2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Şap Hastalığı – Aphtes Epızootıca
MAKALE #15916 © Yazan Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ | Yayın Aralık 2015 | 9,838 Okuyucu
ŞAP HASTALIĞI – APHTES EPIZOOTICA

Evcil ve yabani çift tırnaklı hayvanlarda (Sığır, Koyun, Keçi, Domuz, Buffalo, İmpala, Geyik, Sığın, Antilop, Ceylan, Karaca vb.) görülen virus kökenli bulaşıcı ve yenidoğmuş ve küçük yavrularda öldürücü bulaşıcı bir hastalıktır. Halk arasında Tabak veya Dabak Hastalığı olarak ta bilinir.

ŞAP HASTALIĞININ TANIMI

Evcil ve yabani tün çift tırnaklı hayvanlarda (Sığır, Koyun, Keçi, Domuz, Geyik, Sığın, Antilop, Ceylan, Karaca vb.) görülebilen, Akut durumlarda yenidoğmuş ve küçük yavrularda Apoplektik formda Endocarditis ten dolayı ölüme neden olan, Kronik durumlarda ise et, süt, işgücü ve dölverimi düşüklüğüne neden olan etkeni bir virus olan çok bulaşıcı bir hayvan hastalığıdır. Ülkemizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ nca İhbarı Mecburi Hastalıklar grubunda yer alır. Şap hastalığının Mortalitesi (Öldürücü gücü) düşük olmasına karşın Morbiditesi (Hastalığın bulaşıcılığı) çok yüksektir. Şap Hastalığı WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından Zoonoz Hastalıklardan (Hayvandan insana bulaşan hastalıklar) birisi olarak kabul edilmiştir. Şap Hastalığına yakalanmış bir ineğin iyi pişirilmemiş sütünü içen özellikle bebekler ve süt çocukları Şap Hastalığı’na yakalanabilmektedirler. Gelişmesini tamamlamış insanlara Şap Hastalığının bulaşması ender olarak görülür.

ŞAP HASTALIĞININ TARİHÇESİ

Şap hastalığı tarihte ilk defa Hieranymus FRACASTORIUS tarafından 1546 yılında tanımlanmıştır. 1921 yılında HURLIMANN’ ın Şap hastalığı üzerindeki çalışmaları Evcil ve yabani çift tırnaklı hayvanların Şap hastalığından yüzyıllardır etkilendiklerini kanıtlamıştır. Filtreleri geçen bir virus olarak tanımlanan Şap hastalığı virusunun 1897 yılında LOEFLER ve FROSH isimli bilim insanları İdendifikasyonunu yapmışlardır. İngiltere’ de Şap hastalığı ilk olarak 1839 yılının Temmuz ayında görülmüştür. 1869 – 1871 yılları arasında 92.162 mihrakta Şap hastalığı çıkmış ve 1.344.525 baş hayvan Şap hastalığına yakalanmıştır. Bundan dolayı Şap hastalığı İhbarı Mecburi Hayvan Hastalıkların dahil edilmiştir.

Ülkemizde Şap hastalığı Osmanlı Devleti zamanında epey büyük kayıplara yol açmış ve 1914 yılında Osmanlı Devletinin İstatistik İdare- i Umumiyesi tarafından Resmi Devlet kayıtlarına geçirilmiştir.

Şap hastalığının 1922 yılında birden fazla Antijenik tipi olduğu VALLEE ve CARRE adlı bilim insanları tarafından Fransa’ da tespit edilmiştir. Şap hastalığı virus’ unun iki tipi O (Oise) ve A (Allemagne) olarak adlandılmıştır.

1926 yılında Almanya’ da üçüncü bir Şap hastalığı virusu tipi – Tip C bulunmuştur.
Şap hastalığı virusu’nun diğer üç Antijenik tipi PIRBRIGHT ENSTİTÜSÜ’ nde saptanmıştır. Bu üç tip Afrika’ nın güney kısmında bulunduğundan SAT (South African Territores) 1, 2, 3 olarak adlandırılmışlardır.

Şap hastalığının 7. Antijenik tipi ise 1954 yılında Pakistan’ da daha sonra diğer Asya ülkelerinde bulunmuştur ve bundan dolayı Asia - 1 olarak adlandırılmıştır.
Şap hastalığının bu 7 tipinin alt tipleri de bulunmaktadır.

Şap hastalığı ülkeler arası canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini olumsuz yönde etkileyen, büyük ekonomik kayıplara neden olan, çift tırnaklı hayvanların akut ve çok bulaşıcı viral bir hastalığıdır.

Şap virusu, Antijenik olarak değişkenlik gösteren viruslardan biridir ve 7 farklı Serotipi (A, O, C, Asia - 1, SAT1, SAT2, SAT3) vardır. Bu Serotipler çok sayıda Alttip ve Varyanta sahiptir. Diğer tek iplikçikli RNA viruslarında olduğu gibi Şap hastalığı virusu da doğal koşullarda yüksek mutasyon oranına sahiptir Antijenik varyasyon en çok A tipinde belirgindir. Bunu O ve C tipleri takip eder. Asia - 1 suşları arasında da önemli Antijenik varyasyonlar saptanmıştır. Bu çeşitlilik Şap hastalığı ile mücadelede Aşı kullanımını güçleştiren bir etmendir. Sınırlı sayıda bulunan Şap aşısı suşları, dünyanın farklı bölgelerinde, bazen aynı bölgede mevcut Şap virusları için etkili bir koruma sağlayamaz

Şap hastalığı virusu, Picornaviridae ailesi Aphtovirus alt grubu içerisinde yer alır. Şap hastalığı virusu, pH 7- 9 arasında stabil olmakla birlikte en dayanıklı olduğu pH değerleri 7.2 ile 7.6 arasıdır. Bunun haricindeki pH değerlerinde hızla inaktive olur. Çeşitli kimyasal maddeler, şap hastalığı virusunu Asit ve Alkali pH değerlerinde inaktive ederler. Bunlar arasında Sülfirik asit, Fosforik asit, Sitrik asit, Asetik asit ve Formik asitler ile Sodyum karbonat, Sodyum metasilikat ve Sodyum hidroksit sayılabilir. Saha koşullarında % 4' lük Sodyum karbonat ve % 1' lik Sodyum hidroksit rahatlıkla kullanılabilir.

Düşük ısı derecelerinde stabil olan şap hastalığı virusu 50 C derecenin üzerinde kısa sürede inaktive olur. Bununla birlikte Kemik iliği ve Lenf düğümlerinde uzun süre canlı kalabilir. Şap hastalığının doğal epidemiyolojisinde rol oynayanlar içinde Sığır, Domuz, Koyun ve Keçi, özellikle Asya ve Güney Amerika’da Su Buffaloları, Afrika’ da Afrika Buffaloları, Kudu ve İmpala’ lar büyük öneme sahiptirler. Belirli koşullar altında Şap hastalığını bulaştırabilecek hayvanlara örnek olarak Geyik, Deve, Lama ve Hindistan Filleri verilebilir. Şap hastalığına dirençli Köpek ve At gibi hayvanlar Şap hastalığının mekanik olarak taşınmasında rol oynarlar.

Direk temas, Enfekte ve duyarlı hayvanlar arasında en yaygın bulaşma biçimidir.

Şap hastalığı mihraklarının yaklaşık % 95' inde bulaşma direk temasla olur. Birbirlerine çok yakın mesafede bulunan hayvanlar arasında oluşan Aerosol bulaşma direk temasın en önemli yoludur.

Şap hastalığı virusu hayvanların soludukları havada enfeksiyondan 5 gün sonrasına kadar bulunabilmektedir.

Solunan havada Domuzların, Sığır ve Koyunlara oranla daha fazla virus çıkardıkları saptanmıştır.

Sığırlar geniş solunum hacimleri ile hava yolu ile Şap hastalığı enfeksiyonuna en duyarlı olan hayvanlardır.

Türkiye’ de Şap hastalığı mihraklarında yapılan incelemelerde, hastalığın en yaygın bulaşma yolunun direk bulaşma olduğu bildirilmiştir. Bu bulaşma şeklinde genellikle hayvan hareketleri ve hayvan pazarlarının çok büyük rolü vardır.

Şap hastalığının en önemli Epidemiyolojik özelliklerinden birisi de Şap hastalığı virusunun hava yolu ile çok uzak mesafelere taşınması nedeniyle hastalığın yayılmasıdır.

İnsan ve hastalığın konakçısı olmayan hayvanlar (Kuşlar, Fareler, Gelincikler, vb.), Şap hastalığı virusu ile bulaşık materyaller (yem, ot, su, vb.), Nakil araçları, Et, Et ürünleri, Süt, Süt ürünleri, Suni tohumlama ve Embriyo transferi Şap hastalığı için büyük Enfeksiyon kaynağıdırlar.

Hasar görmüş boynuzlaşmış epitel dokusuna direk Şap hastalığı virusu girişi dışında, Yutak bölgesi Şap hastalığı enfeksiyonun primer bölgesidir.

Viremi devresinden veya Şap hastalığı’ nın Klinik belirtilerinin görülmesinden 1 - 3 gün önce bu bölgede Şap hastalığı virusu saptanabilir.

Şap hastalığı virusu, Yutaktaki primer replikasyonu takiben Lenf sistemine geçerek, kan yoluyla doku ve organları enfekte eder.

Viremi dönemi yaklaşık 4 - 5 gün sürer. Klinik belirtilerin görülmesinden önce Şap hastalığı virusu sekret ve ekskret’ lerde vardır.
Hedef dokulara (ağız, deri ve dilin boynuzsu epiteli) taşınan Şap hastalığı virusu burada depolanır ve ikinci replikasyona başlar.

Şap hastalığı virusuna karşı konakçı reaksiyonu, klinik belirtilerin görülmesinden 3 - 4 gün sonra, özellikle Antikor yanıtı şeklinde saptanır.

Şap hastalığı virusunun titrasyonu düşerken nötralizan antikorlar yükselir ve bu bağışıklık yanıtı dolaşımdaki Şap hastalığı virusunun temizlenmesinde genellikle yeterli olmakla birlikte, taşıyıcılık durumunun oluşumunu engelleyemeyebilir.

Bu taşıyıcı hayvanlardan Sığırlarda Probang yöntemi ile enfeksiyondan 2.5 yıl sonra dahi Şap hastalığı virusu saptanabilmektedir.

Bu süre Afrika Buffalolarında 5 yıl, Koyunlarda 6 ay, Geyiklerde 11 hafta kadardır. Domuzlarda taşıyıcılık oluşmaz.

Antikorlar dolaşımdaki virusu etkin bir şekilde temizler. Bununla birlikte, epitelde 10-14 gün süre ile virus tespit edilebilmektedir.

Şap hastalığı Enfeksiyonun ağır seyrettiği durumlarda, veziküller genişler ve yara şeklini alır. Veziküllerin içi açık renkte seröz sıvı ile doludur. Veziküller genellikle kabuklaşır ve bu kabuklar yaklaşık 24 saat sonra düşer. Kabukların ayrılmasından sonra kırmızı renkte ülserler açığa çıkar.

Birkaç gün sonra lezyonlar üzerinde nekrotik epitel parçaları meydana gelir. Özellikle ağız bölgesinde ve dil üzerinde hastalığa özgü granülasyon dokusu oluşur.

Bazı Şap hastalığı virusu suşları, genç hayvanlarda kalbe büyük zarar vererek Akut Myokarditis’ e yol açar ve beyaz - gri nokta veya şeritler kalbe Kaplan postu (Tiger line) görünümü verir.

Hiperakut vakalarda kalpte makroskopik lezyonlar görülmeyebilir ve sıklıkla epitel dokusunda veziküler lezyonlara rastlanmaz.

Bununla birlikte genellikle kalpten ve kandan virus izole edilebilir.

Hastalığın ilk devresinde viremiden dolayı hayvanlarda ateş görülür. Bu dönemde ateş 40 – 41 C dereceye çıkar. Ancak bu devre kısa sürer ve ateşsiz dönem başlar.

Daha sonra ağızda veziküllerden dolayı iştahsızlık ve depresyon görülür. Şap virusunun en çok yayıldığı dokular özellikle ağız, ayak ve meme epitelidir. Genç hayvanlarda ilk belirti yüksek ateştir. Bunu ağız mukozasında, ayaklarda tırnak arası ve korona bölgesinde, memelerde veziküllerin oluşumu takip eder. Sığırlarda ağız lezyonları Koyun, Keçi ve Domuzlardan daha şiddetlidir.


Veziküllerden dolayı ağızdan bol miktarda ip gibi uzayan salya akmaya başlar. Ağızda bol salya mevcut olup, mukoza kırmızı ve sıcaktır. Dil ve dudakların iç yüzeyinde, yanak, dişetleri ve damakta veziküllerin oluştuğu görülür.

Koyunlarda klinik belirtiler hafif seyreder. Şap hastalığı virusu miktarına bağlı olarak hastalığın inkubasyon süresi 2-14 gün arasında değişmektedir.

Koyunlarda belirtiler sığırlardakine benzer, fakat daha hafif seyreder ve bazen varlığı bile anlaşılamaz. Ağızdaki lezyonlar küçük ve çabuk kaybolan niteliktedir. Çoğu zaman ayaklar daha duyarlıdır, topallık klinik belirtilerin başında gelir

Şap hastalığının Teşhisinde önceleri Komplement fikzasyon testi kullanılmıştır. Günümüzde ise ELISA testi, spesifikliği ve duyarlılığının yüksek olması, çok sayıda örnek ile aynı anda çalışabilmeye olanak vermesi gibi avantajları nedeniyle, lezyonlu epitel dokusundan hazırlanan süspansiyondaki spesifik Şap hastalığı virusunun saptanması amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır.

Ayrıca Şap hastalığı virusu izolasyonu için hücre kültürü pasajları, ELISA ile birlikte doğrulayıcı test olarak kullanılmaktadır.

Son yıllarda Şap hastalığı teşhisi için RT - PCR (Reverse Transcriptase – Polymerase Chain Reaction) Testi geliştirilmiştir.

Şap hastalığının kontrolü, ülkenin hastalık kontrol politikaları ve epidemiyolojik durumuna bağlıdır.

Şap hastalığından ari ülkelerde kontrol, hastalığın var olduğu ülkelerden yapılan hayvan ve hayvansal ürünlere uygulanan sınırlamalar ile Şap hastalığı virusunun ülkeye girişinin önlenmesine yöneliktir.

Bu ülkelerde bir Şap hastalığı salgının görülmesi durumunda, zorunlu kesim, karantina ve çevre aşılaması uygulanır.

Şap hastalığının endemik olduğu ülkelerde ise uygun serotipte inaktif aşılarla yapılan koruyucu aşılamalar ile sanitasyon uygulamaları kombine edilerek hastalığın insidensinin düşürülmesine yönelik önlemler kullanılmaktadır.
Şap aşısının hastalığı kontrol yeteneği, üretilen spesifik antikor düzeyi ile orantılıdır.

Şap aşısının potensi aşılama programı, spesifik immun yanıt ve yeniden maruz kalmanın sıklığı ile ilgili olduğu kadar saha ve Şap aşısı suşunun Antijenik yakınlığı ile de ilişkilidir.

DÜNYADA ŞAP HASTALIĞI
Şap hastalığı dünyanın birçok bölgesinde endemik olarak görülen bulaşıcı bir hayvan hastalığıdır.
Şap hastalığı nedeniyle canlı hayvan ve hayvan ürünlerinin uluslararası ticaretinde her zaman en önemli sınırlama ve gerileme görülmüştür.
Dünya Ticaret Örgütünün bir çok sınırlamayı kaldırması ile Şap hastalığı daha da büyük bir önem kazanmıştır.
Şap hastalığının yayılmasını önlemeye yönelik düzenlemelerin arttırılması uyumu zorlaştırarak ve yasal olmayan ticareti arttırarak ters bir etki yaratmıştır. Bu da Şap hastalığının yayılmasını artırıcı etki yapmıştır.
Şap Hastalığı çok bulaşıcı olması, birbirleri ile çapraz koruma sağlamayan farklı serotipleri ile evcil ve vahşi birçok geviş getiren hayvanda hastalık yapabilmesi nedeniyle kontrolü çok zor bir hastalıktır.
Şap hastalığını eradike etmeyi başarmış gelişmiş ülkelerde hastalığın tekrar görülmesi ülke ekonomisini derinden etkilemekle birlikte eradikasyon için uğraşan fakat bunu başaramamış gelişmekte olan ülkelerde de çok büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Coğrafi olarak izole bir bölgede bulunmak Şap hastalığının eradikasyonuna yardımcı olabilir ancak globalleşme arttıkça tehlike de artmaktadır.
Hayvan hareketleri ve Hayvansal ürün ticareti hastalığın yayılmasında en büyük risk faktörüdür.
Şap Hastalığı Dünya Referans Laboratuarı (FMD – WRL) verilerine göre Şap hastalığı virusları içerisinde, dünyada en geniş yayılım gösteren Şap hastalığı virusu tipi O Panasia genotipi’ dir.
Bu denli bir yayılma bir Şap hastalığı virusu suşu için benzersizdir. Bu Şap hastalığı virusu Ortadoğu’ dan Tayvan’ a kadar uzanan bölgede mevcut tüm Şap hastalığı virusu suşlarına karşı bir üstünlük sağlamıştır.
Bu duruma virusun özelliklerinde bir değişikliğin mi neden olduğu bilinmemektedir. Ancak çok iyi veteriner servisleri olan ülkelerin kontrol mekanizmalarını geçerek yayıldığı bir gerçektir.
A.B.D.‘ de 1870-1929 yılları arasında 9 adet Şap hastalığı salgını çıkmıştır.
1924 yılındaki Kaliforniya ve Teksas eyaletlerindeki Şap hastalığı salgınlarında toplam 1048 sürüdeki 108.509 evcil hayvan ile 22.000 geyik itlaf edilmiştir.
1929 yılından beri dan beri A.B.D’ de Şap hastalığı görülmemektedir.
Meksika 1953 yılından itibaren Kanada ise 1952 yılından bu yana Şap hastalığından ari ülkelerdir.
Avustaralya’ da 1870 yılından beri Şap hastalığı görülmemiştir.
Geçen 10 yıl içinde, Arjantin, Paraguay, Uruguay ve Brezilya’nın güney eyaletlerinde Şap hastalığı kontrol programlarının etkinliğinde önemli ilerlemeler sağlanmıştır.
Uruguay’ daki 1990 yılında görülen Şap hastalığı salgınından sonra uzun bir süre hastalık görülmemiştir ve 1992 yılında Uruguay’ a OIE (Ofice İnternational Epidemiologie – Uluslar arası Salgın Hastalıklar Ofisi) tarafından 1992 yılında Aşılama yapılan hastalıktan ari ülke statüsü verilmiştir. Uruguay 1994 yılında koruyucu Şap aşılamasını durdurmuş 1995 yılında OIE tarafından Şap hastalığında Aşılama yapılmayan hastalıktan ari ülke olarak ilan edilmiştir. Uruguay’ da 2000 yılının Ekim ayına kadar Şap hastalığı görülmemiştir. En son 2001 yılının Kasım ayında Uruguay’ da tekrar Şap hastalığı görüldüğü ve Uruguay hükümeti tarafından OIE ye Şap hastalığı rapor edilmiştir.
Arjantin ve Paraguay 1997 yılında OIE tarafından Şap hastalığından Aşılama ile hastalıktan ari ülke olarak ilan edilmişlerdir. Ancak 2000 yılında Arjantin’ de Şap hastalığı tekrar görülmüştür.
2000 yılı yazında Paraguay’ daki Şap hastalığı salgınını Uruguay, Brezilya ve Kolombiya ülkelerindeki Şap hastalığı salgınları takip etmiştir.
Arjantin resmi makamları ülkelerinde görülen şap hastalığı salgınından Paraguay’ daki Şap hastalığı salgınını sorumlu tutarken Arjantin gazeteleri tarafından 20.000 baş hayvanın Paraguay’ dan yasadışı yollarla Arjantin’ e sokulduğunu ve Şap hastalığının bu hayvanlar ile Arjantin’ e bulaştığını iddia etmişlerdir.
Brezilya’nın iki güney eyaleti Rio Grande do Sul, (Uruguay ile sınır bir eyalet) ve Santa Catarina 1994 yılı Ocak ayı ve 1993 yılı Aralık ayı arasında Şap hastalığından ari olarak rapor edilmiş ve bu iki eyalet 1998 yılında Aşılama ile Şap hastalığından ari eyalet olarak ilan edilmiştir.
Brezilya hükümeti tarafından 1998 yılı Mart ayında Paraguay sınırına yakın bir yerde, O tipi Şap hastalığı salgını OIE’ ye rapor edilmiştir. 2000 yılının Ağustos ayında Rio Grande do Sul eyaletinde Şap hastalığı tekrar görülmüştür.
1997 yılında Bolivya, Kolombiya ve Ekvador ülkelerinde A ve O tipi Şap hastalığı salgınları OIE’ ye rapor edilmiştir.
Odak sayıları önceki yıllarla karşılaştırıldığında Güney Amerika ülkelerinde Şap hastalığında durumun iyiye gittiği gözlenmektedir.
Güney Amerika’daki salgınlardan A ve O tipi viruslar izole edilmiştir.
Şili ve Guyana halen aşılama uygulanmayan hastalıktan ari ülke statüsüne sahiptir.
Afrika’daki Şap hastalığı salgınlarında SAT1, SAT2, SAT3, A ve O tipi viruslar izole edilmiştir.
Zimbabwe, Namibya, Botswana ve Güney Afrika Cumhuriyeti ülkeleri hariç geri kalan Afrika ülkelerinin çoğunda Şap hastalığı endemik olarak hala görülmektedir.
Şap Hastalığının Afrika kıtasında yayılmasında Afrika Buffaloları ve İmpalalar gibi yabani çift tırnaklı hayvanlar önemli rol oynamaktadır.
Şap hastalığının viruslarından SAT2 serotipi, Buffalo bulunan büyük bir çiftliğe komşu halka ait bir alanda aşılanmamış Sığırlarda çıkmıştır.
Nükleotid dizi analizi, Şap hastalığı salgınına yol açan suş ve Buffalolardan elde edilen Probang izolatının çok yakın bir şekilde ilgili olduğunu göstermiştir.
Hayvancılık işletmesinin ve halka açık alanın iki çitle ayrılmış olması nedeniyle İmpalaların çitleri atlayarak Şap hastalığı enfeksiyonunu Buffalo ve Sığırlar’ a bulaştırmış olabilecekleri düşünülmektedir.
SAT 2 serotipi ve antijenik olarak yeni bir tip A suşu Eritre’ den gönderilen örneklerden izole edilmiştir.
Cezayir, Tunus ve Libya’ daki durum çok net olmamakla birlikte Mısır’ da O serotipi Şap hastalığı salgınları çıkmaya devam etmektedir.
Dünya Referans Laboratuvarına (WRL) Fildişi sahili, Mali, Moritanya, Ruanda, Senegal ve Libya’ dan örnekler gönderilmektedir, fakat bu Afrika kıtasındaki gerçek durumu yansıtmamaktadır.
A serotipi Mali, Moritanya, Gambiya ve Senegal’ den gönderilen örneklerden izole edilmektedir. Bu durum bu bölgede yoğun bir Şap hastalığı salgını olduğunu düşündürmektedir.
2000 yılı yaz aylarında Güney Afrika’ da, Şap hastalığı nedeniyle Et ticaretinin engellenmesinden dolayı Et ihracatı ile uğraşanların uğradığı zarar 257.700.000 Amerikan Doları olarak tahmin edilmiştir.
Çin’ in bazı bölgeleri, Bengladeş, Myanmar, Tayland, Laos ve Kamboçya ülkelerinde, Şap hastalığı yoğun bir şekilde devam etmektedir.
Bu ülkelerdeki Şap hastalığı virusunun O serotipine, A tipine ve Asia -1 tipine bağlı olduğu bildirilmiştir.
Pakistan, Afganistan, Sri Lanka ve Vietnam ülkelerinden gönderilen örneklerden O serotipi, Nepal örneklerinden ise Asia -1 serotipi ve O serotipi izole edilmiştir.
Kırgızistan ve Türkmenistan’ da da rapor edilen Şap hastalığı virusunun identifkasyonunda ise O serotipi saptanmıştır.
Malezya, Şap hastalığından ari ülke statüsü kazanma çabalarında iken Malezya’ dan gönderilen örneklerden O serotipi, A serotipi ve Asia–1 serotipinde Şap hastalığı virusları izole edilmiştir.
Filipinler’ deki Domuzlarda görülen Şap hastalığı salgınlarında ise Şap hastalığına neen olan virusun O serotipinde olduğu saptanmıştır..
Tayvan’ da ilk defa 1929 yılında görülen ve daha sonra bir daha görülmeyen Şap hastalığı salgını 1997 yılı Mart ayında tekrar görülmüş ve teşhis edilmiştir
Tayvan’ da görülen bu Şap hastalığının Şap virusunun O serotipden kaynaklandığı ve Genetik olarak Hong Kong ve Filipinler’ de görülen Şap hastalığı virusu suşlarına benzediği saptanmıştır.
Şap hastalığı virusunun muhtemelen yasal olmayan yollarla ithal edilen Et ve Et ürünleri ile Çin’ den bulaştığı sanılmaktadır.
Şap hastalığı virusu hızla adaya yayılmış ve kontrol programı çerçevesinde 4 milyon Domuz ötenazi uygulanarak imha edilmiştir.
1934 yılından beri Şap hastalığından ari olan Güney Kore’ de 2000 yılının Mart ayında Şap hastalığı tekrar saptanmıştır.
Güney Kore’ de görülen bu Şap hastalığı salgınından dolayı Japonya gibi ticaret ortakları Güney Kore’ ye ticaret kapılarını kapatmıştır. Güney Kore sırf bu Şap hastalığından dolayı 2000 yılında yaklaşık 400.000.000 Amerikan Doları zarara uğramıştır.
Türkiye, İran, İsrail, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ dan Dünya Referans Laboratuvarı’ na gönderilen örneklerde A, O ve Asia-1 tipi Şap virusları saptanmıştır.
Antijenik olarak O serotipi izolatları önceki yıllarda izole edilenlerle benzer olarak bulunmakla birlikte İran’ dan elde edilen A serotipi izolatları, Dünya Referans Laboratuvarı (WRL) veri tabanına göre diğer izolatlardan Antijenik ve Genetik olarak farklı olduğu saptanmıştır.
Ülkemizde Trakya bölgesinde yapılacak Şap aşılamasında kullanılacak Şap aşıları için, A tipi İran 96 Şap hatalığı virusu suşunu içeren Şap aşılarının Avrupa’ da üretilmesi konusunda görüş birliğine varılmıştır.
Bu aşılar AB ülkelerinde üretilerek ülkemize getirilmiş ve Trakya bölgesindeki evcil çift tırnaklı hayvanların tamamı Şap hastalığına karşı bu ithal aşılarla aşılanmaya başlamıştır.
Avrupa genelde Şap hastalığından aridir. Ancak zaman zaman hastalık görülmekte olup bunlar uygulanan Şap hastalığına yakalanmış hayvanların zorunlu kesim politikası ile yok edilmektedir.
Son yıllarda İtalya' da 1993 yılında, Yunanistan' da 1994 yılında, 1996 yılında ve 2000 yılında Bulgaristan'da 1991 yılında, 1993 yılında ve 1996 yılında Şap hastalığı çıkmış ve tamamen eradike edilmistir.
Bu ülkelerin yanı sıra Arnavutluk, Makedonya ve Yugoslavya' da da Şap hastalığı görülmüş ve tamamen eradike edilmiştir.
2001 yılında İngiltere, Fransa, Hollanda ve İrlanda ülkelerinde O tipi Şap hastalığı çıkmış ve OIE ye bildirilmiştir.
Avrupa Birliği 1997 yılı süresince Şap hastalığından ari idi. Bununla beraber düzenli aşılamalar Yunanistan ve Bulgaristan sınırındaki Türkiye’ nin Trakya bölgesinde yeniden uygulamaya alınmıştır.
Hem Bulgaristan hemde Yunanistan 1996 yılındaki O tipinden meydana gelen Şap hastalığı salgınından sonra ari olarak deklare edilmiştir.
1997 yılındaki A serotipinden kaynaklanan Şap hastalığı salgınlarından sonra Yugoslavya, Arnavutluk ve Makedonya’ da ne yeni Şap hastalığı salgınları ne de Persistant vakalar görülmemiştir.
Gürcistan’ da 1997 yılında yoğun bir şekilde O tipinin neden olduğu Şap hastalığı salgınları gözlenmiştir. Ermenistan’ da da Şap hastalığı meydana gelmiş yine Şap hastalığına neden olan virusun identifikasyonunda O tipi olduğu saptanmıştır.
TÜRKİYE’DE ŞAP HASTALIĞI
Şap hastalığı Türkiye'de uzun zamandan beri Dabak veya Şap olarak bilinmektedir. İlk istatistiki bilgiler 1914 yılında yayınlanan Tarım İstatistiklerinde vardır.


Osmanlı döneminde özellikle Trakya bölgesinde olmak üzere birçok salgın görülmüştür. Bu bilgilere göre 1914 yılında Osmanlı ülkelerinde 9455 Şap hastalığı vakası saptanmış ve Şap hastalığına yakalanan hayvanlardan 4327’si ölmüştür.


Ayrıca ülkemizde Balkan ve 1.Dünya Savaşları sırasında birkaç defa tehlikeli Şap hastalığı salgınlarının varlığı bilinmektedir.


Ülkemizde 1952 yılına kadar Şap hastalığına neden olan Şap hastalığı virusu tipleri hakkında bilgi yoktu.
8 Ocak 1952 tarihinde çeşitli bölgelerden toplanan 4 virus izolatının Fransa’ da test edilmesi sonucu 2 izolatın A, 1 izolatın O ve 1 izolatın da C tipi Şap hastalığı serotipi olduğu anlaşılmıştır.
Şap hastalığı hakkındaki geniş bilgi ve kayıtlara ise 1957 yılından sonra rastlanmaktadır.

1957 yılında görülen büyük Şap hastalığı salgınını takiben, 1958 yılında Etlik Veteriner Bakteriyoloji Enstitüsü bünyesinde geçici bir Şap Laboratuvarı ve daha sonra ise 1967 yılında ise T.C. Tarım Bakanlığı bünyesinde bağımsız Şap Enstitüsü kurulmuştur.


Ülkemizde 1957 yılındaki büyük salgına O tipi Şap hastalığı virusunun yol açtığı bildirilmiştir.
SAT-1 1962 yılında Afrika dışında ilk olarak Bahreyn' de görülmüştür. Kısa sürede Mezopotamya bölgesine yayılmış ve Orta - Doğu ve Anadolu' yu içine almıştır.
Avrupa Şap Hastalığı Komisyonu 20 - 21 Temmuz 1962 tarihinde Roma' da çok acil olarak toplanmış FAO kaynaklarından Türkiye' ye özel tip Spesifik Trivalan Şap aşısının üretimi ve ücretsiz olarak gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Şap hastalığı aşılamasına 1962 yılında başlanmıştır. FAO ile işbirliği ile Trakya tampon bölge ilan edilmiştir. Yetersiz aşı nedeniyle önce sadece Edirne, daha sonra Kırklareli ve Tekirdağ illeri ve Çanakkale’ nin Eceabat ve Gelibolu ilçeleri de tampon bölgeye dahil edilmiştir.
SAT-1 3 Ekim 1963 tarihinten sonra Trakya' da görülmemiştir. 21 Haziran 1965' tarihinden sonra da Anadolu' da bu tipe karşı Şap aşılaması yapılmamıştır.


Ülkemizde görülen Şap virusu tiplerinin belirlenmesi, bu tiplere karşı Şap aşısı üretiminin yapılması, bağışıklık düzeyinin belirlenmesi ve Şap hastalığı ile ilgili Araştırma ve Eğitim çalışmaları T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Şap Enstitüsü Müdürlüğü’nce yürütülmektedir.

1962-1965 yılları arasında O1, SAT1 ve A22 tipi Şap hastalığı virusları büyük Şap hastalığı salgınlarına yol açmıştır.

1973-1978 arası görülen ASIA1 tipi Şap hastalığı salgınlarına daha sonra 1983 – 1985 yılları arasında da rastlanmıştır. A22 ve O1 e karşı aşılamaya devam edilmiştir.
1967 - 1971 yılları arasında Trakya' nın durumunun iyileştirilmesine ve Şap aşısı üretiminin arttırılmasına çalışılmıştır.
Asia-1 tipi 1 Ağustos 1973 tarihinde İran' dan Türkiye' ye bulaşmıştır.
Ankara' da FAO, OIE ve AB temsilcileri ile birlikte acil bir toplantı yapılmış ve yeniden belirlenen tampon bölge için Şap Enstitüsü' nün üretim kapasitesinin yıllık 90 milyon Şap aşısı dozuna çıkarılması için kaynak düşünülmüştür.
Tampon bölgede hemen Trivalan Şap aşısı ile Şap aşılaması yapılmıştır.
Bunun sonunda hastalık kısa sürede kontrol altına alınmıştır. 1987 yılına kadar trivalan aşı kullanılmıştır.
1970 yılında tampon bölgedeki il sayısı arttırılmıştır. Trakya bölgesindeki bütün iller ve Çanakkale, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Sakarya batı tampon bölgesine, Suriye ve Irak sınırında Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin illeri sınırdan 20 km içeriye kadar Güney-Doğu tampon bölgesine dahil edilmiştir.
1983 yılında Hakkari, Van, Ağrı, Kars illerinin sınırdan 20 km içeride bulunan köyleri de tampon bölgeye dahil edilmiştir.
1985 yılından sonra ise O1 ve A22 tipleri görülmüştür.

1986 yılında Bilecik, Siirt, Diyarbakır ve Erzurum tampon bölgeye dahil edilmiş, fakat bir yıl sonra Diyarbakır ve Erzurum Aydın ve İzmir ile yer değiştirmiştir.
1988 de, tampon bölgedeki il sayısı Afyon, Bolu, Eskişehir, Kütahya, Manisa, Uşak ve Zonguldak' ında katılımı ile 28' e çıkmıştır.
1989 yılının Ekim ayında Brüksel' de yapılan Şap Hastalığı Zirvesinde alınan karar gereğince tampon bölge Trakya' dan Anadolu' ya kaydırılmış, Trakya' ya Ari Bölge Statüsü verilmiştir.
1990 - 1991 yılında Trakya bölgesinde Şap aşılamasına son verilmiştir.
Ancak 1997 yılında İran' dan yurdumuza yeni bir A tipi Şap hastalığı virusu girmiş ve A22 tipine karşı dominant özellik kazanmıştır.

1999 yılında ise Asia -1 tipi Şap hastalığı virusu yurdumuza girmiştir.

Trakya bölgesine Şap hastalığından Ari Bölge Statüsü verilmesinin bir amacı Trakya' dan Avrupa pazarına ihracat yapmaktır.
Ancak bu bölgede zaman zaman Şap hastalığının tekrar görülmesi Şap hastalığından Ari Bölge Statüsü’ nün değişmesine neden olmaktadır.
9 Kasım 2007 tarihinden bu yana Trakya bölgesinde Şap hastalığı görülmemiştir ve Şap hastalığından Arilik Statüsü’ nün tekrar verilmesi için OIE’ ye başvuruda bulunulmuştur.
Şap hastalığının kontrolü için karantina önemleri ile birlikte Şap aşılaması 1962 yılından beri uygulanmaktadır.
Şu anda O1, A İran ve ASIA1 tipi Şap hastalığı virusları ülkemizde Şap hastalığına yol açmaktadır.

Ülkemizde Şap hastalığı ile mücadelede Aşılama ve Karantina yöntemi kullanılmaktadır.

Ancak hayvan hareketlerinin çok fazla oluşu, Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızdan kaçak hayvan girişleri, Endüstriyel hayvancılığa geçilememesi ve Hayvan yetiştiricilerinin yeterince bilgilendirilememiş olması Şap hastalığı ile mücadeleyi güçleştirmektedir.

ETİYOLOJİ
Şap hastalığı virusu Picornaviridia ailesinden Aphthoviruslar grubuna dahil zarsız bir virus olup tek zincirli RNA taşımaktadır. Şap hastalığı virusunun A, O, C, SAT 1, SAT 2, SAT 3 ve Asia -1 olmak üzere 7 adet farklı serotipi vardır. Serotipler arasında çapraz koruma mümkün değildir.
Her serotipin çok sayıda alt tipleri vardır. Şap hastalığı etkeni virus pH 7 - 9 arasında stabil olmakla birlikte en dayanıklı olduğu pH değerleri 7.4 - 7.6 arasıdır. Çeşitli kimyasal maddeler Şap hastalığı virusunu asit ve alkali pH değerlerinde inaktive ederler.
Çeşitli koşullarda Şap hastalığı virusunun yaşama süreleri, Yapağıda 14 gün, Sığır derisi ve kıllarında 4- 6 hafta, Şap virusu ile enfekte sineklerde 10 hafta, Şap virusu bulaşmış ayakkabı ve lastik çizmelerde 11- 14 hafta, Saman ve Kuru otta 15 hafta, Kuru hayvan dışkısında kışın 6 ay, Yazın toprak yüzeyinde 3 gün, sidikte 40 gün kadardır.
EPİDEMİYOLOJİ
Şap hastalığına karşı Sığır, Koyun, Keçi, Domuz gibi evcil çift tırnaklı hayvanlarla yabani çift tırnaklılar duyarlıdır.
Şap hastalığının çok bulaşıcı olması nedeniyle geniş hayvan populasyonları salgından etkilenir.
Ekonomik kayıplar süt veriminde azalma, hayvanların gelişmesinde gerileme, gebe hayvanlarda yavru atma, buzağı, kuzu ve oğlaklarda ölümlerden ileri gelir. Ek olarak hayvan ve et, süt tozu, sakatat veya sperma, embryo gibi hayvansal ürünlerin ticaretinin engellenmesi nedeniyle kayıplarda meydana gelir.
Genellikle hastalık 10 Km içinde yayılır. Rüzgar ile virus partikülleri daha uzun mesafelere yayılabilir. Uzun mesafelere yayılma bazı özel koşullar altında oluşur. 1982 yılında deniz üzerinden Fransa' dan İngiltere' ye Şap hastalığının bulaştığı saptanmış bir gerçektir.


Sığırlarda çeşitli sekret ve ekstretlerde şap hastalığı virusu, solunan havada 5 gün, salyada 15 gün, burun akıntısında 1 hafta, gözyaşında 3 gün, sütte 9 gün, şap hastalığına yakalanmış boğanın prepisyum’ unda 6 gün, taze spermada 10 gün, sidikte 1 hafta, dışkıda 15 gün hastalık yapma gücünü korur.
BULAŞMA VE YAYILMA
Sığırlar daha fazla kapasitede hava solumaları ve enfeksiyona yakalanmak için daha az virusa ihtiyaç göstermeleri nedeniyle koyun ve keçilerden daha yüksek hastalığa yakalanma riski taşırlar. Büyük sürüler bireysel hayvanlardan ve küçük sürülerden daha fazla hastalık riski taşırlar.
Genel olarak bulaşma 3 şekilde olur.
1.DİREK TEMAS İLE BULAŞMA
En yaygın bulaşma şeklidir. Şap hastalığı mihraklarının yaklaşık % 95’inde görülür. Hasta hayvan hareketleri bulaşmada önemli rol oynar. Hasta ve sağlam hayvanların bir arada bulundurulması ile hastalık meydana gelir.
2.HAVA YOLU – AEROGEN YOL İLE BULAŞMA
Hastalık hava yoluyla da bulaşır. Rüzgarın yönü, Rüzgarın hızı, Hava sıcaklığı, Havadaki nem oranı bulaşmada önemli faktörlerdir. Rüzgar ile hastalık etkeni daha uzun mesafelere de (60 km) yayılabilir.
3.İNDİREK BULAŞMA
İnsan aracılığı ile bulaşma (Hayvan Celepleri, Hayvan bakıcısı, Hayvan sahibi, Çiftçiler, Konuklar vb.)
Hastalığın doğal konakçısı olmayan hayvanlar vasıtası ile bulaşma (kedi, köpek, kuşlar, fareler, vs.),
Hastalıklı malzemeler (yem, ot, su, vs.) ve nakil araçları ile bulaşma, Et ve et ürünleri ile bulaşma, Süt ve süt ürünleri ile bulaşma, Suni tohumlama ve Embriyo transferi ile bulaşma.
Karkasta bulunan viruslar kesim sonrası laktik asit tarafından inaktive edilir Fakat, Kemik iliği ve Sakatatta bulunan Şap hastalığı virusları pH da herhangi bir değişiklik olmadığından enfeksiyon kaynağı olabilir.
PATOGENEZ

Şap virusu Oro-nasal (ağız – burun yolu) yolla organizmaya girer.
Şap hastalığı virusu yutak bölgesindeki lenfoid dokuya ulaşarak burada çoğalır. Bunu takiben Şap virusu lenf sistemine geçerek, kan yoluyla doku ve organları enfekte eder.
Klinik belirtilerin görülmesinden önce Şap virusu sekret ve ekskretlerde vardır.
Şap virusu çok küçük toz zerrecikleri içinde, alveoler bölgelere ve kan makrofajları yüzeyine direk taşınabilir. Hedef dokulara taşınan Şap virusu burada depolanır ve çoğalmaya başlar.
Canlı hayvanlarda veziküler lezyonların görülmesine ek olarak, postmortem muayenelerde Rumen piluslarında büyük lezyonlar bulunabilir.
Kas dokusunda düzensiz sarımsı çizgiler veya parankimatöz dejenerasyonla karakterize lezyonlar şekillenmektedir.
Bazı Şap virusu suşları hem yetişkin hem de genç hayvanlarda kalbe büyük zarar vererek myokard dejenerasyonuna yol açar ve kalp kaplan postu (Tiger line) görünümü kazanır.
Benzer lezyonlara iskelet kaslarında da rastlanabilir.
Enfeksiyonun ağır seyrettiği durumlarda veziküller genişler ve yara şeklini alır. Veziküllerin içi açık renkte seröz sıvı ile doludur. Genellikle kabuklaşır ve bu kabuklar yaklaşık 24 saat sonra kopar. Kabukların ayrılmasından sonra kırmızı renkte ülserler açığa çıkar. Birkaç gün sonra lezyonlar üzerinde nekrotik epitel parçaları meydana gelir. Özellikle ağız bölgesinde ve dil üzerinde hastalığa has belirli granülasyon dokusu oluşur. Lezyonların durumu hastalığın epidemiyolojisi hakkında bilgi verir.
Bütün vücut yüzeyindeki mikroskopik lezyonlar birbirine benzer görüntü oluşturur. En fazla epidermis üzerindeki Stratum spinosum katmanındaki hücreler enfekte olur. Bu hücreler şişkin, eozinofiliktir ve balon dejenerasyonu şeklinde adlandırılır. Hücreler arası bağlantılar bozulmuş, hücre sitoplazması dışarı sızmış, yıkıntılar çoğalmış ve mikro veziküller oluşmuştur. Mikro veziküller ödemle doludur. Hücre yıkıntıları ve makro veziküller, lökositlerle infiltre olmuştur. Bu olayları takiben süratle iyileşme görülür. Ülserlerin iyileşmesiyle yeni epiteller oluşur. Deri katmanındaki hücreler hiperemiktir.
Hayvanlarda, Şap virusunun titrasyonu düşerken nötralizan antikorlar yükselir. Enfeksiyonu takiben hayvanlar taşıyıcı durumda olabilirler.
Bu taşıyıcı hayvanlardan Probang yöntemiyle enfeksiyondan 2,5 yıl sonra dahi virus saptanabilmektedir. Şap hastalığı Enfeksiyonundan sonra Şap virusunun taşınması epidemiyolojik olarak çok önemlidir.
KLİNİK TABLO

Tipik Şap hastalığı vakalarında Sığırlar 3-6 gün inkubasyon devresi gösterirler, fakat bu süre 1-11 gün arasında değişebilir. Hastalık yüksek ateş, depresyon, solunum güçlüğü, ağız ve ayaklarda veziküllerin görülmesiyle karakterizedir.
Sağımdaki hayvanlarda belirgin olarak süt veriminde düşme görülür. Dil üzerinde, damakta ve dudaklarda içi saman rengi sıvı ile dolu veziküller görülür.
Hayvanlarda salya akması görülür. Veziküller birkaç saat sonra açılır ve açık kırmızı renkli ülserler meydana gelir. Genellikle ayaktaki rupturlar enfekte olur.
SIĞIRLARDAKİ KLİNİK SEMPTOMLAR
Yüksek ateş, Titreme, Cansız ve Donuk bakışlar, Salyalı ve şapırtılı ağız, Ağız, dil ve dudaklarda yaralar, Diş etlerinde hassasiyet ve içi dolu kabarcıklar, Hassas ve ızdıraplı ayaklar, Ağır vakalarda tırnakların düşmesi, Süt veriminde azalma, Buzağılarda ani ölümdür.
KOYUNLARDAKİ KLİNİK SEMPTOMLAR
Sığırlarda görülen belirtilere ek olarak, Durgunluk, Halsizlik, Aniden oluşan topallık, Sürüden ayrı yatma isteği, Kuzularda ani ölüm görülür.
Morbitide oranı %100'e kadar varabilir, fakat Mortalite oranı buzağılar hariç düşüktür. Genç hayvanlar Şap hastalığına karşı yaşlı hayvanlardan daha duyarlıdır.
Post-mortem muayenede Akut viral miyokarditis tablosu görülür.
İnsan sağlığı açısından risk olmadığını söyleyen kaynaklar varsa da Şap hastalığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nun Zoonoz (Hayvandan insana bulaşan hastalıklar) listesinde yer almaktadır. Şap virusu daha çok süt emen bebekleri ve çocukları ve nadiren Şap hastalığına duyarlı bazı kimseleri (İndividüel kişiler) etkiler. Şap hastalığı virusu taşıyan sütü içen süt çocuklarında yüksek ateşle beraber ağızda aftlar, kızarıklık ve veziküller görülür. Gelişmesini tamamlamış insanlarda ise yüksek ateşle bereber bazen ağızda aftlar, mkızarıklık ve veziküller, çoğunlukla el ve ayak parmakları arasında kızarıklıklar, veziküller ve deri lezyonları görülür. Şap hastalığı virusu, İnsanlarda öldürücü değildir.
ŞAP HASTALIĞI TEŞHİSi

Epizootiyolojik ve klinik bulgular her zaman Şap hastalığından şüphe ettirir. Laboratuvarda Teşhis hatalık etkeninin yani virusun izolasyonu veya Serolojik yöntemlerle yapılır.
Gelen marazi maddelerden ELISA ve Multiplex Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) testleri ile Şap Antijeni saptanarak Şap virusunun serolojik tipi belirlenir.
Şap virusunun tip tayininin Şap hastalığının teşhisi yanında epizootiyolojik olarak ve aşılama açısından da büyük önemi vardır. Bu açıdan klinik olarak hastalığın teşhisi konsa dahi kesinlikle tip tayini için Laboratuvara örnek gönderilmelidir.
Gönderilen hastalıktan şüphe edilen örnekler (marazi maddeler) ile aşağıdaki şemada belirtilen yol izlenerek tip tayini gerçekleştirilir.
Örneklerden ayrıca Şap virusunun genetik dizi analizi yapılarak Şap hastalığının sahadaki seyri ve oluşan genetik değişiklikler saptanır.
Sahada seyreden virus isolatlarına karşı uygulanan Aşıların koruyuculuğunun saptanması amacıyla, gönderilen örnekler Virus Nötralizasyon ve ELISA testleriyle çalışılarak Antijenik Karakterizasyon çalışması gerçekleştirilir.
LABORATUVAR TEŞHİSİNDE KULLANILAN TEST YÖNTEMLERİ
ŞAP VİRUSUNUN İDENTİFİKASYONU
Şap hastalığının virusunun identifikasyonu için, İndirekt Sandwich Antijen Detection, ELISA, , Hücre Kültüründe Virus izolasyonu ve Multiplex PCR ve Pen-side (Strip) Testleri yapılır.
ANTİKOR SAPTANMASI AMACIYLA SEROLOJİK TESTLER
Antikor saptanması amacıyla, LPB ELISA, Virus nötralizasyon testi, NSP ELISA Serolojik Testleri yapılır.
ANTİJENİK KARAKTERİZASYON
Bu amaçla da ELISA ve Virus Nötralizasyon Testi yapılır.
VİRUSUN GENETİK DİZİ ANALİZİ
Bu amaçla da PCR ve Nukleotid Sequencing Testleri yapılır.

ŞAP HASTALIĞINDA AYIRICI TEŞHİS

Klinik belirtilerin Şap hastalığına benzer Veziküler hastalıklarla karıştırılabilmesi nedeniyle büyük salgınlar dışında klinik olarak direk Şap hastalığı teşhisi koymak zordur. Veziküler stomatitis, Sığır vebası, Mukozal disease, Enfeksiyöz Bovine Rhinotracheitis, Mavidil, Sığırların Papuller Stomatitisi, Bovine Viral Diarhea, Koyun ve Keçi Vebası, Panarisyum, Piyeten gibi hastalıklarla karışabilir.
ŞAP HASTALIĞINDAN KORUNMA VE ŞAP HASTALIĞININ KONTROLU

Şap hastalığı virusu enfekte hayvanlar ile hastalığa duyarlı hayvanlar arasında direkt temasla, hava yolu ile, et, süt vb. ile, araçlarla bulaşır. Kontrol önlemlerinin amacı bu anlamda Şap hastalığının bulaşmasının önlenmesidir.
Şap hastalığı ile karşılaşılınca alınacak önlemler nelerdir.
Uygulanabilecek üç yöntem vardır bunlar,
1.Aşılama,
2.Aşılama ve Zorunlu Kesim,
3.Sadece Zorunlu Kesim dir.

Bir ülkede veya bölgede bu yöntem veya yöntemlerden hangilerinin uygulanacağına karar vermek için, öncelikle ülkenin veya bölgenin Sosyal ve Ekonomik durumu, Hayvan varlıklarının durumu, Bölgenin Şap hastalığı yönünden Epidemiyolojisi, İklim ve Coğrafya koşulları dikkate alınarak kar - zarar analizlerinin yapılması gerekmektedir.


KESİM

Şap hastalığına yakalanmış hayvanların ve bunlar ile temas etmiş hayvanların zorunlu kesime tabi tutulmasıdır. Amaç asıl Şap virusu kaynağının yok edilmesidir. Şap virusunun yaşam siklusunun kırılması temel hedeftir.
Bu yöntemin dezavantajı ise büyük ölçüde hayvan kaybına neden olmasıdır. Şap hastalığının Sporadik olarak seyrettiği Şap aşılama programını bırakmış ülkelerde bu yöntem uygulanmaktadır. Ancak hastalığın yayılmasının (insidensinin) düşük olduğu ülkelerde ekonomik olan bu yöntem, hastalığın yaygın olduğu ülkelerde hem ekonomik değildir, hem de toplumsal olarak kabul görmemektedir.


KARANTİNA

Şap hastalığı virusunun epidemiyolojik durumu ve edinilen deneyimler göz önünde bulundurulduğunda, sadece bu yöntem ile sonuç alınamayacağı açıktır. Ancak diğer yöntemler ile birlikte uygulandığında anlam taşır.


AŞILAMA


Şap hastalığına karşı Aşılamada amaç Şap hastalığının yaygın olduğu ülkelerdeki hayvan populasyonunda kanda yüksek antikor düzeyini sağlamaktır. Bu amaçla düzenli ve yoğun aşılama programları ile hayvan populasyonunda Şap hastalığı virusuna karşı direnç sağlamayı hedeflemektir.

Ancak başarı sağlanabilmesi için Karantina ve Profilaktik önlemlere gereksinim vardır. Aşılama stratejisinin belirlenmesinde Şap hastalığının epidemiyolojisi, çevresel faktörler, Hayvan yetiştiricilerinin kültür seviyesi gibi faktörler de büyük önem taşır.


Aşılama hastalığın endemik olduğu Arjantin, Brezilya, Fransa, İtalya ve Afrika kıtasının bazı bölgelerinde uygulanmaktadır.
Aşılama ve Zorunlu Kesim yöntemi Danimarka, İsveç, İsviçre, Hollanda, Meksika gibi ülkelerde uygulanmaktadır.
Sadece Zorunlu Kesim politikası ise İngiltere, Kanada, A.B.D., Norveç gibi ülkelerde uygulanmaktadır.
Hayvan hareketlerinin önlenmesi en etkili önlemlerden birisidir. İnsanların enfekte Hayvancılık işletmelerini ziyaretleri kesinlikle engellenmeli ve önlenmelidir. Hayvan taşıyan nakliye araçları mutlaka usulüne uygun olarak dezenfekte edilmelidir.
Şap hastalığı’na yakalanmış enfekte hayvanların zorunlu kesimi virus üretimini durdurur ve bulaşma zincirini kırar. Bu zorunlu kesim hastalık insidensinin düşük olduğu ülkelerde uygulanırsa ekonomik olacak bir yöntemdir.
Şap aşıları inaktif viruslar ile hazırlanırlar.
Şap aşısında kullanılacak Şap virusunun seçimi çok önemlidir. Aşı virusu yüksek r değeri kadar iyi kültür özelliğine de sahip olmalıdır.
Aşı üretildikten sonra zararsızlık ve bağışıklık yönünden test edilmelidir. Aşı Monovalan, Bivalan, Trivalan, Tetravalan ve Polivalan şekillerde hazırlanabilir.
Aşılama genellikle Sığırlarda Koyunlardan daha fazla olarak uygulanmaktadır.
Şap hastalığının kontrolü için çok yakın Uluslararası işbirliği gereklidir.
ŞAP HASTALIĞI ÇIKMASI DURUMUNDA ALINACAK ÖNLEMLER
Hijyen kuralları ile beraber Zorunlu Kesim Yöntemi, Şap hastalığına yakalanmış hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlar öldürülür yakılarak veya gömülerek imha edilir. Şap hastalığı virusu ile bulaşık (kontamine) malzemeler, et, süt vb. ürünler imha edilir. Bu işlemler Dezenfeksiyon dahil sıkı Hijyen kuralları ile beraber Şap aşılamasının uygulanmadığı İngiltere gibi ülkelerde uygulanmaktadır.

Kesim ve Şap hastalığı odaklarının çevresinde Şap aşılaması ve Hijyen kurallarının uygulanması yöntemi, Şap hastalığının kontrol altına alındığı ülke ve bölgelerde yıllık Şap aşılaması olmaksızın Şap hastalığına yakalanmış enfekte hayvanlar ve şüpheli hayvanlar karantinaya alınır. Enfeksiyon bölgesinin çevresindeki tüm hayvanlara Şap aşısı uygulanır.
Sığır populasyonunun yıllık aşılaması yöntemi, Hedef Sığır populasyonunun en az % 90 ‘ının Şap hastalığına karşı Şap aşısı ile aşılanarak yeterli korumanın sağlanabilmesi amacıyla yılda iki dönem şeklinde, İlkbahar Mart – Nisan ayları ve Sonbahar Eylül – Ekim aylarında yoğun koruyucu Şap aşılaması kampanyaları ile Sürü bağışıklığını sağlamaktadır.
ŞAP HASTALIĞINA KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER

ŞAP HASTALIĞI ÇIKMADAN ÖNCE ALINACAK GENEL ÖNLEMLER
Şap hastalığına duyarlı çift tırnaklı evcil hayvanlara Şap aşısının periyodik olarak yapılması,
Hayvancılık İşletmesine yeni alınan hayvanlara Şap aşısı yapılıp yapılmadığına dikkat edilmesi,
Hayvancılık İşletmesine yeni alınan hayvanlara diğer hayvanlardan ayrı bir yerde 20 gün karantina uygulanması ,
Hayvan Pazarında satılacak veya başka bir yere nakil edilecek hayvanlara en az 15 - 20 gün önceden Şap aşısının yapılması,
Ahır girişlerinde gerekli olan paspas veya giriş havuzlarında devamlı olarak Antiseptik ve Dezenfektan maddelerin, Povidon iyot, Benzalkonyum klorid, Klorheksidin, Sodyum hipoklorit, Sodyum karbonat, Bakır sülfat, Sitrik asit vb. bulundurulması,
Ahırlara hayvan bakıcılarından başka kimselerin sokulmaması,
Hayvan bakıcılarının sadece kendilerine ait özel elbise ve ayakkabı ile ahıra girmelerinin sağlanması, bakıcıların diğer ahırlardan uzak tutulması.
Sağımdan önce ellerin ve sağımda kullanılacak sağım malzemelerinin temizlik ve dezenfeksiyonuna dikkat edilmesi,
Şüpheli vakalarda Veteriner Hekimi’ nden bilgi alınması.
HASTALIK ÇIKMADAN VETERİNER TEŞKİLATININ ALACAĞI ÖNLEMLER

Yılda 2 defa İlkbahar’ da Mart – Nisan aylarında, Sonbahar’ da Eylül – Ekim aylarında 2 aylıktan büyük tüm evcil çift tırnaklı hayvanlara düzenli şekilde Şap Aşısı yapılması,


Hayvan hareketlerinin sürekli ve ciddi bir şekilde kontrol edilmesi,


Canlı hayvanların sevklerinden önce hayvanların Şap hastalığına karşı aşılanması ve en erken aşılamadan 3 hafta sonra hayvan sevkine izin verilmesi,


Hayvancılıkla uğraşanların eğitimi gereklidir.

HASTALIK ÇIKTIKTAN SONRA ALINACAK ÖNLEMLER


HAYVAN YETİŞTİRİCİSİNİN ALACAĞI ÖNLEMLER

Hasta hayvanlar ile sağlıklı hayvanların hemen birbirinden ayrılması,


Hasta hayvanların bulunduğu yerin dezenfeksiyonu,


Hasta hayvanların altlıklarının düzenli olarak yakılması,


Hayvan bakıcılarının ayrılması,


En hızlı şekilde Veteriner Hekimin haberdar edilmesi gereklidir.

VETERİNER HEKİMİNİN ALACAĞI ÖNLEMLER

Şap hastalığının kesin teşhisi için marazi madde alınarak en seri biçimde T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Şap Enstitüsü Müdürlüğü’ ne gönderilmesi.


Hastalık çıkan yere kordon (karantina) konulması, çift tırnaklı hayvan ve hayvansal tüm ürünlerinin çıkışının durdurulması.


Alınacak sonuç doğrultusunda hastalar, şüpheliler ve 2 aylıktan küçükler dışında kalan tüm hayvanların Şap hastalığına karşı mutlaka aşılanması.


Şap hastalığından ölen hayvanların yakılarak veya gömülerek imha edilmeleri.


Hayvan sahibinin isteği doğrultusunda karantina bölgesinde kesilecek hayvanlara 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu hükümlerine göre uygulama yapılır.


2.ŞAP HASTALIĞI ÇIKTIKTAN SONRA ALINACAK DİĞER ÖNLEMLER
Hastalıktan şüpheli hayvanların derhal ayrı bir yerde Tecrit altına alınması,
Ahırlara giriş çıkışların yasaklanması, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl/ İlçe Müdürlüklerine haber verilmesi,
Ahıra veya Hayvancılık İşletmesine izinsiz kimsenin sokulmaması,
Araçların çiftliğe giriş/çıkışlarının mümkünse engellenmesi, mümkün olmaması durumunda Araç ve İnsan hareketlerinde hijyen kurallarına mutlak uyulması,
Yem, saman, altlık gibi malzemelerin Hayvancılık İşletmesine giriş çıkışına izin verilmemesi,
Şap hastalığına yakalanmış hasta hayvandan bulaşan yataklık ve otların mutlak suretle yakılması,
Hasta hayvanlara ait sütlerin süt satıcılarına verilmemesi,
Hiçbir Satıcı ve Alıcının Hayvancılık İşletmesine sokulmaması,
Hastalık sönüşüne kadar hayvan alım ve satımının yapılmaması,
Ahırlar birden fazla ise, her biri için ayrı bakıcıların bulundurulması, şayet mümkün değil ise bakıcılarının çizme ve elbiselerinin her ahırda mutlak suretle değiştirilmesi,
Çevre Ahır ve Hayvancılık İşletmelerinin ziyaret edilmemesi, yabancıların hayvanlarını görmeleri için çağırılmaması,
Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla temas edenlerin, bu hayvanlara ait eşya, malzeme ve naklinde kullanılan Araçların dezenfeksiyonunun sağlanması,
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu hükümlerine göre hareket edilmesi,
Enfekte hayvanların itlaf edilmesi/kesimi/imhası, (hastalık insidensinin düşük olduğu ülkelerde) ile yapılır.
ANTİSEPTİK UYGULAMASI VE DEZENFEKSİYON
Şap hastalığına yakalanan hayvanlarda virus etkinliğini azaltarak tedaviye yardımcı olmak için Antiseptikler, Hayvan barınakları, Hayvan nakil araçları, Yem, Giysi, Ekipman, Malzeme gibi yeni bulaşmalara neden olabilecek şüpheli her şeyi dezenfekte etmek için yapılacak uygulamalarda aşağıdaki şekilde hareket edilir.

AĞIZ VE MEME YARALARI İÇİN KULLANILACAK ANTİSEPTİK SOLUSYONLAR
Benzalkonyum Klorid - % 10
Klorheksidin - % 5

Sodyum karbonat (çamaşır sodası) - % 3 - 4

Sodyum bikarbonat (Yemek sodası ) - % 12 – 15

Potasyum Permanganat (KMnO4) - % 1

Potasyum Klorat - % 1

Sirke - % 10 – 10 litre suya 1 litre sirke


AYAK YARALARI İÇİN KULLANILACAK ANTİSEPTİK SOLUSYONLAR
Povidon iyot - % 10
Benzalkonyum Klorid - % 10
Klorheksidin - % 10
Sodyum Karbonat - % 5
Sodyum Hipoklorit - % 5


GİYSİLERİN DEZENFEKSİYONU
Şap hastalığı çıkmış Hayvancılık İşletmesinde kullanılan her türlü Giysinin Kaba temizliği yapıldıktan sonra, ya Giysiler büyükçe bir kap içinde hazırlanan % 4-5’ lik Sodyum karbonat’lı (çamaşır sodası) suya atılarak 1 saat bekletilir. Ya da Otoklav bulunan yerde bulaşık eşyalar Otoklav’ a konularak veya Kaynar su buharına tutularak Dezenfekte edilir.
İÇME SUYUNUN DEZENFEKSİYONU
Şap hastalığına yakalanmış hayvanlar tarafından bulaştırılmış çeşme, yalak, havuz gibi sulama yerlerindeki sular, uygun dezenfektanlardan biri ile ilaçlandıktan sonra boşaltılır ve yeniden dezenfekte edilerek sağlam hayvanların faydalanmasına açılır. Bulaşık sular hayvanlara içirilmez. Herhangi bir nedenle bu gibi suları içirme zorunluluğu olduğunda, Eczanelerde ruhsatlı ürün olarak satılan Antiseptiklerden birisi Benzalkonyum Chlorid, Klorheksidin vb gibi bir tanesi ile ilacın tarifesine göre suya katılarak suyun dezenfeksiyonu yapılır.
ŞAP HASTALIĞININ EKONOMİ VE TİCARETE ETKİSİ

Şap hastalığının meydana getirdiği başlıca kayıplar, Süt ve Et verimindeki kayıplar, Hayvanların gelişmesinde gerileme kayıpları, Gebe hayvanlarda yavru atma kayıpları, Özellikle genç hayvanlarda görülen oldukça yüksek oranda ölümlerden dolayı meydana gelen kayıplar, Dış ticarete getirilen kısıtlamalardan doğan ekonomik kayıplar, Tedavi masrafındaki maliyet kayıpları dır.
Şap hastalığından dolayı yıllık % 15 süt kaybı görülmektedir. Süt kaybından dolayı ülke ekonomisinin uğradığı zarar yaklaşık 8.000.000 Amerikan Doları’ dır. Et kaybı ise % 10 dolayındadır. Et kaybından dolayı uğranılan zarar ise 81.000.000 Amerikan Doları’ dır.

Hastalık görülen bölgelerde canlı hayvan ve hayvansal ürün ticareti durdurulmakta, çok sayıdaki tarımsal ürünün başka ülkelerce ithalatına sınırlama getirilebilmektedir.
Avrupa’ da ve Şap hastalığını eradike eden ülkelerde önce her yıl sistematik yoğun Şap aşılaması programı uygulanmıştır. Bu sayede Şap hastalığı mihraklarında önemli ölçüde azalma sağlanmıştır.
Şap Hastalığı Eradikasyon programını uygulayan ülkeler Şap hastalığına yakalanan hayvanları imha etmekte ve hayvan sahiplerine hayvanın bedelini ödemektedirler.
ŞAP HASTALIĞINDA TEDAVİ
Şap hastalığı bir virus hastalığı olduğu için bilinen bir tedavisi yoktur. Şap hastalığına yakalanan hayvanlar Et, Süt, Yavru kayıplarına uğradıktan sonra uzunca bir sürede tekrar eski sağlıklarına kavuşurlar.
Evcik çift tırnaklı hayvanların (Sığır, Koyun, Keçi, Domuz vb.) Şap hastalığına yakalanmaları için yılda iki dönem halinde İlkbahar da Mart – Nisan aylarında ve Sonbahar da Eylül – Ekim aylarında Devletin Veteriner Teşkilatınca daha önce ülkede veya bölgede çıkmış olan Şap tiplerine uygun Şap aşıları ile aşılanmasıdır.
Yine Şap hastalığına yakalanmamak için hayvancılık işletmelerinin yukarıda yazdığım önlemleri almaları kendileri ve ülke için büyük önem taşır. Hayvancılık İşletmeleri sahiplerinin, Hayvan bakıcılarının, köylülerin, Hayvan ticareti yapanların, Hayvan alıp satanların, Celeplerin, Kasapların, Hayvan nakleden araç sürücülerinin, Muhtarların, Köylüleri ve Tüm ülke vatandaşlarının Şap hastalığı ile mutlaka bilgilendirilmeleri ve Basın – Yayın, Radyo – Televizyon, Kurs, Seminer vb. yollarla Eğitimlerinin mutlak suretle sağlanması çok önemlidir.
Şap hastalığına yakalanmış hayvanlara mutlaka Veteriner Hekimi reçetesi ile Seconder Bakteriyolojik Enfeksiyonlardan korumak amacı ile koruyucu olarak Antibiyotikler yapılabilir. Hayvanın vücut direncini arttırmak ve Şap hastalığını daha kolay atlatabilmesi amacıyla A,D3, E, B grubu ve C vitaminleri uygulanabilir.
Son yıllarda Şap hastalığına yakalanan hayvanlarda küçük dozlarda 5 yada 7 gün süre uygulanan Enjektabl Levamizol preparatlarının ağızdaki Aphtes – Aft’ ları, Vezikülleri ve Ayaktaki Şap hastalığı lezyonlarını çok kısa sürede iyileştirerek Şap hastalığından çok çabuk kurtuldukları bir çok uygulama ile Avrupa ve A.B.D. de saptanmış bilimsel bir gerçektir. Enjektabl Levamizol uygulaması Avrupa ve A.B.D. de bir çok viral hastalıkta, HIV tedavisinde, Papilloma’ larda ve Kanser türlerinde başarı ile kullanılmaktadır.

Sağlıklı günler dileği ile …

Uzman Dr.Ali AYYILDIZ – Veteriner Hekimi – İnsan Anatomisi Uzmanı Dr. (Ph.D.)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Şap Hastalığı – Aphtes Epızootıca" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ali AYYILDIZ Fotoğraf
Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ
Antalya
Veteriner Hekim
İnsan Anatomisi Uzmanı Dr.
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın Yazıları
► Şap Hastalığı Vet.Hek.Uveys Veysel BECERMAN
► Kuduz Hastalığı Vet.Hek.Dr.Başak TUNÇER ULUKARTAL
► Kuş Gribi Hastalığı Vet.Hek.İ.Serdar SAYAR
► Kedilerde Fıp Hastalığı Nedir? Vet.Hek.Mirsad Kürşad ERDOĞAN
► Köpeklerde Cushing’s Hastalığı Vet.Hek.Naile KARAGÖZ GÜRAL
► Kedi Aıds Hastalığı (Fıv) Vet.Hek.Kudret ÇIĞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Şap Hastalığı – Aphtes Epızootıca' başlığıyla benzeşen toplam 89 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Antiviral İlaçlar Nisan 2020
◊ Latince Atasözleri ÇOK OKUNUYOR Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:49
Top