2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sanal ve Gerçek Dünyada Aşk
MAKALE #15178 © Yazan Dr.Ali Algın KÖŞKDERE | Yayın Ağustos 2015 | 3,200 Okuyucu
“Aşk” (Her - 2013) Theodore’un yalnızlaşmış yaşamını anlatan bir filmdir. Filmde Theodore’un yalnızlığı tercihi, kadınlarla ilişkileri, eski eşinden ayrılamayışı, bir işletim sistemine aşık oluşu ve terk edilişi anlatılır. Bu açıdan filmin isminin Türkçe’ye “Aşk” olarak çevrilişi yanıltıcı olmuştur. Filmin ismi, aslına sadık kalınarak “O Kadını” olmalıydı. Çünkü bu filmde anlatılan özel bir aşk biçimi ve özelliği sağlayan öge “o kadın”ın durumudur. Sevmek ve ben kelimeleri kaybolmuştur. Türkçede nesne zamirlerinin sonuna gelen ekler değişebilse de filmin adının “I love her”deki (O kadını seviyorum.) “her” olduğunu düşünüyorum.

Günümüz dünyasında gelişen sanal ilişkilere gönderme yapan birçok yönü olan film, günümüz gençliğinin sosyal ilişkilerindeki sorunlara da değinir. Teknolojinin geldiği noktada kişinin sosyal yaşamı ile teknolojinin ve sanal olanın etkileşimine olumsuz bir eleştiri getirir. Sanal dünyadaki “o”nlar ile kurulan ilişkiler meselesini irdeler.

ONUN YAZDIKLARI

Theodore’un mesleği bu eleştirinin altını çizer. Theodore, başka insanlar adına mektuplar yazar. Theodore, sanki onlarmış ve onların yaşamlarını yaşamış ve yaşıyormuş gibi yazar. Bunu başarılı bir biçimde gerçekleştirir de. Ama burada bir sahtekarlık vardır ve bu sahtekarlık insanların birbirine vakit ayırmamasından, bir kart bile yazamamasından doğmuştur. Bu durum, kişinin sevdiğine bir çiçek ya da hediye yollaması gibi değildir. Çünkü Theodore sanki müşterisiymiş gibi yazmakta, müşterisi de sanki kendisi yazmış gibi mektubu yollamaktadır. Mektupları yazdıran kim, yazan kim, yazılan kişi kimin nesi olmaktadır? Gerçeklikten kopuş ileri düzeydedir.

ONUN GİBİ YAZIYOR

Günlük yazışmalarda bazı kalıplar kullanılır ama bir kişiyi taklit etmek, onun yerine geçmek ve bunun bir meslek olması, söz kalıplarını kullanmanın ötesine geçer. Birisinin yerine geçmenin aşırı bir hali sahnelenmiştir. Medeniyet, mesleklerdeki özelleşmeler ile ilerlemektedir. Gelişmiş ülkelerde meslek çeşitleri artmakta, kişilerin işleri gittikçe daha özelleşmektedir. Teknololoji, insanın yerine iş yapan makineler ve işletim sistemleri oluşturmaktadır. 1900’lere kadar insanlık; kasabı, terziyi, at arabasını sindirmiştir. Ama son yüzyıldaki, özellikle son yirmi yıldaki hızlı değişimin insan ruhsallığına neler getireceği belirsizdir. Artık insan yerine hesap yapan, verileri değerlendiren, karar veren, farklı işlevleri yerine getirebilen teknolojiler, uygulamalar elimizin, hemen parmağımızın altındadır.

BASMAKALIP İNSANLAR

Diğer yandan, yazıda ve konuşmada belli bazı kalıpları kullanmak ve bazı kişileri taklit etmek özdeşleşmenin ilk basamaklarındandır. Özdeşleşme ruhsal gelişimimize ve yaşamımızdaki sorunlarla mücadele etmede kullandığımız temel işlevlerden biridir. Özdeşleşme işlevini kullanış, ergenlik ve erişkinlikte daha bilinçlidir. Ergen, özellikle benzemek istediği kişileri seçer ve onlar gibi olmak için özel çaba harcar. Bu ona bir grup ve kimlik kazandırır. Theodore’un ise bir grubu yoktur, çevresinde çok az insan vardır. Çocuklukta ise bu özdeşimler daha bilinçsizce yapılır. Çocuklar sevdikleri kişilere benzemeye çalışırlar ve sürekli ilişki içinde oldukları kişilere benzemeye başlarlar. Kişi sevdiği, imrendiği veya benzemek istediği kişinin kullandığı söz ve davranış kalıplarını anlar ve bunları taklit etmeye başlar. Sanki bir elbise gibi üzerine giyer. Eğer bu süreçte bir sorun yaşanırsa ve davranış kalıplarının tekrarı ve taklit edilmesi bozulursa, örneğin bu duruma “Neden ona benziyorsun?” gibi bir eleştiri ve yargılama gelirse, özdeşleşme süreci bozulabilir. Ya da inadına anne-babasının sevmediği kişiye benzemeye çalışabilir. Çocuk; sevdiği birisine, dedesine, ablasına benzetilirse özdeşleşmesi güçlenebilir.

ONUN YENİ VE ESKİ SEVGİLİSİ

Özdeşleşme sırasında kişinin taklitlerini, severek ve içtenlikle yaşaması ve bunun süreklilik kazanması ile özdeşleşme derinleşir. Derinleştikçe de kişiliğin içinde eriyerek kendi özellikleri haline gelir ve bu karışım ona bir kimlik kazandırır. Buradaki süreklilikte sevgi ve içtenlik kadar rekabet ve kızgınlık da rol oynar. Kişi sevdiği kişinin ya da amacının peşinden koşarken, rakipleri ile yarışırken onların kullandığı yöntemleri de uygulamaya çalışır. Bu sırada onlar gibi olur, onlarla özdeşim kurar. İşletim sistemi Samantha, başkalarıyla ilgilenmeye başladığında Theodore’un karşısına çıkan rakip çok güçlüdür. Eski bir felsefeci hem de yapay zeka desteği ile rekabet edilemez hale gelmiştir. Theodore’dan daha zeki, tecrübeli ve yaşlı bir sesi olan hatta ölü bir rakip vardır karşısında. Olası rakibinin yazdığı bir kitabı okumaya başlar ama beyni zorlanır. Rekabet edemez ve durumu hemen kabullenir. O kadar da korkmaktadır Samantha’yı kaybetmekten aslında. Tabi sadece felsefeci yoktur, 641 rakip daha vardır Samantha’nın arka planda konuştuğu.

Sevgi, kıskanma ve rekabet ile birlikte taklit edilen davranışlar gittikçe kişinin üzerine oturur. Bu sırada kişinin bu rolleri benimsemesi ve bir süre taşıması gereklidir. Bu benimseme, tutma, taşıma ve içselleştirme olmazsa kişi sürekli rol yapıyormuş izlenimi verir çevresine. Yapaylık, değişkenlik ve samimiyetsizlik hissedilir. Bu açıdan Theodore, farklı rollere girse de iş arkadaşı ve Amy ile insancıl ve samimi bir ilişki kurabilmektedir. Bir tutarlılığı ve kimliği vardır. Özgün bir giyim stiline sahiptir örneğin.

TAM ARANAN KADIN

Başlarda Samantha farklıdır. Çok zeki bir kadındır. Hoş ve ayartıcı ses tonunun yanında hemen Theodore’a uyum da sağlar. Kadının uyum sağlama ve esneklik yeteneği bir işletim sisteminin veri birikimi ve veriye ulaşımı ile maksimuma çıkmıştır. Theodore’un sanal dünyasını anında düzenler ve atılacakları temizler. Theodore’u beğenir de. Samantha’da bir erkeği etkileyebilecek birçok işlev vardır ve herhangi bir kadının ulaşamayacağı bir düzeyde işlev görür.

Yine de Theodore yalnız bıraktığı eski karısını özler. Nostalji, peşini bırakmaz. Bu da Samantha’nın eksiğini ortaya çıkartır.

Samantha Theodore’un duygularını ve ihtiyaçlarını anlar, onu yargılamaz. Theodore’u her haliyle kabul etmiş gibidir. Amelia ile buluşmasında yaşadığı hayal kırıklığını hemen anlar ve gidermeye çalışır. Onu över, azalan özgüvenini artırır. Theodore’un “başkaları adına” yazdığı mektuplardan bir kitap yayınlanmasına ön ayak olur. Herkes bu mektuplarda “kendinden bir parça” bulmaktadır. Kendimizden bir parça bulmak çevremizdeki insanlarla özdeşim kurma ve empati yapma yeteneğimizi gösterir. Bu yolla ilişkiye girdiğimiz insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlarız.

SEN İNSAN MISIN?

Herşey çok iyi gider ama Samantha’nın vücudu yoktur ve Theodore’un cinsel ihtiyaçlarını giderememektedir. Samantha buna bir çözüm olarak gönüllü bir kadının bedenini kullanır ve sesini bu bedene ekler. Ama Theodore’a garip gelir ve “Olmadığımız gibi davranmaya çalışmayalım!” der. Programa insan olmadığını hatırlatır. Örtük bir biçimde gerçeği ister. Sanki kendisi işinde “olmadığı gibi davranmıyormuş” gibi... Bir şeyin başka birşeyin, bir insanın başka bir insanın, bir insanın başka bir şeyin ya da bir şeyin başka bir insanın yerine geçmesinin sınırları varıdır. Bu sınırlar herkesin farklı kişiler olmasını sağlayan kimliklerin belirlenmesini sağlar. Diğer yandan insanın gerçeği aramasını sağlayan bir tarafı da vardır bunun. Sahteler, gerçeğin yerine geçenler bir yere kadar idare eder. Lafla peynir gemisi yürümez.

FAHİŞE VE SEVGİLİ

Theodore, Samantha ile sorunlar yaşamaya başladığında arkadaşı ona, tek önemli olanın haz olduğunu söyler ve “s.. et.” der. Bilgisayar oyunlarındaki dünyasına devam eder. Hazzın önceliği, ilişkilerin derinleşmesini engellemektedir. İlişkilerin derinleşmesi bozulunca hem ilişkiye girilen kişi hem de kişinin kendisi sığlaşmaktadır. Fahişe ve sevgili arasında haz, ruhsal derinlik ve şahsiyet farkı vardır. Gerçek ve sanal arasındaki fark da böyle değil midir?

İlişkinin ciddiye alınmasında, “Gelecekte neler olabilir?” ve “Nelere cesaret edilebilir?”, “İlişki nereye gidebilir?” sorularına yanıt aranır. Theodore ciddi bir ilişkiye girmekten kaçınır. Kararsızdır. Son ayrılığın yarası henüz kapanmamıştır. Kadınlarla güzel vakit geçirir ama geleceğini bilemez. Ayrılıklarda insan kendine zaman tanımalıdır. Bir sayfa kapanmadan açılan yeni sayfalar insanın iç dünyasını karıştıracaktır. Yaslar birikebilir.
Gerçek ile bir gelecek inşa edilebilir ve diğer insanlara aktarılabilecek bir birikim oluşturulabilir ama sanal olanla bu ne kadar yapılabilir? Belki sanal olan bu yolda bir araç olabilir. Ancak sanal olanın kısıtlılıkları nedeniyle gerçek deneyimin yerine geçemez. Üretkenliği ve yaşama kattığı yaratıcılık sınırlıdır.

ONUN GÜZEL SESİ

Filmdeki işletim sistemi kişiye özel üretilmiştir ve kişinin özelliklerine göre şekil almaktadır. Tek bir şey olmaması, birçok şey olabilmesi güzel gelir Theodore’a. Bu açıdan işletim sistemi platonik aşkı simüle ediyor gibidir. Gerçek ve sanal kadar sanal ve düş olan arasındaki farkları yok edici bir hali vardır işletim isteminin. Ulaşılmazlığıyla ve yüce özellikleriyle bir platonik aşk gibidir. Ergenlerin platonik aşkları gibi, Theodore’un çocukluk aşkından ayrılmasında yardım eder işletim sistemi. Ve gerçek aşklara geçebilmesinde.

Yalnızca bir ses olması ise onu düşe, daha doğrusu bir varsanıya yaklaştırır. Bir ses, kişiye özeldir. İnsanlar yaşlanır, yüzleri, bedenler değişir ama sesleri çok az değişir. Ses, bir parmak izi gibi kişiye özgüdür. En özel ses ise annenin sesidir. Anne ve babanın sesi, onlarla ilgili bebeğin ilk kaydettiği algılardandır. Bebekler anne karnındayken bile babalarının sesine tepki verirler. Daha sonra bu sesler, imgeler ve duygularla bütünleşerek bebeğin zihninde özel bir yer edinir. Çocuk büyüdükçe bu sesler kişinin kendi vicdanının sesine, sağduyusunun sesine dönüşürler ve anne-baba sesi olmaktan çıkarlar. Eğer kişi bir erişkin olduğunda hala içinde anne-babasının sesini duyuyorsa psikolojik bir sorun vardır. Yasta ve aşkta ise “onların”, başka insanların seslerinin duyulması normal karşılanır. Rüyalarda da sesler ve imgeler vardır.
Theodore ile karısı çok şey paylaşmışlar, beraber büyümüşlerdir ama değişime ve büyümeye ayak uyduramamışlardır. Theodore, sürekli olarak, ayrıldığı karısı ile konuşur içinde ve geçmişindeki tartışmaları tekrarlar. Samantha bunu kendi kusuru olarak algılar. Özlemeyi ve hatırlamayı anlayamaz. Samantha için hatırlamak farklı bir şeydir, çünkü onun için unutmak yoktur.

Ayrılıklar yaşandıkça, yaslar tutuldukça eskilerin yerine yeniler geçer. Yeniler eskiler gibi değildir ama yine de eskilerin yerine geçebilirler. Böylelikle iki süreç yaşanır. Eskinin yerine geçen şey iki işlev üstlenir. Öncelikle hem eskinin yerini doldurur hem de kendisi olur. Aynı anda bir metafor işlevi görür. Rüyalardaki kişiler ve sevgililer de böyledir. Hem başkalarının yerine geçerler hem de kendileridirler.

O BAŞKA

Sonunda Samantha, benzerlerinin yanına gitmeyi tercih eder. Theodore da benzerinin yanına gider, bu sefer gerçek bir ilişkiye başlayacak gibidir. Amy’nin işletim sistemi gidince insanlar olarak baş başa kalmışlardır. Elektrikler kesilince aile içinde sohbetin başlaması gibi. Beraber büyüdüğü çocukluk aşkına bir veda mektubu yazar Theodore. Şimdi kendisidir mektubu yazan. Arkadaşı Amy ile aralarındaki diyalog çok insancıldır zaten. Benzerini bulmak, farkları anlamak ve tanımak, gerçeğe yaklaştırır ve ruhsal işleyişin süre gitmesini sağlar. Farklılıkların getirdiği sınırlılıkların içselleştirilmesi ile ruhsal işleyiş daha üretken hale gelir, utanç, suçluluk ve aşağılanmadan kurtulur. Theodore’un Samantha’nın karşısında yaşadığı çaresizlik ve acizlik gibi bir duruma düşülmeyecektir artık...
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sanal ve Gerçek Dünyada Aşk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
Bursa
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sanal ve Gerçek Dünyada Aşk' başlığıyla benzeşen toplam 54 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık ve Haset Mayıs 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:41
Top