2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Eyvah Sınav Var...
MAKALE #15613 © Yazan Psk.Mine AKTAŞ | Yayın Kasım 2015 | 3,782 Okuyucu
Son çeyrek asırda ulusça, ulusal sınavlar ile tanıştık. İster istemez sınavlarla kaynaştık. Bu dönemde doğan çocuklar ve aileleri için, bu toplu sınavlar toplu karabasanlara dönüştü.

Yeni çocuk doğuran anneler, daha doğum olayından ayılırken nasıl, sağlıklı mı diye soracakları yerde Ben çocuğumu yarış atı yapmayacağım? diye sayıklamaya başladılar. Kendi kendilerine böyle sözler vererek üç beş yıl geçirdiler. Ortaya konan bu tavırda, çaresiz bir baş kaldırış, bir kafa tutuş vardı. Bu baş kaldırışta, minik bebeklerin genç annelere, bu sınavları sular seller gibi yapabilecek dahiler oldukları izlenimi vermelerinin payı da az değildi. Ancak, çocuklar yaşıtları ile karşılaştırılacak yaşa geldikçe, birer dahi olmadıkları önce anneleri tarafından fark edilmeye başladı. Sonunda çocuğunu yarış atı yapmamakta ısrarcı en baş kaldırıcıların bile, hiçbir sınav hazırlığı yapmadıkları şeklindeki söylemlerini sürdürmelerine rağmen, el altından çocuklarını kurslara taşıdıkları, özel öğretmenlerden ders aldırdıkları ortaya çıktı.

Bu dönemin çocukları, altın günlerinde bile sınav muhabbeti yapılan bir toplumsal görüntüde yaşar oldular. Kış geldi çalıştılar, yaz bitti gene çalıştılar. Bir günde çözebildikleri test sayısı ile ölçülüp, yaşıtları ile kıyaslandılar. Sınavda başarılı olanların başarıları, diğer çocukların kıskanç anneleri tarafından, çözdükleri test sayısı, aldıkları kurs sayısı ile orantılanıp aşağılanarak kuru gürültüye gitti. Hoş başarılı çocukların kendi anaları babaları bile, bu başarıda, çocuklarına değil de, bu uğurda harcadıkları servete paye verdiler. Sonunda, sağa sola koşuşturulan bu çocukların gerçek başarı ve yeteneğini kimse anlayamadı.

Son çeyrek asır aile, çocuk, okul, dershane dörtlemi arasında işte böyle bir kargaşa ve temaşa içinde geçti. Daha kaç asır böyle geçer bilinmez. Ancak her toplumsal olayda olduğu gibi bu toplumsal sınavlar da beraberinde ivedilikle çözüm bekleyen sorunlar getirdiler. Bunlardan biri de SINAV STRESİ oldu.

Haziran ayının yaklaşmasıyla birlikte sınava girecek olan çocukların, stresleri iyice arttı. Anne babalar da benzer durumda. Aslında iki sınavın birbiriyle bağlantısı var. Çoğunlukla, çocuklarının iyi bir liseye girmesini, üniversite sınavında daha başarılı olmaları için istiyorlar. Hatta bazen onların yerine tüm kararları alıyor, onların çalışmaları için adeta bir koç gibi davranıyorlar. Her iki tarafın stresi arttıkça ev sıkıntısı da artıyor.
Sınav kaygısı sadece ulusal sınavlara mı özgüdür?... Bu soru bize çok fazla sorulan bir soru… Sınav kaygısı sadece ulusal sınavlara özgü değildir… Bazı çocuklar için her sınav bir kaygı kaynağı olabiliyor… Üstelik bu kaygı çalışmasıyla da bağlantılı değil… Sınavla ilgili yarattığı olumsuz düşünceler, sınavın kötü geçeceğine ilişkin inanışlar, çabalarının hep boşuna olduğu duygusu bu kaygının kaynağı… Kaygı belirtileri sınav performansında düşüşe neden oluyor... Bu kaygılar başarılı olamama korkusu olan ve bu korkunun aileler tarafından desteklendiği çocuklarda daha sık görülüyor…
Eğer çocuk ailesinin başarıyı çok istediğini hissederse, bu şekilde büyütülmüşse “ailesinin sevgisinin başarısına bağlı olduğunu, başarısız olduğunda sevilmeyeceğini” düşünür. Bu durum kaygıyı arttırır.

Sınav öncesi, aileler bir yandan çocuklarına “sınavın önemli olmadığını, elinden geleni yapmasını söyler”, bir yandan çok çalışmasını ister ve bir yandan da konuşmaların içinde “Bu sınavı kazandığında her şeyin daha iyi olacağı, yaşamını değiştireceğini” sıkıştırır. Sonra çocuğun kaygısına şaşırır ve baş etmesini bekler. Bunun dışında, kendine güvensizlik, karamsarlık, daha önceki başarısızlıklar, beklentilerin gerçeğe uygunsuzluğu ve bilgisiz olmak kaygı nedenleridir. Ayrıca plansız, programsız olmak, hedef belirleyememek, arkadaşların olumsuz etkileri kaygıyı arttırır.

Çocuğunuzun Kaygısını Artırmayın

Sınava hazırlık sürecini yaşayan bir öğrencinin yaşadığı kaygıyı iki temelde açıklayabiliriz.
Birinci sebep bütünüyle gerçek ve akılcı bir temele dayanır.
Bu anlamda çocuklarımızın sonuçları hayatın akışını etkileyecek büyük bir yarışta yer alacak olmaktan kaygı duymak, doğal ve yerinde bir durumdur.
İkinci sebep ise, birincisi gibi gerçek ve akılcı bir temele dayanmaz. Yaşanan bu kaygılar, çocuğun kontrol edemediği ve çevrenin etkisiyle de alevlenen ve rasyonel olmayan kaygılardır. Örneğin Sınavı kazanamazsam;
“Anneme - babama ne diyeceğim?”,
“Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım?”,
“Akrabalarımın önüne nasıl çıkacağım?”,
“Tanıdıklarıma karşı mahcup olacağım?”,
gibi düşünceler sınavlara hazırlanan öğrencinin rasyonel olmayan kaygı kaynaklarıdır ve çocuğu önemli derecede etkiler. Her konuda olduğu gibi sınavlarda başarı için de belirli bir düzeyde kaygıya gerek vardır. Sınavlarına hazırlanan bir genç çok ender rastlanabilecek çok az sayıda kişi hariç - öğrenme ve başarı için gerekli olan düzeyde kaygıya sahiptir. Öğrenmeyi, akıl yürütmeyi ve sınav başarısını olumsuz yönde etkileyen, temelinde öğrencinin kendine güvensizliği altında yatan yüksek kaygıdır. Gencin kendisine güvensizliği ise önemli ölçüde anne ve babasının bilerek veya bilmeyerek uyguladığı eğitim ve yaklaşımların sonucudur. Anne-babanın çok küçük yaştan başlayarak yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek için onu eleştirmek, çocuğun dayak, hırpalama gibi cezalarla eğitilmesi, yargı ifadesi taşıyan olumsuz sıfatlarla nitelemek (haylaz, tembel, sorumsuz, dağınık, pısırık, yavaş, vb...) çocuğun kendine olan güvenini zayıflatır. Bunun sonucu ortaya çıkan kaygı, başarıya olumlu katkısı olmayan kaygıdır ve bununla başa çıkmak çok zordur. Çocukların sınava hazırlandıkları sırada anne-babalara düşen en önemli görev, çocuklarının çalışma isteğini artırmak ve onu çalışmaya teşvik etmek için kaygı yükseltici yaklaşımlardan kaçınmaktır’.
“Bu kadar çalışmayla kazanamazsın...”
“Bu kafayla gidersen zor kazanırsın...”
“Amcanın oğlu Robert Lisesi’ ni kazandı, bakalım sen ne yapacaksın...”
“Teyzenin kızı tıbbı kazandı ,çalımından, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahçup etme...”
türünden yaklaşımlar genci çalışmaya teşvik etmez tam tersine, yükselen kaygı sebebiyle onu adeta “kıpırdayamaz” duruma getirir.
Başka çocuklar da bulunan üstünlükleri onda da görmek istiyorsak bunları ona duyurma ya da sezdirmeyi yeterli saymalıyız. Sert davranışlar, geçici olarak çocuğa yön verirmiş gibi görünürse de sürekli gelişme ve başarıyı sağlamaz.
Çocuğunuzun Akademik Kapasitesini İyi Tanıyın
Anne babaların çoğu zaman dengesini tutturamadıkları hatta kendi içlerinde kalmış hasretlerini içeren beklentileri, çocuklarımızın yoğun kaygılarının da temelini oluşturmaktadır. Şu unutulmamalıdır, çocuğunuzun akademik kapasitesi binlerce kişi arasından sıyrılarak bu yerlere ulaşmaya yeterli olmayabilir. Bu nedenle çocuğunuzun sınırlarını anlayabilmek için bir uzmanın görüşüne başvurabileceğiniz gibi, bu konuda kendiniz de gerçeğe çok yakın bir tahminde bulunabilirsiniz. Bunun için kullanacağınız ölçüt, çocuğunuzun okul hayatında ve okul dışı faaliyetlerinde göstermiş olduğu başarı düzeyidir.
Çocuğunuz sınıfında ders başarısı açısından ön sıralarda yer alan, sosyal faaliyetlerinde girişken ve liderlik özelliği olan, belirli bir ders veya alandaki başarısı öğretmenlerinin veya çevresindekilerin takdirini kazanan biriyse ne mutlu size. Bu takdirde çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi yüksek tutmakta gerçekçi sebepleriniz var demektir. Eğer çocuğunuz sınıflarını ‘ancak’ geçebildiyse, sınıfını geçerken çeşitli yardımlara ihtiyaç duyduysa, öğretmenleri kendisini, ‘Biliyor ama bildiğini ortaya koyamıyor ‘ , veya ‘ Çalışsa yapar, ancak çalışmıyor’ diye değerlendirdilerse, okul dışı hayatında dikkat çekecek hiçbir özel başarı göstermediyse, çocuğunuzun uyumlu bir insan olması ve meslek hayatında başarı göstermesi yine de mümkündür. Ancak okul veya üniversite seçiminde beklentilerinizi çok yüksek tutmamanızda yarar vardır. Bir cümleyle özetlemek gerekirse çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi kontrol edin ve ideallerinizin onun sınırlarını zorlamasını önleyin.
Birbirinize Yönelik Aile Bağlılığınızın Amaç, Sınavın Araç Olduğunu Unutmayın
Ders çalışmak ve sınav kazanmak uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Önündeki sınavda başarılı olsa da olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki sıcaklığın tehlikeye girmemesi onun sizden uzaklaşmamasıdır. . Çocuğun sınavda başarılı olması uğruna yapılan mücadele bazen aileyle çocuk arasına soğukluk girmesine ve duygusal açıdan uzaklaşmaya sebep olmaktadır. Eğer çocuğunuzla ilişkiniz genel olarak iyi ve yumuşak ise, ölçülü miktarda “çalış” uyarısı ve çalışma şartlarının hazır edilmesi biraz sıkıcı gelse de, çocuğunuza sorumluluğunu hatırlatacaktır. Kaç yaşında olursa olsun birçok kişinin çalışmaya başlamak için bu tür bir uyarıcıya ihtiyaç duyduğu bilinir. Ancak çocuğunuzla ilişkiniz iyi gibi gözükse de sık sık sertleşiyorsa, o zaman ‘çalış’ uyarıları aranızdaki gerginliğin dozunu artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Böylece birbirinize kızmak için özel bir sebebe ihtiyacınız kalmayacak eğitim ve diplomadan daha önemli bir şey, çocuğunuzla aranızdaki sıcaklık bütünüyle kaybolacaktır.
Öteden beri anneler, Ben sorduğum zaman sular seller gibi biliyor, fakat sınava girdiğinde başarılı olamıyor.? der, bunu sınav stresine bağlarlardı. Annelik içgüdüleri ile bu stresi ortadan kaldırmak için çocuklarına aşırı toleranslı davrandılar. Olmadı. Okullarda rehberlik çalışmaları başladı. Yetmedi. Sınav stresini ölçen testler ithal edildi. Bu test sonuçlarına göre stressiz çıkan çocuklarda bile, stres belirtileri hastalık boyutuna ulaştı. Sınav sabahı bal yedirilidi, yanına şekerleme verildi, okundu üflendi, pirinç yutturuldu. Şimdiye kadar Sınav stresi karşısında hemen hemen hiçbir yöntem ayakta duramadı… Neyse ki artık SINAV KAYGISIYLA SAVAŞMA GRUPLARI oluşturulmaya başlandı…
Ülkemiz şartlarında iyi bir eğitim alınabilmesi, yetişkinlik döneminde kaliteli bir yaşam sürmek için birçok sınavdan geçmemiz gerekiyor... Sınava giren aileden bir kişi olsa da tüm aile üyeleri sınava hazırlanıyor aslında… Ve tüm üyeler sınav yaklaştıkça adlandırmadıkları olumsuz duygular yaşıyor…
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Eyvah Sınav Var..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mine AKTAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mine AKTAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mine AKTAŞ'ın Yazıları
► "Eyvah Yine Sınav!" Sınav Kaygısı Psk.Dnş.Seval Ulviye AKYOL
► Eyvah Yine mi Sınav! Psk.Gonca RASLAYAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Eyvah Sınav Var...' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Özdeğerimiz… Aralık 2008
◊ Yalnızlaşıyoruz… Aralık 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:24
Top