2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İnançla mı Bilinçle mi?
MAKALE #15632 © Yazan Psk.Namık ACAR | Yayın Kasım 2015 | 2,699 Okuyucu
Günümüz Türkiye'sinde kavramların yerinde kullanılmaması veya amacının dışına taşırılması sıkça rastladığımız bir durum.Bunda bilimsel değil,kulaktan dolma bilgiye toplumsal yatkınlığımızın da önemli bir etkisi olduğu muhakkak.Aslında inancın inançsal bilinçle,yaşamın yaşamsal bilinçle içinin doldurulması doğru yol haritasının bulunmasında önemlidir.Son yıllarda gelişen internet ortamı ve o ortamda bir doğruluk süzgecinden geçmemiş bir çok bilginin insanlara ulaşması bir çok noktada bir bilgi kirliliğinin de doğmasına yol açmıştır.Bu nedenle bir çok konuda algının bilginin önüne geçmesi bir bir yanlış yaygın olarak yaşanır olmuştur.
Yaşam inançla da yönetilecek olsa bilinçle de yönetilecek olsa dayanağı bilgi olmalıdır.Bu nedenle inançsal değerlerle bilimsel değerler arasındaki örtüşmeyi göz ardı etmemek gerekir.Çünkü gerçek bir din hiç bir zaman doğru bilginin önünü kesmez.Günümüzde din algısı üzerinden her şeyi çözmeye yönelen bir yanılgı yaygın olarak izlenmektedir.Dinin bilimleri yuttuğu ve her şeyin dinileştiği bir noktaya sıçratılması insanlarda içinden çıkılmaz bir kargaşa da yaşatmaktadır.Çünkü bir dinin ortaya koyduğu kalıcı değrler sistemi vardır,bir de yaşanan zamanın özelliklerini yansıtan "zamanın ruhu" vardır.Doğru olan tabi olunan inancın kalıcı değerleri ile zamanın ruhunu bir araya getireiblmek ve buradan sağlıklı bir terkip üretebilmektir.Ama tüm bunların yapılabilinmesi için bir insanda gerek dini gerekse yaşamsal formasyonun doğru kazanılmış olması bir gerekliliktir.
Ruh sağlığı noktasında bu gün en sıkıntılı dönemden geçen insanlarımız aslında muhafazakar kesimden olan insanlarımızdır.Bu sıkıntının kaynağında ise dini ve yaşamsal formasyonların kaliteli kazanılmamasının yarattığı açmazlar öne çıkmaktadır.Muhafazakar kesimde bir yandan inanç değerleriyle ters düşmeden bir yaşam yaşama isteği var iken diğer taraftan da zamanın ruhuna uygun yaşam yaşama arzusu bulunmaktadır.Modern ve kentli bir müslüman öğretisi pek yapılmadığından muhafazakar kesimde değerler ve zamanın ruhu arasındaki yalpalamalar bu nedenle sıkça ortay çıkmaktadır.Yanlışlardan birisi de insanı ermişleştirme öğretisi gibi dinin sunulmasıdır.Bu günkü dünyada bu hiç de kolay değildir.Kaldı ki yaşam hata yapmama değil,hata yapma derse çıkarma üzerinden gerçekleşen olgunlaşma süreci olarak işlemelidir.Dolayısıyla hatalardan değil,hataların alışkanlık haline getirilmesinden korkulmalıdır.
Bir gün dini duyarlılığı yüksek bir aile liseye giden oğullarıyla ilgili randevu almışlardı.Önce anne-baba beni bilgilendirmiş sonra delikanlı ile görüşmüştük.Genç ailesinin kendisine "okulundaki kız arkadaşlarınla selamlaş ama onlara nefsi bir şey hissetme" dediklerini,kendisinin bunu uygulamaya çalıştığını ama başaramadığını ve bir cinsel etkilenme yaşadığında ise kendisini kötü hissettiğini ifade etmişti.Burada aileye karşı cinsle iletişim ortamlarında bir şey hissetmememnin mümkün olamayacağını,gence ise hissettiklerinin aslında sağlıklı cinsel kimlik taşıyan herkesin normali olduğunu anlatmak gerekmişti.Doğrusu gence anlatmak çok zor olmadı ve doğal insan yaratılışı,kodları doğrultusunda bilgilendirildiğinde yaşadığının normal bir şey olduğunu genç kısa sürede gördü.Ancak aileye anlatmak gence anlatmak kadar kolay olmadı.Çünkü onlar henüz 17 yaşında bir gençten dindar olmasını değil adeta veli olmasını istiyorlardı.Bu genç ile ailesi arasında sağlıklı bir orta yol bulunmaması durumunda ilişkinin zamanla yıpranacağı ve savrulmalara yol açacağı bizce aşikardı.Emin olun gençten çok aile ile seans yapmak mecburiyetinde kaldık.Çünkü aile iyi niyetliydi ama normal bir inançlı insan ile ermiş bir inançlı insanı beklenti bazında çok birbirlerine karıştırıyordu.yani onlar lise çağındaki oğullarından adeta insanı kamil olmasını bekliyordu.Beklenti yanlış konuldu mu zaten yürünecek yolun da varılacak noktanın da sağlıklı olmayacağı aşikardır.Bu nedenle hiç vazgeçmeden ve dirençlerine aldırmadan oğullarının yaşına uygun cinsel hissedişlerinin olması ve olmaması durumları karşılaştırılarak o yaşta bir gencin normallerinin neler olması gerektiğini önce aileye anlatmakta ısrar ettik.Sonra aile ile oğulları arasındaki ilişkiyi bu yeni fakındalıklar üzerinden kuracakları bir paradigma oluşturduk.Emin olun bu aile özünde fevkalade iyi niyetli idi.Tek sorun asrı saadette bile olmayan bir ruhsal olgunluğu normal de olmamasına rağmen oğullarından beklememlri ve bunu onun terbiye sürecine odaklamaları idi.İşte burada iyide bile aşırıya gitmelerin iyi niyete rağmen nasıl yalpalamalara yol açtığını yaşayarak gördük.O gencin sorununu ailesi ile de iyi bir iletişim ve işbirliği kurarak çözmüştük.Ancak sonrasında o çevreden benzer o kadar çok vaka yönelendirildi ki bizlere...O zaman anladık ki bu kişisel veya ailevi bir sorun kaynağı değil,benzer manevi duyarlılığa sahip kesimlerin çoğunluğunun yaşadığı bir değerler ve zaman çatışmasıydı.Üstelik niyetlerin de oldukça iyi ve samimi olması söz konusu idi.Ancak bilgilerin eksik veya yanlış olması ve süreç yönetiminin nasıl olması gerektiğine dair yeterli bilginin olmaması birçok dindar aile ile çocuğu arasında bu ve buna benzer çatışma,tartışma ve ayrışmaların yaşanmasına yol açabiliyordu.Çok vurgu yapıldığı için "asrı saadet" denen zamanı da ayrıntılı olarak araştırdığımda ilk vardığım bulgu insanın her zaman insan olduğu ve hataya meyyal olduğuydu.Aslında İslam Tarihi'ndeki en büyük hataların ve kırılmaların da bu dönemde yaşanmış olması biraz tuhaftı.Ama muhafazakar bir insandan o dönemi dinleseniz adeta dünayaya cennetin indiği gibi bir hisse kapılıyordunuz.Anlatılanlarla tarihsel araştırmalarda vardıklarınız hiç birbirine benzemiyordu.Bunun kaynağında ise araştırarak,okuyarak öğrenmeden ziyade duyarak öğrenmenin rol oynadığı açıktı.Çünkü dinan duyarlı insanlar o konularda kendilerine anlatılanlara o kadar çok inanmaya hazrıdır ki doğru mu yanlış mı diye bir araştırma ihtiyacı duymazlar.Bu bazen eksik ve yanlış bilgi olarak kendilerine nakledildiğinde de peşinen inanmışlığın getirdiği bir hüsnü kabulle karlşınıyordu.Niyetler ne kadar iyi olursa olsun çark yanlış olursa ve o çarkın dönmesi yanlış bilgiler üzerinden gerçekleşirse iyi niyetli hüsnü kabullerin sonrasında nasıl yaşamsal zaaflara dönüştüğünü anlatmaya yukarıda anlattığım örnek yeterlidir diye düşünüyorum.Asrı Saadet denen zamanda bu günkü sosyal yaşam yoktu,bu günkü gibi kadın ve erkek yaşamın her alanında karşı karşıya değildi.Bu gün hiç birimizin değiştirmeye gücünün yetmeyeceği farklı bir dünyada yaşıyoruz.Asıl önemli olanın da bu günkü dünyanın içinde doğru nasıl yaşanırı bulmak olduğunu vurgulamak isterim.Samimi ölçülerdeki dindarlıkla da dini herşeyleştirerek tüm bilimlere perde haline getirmeyi birbirine karıştırmayalım.
İçinde yaşadığımız toplumun önemli bir sosyal zamkı olan din elbette ki dikkate alınması gereken,saygı duyulması gereken bir değerdir.Kaynağında bilginin olduğu dindarlık zaten bilime de açık bir dindarlıktır ve hurafe üretmez.Burada önemli olanın bir dinin ibadetleri,emir ve yasaklarından çok ülkemizde pek de farkında olunulmayan felsefesidir.İçinde düşüncenin olmadığı inanç ne kadar doğru ve sağlıklıdır ayrı bir konu.Ama felsefesi olmayandan bir yaşam tarzı beklemek doğru değildir.İşte bu anlamdaki pusulasızlığı da ortadan kaldıracak tek bir kuvvet vardır;bilgi,bilgi,bilgi...
Neye inanırsa inansın,neyi savunursa savunsun arkasına bilgiyi alanlara katılmasanız da saygı duyarsınız.Geleneksel,duygusal ve kulaktan dolma yol haritaları ile yaşamı yönetmeye kalkıştığımız için günümüzde akıl almaz ölçüde yaygın psikolojik sorunlar yaşayan bir topluma dönüştük.Son yıllar muhafazakar değerlerin çok öne çıkarıldığı yıllar oldu ama ülkemizdeki psikolojik sorun trafiğini düşürmediği gibi daha da yükseltti.Demek ki bir yerlerde yanlış olan,eksik olan bir şeyler var.Bilgiden yol alan,bilgi ile yol kuran ve bilgiyle yoldaşlaşan herkesle bir gün bir yerlerde karşılaşırız...Sevgiyle...
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İnançla mı Bilinçle mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Namık ACAR Fotoğraf
Psk.Namık ACAR
Kocaeli (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Namık ACAR'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İnançla mı Bilinçle mi?' başlığıyla benzeşen toplam 2 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Bilinci Şubat 2024
► Psikolojik Sağlamlık Ocak 2024
► Kötümserlik Sendromu ÇOK OKUNUYOR Eylül 2022
► İlişki Yorgunluğu Ağustos 2022
► İlişkilerde Uyum Sağlayıcı Esneklik ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Evlilik Öncesi Desteği ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Çözüm Odaklı Olma Şubat 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:32
Top