2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obsesif Kompülsif Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi
MAKALE #15914 © Yazan Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN | Yayın Aralık 2015 | 5,533 Okuyucu
OBSESİF KOMPÜLSİF BOZUKLUK VE BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
Obsesyonlar ya kendisi ya da yol açacağı düşünülen sonuçları istenilmeyen ve kabul edilmeyen, girici ve tekrarlayıcı, tiksindirici, kişinin direnmeye ve zihninden uzaklaştırmaya çalıştığı halde kontrol edemediği, yoğun sıkıntı veren düşünce, istek, duygu veya imge (zihinde canlanan hayaller) olarak tanımlanır. Kişi bu düşünceler aklına geldiğinde yoğun kaygı, huzursuzluk yaşar.

Kompülsiyonlar obsesyonlara tepki olarak kişinin yapmaktan kendini alıkoyamadığı davranışlardır. Kişi bu davranışları obsesyonel düşünceyi zihninden uzaklaştırmak ve bu düşüncenin ortaya çıkarttığı kaygıyı azaltmak için yapar. Mesela “kirlendim” düşüncesine karşı sık ve uzun süre el yıkamak, “günah işledim” düşüncesini nötralize etmek için sürekli dua etmek, “derslerden kötü not alacağım” düşüncesine karşı aynı cümlenin üzerinden defalarca geçmek, “abdestim kabul olmadı” düşüncesini bertaraf etmek için tekrar tekrar, olmadı baştan abdest almak gibi. Kişi obsesyonları tetikleyecek ortamlardan durumlardan kaçınır. Mesela sınavım kötü gidecek düşüncesi aklına gelmesin diye ders çalışmaz hastalık bulaşacak düşüncesi aklına gelmesin diye umumi tuvaletlere gitmez, yere düşen bir eşyaya dokunmaz vb. kişinin yaptığı üçüncü bir şey ise güvenlik davranışlarıdır. Kapı kollarını tutarken peçete kullanırı. Yanında antibakteriyel jel bulundurur, birilerini telefonla arayıp güvence alır gibi.

Yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki obsesyonel düşünceler, yani istem dışı akla gelen bir takım tuhaf, sıra dışı, tehlike içeren düşünceler, dürtüler aslında hemen her insanda görülebilmektedir. Mesela araba sürerken “birine çarptım” düşüncesi, “ütünün fişini çekmemiş olabilirim” düşüncesi, metroda tren gelirken “kendimi önüne atarım” düşüncesi, “yakınlarıyla cinsel ilişkiye girme” düşüncesi, bıçak gördüğünde “bileklerini, boğazını kesme” düşüncesi gibi ve başka bir çok absürt düşünceler insanların çoğunda görülebilmektedir. Dolayısıyla normaldir. Tek başına bu tür düşüncelerin akla geliyor olması hastalık değildir. Bu bilgi doğal olarak şöyle bir soru akla getirmektedir. Peki ne oluyor da bu düşünceler bir ruhsal bozukluk haline geliyor? Obsesif kompülsif bozukluk (OKB) rahatsızlığı olanların farkı nedir? OKB yaşayanlar bu düşüncelerin akıllarına gelmesine özel bir anlam yüklerler, bu düşünceleri ciddiye alırlar. Onlar için akıllarına geliyor olması başlarına geleceği ya da yapacakları anlamına gelir. Bir şeyin aklına gelmesi ile vuku bulması arasındaki fark azalmıştır. “Oğlumu balkondan aşağı atabilirim” düşüncesi aklına geldiğinde sırf bu düşünce aklına geldi diye bunu yapabileceğini düşünür ve aşırı kaygılanır. Düşüncenin akıllarına geliyor olmasından dolayı kendilerini sorumlu görürler. “bende böyle bir potansiyel var ki aklıma geliyor”. Küçük kızıyla ilgili cinsel içerikli bir düşünce aklına gelen bir kişinin bu düşüncenin aklına gelmiş olmasını “bu düşünce aklıma geldiğine göre demek ki ben sapığım ve böyle bir şeyi yapabilirim” şekline yorumlaması gibi. Sadece düşüncenin akıllarına gelmesinden değil, muhtemel gördükleri sonuçları üzerinde de aşırı sorumluluk algıları vardır. Mesela ışığı kapatmadığı için yangın çıkabileceğini ve bunun sorumlusunun kendisi olduğunu düşünebilir ve bunu önlemenin sorumluluğunu da aşırı bir şekilde kendinde görür. Tehdit algısı aşırı abartılmıştır. Mesela kapı koluna dokundu diye kendisine AİDS bulaşma riskini çok yüksek görebilir. Bir diğer özellikleri bu düşünceleri kontrol edebileceklerine ve etmeleri gerektiğine inanmalarıdır. Kontrol etmeye çalıştıkça düşünce daha sık akıllarına gelir. Dolayısıyla daha da kaygılanmalarına yol açar. Bir diğer özellik kaygıdan sonuç çıkarmalarıdır. Yani “bu kadar kaygılanıyorsam demek ki olabilir. “Kapı koluna dokunduğumda bu kadar kaygılanıyorsam demek ki AİDS bulaşmış olabilir” gibi.

OKB nin tedavisinde ilaçların yanı sıra Bilişsel Davranışçı Terapi de oldukça etkilidir (BDT). Hem SSRI tedavisi hem BDT birlikte kullanılabilir. BDT tek başına da etkin bir tedavi seçeneğidir. Yapılan bilimsel çalışmalarda BDT’nin OKB semptomlarının belirgin bir şekilde azalmasında %60 etkili olduğu gösterilmiştir. Yani Bilişsel davranışçı Terapi uygulanan danışanların %60’ı iyileşme elde etmektedirler. Salt ilaç tedavisinde ilaç kesildikten sonra semptomların nüks etme olasılılığı %60 -90 dır. BDT uygulanan hastalarda ise iyilik halinin terapi sonrasında da büyük ölçüde devam ettiği görülmektedir. Her ne kadar bilimsel çalışmalar %60 lık bir etkililik gösterse de bu etki kişinin terapide konuşulan yöntemleri uygulayıp uygulamamasına bağlıdır. Eğer danışan bu yöntemleri seanslarda ve seans dışı hayatında kararlı bir şekilde uygularsa iyileşememesi neredeyse mümkün değildir. Bu durumu yabancı dil öğrenmeye benzetebiliriz. Yabancı dil öğrenmek için iyi bir kursa gitmek önemlidir. Ancak sadece kursa gitmek yeterli olmaz. Kursta verilen ödevleri uygulamak, o yabancı dilde kitaplar okumak, filmler seyretmek, o dili konuşmak vs. de gerekir. Kişi tüm bunları yaptığında o yabancı dili öğrenememesi mümkün değildir. Kimi biraz daha erken, kimi biraz daha geç ama eninde sonunda öğrenir.
Peki OKB’nin Bilişsel Davranışçı terapisinde nasıl bir yol izlenir? Öncelikle kişinin obsesyonları belirlenir. Bu obsesyonlar hangi durumlarda ortaya çıkıyor? Obsesyonların aklına geliyor olması ne anlama geliyor? Bu obsesyonları nötralize etmek için ne yapıyor? (kompülsiyonlar). Kaçındığı durumlar, davranışlar neler? Tüm bunlar bir veya birkaç değerlendirme görüşmesinde belirlenir. Sonrasında obsesyonları normalleştirme ve kabullenme üzerinde çalışılır. Normaldir çünkü benzer düşünceler her insanın aklına gelebilmektedir. Düşüncenin aklına geliyor olması yapacağı anlamına gelmez. Düşünce aklına geliyor diye vuku bulma olasılığı yükselmez. Düşünce aklına geliyor diye günah işlemiş olmaz vs. Kişinin tüm çapası bu düşüncenin aklına gelmesini önlemeye çalışmak, geldiği zaman da düşünceyi zihninden uzaklaştırmaya çalışmaktır. Bilakis uyguladığı bu yöntem düşüncenin daha sık ve daha şiddetli aklına gelmesine yol açar.
Terapide ele alınan konulardan bir tanesi de budur. Uygulanan temel terapi yöntemlerinden bir diğeri danışanın obsesyonlarını ve bu obsesyonlara yüklediği anlamları yeniden değerlendirmek yani bilişsel yeniden yapılandırmaktır. Sonrasında danışanın kompülsiyonları, kaçınmaları ve güvenlik sağlayıcı davranışları ele alınır. Danışan obsesyonu aklından uzaklaştırmak ve obsesyonun aklına gelmesinin ortaya çıkarttığı kaygıyı azaltmak için bir takım davranışlar yapar. Bunlara kompülsiyon ya da nötralizasyon denildiğinden bahsetmiştik.. Bu davranışlar anlık olarak danışanın kaygısını azaltsa da uzun vadeli hem düşüncenin daha sık aklına gelmesine, hem de kaygının şiddetinin ve sıklığının artmasına hizmet eder. Bunun yerine danışandan düşüncenin aklına gelmesine izin vermesi, düşünceyi nötralize etmeye çalışmaması istenir. Bunun olması için danışan obsesyonunu tetikleyen durumlara maruz bırakılır (exposure). Örneğin yere düşen bir kalemi hastalık bulaşır düşüncesiyle almaktan kaçınan, alsa bile ellerini kompülsif bir şekilde yıkayan bir danışandan yerdeki kalemi alması, kaygısı olsa bile elini yıkamaması istenir. Bu deneyler seansta birlikte yapılır. Sonrasında benzer durumları seans dışında kendisinin uygulaması istenir. Ellerini sadece belli durumlarda, örneğin tuvaletten sonra, yemeklerden önce, sokaktan eve geldiğinde yıkaması ve yıkarken de öyle dakikalarca ve defalarca değil, 20- 25 saniye ve bir defa yıkaması istenir. Bu durum önce kaygısının şiddetlenmesine yol açar. Ama zaman geçtikçe kaygısı azalır. Bunu uyguladıkça danışan daha az kaygılandığını ve artık düşüncelerin aklına daha az geldiğini fark eder. Diyelim danışan kapı kollarını peçeteyle açıyor. Bunu yapmaması, kapı kollarını normal bir şekilde tutarak açması istenir. Umumi tuvaletlere gitmiyor, gitmesi istenir. Gerektiğinde bu çalışmalar ofis dışında terapist eşliğinde yapılabilir. Seanslarda danışanın uyguladığı bu exposure çalışmalarının sonuçları üzerinde ayrıntılı konuşulur. Bilişsel davranıuşçı terapi seansları toplamda 10-14 seans devam eder. Ortalama seans sayısı 8 dir. Danışanlar ortalama 5. Seanstan itibaren iyileşme etkisini hissederler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obsesif Kompülsif Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tamer Numan DUMAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi32 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'ın Yazıları
► Obsesif Kompülsif Bozukluk Psk.Ferit KARADAŞ
► Obsesif Kompülsif Bozukluk (Okb) Nedir? Psk.Güzide TÜRKYILMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Obsesif Kompülsif Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Yeme Bozuklukları Ocak 2016
► Neden Duygularımız Var? Aralık 2015
► Sınav Kaygısı Ocak 2015
◊ Sosyal Fobi Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:26
Top