2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aile Eğitiminin Çocuğun Davranışlarına Etkisi
MAKALE #15857 © Yazan Psk.Şenay DAYAN | Yayın Aralık 2015 | 4,554 Okuyucu
ÖZET
Bu araştırmanın amacı ailede eğitim seviyesinin, ilköğretim çağındaki çocukların tutum ve davranışlarına etkisini araştırmaktır. Araştırma mülakat yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Beş aile ile görüşmeler yapılmıştır. Çocukların ilkokul öğrencisi olması, ailenin maddi geliri yüksek olmaması gibi durumlar sistemli bir şekilde seçilmiştir. Yapılan mülakatlar ışığında Çocuklarının tutum ve davranışları hakkında bilgi alınmış ve eğitim seviyesi ile ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.
PROJENİN GEREKÇESİ VE AMACI
“Ailede eğitim seviyesinin, ilköğretim çağındaki çocukların tutum ve davranışlarına etkisidir.” Araştırmanın amacı ışığında ergenlik çağında olan çocukların ailelerinin; çocuklarına vakit ayırmasıyla onların başarısı arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmaktır. İkinci genel amaç ailenin çocuklarına vakit ayırması ile çocukları arasındaki iletişim üzerindeki etkisini açıklamaya çalışmaktır. Son amaç ise bu konuda insanları bilgilendirmeye çalışmaktır.
2. ARAŞTIRMANIN UYGULANMASI
2.1. Araştırma Probleminin Tanımı
Ailenin eğitim seviyesinin çocuğun tutum ve davranışına etkisi. Aralarında herhangi bir ilişki var mıdır?



2.2. Araştırma Hipotezleri
Ha: (altenatif hipotez) Aile (anne babanın eğitim seviyesi) ile çocuğun tutum ve davranışları (ders çalışmama, iletişimsizlik) arasında ilişki vardır.
Ho: (sıfır hipotez) Ailenin eğitim seviyesi ile çocuğun tutum ve davranışları arasında ilişki yoktur.
Anahtar kelimeler: eğitim seviyesi, tutum ve davranışlar vb.

Ailede eğitim seviyesi azaldıkça - çocuğun başarı oranı azalır.
*Bağımlı değişken (sonuç) başarı oranın azalması
eğitime bağlıdır denilebilir.

Ailede eğitim seviyesi azaldıkça - çocuğun başarı oranı azalır
*Bağımsız değişken(neden)

Ailede eğitim seviyesi azaldıkça - Çocuğun sorunlarına karşı gösterilen ilgi azalır.
*Bağımsız değişken(neden) *Bağımlı değişken

Ailede çocuğa gösterilen sevgi azaldıkça - Çocukla aralarında iletişimsizlik artar
*Bağımsız değişken(neden) *Bağımlı değişken

Hipotezimde eğitim kelimesini kullanmış olmamdaki amaç eğitimi yüksek olan ailelerde çocukla iletişim daha bilinçli bir şekilde kurulabilmektedir. Böyle aileler çocuğun ergenlik çağında olmasından dolayı çocuğa daha ılımlı yaklaşmaya çalışabilir. Onları genel kalıpların içine koymayıp daha sistematik yaklaşabilir.
Araştırmacının aşağıdaki değişkenleri kontrol altına alması gerekir. Nesnel sonuçlar elde edilmesi açısında bu durum göz ardı edilmemesi gerekir.
Araştırmamı oluşturan bazı değişkenler:
• eğitim seviyesi
• ekonomik durum( yüksek bir gelire sahip olmamaları
• yaş (ergenlik çağındaki çocuğa sahip aileler) vb. değişkenlerden bazılarıdır.




2.3. Araştırma Modeli
Proje bağımlı bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiyi saptamaya çalışacağından dolayı tarama modelinin genel tarama kolu olan modelin ilişkisel tarama modeli içerisinde yerini almaktadır

2.4 Araştırmanın Yöntem
Yaptığım çalışmanın teorisi çalışmanın başında oluşturulduğundan dolayı nicel araştırma yönteminin içerisinde yerini almaktadır.

2.5 Araştırmayı Oluşturan Temel Kavramlar
EVREN
ÖRNEKLEM: beş tane aile ile görüşülmüştür.
ÖLÇME: mülakat yöntemleriyle veri toplanmıştır.






















AİLELERLA YAPILAN GÖRÜŞMELER

1.ÇEKİRDEK AİLE
Görüşmemi çocuğun annesiyle yaptım. Anne 43 yaşında, ev hanımı. Baba ilaç fabrikasında işçi olarak çalışıyor. 3 tane erkek çocukları var. Çocukların yaşları ve sınıfları, 1. sınıf (7), 8. sınıf (14) ve üniversite 2. sınıf (20) şeklindedir.

Oğlunuzla ilgili problemleriniz nelerdir?
Oğlum çok asabi, sinirli, bilgisayara ve televizyona bağlı bunlara takıldığı zaman derslerini arka plana atıyor. Oğlum aslında çok akıllı mantıklı bir çocuktu; ama biz onu yönlendiremedik. Televizyon evimizin baş misafiri oldu. Çıkaramıyoruz artık onu hayatımızdan.

Sizce çocuğunuzun en önemli problemi bunlardan hangisidir?
Benim açımdan en önemli problemi aşırı sinirli olması. Derslerine çalışmaması.

Peki asabi, sinirli olmasına sebep olan sizce nedir?
En başta ergenliğe girmiş olmasına, daha sonra da yeterince çocuğumuzu dinlemememize, babasının sevgisini yeterince göstermemesine, birde evde ortanca çocuk olduğu için kardeşleri tarafından çok ezilmesine bağlıyorum. Küçük çocuk çok yaramaz rahat vermiyor abisine, büyük de büyüğüm ne desem yapacaksın diye eziyor. Bizde çocuğumuzu yeterince dinlemiyoruz. Ben bir yere kadar dinleyebiliyorum, fazla zaman ayıramıyorum. Babası işe gidip geliyor, çocuğuna fazla zaman ayırmıyor, karşısına alıp konuşmuyor. Sorumsuz bir baba değil, çocuklarına karşı sevgisi de var ama sevgisini göstermiyor ya da gösteremiyor. İşte bunların hepsi birleşince bu sefer çocuğun diline vuruyor, bağırıyor, sinirleniyor. Aslında bir yandan haklı diyorum çocuk kendini savunuyor, iyi de yapıyor ama bazen sınırı aşıyor. Ama ben yine de biz suçluyuz diyorum. Çocuğumuzla konuşsak ikna olacak ben buna inanıyorum ama baba ne dese susturuyor, kestirip atıyor. Bu sefer oda bağırarak kendini dinletmeye çalışıyor. Aslında ben çocuklarımda bir kusur gördüysem, hatayı kendimizde arıyorum. Çünkü bu çocukları biz yetiştiriyoruz. Demek ki bir yerlerde bir yanlışımız var diyorum. Mesela büyük oğlumuzda tecrübesizdik, cahildik, çok baskı yaparak yetiştirdik çocuğumuzu. Bazen oluyordu babasının sözünü dinlemediğinde babası dövüyordu. Bu sefer o da ortanca kardeşine şiddet uyguladı, o da en küçüğüne, böyle zincirleme gitti. Oğlum dayak yedikçe bu sefer daha çok çenesi açılmaya başladı. Abisi döverek susturmaya çalıştıkça, o da kendini koruyamayınca, bağırarak kendini savunmaya çalışıyor. Aslında bazen haklı diyorum kendi kendime, kendisini savunmaya çalışıyor ama bunu abisine saygısızlık yaparak yaptığı için susuyorum bir şey demiyorum. Oğlumuzun bu seviyeye gelmesinde abisinin ve bizim rolümüz büyük. Bu şekilde davranmasında televizyonun ve bilgisayarın da çok etkisi var. Çocuk izlediği programlarda, oynadığı oyunlarda hep şiddeti görüyor. Öyle davranıyor.

Peki siz ondan nasıl davranmasını istiyorsunuz? Bu sizce mümkün mü?
Daha sakin, saygılı, sorumluluk sahibi olsun isterim. Ders çalışması gerektiğinde kendini frenleyip dersinin başına geçsin. Planlı programlı olsun isterim.
Oğlumun daha sakin, abisine karşı saygılı olmasını istiyorum. Hep beraber ailece oturalım konuşalım istiyorum. Ama bu bir tek benim istememle olmuyor. Baba hiçbir çaba sarf etmiyor. Benim sözüme gelseler ben ailecek psikoloğa ya da aile danışmanına gidelim diyorum. Bir tek benim düzeltebileceğim bir şey değil bu, ailecek gidip destek almamız gerekiyor. 3 erkek çocuğa sahip olmak, onları yetiştirmek kolay değil. Erkek çocuğu sonuçta, babadan ilgi sevgi görmek istiyor. O da sevgisini göstermiyor. Ben mutfaktan çıkamıyorum, evin işlerinden başımı kaldıramıyorum. Baba da “ben yorgunum onlarla ilgilenemem” diyor televizyonun karşısına geçiyor. Bence televizyon olmasa çocuklarımızla daha çok ilgileniriz, onlarla daha çok vakit geçiririz. Ama ben televizyonu hayatımızdan çıkaramıyorum. En azından belli saatlerde televizyonu kapatıp, çocuklarla zaman geçirsek, toplantı yapıp onlara görüşlerini sorsak, onların sorunlarını paylaşsak, bunları yapmak isterim ama eşim yanaşmıyor buna. Hiç değilse çocuklar kendilerini ifade etmeyi öğrenirler. Ama ben bunu yapmaya eşimi ikna edemedim. Ancak bu şekilde oğlumun düzeleceğine inanıyorum ama tek benim istememle olmuyor eşimin de bunu istemesi lazım.
Madem onları dünyaya getirdik, onların isteklerine cevap vermeliyiz. Sadece onların karınlarını doyurmak, onları giydirmek değil onların maneviyatlarını da doyurmak lazım. Onları sevgiyle doyurmak lazım. Önemli olan çeşit çeşit alıp yedirmek, içirmek değil çocuklarımıza peynir ekmek yedirelim ama sevgiyle yedirelim. Ondan bu kadar hırçınlar.
Çocuğumun okuldan eve geldiğinde daha sakin olmasını istiyorum; ama çocuk zaten okuldan sıkıntılı geliyor. Bütün gün okulda stres altında eve gelince de biz “sus yapma etme” diyoruz bu sefer çocuk agrasif oluyor. Hafta sonları çocuklarımızı alıp gezdirsek, oğlumuz belki biraz sakinleşecek ama onu da yapmıyoruz işte.
Ben çocuğumun bu kadar sinirli olmasını babasının çocuklarına davranışına bağlıyorum ama nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Çocuklarımla daha iyi iletişim kurabilmek için AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) ‘e gittim, seminerlere katıldım, çeşitli kitaplar alıp okudum. Babası ise bu tür programlara katılmaya pek yanaşmadı. Ben çocuğumun ancak babasının ilgisinin artırmasıyla düzeleceğine inanıyorum. Ama babayı ilgilenmesi için nasıl bilinçlendireceğimi bilmiyorum. Ona da bir şey diyemiyorum çünkü o da ilgisiz bir ortamda büyümüş nasıl çocuk yetiştirileceğini bilmiyor, öğrenmek içinde bir çaba göstermedi bu güne kadar. Kısacası diyebilirim ki ancak bizde bir değişiklik olursa çocuklarımızda da bir değişme mümkün olacak.

2.ÇEKİRDEK AİLE
Görüşmemi çocuğun babasıyla yaptım. Baba 38 yaşında tekstil atölyesinde ustabaşı olarak çalışıyor. Anne ev hanımı. İki tane çocukları var. Kız çocuğu 8 yaşında 2. sınıfa gidiyor. Oğlu ise 12 yaşında 6. sınıf öğrencisi.

Çocuğunuzla ilgili problemleriniz nelerdir?
Ders çalışmıyor, bol bol ayakkabı ve pantolon yırtıyor. Hiç sözümüzü dinlemiyor. Planlı programlı çalışmıyor.

Sizce çocuğunuzun en önemli problemi bunlardan hangisidir?
Ders çalışmaması. Ne yaptıysam ders çalışmaya ısındıramadım oğlumu.

Ders çalışmamasına sebep olan sizce nedir?
Sokağa olan düşkünlüğü bence. Sokağa çıkmayı çok seviyor, onu sokaktan koparamıyoruz. Hayatın oyundan, sokaktan ibaret olduğunu düşünüyor. Sokağa düşkün olmasının sorumlusu biziz aslında. Küçükken çok fazla sokağa çıkmasına izin verdik. Bence anneler babalar çocuklarını çok sık sokağa çıkarmamalılar. Bence sokağa alışan çocuklarda hep bu problem yaşanır. Televizyon, bilgisayar da çok etkiliyor ders çalışmasını. Onlar olmasa çocuk ne yapacak evde başka uğraş yok mecbur derse yönelecek.
Aslında suçun tamamını çocuğumda bulamıyorum. Bizimde hatalarımız var, özellikle benim. Benden ilgi bekliyor oğlum. Uzmanlar sürekli söylüyorlar çocuklarınızla ilgilenin diye. Ama yapamıyorum. İşten akşam saat dokuz da geliyorum. Zaten yorgun oluyorum ben geliyorum bir saat sonra oğlum yatıyor nasıl ilgileneyim. Hem ilgilenmek istesem de yapamıyorum dersleri çok yoğun ben anlamıyorum. En fazla gösterebildiğim ilgi, kucağıma alıp sevip kafasını okşamam bundan fazlasını benden beklemesin yapamıyorum.


Siz onun nasıl davranmasını istiyorsunuz? Bu sizce mümkün mü?
Ben onun planlı programlı çalışmasını isterim. Bir ara çizelge yaptık şu saatlerde çalışma, şu saatlerde dinlenme diye ama uymadı. Zaten çocuktan bire bir bu programa uymasını beklemek de saçmalık bence.
Oğlumun kendi sorumluluklarını bilmesini isterim. Ama yaşından olsa gerek bazı şeyleri geç algılıyor. Çocuğa çok da kızamıyorum bizde onun yaşındayken öyleydik hayatı oyun oynamaktan ibaret sanırdık. Düşünmezdik ki evlenecez, aile reisi olacaz diye. Şimdi benim oğlumda aynısını yapıyor. Ama o bizim zamanımıza, bize nazaran daha şanslı. İmkânım olduğu kadarıyla dershaneye de yolluyorum, derslerine biraz daha yönelsin, planlı programlı olsun diye. Ama planlı çalışmasının mümkün olabileceğini düşünmüyorum.

3.GENİŞ AİLE
Görüşmemi çocuğun annesiyle yaptım. Anne 46 yaşında, ev hanımı. Baba tekstil atölyesinde çalışıyor. 2 çocukları var 1 erkek bir kız. Erkek 18 yaşında lise son, kız 14 yaşında 8. sınıf öğrencisi. 20 senedir babaanneyle aynı evde yaşıyorlar.

Kızınızla ilgili problemleriniz nelerdir?
Ders çalışmıyor. Çalışma isteği yok içinde. Bu sıralar çok asabi oldu. Ergenlik döneminden olsa gerek. Aşırı sinirli ne desem hemen bağırıyor, ayaklarını vura vura yürüyor evde. Abisiyle kavga ediyor, ona bağırıyor, hakaret ediyor. O da sinirleniyor dövüyor bu sefer daha kötü oluyor. Aslında bir yönden de sessiz olmaması iyi diyorum. Yeri geldi mi kendini ifade edebiliyor.

Sizce çocuğunuz en önemli problemi bunlardan hangisidir?
Ders çalışmaması bence. Ne yaptıysam kızıma ders çalıştıramıyorum.

Peki ders çalışmamasına neden olan sizce nedir?
Ergenlik dönemine girmiş olmasına bağlıyorum. Birde kızımın ayrı odası yok. En önemli nedeni bu sanırım. Kayınvalidemle aynı evde yaşıyoruz. Evimiz iki oda bir salon. Odalardan birinde biz kalıyoruz, birinde kayınvalidemin eşyaları var, birde salonumuz var. Çocuğun kendine ait odası yok salonda çalışıyor. İstiyor ayrı odam olsun orada çalışayım diye ama buna imkânımız yok. Hepimiz salonda oturuyoruz, yemek yiyoruz, yatıyoruz. Gündüzleri de babaanne salonda oturuyor, tespih çekiyor. Kızım tespihin sesinden dikkatinin dağıldığını söylüyor. Bir de bende eğitimsizim, derslerinde ona yardımcı olamıyorum. Bunun da etkisi vardır herhalde.

Siz onun nasıl davranmasını istiyorsunuz? Bu sizce mümkün müdür?
Benim istediğim gibi olmaz ki. Benim ondan istediğim ders çalışsın, iyi bir yerlere gelsin. Bunun dışında evde ona ne temizlik, ne yemek, ne ütü hiçbir şey yaptırmıyorum. Yemeğini önüne koyuyorum, hiçbir şeye elini sürdürmüyorum. Aslında ona da iş yaptırmam lazım biliyorum ama sırf ders çalışsın diye elletmiyorum. Onun ders çalışmasını engellemiş olmak istemiyorum. Hatta televizyonda da hocalar çıkıp anlatıyorlar, çocuğunuza iş yaptırın, kendi işini kendisi yapsın, eşyalarını toplasın, ütüsünü yapsın diye ama ben bırakmıyorum işte. Aslında küçük değil, bir evi çekip çevirebilir. Ondan, ders çalışmasının dışında bir şey beklemiyorum. Düşününce rahatlıktan da ders çalışması etkilenmiş olabilir diyorum. Hiç sorumluluk vermedim üstüne. Onun için dersin sorumluluğunu da alamıyor üzerine. Hep ben ders çalış diyorum. Demesem aklına geleceği yok. Sınav tarihlerini önceden soruyorum sınavdan önce ben hatırlatıyorum. Burada da yine sorumluluğu ben alıyorum ona bir şey bırakmıyorum. Bazen kendi haline bıraksam diyorum ama bir yandan da korkuyorum daha kötü olur, tamamen ders çalışmayı bırakır diye.
Sürekli ders çalışmasını hatırlatmak istemiyorum. Hep ben çalış diyorum. Burada da yaptığım yanlış aslında ben söylemeden bunu kendisi yapmalı. Bazen de ders çalış dediğim de “sen kaçıncı sınıfa kadar okudun, ilkokul beşi bile zor bitirdin, sen çok mu biliyorsun bize çalış diyorsun” diye tepkilerde alıyorum.
Ona göre, ders çalışması için ayrı odasının olması lazım. Babaanneye bazen diyoruz senin odanı çocuklara mı versek diye; ama babaanne buna pek yanaşmıyor. Bizde bir şey yapamıyoruz. Evimizi de değiştiremiyoruz. Ama ben pek sanmıyorum ayrı odası olduğunda ders çalışmasında düzelme olacağına. Bazen yatak odasında sobayı yakıyorum orada çalışsın diye orada da çalışmıyor, çalışma isteği yok içinde. Diyorum, köydekiler nasıl çalışıyordu o kadar insan bir evde bir odada yaşarken. Belki bu isteğin yok olmasında benimde etkim olmuştur. Bu kadar baskı yapmasam biraz kendi haline bıraksam ders çalışma düzeni olacak. Ama yinede kendi haline bırakamıyorum.





4.GENİŞ AİLE
Görüşmemi çocuğun annesiyle yaptım. Anne 33 yaşında ev hanımı, baba tekstil atölyesinde çalışıyor. Ailenin tek çocuğu var. Çocuk 6. sınıf öğrencisi 12 yaşında. Aile 12 yıldır babaanne ve dedeyle yaşıyor.

Çocuğunuzun en önemli problemi sizce nedir?
Aşırı derecede sinirli, şımarık ve sorumsuz olması. Ama sorumsuz olması birazda benden kaynaklanıyor. Mesela, hala okula giderken çantasını ben hazırlıyorum. Aslında böyle yaparak ona zarar verdiğimi biliyorum ama ne yapayım yapamıyorum. Ben izin versem sorumluluk duygusunu alacağına inanıyorum. Bunlardan en önemli problemi şımarık olması.

Çocuğunuzun şımarık olmasının sebebi sizce nedir?
Şımarık olmasını, ailenin tek çocuğu olmasına bağlıyorum. Biz çok fazla üstüne düşüyoruz. Ben, eşim, dedesi, babaannesi hepimiz de çocuğun hemen her istediğini yapıyoruz. Her istediğini yaptığımız için artık hemen hemen her şey de “benim dediğim olacak” diyor. Şu şurada kalacak dediği zaman o orada kalacak değiştirdik mi ortalığı ayağa kaldırıyor. Dediğim dedik bir çocuk. Bazen istediğini yapmıyorum ama beş dakika sonra yine gidip yapıyorum istediğini, dayanamıyorum. Aslında çocuğumun böyle davranmasına en büyük sebep benim her istediğini yapmaya çalışıyorum. Babaanneyle dedenin de etkisi büyük bu konuda. Mesela bir şey istediğinde ben kızdığım yapmadığım zaman onlara sığınıyor onlarda kıyamıyor istediğini yapıyorlar. Çocuğa anneden başka birileri karıştı mı olmuyor. Çocuk daha bir şımarık, başına buyruk oluyor. Aşırı sevgiden, ilgiden kaynaklanıyor bu şımarıklık bence.

Siz onun nasıl davranmasını istiyorsunuz? Bu sizce mümkün mü?
Çok fazla bağırmamasını, biraz sorumluluk almasını istiyorum. Benim istediğim gibi davranması zor ama bunun için uğraşıyorum. Mesela, o bağırdığı zaman ben susarım. Onun üstüne varsam, ona karşılık versem daha kötü olacak biliyorum. Bu sefer aynı hatayı tekrar yapar. Ama bir şey söylemezsem beş dakika sonra gelir, ben de o zaman konuşurum oğlum neden böyle yaptın diye, o da hatasını anlar özür diler. Siniri bir anlıktır. Her istediğini yaptığımız için bir gün yapmayalım hemen bağırır, ağlar. Aslında biraz hayır demesini öğrensek çocuk da değişecek.
Her istediğini yaptığımız için doyumsuz oldu. Yok dediğimiz zaman olmadığını bilmesini ısrar etmemesini isterim. Ama burada da yine biz hatalıyız çocuğumuzu biz doyumsuz yaptık. Onun her istediğini yaparak, doyumsuz ve şımarık yaptık çocuğumuzu. Çocuğumuzun ancak biz kendimizi düzeltirsek düzelebileceğine inanıyorum.

5.TEK EBEVEYENLİ AİLE
Görüşmemi çocuğun annesiyle yaptım. Anne baba 13 yıldır ayrı. Çocuk anne ve ablasıyla yaşıyor. Baba hiçbir şekilde çocuklarıyla görüşmüyor. Hatta baba evlenmiş bir çocuğu olmuş bunu çocuk, nüfus müdürlüğünden aldıkları nüfus kayıt örneğinden öğrenmiş. Anne ev hanımı. İki çocuğu var. Oğlu 14 yaşında 8. sınıf öğrencisi, kızı 26 yaşında bir tekstil atölyesinde makineci olarak çalışıyor. Ailenin geçimini kızı karşılıyor. Baba, maddi, manevi destek olmuyor.

Çocuğunuzun en önemli problemi nedir?
Ders çalışmıyor, doyumsuz, aşırı derecede oyun meraklısı. Sanki hiç çocuk olmamış gibi hep oyun oynamak istiyor. Bilgisayarda, sokakta, evin içinde küçücük bir top bulsun onunla oynamaya başlıyor. Artık büyümesine rağmen oyuna doyamıyor. En önemli problemi ders çalışmaması. Hatta liseyi okumak istemediğini söylemiş ablasına ama nedenini açıklamıyor.

Peki ders çalışmamasının sebebi sizce ne olabilir?
Ben babasızlık diye düşünüyorum. Belki bize belli etmeden babasızlığını kafasına takıyordur, biz ona yeterli sevgiyi veremiyor olabiliriz. Yani babasının eksikliğini yaşıyor içinde ondan derslerine kafasını veremiyor bence. Biz onu hiçbir şeye doyuramıyoruz. Doyumsuz. Bu da baba sevgisinin eksikliğinden kaynaklanıyor. Ablası babamız yok onun yokluğunu hissetmesin, başkasına özenmesin diye her istediğini yapıyor ama çoğu yerde isteklerine biz yetişemiyoruz. Dışarıya çıkıyor, dışarıda çocukların babaları var. Onlara imreniyor mu acaba? Bunları düşünmüyor değilim mutlaka vardır içinde bize söylemedikleri ama elimden gelen bir şey yok. Bu yaşadıkları da ister istemez derslerine yansıyor. Ablasına ve bana sırrını vermiyor. İkimizde bayan olduğumuz için konuşamıyor olabilir.

Siz onun nasıl davranmasını istiyorsunuz? Bu sizce mümkün mü?
Ben en azından günde iki saat ders çalışmasını istiyorum. Derslerine zaman ayırsın istiyorum. Geliyor ders çalışmaya kitabın altında telefonu onunla oynuyor. 15 dakika bile çalışmıyor ama sınavlarının iyi olduğunu söylüyor. Acaba öğretmenlerini dinliyor, o mu yeterli geliyor diye düşünüyorum.
Oğlumu derse adapte etmeyi çok denedim. Onunla yeri geldi ders çalıştım, yeri geldi oyun oynadım, yeri geldi gezdim; ama yok olmuyor, ne yaptıysam ders çalışmıyor. Stres atsın diye ablasının gezdirmediği yer yok ama ders çalıştıramıyorum yinede. Ablası babalarının yokluğunu bir şekilde doldurmaya çalışıyor. Kızım evin babası rolünü üstlendi. Oğlum ablasıyla vakit geçirmeyi çok seviyor. Aralarında hiçbir problem yok. Bazen ablası söylüyor ders çalışması gerektiğini akşamdan konuşuyorlar tamam diyor, söz veriyor ablasına; ama sabah oldu mu yine bırakıyor ders çalışmayı.
Ben ders çalış demeden dersinin başına geçsin istiyorum. Ütü, yemek, bulaşık, çamaşır nasıl ki benim görevimse, ders çalışmakta onun görevi. Bu bilinçte olup ders çalışmasını istiyorum. Evimiz ders çalışma açısından çok müsait. Evimiz iki oda bir salon. Bende ve ablasından başka kimse yok evde, çok rahat dersine çalışabilir ama çalışmıyor. Bunu nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Babası bu zamandan sonra yanında olmaz zaten artık oğlum da istemiyor babasını. Hatta yanında babasının konusunu bile açtırmıyor. Ben oğlumun bir psikologdan yardım alması gerektiğini düşünüyorum.



GENEL ANALİZ ve DEĞERLENDİRME

Hızla gelişen ve değişen dünya ile hayatımızda da birçok şey değişikliğe uğradı. Bu değişimden, aileler ve aile yapıları da nasibini aldı. Babalar vakitlerinin çoğunu işte geçirirken, çocuklar da televizyon ve bilgisayar başında vakitlerini geçirir hale geldiler. Bunun neticesinde aile fertleri arasında iletişim kopukluğu yaşanmaya başlandı. Bende bu çalışmamda yaşanan bu değişimin çocuk üzerindeki etkilerini, çocuğun problemlerini ele almaya çalıştım. Bu çalışma çerçevesinde görüşmelerimi sosyo-ekonomik durumu birbirine benzeyen aileler ile yaptım. Vardığım sonuçlara göre aileler açısından çocukların genel problemleri ders çalışmamaları, sinirli olmaları, sorumsuzlukları, doyumsuzlukları ve şımarıklıkları. Bunların sebepleri her ailede değişiklik göstermiş.
Genel olarak baktığımda çocukların ders çalışmamalarının en önemli sebepleri bilgisayar oynamaları, televizyon izlemeleri ve sokakta oyun oynama istekleridir. Ama biraz daha derine inince hepsinin altından farklı sebepler çıkıyor. Babalarının ilgisizliği, aşırı şımartılma, sorumluluk duygusundan uzak yetiştirilme gibi. Geniş ailelerde sorun evin küçük olmasıyken, tek ebeveynli ailelerde sorun babasızlık yada annesizlik, çekirdek ailede de baba sevgisinin, ilgisinin eksikliği.
Gözlemlediğim kadarıyla birçok ailede baba pasif kalmış. Baba, çocuklarının sorumluluğunu annenin üzerine atmış. İşe gidip gelmelerini öne sürerek ilgilenecek zamanımız yok demişler. Çocuk sayısı fazla olan ailelerde de anne bir yere kadar ilgilenebilmiş çocuklarla. Anneler zamanlarının büyük bir bölümünü çocuklarının yemeğini hazırlamak, ütüsünü yapmakla yani onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmakla geçiriyorlar. Babasından ilgi göremeyen çocuk bu sefer sanal sevgiye, arkadaşlıklara yönelmiştir.
Bilgisayar ve televizyon aile hayatımıza öyle bir girdi ki bize sunduğu film ve dizilerle aile yapımızı alt üst etti. Evimizin başköşesine yerleşti. Anne, babalar artık çocuklarından çok televizyon karşısında vakit geçirir oldu. Çocuklar her konuda olduğu gibi bu konuda da anne, babalarını model aldılar ve vakitlerinin çoğunu bilgisayar başında ya da televizyon karşısında geçirir oldular. Ailelerin birçoğu bu durumdan yakınmakta; ama unutmasınlar ki çocuklarının böyle davranmasındaki en büyük etken kendileridir.
Bazı ailelerde de çocuk sokağa düşkün oluyor, derslerini arka plana atıyor. Bunun en önemli sebebi; çocuklar tüm hafta okuldan eve gidip geliyorlar, sürekli bir baskı altındalar, bunalıyorlar, sıkılıyorlar. Baba en azından hafta sonları çocuklarını alıp pikniğe, sinemaya, tiyatroya, oyun parklarına götürse çocuk enerjisini oralarda atabilecek. Hafta içi okula, hafta sonu da eve hapsedilen çocuk elbet enerjisini atmak için sokağa çıkmak isteyecektir.
Aileler çocuklarını dinlemedikleri için onların sinirli olduklarını biliyorlar; ama bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmıyorlar ya da yapamıyorlar. Aileler ergenliğe girmiş çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyorlar. Bence onlara daha ılımlı, sevecen davranmalılar. Aileler çocuklarını karşılarına alıp problemlerini dinlemeliler. Çocuklarının görüşlerini dinleyip çocuklarının görüşlerine değer vermeliler. Aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeliler.
Çocuklarda karşılaşılan bir diğer problem de çocukların sorumluluk duygularının gelişmemiş olması. Bunun sorumlusu olarak aileler kendilerini görüyorlar. Çocuklarına herhangi bir sorumluluk yüklememişler. Mesela; çantalarını hala anneleri hazırlıyorlar. Aslında anneler iyi yapmadıklarının farkındalar; ama çocuklarına kıyamıyorlar. Bence bu şekilde davranarak çocuklarına daha büyük bir kötülük yapıyorlar. Bence aileler küçük yaşlarda çocuklarına sorumluluk vermeliler. Mesela; anne yemek hazırlıyorsa, çocuk da sofrayı kurmalı veya anne temizlik yaparken, çocuk da toz almalıdır. Baba evde bir yerleri onarırken oğlunu yanına alıp ona malzemeleri tutturabilir veya vidayı sıkıştırmayı ona bırakabilir. Anne ve babanın böyle davranması hem çocuklarının sorumluluk duygusunun gelişmesini hem de onların çocuklarıyla birlikte vakit geçirmelerini sağlayacaktır.
Geniş, çekirdek ya da tek ebeveynli aile hemen hepsinin yaşadığı sıkıntılardan biri de doyumsuzluk. “Ne yaptıysak onları doyuramadık” diyorlar en önemli şeyi sevgiyi onlara vermeden, onları doyurmaya çalışıyorlar. Anneler biliyorlar aslında çocuklarını kendilerinin doyumsuz yaptıklarını. Kimseye özenmesinler diye her istediklerini yapmışlar; ama onları doyurmak için sevgilerini verememişler. Özellikle de babalar sevgiyle doyuramamışlar çocuklarını. Karınlarını doyurup, sırtlarını sıcak tutmalarının yeterli olacağını düşünmüşler; ama çocukların esas istediği şeyin, sevgi olduğunu görmezden gelerek. Çocuk da babasından göremediği sevgiyi, ilgiyi dışarıda aramış, onu doyuracak bir şeyler aramış bulamayınca, bir zaman sonra artık doyumsuz olmuş.
Geniş ailelerde ailelerin karşılaştığı sorunlardan biri de çocuğun şımarıklığıdır. Bu tür ailelerde genelde çocuk birden fazla kişinin müdahalesiyle büyümüştür. Anne kızdığı zaman dede, babaanne kanatlarına almış çocuğu. Bu yüzden anne, çocuk üzerinde otorite sağlayamamış. Anne pasif duruma düşmüş. Bence geniş ailelerde anne, baba kendi ebeveynleriyle konuşmalılar bu konuyu. Onları kırmadan yaptıklarının çocuğa zarar verdiğini anlatmalılar ebeveynlerine.
Son olarak diyebilirim ki her ailede çocuğun yaşadığı problemler farklılık göstermekte aynı zamanda da farklı çözüm yoları içermektedir. Problemlerin kaynağı hemen her ailede aynıdır, anne babanın çocuğa yeterince ilgi göstermemesi. Aslında aileler de çocuklarına karşı ilgisiz olduklarının ve onun için problem yaşadıklarının farkındalar. Ama aileler bu yanlışlarını nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar. Özellikle de babalar çocuklarından çok uzaklar. Babalar çocuklarıyla vakit geçirmek, onların derslerine yardımcı olmak bir yana çocuklarını karşılarına alıp konuşmuyorlar bile. Bence aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeliler. Bu kadar büyük bir şehirde yalnız bırakılan çocuk mutlaka bir yerlere kayar. Eğer anne baba çocuğuna kucak açmazsa onlara ilgisini, sevgisini göstermezse dışarıda çocuğa kucak açan çok olur. Bence her anne baba adayının çocuk sahibi olmadan önce psikolog veya aile danışmanlarından, çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği hakkında yardım almaları gerekmektedir. Bunu yapamamış ailelerde geç kalmış sayılmazlar aslında, çocuklarını nasıl düzeltebilecekleri konusunda hala bir uzmandan yardım alma fırsatları var. Geleceğimiz olan çocuklarımız için bu kadarcık fedakârlık çok olmasa gerek.
Yazan
Psk.Şenay DAYAN
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aile Eğitiminin Çocuğun Davranışlarına Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Şenay DAYAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Şenay DAYAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Şenay DAYAN
Psikolog
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Şenay DAYAN'ın Makaleleri
► Aile Ortamı ve Çocuğa Etkisi Psk.Dnş.Murat ÇAKIR
► Aile İçi Cinsel İstismarın Çocuğa ve Aileye Olan Etkisi ÇOK OKUNUYOR Psk.Mine Didem ARULAT
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Aile Eğitiminin Çocuğun Davranışlarına Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Okula Uyum Süreci Kasım 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:41
Top