2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öğrenmek Sadece Çok Çalışarak Gerçekleşmiyor….
MAKALE #1616 © Yazan Dr.İbrahim BİLGEN | Yayın Eylül 2008 | 10,973 Okuyucu
Bilgi; bireyin bilgiyi algılama, yorumlama, kodlama, sınıflama, bellekte saklama gerektiğinde kullanabilme becerisidir. Bilgiler; karşılaştığımız problemleri çözerek yaşamımızı kolaylaştıran araçlardır. Bilgi edinmenin en önemli yolu ise; öncelikle istemek yani motivasyon, sonrasında da en iyi kaynaklardan bunu elde etmektir. Ama elde ettiğimiz bilgileri güzel bir yerde saklayamaz ve yeri geldiğinde bulamaz ve dolayısıyla kullanamaz isek işte o zaman yukarıda saydıklarımı yapmamızın hiçbir anlamı kalmamış olur. Peki, bu iş gerçekten çok kolay mıdır? Yani çocuğunuzu ders çalıştırırken “Bunu da yapamayacak ne var ki?” dediğiniz şeylerin ne kadar çok beyinsel fonksiyonun devreye girmesi ile gerçekleştiğinden haberiniz var mı? İnanın sizi bilmem ama ben bunu ilk öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Hala o yolakları yazmaya çalışsam her halde gazetemizin eki ancak yetişir. Bırakın bir problemi çözmeyi tek bir harfi tanımak için bile çok sayıda beyinsel işlevler devreye girmektedir. Bunda da çeşitli maddeler aracı rol oynar. Özellikle “Dopamin” adını verdiğimiz madde, öğrenmede, özellikle de matematiksel öğrenmede çok önemli bir rolü vardır. Dikkat eksikliği ve öğrenme bozukluklarında, beyinde ciddi yapısal bozukluklar vardır.Bunlar tedavi edilmeden çocuk ne kadar çok da çalışacak olursa olsun inanın başarılı olamaz. Önemli olan, çok çalışmak değil, etkin ve bilinçli çalışmaktır. Hayatınızda hiç arabanızın bir türlü eskisi gibi gitmediği olup da, arabanızın el frenini çekik unuttuğunuzu fark ettiğiniz oldu mu?El frenini indirdiğinizde arabanızın bir anda öne doğru atılıp da gerçek performansını o zaman gösterdiğine hiç şahit oldunuz mu? Dikkat eksikliği ve öğrenme bozukluğu gibi rahatsızlıkları olan çocuklar da tedavi edilmeden önce bu el freni çekik arabanın gidişi gibi performans sergilerler. Ama tedavi edildiklerinde ise sonuçlarına siz dahil kendileri bile şaşırırlar.Bu sonuç neticesinde çocuğun kendisine olan güveni artar. Çocuğun kişiliği “Ben ne çalışırsam çalışım yapamam” yerine “Ben çalışırsam pek alada yapabiliyormuşum” şeklinde gelişir. Buda onun motivasyonunu daha da arttırır. Öğrenmek asla sadece çok fazla çalışarak gerçekleşmiyor. Çalışmak, tekrar etmek ve beyinin yapısal sisteminin kusursuz çalışması ile gerçekleşiyor.

İSTEK OLMAZSA DERS ÇALIŞMAK BAŞARIYI GETİRİR Mİ?

Psikoloji’de motivasyon; bir işe başlamada bizi harekete geçiren dürtü anlamında kullanılır. Bu dürtü merak olabilir, ilgi olabilir, bir ihtiyacı gidermek, itibar veya para kazanmak olabilir. İş öğrencilerde motivasyona gelince de hepinizin tahmin ettiği gibi ders çalışmak olmaktadır. Bana ve bu konuda uzman psikolog arkadaşlarıma “Eğitim Danışmanlığı” için gelen çoğu öğrencide en fazla dikkatimizi çeken konunun motivasyon eksikliği olduğunu gözlemlemekteyiz. Motivasyon, esasında bir arabayı harekete geçiren benzin gibidir. Araba ne kadar iyi olursa olsun harekete geçmediği sürece etkinlik açısından bir yayadan farkı yoktur. Peki, öğrencilerin motivasyonunu neler bozmaktadır. Biraz küçüklüğe gidersek yapılan çalışmaların sonuçlarından bahsetmek isterim. Çocuklarda merak, çocuğun nelere odaklandığı, bireysel özellikleri, içinde bulunduğu yaş dönemi kadar çevresinde gördükleri, duydukları ve çevre değerleriyle biçimlenir. Eğer önemsenen, konuşulan konular; kim ne almış, ne giymiş, ne yapmışsa çocuğun merakı bu konulara, eğer daha geniş çevreyle ilgili, bilgi ve bilgilenmeye yönelikse farklı konulara yönelecektir. Sonuç itibariyle istisnalar dışında çocuklarımıza ne sunuyorsak onunla karşılaşmaktayız. Bazı aileler çocukta sadece çok çalışma ile başarıya ulaşıldığını düşünerek sorunun üzerine baskı ile gitmeye kalkışıyorlar. Çok haklısınız gerçekten zor bir durum. Çocuğunuz karşınızda duyarsızca duruyor ve siz sadece onu seyrediyorsunuz. Belki de hayatının en önemli yıllarını bilgisayar başında “MSN”’de ya da oyun oynayarak harcıyor. Hiçbir yöntem işe yaramıyor. Kısıtlıyorsunuz, yasaklıyorsunuz, bağırıyorsunuz, küsüyorsunuz hatta geçmişte yaşadığınız kötü anılarınızdan bahsediyorsunuz ama nafile.
Her çocuğun öğrenme kapasitesi farklıdır. Çocuğun kapasitesinin altında sunulan bilgi bıkkınlığa, kapasitesinin üstünde sunulan ve beklenilen de endişeye yol açar. Bunun için derslerde işlenen konuların içeriği ve seviyesi, verilen ödevlerin çocuğu motive edici niteliği önem taşır. Her çocuk için her yöntem uygulanmaz yöntemler çocuğun yapısına göre değiştirilerek uygulanır. Bunun içinde çocuğu çok iyi bir şekilde anlamak ve eksikliğini belirlemek gerekir. Bundan sonrasında da çocuğu hedefe yönlendirmek gerekir. Çünkü hayatta her türlü değişim fark edilme ile başlar. Fark etmediğiniz hiçbir şey değişime geçemez. Ne bağırarak, ne de kendinizi harap ederek. Onun dilinden anlayıp ona göre konuşmak gerekir. Bir kişi bir kelime bile Türkçe bilmiyorsa gelen bir tehlikenin yaklaştığını ona nasıl anlatacaksınız?

BAŞARI GÜZEL AMA…

“Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu( DEHB)” okulların açılacağı şu günlerde ileride çoğu ailenin dikkatini çekeceğine inandığım bir sorun olduğu için bugünlerde bu konuya yazılarımda ağırlık vermeye çalışacağım. Kontrol güçlüğü olan bu çocuklar okula gitmek istemeyebilirler. İlginç şeyler yaparlar, kolay uyarılırlar, sık sık telaşa ve anksiyete kapılırlar ve seçim yapmakta zorlanırlar. Bu çocukların sanki içinde kurt kaynıyor gibidir. Ayağı veya eli sürekli oynar, ya yemeği döker ya da masa çocuğun üstüne düşer. Ailelerini çoğunlukla kızdırırlar veya ailede duygusal ve hatta çok önemli sorunlar yaratabilirler. Dikkat sorunu olan çocuklar okulda başarısız olunca dikkat çekmeye çalışırlar. Bu çocuklarda aşırı disiplin uygulamaları tehlikeli olabilmektedir. Çünkü bu çocuklarda aşırı disiplin uygulanması, çocuğun başlangıçta motivasyonunu bozarak çabuk sıkılmasına neden olabilmektedir. Ama disiplin uygulanmaması da aşırı disiplin uygulanmasından daha da tehlikelidir. Çünkü disiplin uygulanmamış ve her dediği bir türlü kabul edilmiş olan bu çocuklar ileride her istediğini elde etmek isteyen, doyumsuz, istediğini elde edemediğinde buna çabuk öfkelenme ile tepki veren çocuklar olmaktadırlar.

Bu günlerde her okulda nerede ise toplam okul nüfusunun %7–9 da “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuna (DEHB)” sahip çocuk olduğuna inanılmaktadır. Bu çocuklar çevreleri tarafından yanlış tanımlanmakta, yer yer “yaramaz, tembel, sakar vb” tabirler ile maalesef fişlenmektedirler. Bu çocuklar tedavi edilebilir ve ileride okulların reklâm panolarında yer alabilecek düzeye gelebilmektedirler. Ama ne yazık ki bazı çocuklar sırf bu hastalığı nedeni ile “başarısız, uyum bozucu vb.” kişiler olarak adlandırılıp ailelerine okuldan alınmaları gerektiği bildirilmektedir. Az emek ile yüksek sonuçlar alınmasının adet haline geldiği bu günlerde sene sonunda başarı oranlarının yazıldığı ve artık gözlerimizin körleştiği reklâmlar panoları yerine birazda bu çocukların ve ailelerinin psikolojilerine saygı gösterildiği günlerin gelmesi gerçekten en büyük umudum olmaktadır. İnanın bu çocuklar, biraz anlayışlı davranılarak ve onlara uygun sitemler geliştirilerek okullara kazandırılmaktadırlar. Başarının her zaman hayatınızda bazı değerleri kaybetmeden olması dileğiyle. Sağlıcakla Kalın.

Onlar okulda başarısız, ama zeki çocuklardır.

Bugünkü yazımda sizlere, çoğu anne ve babanın merak ettiği ve sıkça gözlenen bir hastalıktan bahsetmek istiyorum. Bu çocukların aileleri birbirlerine sıkça şu soruları sorarlar.
"Haftanın günlerini öğrenebilecek mi?", "Mars’ta yaşam üzerine konuşabiliyor, ama 2 ile 2’yi neden toplayamıyor?", "Niye okulda iyi değil?", "dede"yi neden "bebe" diye okuyor?", " b ve d harfleri arasındaki farkı göremiyor mu?", "Anlamını bildiği bu kelimeleri neden okuyamıyor?". "Çok iyi bir çocuk, çok çalışıyor ama neden yapamıyor?", "Her yıl aynı noktada, sanki yalnızca yaşı büyüyor". Anne babalarda bu soruları uyandıran çocuk kimdir? Onlar okulda başarısız, ama zeki çocuklardır. Bu çocuklar "çini"yi "için" diye okurlar. 41’i 14 yazarlar, p’yi d, d’yi b yazarlar ve bir kelimeyi oluşturan harflerin sırasını hatırlayamazlar. Ödevlerini tahtadan alamazlar, kaybederler, kitaplarının yerini unuturlar, eşyalarını kaybederler, içinde bulundukları yılı, günü ve mevsimi ayırt edemezler. Kahvaltıya öğle yemeği diyebilirler; dün, bugün ve yarını karıştırabilirler. Gördüklerini hatırlayamazlar ya da zihinlerinde canlandıramazlar. Bu çocuklar sınıfta öğrenemezler. Bu çocuklar, bir cümle ya da fikrin ortasından başlayabilirler ya da bir cümlenin ortasında durabilirler. Bazı durumlarda toplama, çarpma yapabilirler; ama çıkartma ya da bölme yapamazlar. Kimi zamanda matematiği yalnızca zihinden yapabilirler, ama yazamazlar. Kelimeleri yüksek sesle okurken harfleri ve heceleri atlayabilirler ya da ekleyebilirler. Öğrenme bozukluğu olarak adlandırılan bu hastalık erken teşhis ve tedavi ile bu konuda uzaman kişilerce erken bir eğitime alınmaktadırlar. Bu nedenle bu hastalığın teşhisi ne kadar erken konulursa çocuğun bu hastalıktan etkilenme oranı da o kadar düşük olabilmektedir. Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle. Sağlıcakla Kalın.

NOT:Bu yazılar İbrahim Bilgen tarafından "Sabah Gazetesinde" yayınlanan yazılarından seçilerek yayınlanmıştır
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öğrenmek Sadece Çok Çalışarak Gerçekleşmiyor…." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.İbrahim BİLGEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.İbrahim BİLGEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim BİLGEN Fotoğraf
Dr.İbrahim BİLGEN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi12 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.İbrahim BİLGEN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Öğrenmek Sadece Çok Çalışarak Gerçekleşmiyor….' başlığıyla benzeşen toplam 31 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aşk ve Sadakatsizlik Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:37
Top