi taşırlar(Doğan, 1996).

Bu çıkartımlar;
a) erkeklerdeki düşük benlik algısını, çocuksu yapı özelliklerini ve kolay etkilenmeyi,
b) kadınlarda ise, evlilikte cinsel rol ve kimlik benimsemesine ait güçlükleri,
göstermektedir. Doğan’ın bu çalışması, belirtilen yanlarıyla, bu araştırma bulgularına paralellik göstermektedir. Ancak; histeri, depresyon ve hipokondri skalalarında kadınların normal sınırların altında oluşu, bu çalışma sonuçlarıyla uyumlu değildir.

Pd skalası, psikopatik ya da antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alan hastaları belirlemek amacıyla geliştirilmiştir (Graham, 1984). Araştırmada elde edilen bulgular göstermektedir ki, alkol bağımlısı erkeklerin Pd değeri oldukça yüksektir. Bu bulgu, alkol bağımlılığında psikososyal faktörleri araştıran bir çalışmanın sonuçlarıyla paralel bir bulgudur. Sözü edilen bu çalışmada, en az bir kişilik bozukluğu olan alkol bağımlılarının oranı % 57 olarak belirtilmiştir(Coşar, 1996). Kişilik bozukluğu olanlarda alkol tüketiminin, belirgin bir kişilik bozukluğu olmayanlara göre daha fazla olduğu, bunların daha impulsif, izole, depresif oldukları ve sosyal destek sistemlerinin daha yetersiz olduğu ileri sürülmüştür (Akt. Kay. Coşar, 1996).

Strese tepki olarak ortaya çıkan bir davranış olarak aşırı alkol kullanımına oldukça sık rastlandığı bilinmektedir, Alkolizm birbirinden çok farklı olan insanlar arasında ve değişik türden sorunlarla birlikte görülebilir. Ancak, MMPI sonuçlarıyla, aşırı alkol kullanımı arasındaki ilişkiyi araştıran yayınlar, alkoliklerin çoğunda güçlü psikopatik özelliklerin bulunduğunu göstermektedir. MMPI’ın 4. skalasının (Psikopatik Sapma) alkolikler arasında sık yükselmesi bu düşünceyi destekler niteliktedir. Ayrıca 4. skalayı içeren bazı ikili yükselmeler ile (bunlardan biri 1-4’dür) alkolizm arasında ilişki bulunmuştur. (Graham, 1984). Graham’ın söz ettiği bulgular, bu araştırmanın bulgularıyla önemli benzerlikler göstermektedir. Araştırmada, alkol bağımlısı erkeklere ait 1. ve 4. skalalarda yükselmeler elde edilmiştir.

İster alkol bağımlısı erkekler kendilerine ve bağımlılık ilişkisine uygun kadınlar seçiyor olsunlar ister evliliğin ve alkol bağımlılığının yaşandığı yıllar içinde bu kadınlar ilişkiye uygun hale geliyor olsun “bağımlılıkta aile” araştırmacıların üzerinde durması gereken en önemli konulardan biri olmayı sürdürmektedir. Alkol bağımlılığına müdahale, bağımlılığın tedavisi ve hatta risk gruplarının tespit edilip bağımlılığın önceden engellenmesi gibi konularda, mutlaka “aile” kavramı mercek altında tutulmalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Alkol Bağımlılığı Ailenin İşlevselliğini Nasıl Etkiler?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Arzu GÜNEŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi44 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in Makaleleri
► Alkol Bağımlılığı Psk.Arzu GÜNEŞ
► Alkol Bağımlılığı Psk.Nilgün HASAN
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Tamer Numan DUMAN
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Gül MERİÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Alkol Bağımlılığı Ailenin İşlevselliğini Nasıl Etkiler?' başlığıyla benzeşen toplam 35 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Alkol Bağımlılığı Nisan 2015
► Aile ve Kriz Nisan 2015
► Aile İşlevselliği Mart 2015
► Bağımlılık Şubat 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:19
Top