2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dayanıklı Çocuklar Yetiştirmek
MAKALE #16329 © Yazan Psk.Dnş.Beyhan ÖZPAR | Yayın Mart 2016 | 3,341 Okuyucu
Günümüz hem yetişkinler hem de çocuklar için pek çok stres kaynağı barındırıyor. Özellikle şehir hayatı içinde yetişen çocuklar ve hayat telaşı içinde olan yetişkinler bu stres faktörleri ile baş edebildikleri ölçüde verimli ve mutlu ya da baş edemedikleri durumlarda mutsuz ve yorgun oluyorlar. Trafikte geçirilen saatler, iş yerinde rekabetin yarattığı koşturmaca ve endişe, yaşamın belirlenen kalitede devam edebilmesi için maddi kaynakların yükseltilmesi ya da doğru kullanılması, iyi beslenme, çocuklar varsa onların eğitimleri, sosyal olanaklardan yararlanmalarının sağlanması, genel sistem içinde kaybolmayacak güçlü çocuklar olmaları isteği tüm yetişkinler için çok temel ve sıradan stres kaynaklarına dönüşmüş durumda. Çocuklar ise çocukluklarının doğal arzularını yaşayacakları park ve bahçe gibi oyun alanlarından uzak ya da bu alanlara kısıtlı olarak ulaşabilen, akran etkileşimine sadece okul vasıtası ile erişebilen, tüm güzellikleri onlara sunmaya çalışan ve bunu yaparken yoğun bir tempoda vakit bulamadıkları için birlikte olamadıkları ebeveynlerini özlediklerinden yoğun strese maruz kalıyorlar. Büyümenin kendi başına stresli bir iş olduğunu ve tüketim toplumunun dayattığı değerlerin de kaçınılmaz olarak karşımıza çıktığını düşündüğümüzde çocuklar bizim tahminimizden fazla stres yaratan etkenle karşılaşabiliyorlar.

Bu arada ilişkisel stresleri de unutmamak gerekiyor; gün boyu farklı kaynaklardan ve bunların yarattığı yorgunluktan beslenen stres, gün sonunda ebeveyn ve çocuk karşılaştığında genellikle doruk noktasında oluyor. Sonuç ise kaçınılmaz olarak “çileden çıkılan”, “kriz” yaşanan, “inatlaşılan” ve sonunda duygusal bir kayıp duygusu, suçluluk ve üzüntü yaşanan deneyimlere dönüşüyor. Bu noktada pek çok ebeveyn, yaşanan deneyimlerin “travmatik” etkisinden bahsedebiliyor. Ve çocuklar için bu durumun böyle deneyimlenmemesinin bir yolunu arıyor. Hayatın zor olduğu, rekabetin, stresin ve travmatik deneyimlerin bol olduğu günümüz koşullarında, her anne baba doğal olarak çocuğunun bunlarla baş edebilecek kadar güçlü ve dayanıklı olmasını istiyor. Peki, bu aslında tam ne anlama geliyor ve nasıl mümkün olabilir?

Daha önce yazmıştım ve her defasında hatırlatmakta yarar görüyorum; engellenme deneyimi önemlidir ve çocuğun içsel kaynaklarına ulaşarak baş etme becerilerini güçlendirir… Bu deneyimlerin diğer bir önemi çocukta dayanıklılığın gelişimini desteklemesidir. Dayanıklı, dirayetli çocukları, “inatçı” ve “tuttuğunu koparan” çocuklar olarak düşünmemek gerekir bu noktada; çünkü dayanıklılık bir yapma biçimi değil, olma halidir ve temelleri anne baba tarafından atılır. Tam bir tanım yapmanın kolay olmadığı bu kavramı (İng. – resilience) Vanistendael, “normalde olumsuz sonuçlara neden olabilecek stres ve zorluklara rağmen, amaca ulaşma, yaşamı sürdürme, sosyal olarak kabul edilebilir ve olumlu olarak gelişebilme becerisi” olarak tanımlar; ancak bu tanım gerçekten travmatik denebilecek şiddet ve büyüklükteki olaylara atıf yapar gibidir. Oysa gündelik yaşamda pek çok iniş çıkış vardır ve bazılarımız bu gündelik iniş çıkışlarla bile baş etmekte güçlük çekeriz. Dolayısıyla kavramı hem basitleştirip hem de genişleterek “bireyin, yaşamın iniş çıkışlarıyla baş edebilmesi ve yaşına uygun beceriler ile bu zorluklara uyum sağlayabilmesi” olarak düşünebiliriz.

Dayanıklılık daha önce belirttiğim gibi temelleri ebeveynler tarafından atılan bir ruhsal durumdur, geliştirilebilir ve yaşa bağlı olarak farklılık gösterir. Stres karşısında bir bebeğin yetişkin yardımı ve desteği olmaksızın dayanıklı olmasını ve baş edebilmesini beklemeyiz mesela. Aynı zamanda farklı stres durumlarına çocuklar çok farklı tepkiler verebilirler. Bir kısmını “mizaç” olarak ele alabilsek de yine de kilit konu çocuğun aile ortamı ve anne babasının stres durumlarındaki duruşlarıdır.

Dayanıklılık yukarıda tanımlandığı gibi ele alındığında ve dayanıklı çocuk yetiştirmenin anahtarının anne baba olduğunu düşündüğümüz zaman genellikle “sert” çocuklar yetiştirmeyi anlar ve bunun için kolları sıvarız. Zannederiz ki çocuk yaşam olaylar karşısında ne kadar sert ise o kadar dayanıklı olacaktır. Oysa dayanıklılığı böyle ele aldığımızda çok daha farklı bir boyutta çocukları zedeleriz. Yapılan araştırmalar dayanıklı çocukların, sağlıklı bir bağlanma gerçekleştirebilmiş, özellikle güvenin, bakımın ve iyimserliğin olduğu, düzenli ve destekleyici bir aile ortamında yetiştiklerini ve yaşamlarında karşılarına çıkan stres durumlarını yönetme konusunda becerikli olduklarını göstermiştir. Bu tür bir ailelerde yetişkinler korku ve endişeleri dinler, çocuğun bunları ifade etmesine yardım eder ve onu anlar.

Böyle baktığımızda dayanıklı çocuk yetiştirmek ile sert çocuk yetiştirmek arasındaki fark belirginleşir. Sert çocuk yetiştiriyorsak çocuğun deneyimlediği tüm duyguları kabul etmez, varsa olumsuz duyguları (korku, endişe gibi) görmezden gelir ve sadece başardığı, iyi yaptığı şeyleri görürüz. Aksi takdirde çocuğumuzun “hassas”, “korkak”, “yumuşak”, “endişeli” ve tabi ki “ağlak” olması tehlikesi doğar ve böyle bir çocuk nasıl dayanıklı olabilir… Dayanıklı çocuk yetiştirmeye odaklandığımızda ise başka bir tablo ile karşılaşırız. Ebeveynler dayanıklı çocuk yetiştirmenin ilk adımının duygularının farkında olması gerektiğini bilirler. Çünkü ancak farkında olunan ve kabul edilen şeyler gerçektir, konuşulabilir ve eğer konuşuluyorsa baş etmek ya da yönetmek için bir yol aranabilir. Bu, çocuğun o duygunun içinde kalabilme ve duyguyu işleme becerisini geliştiren bir tutumdur. Böylece çocuk yaşadığı “kötü” olayın olumsuz duygulara ve sonuçlara yol açabileceğini ve bununla birlikte bu durumun da yarattığı olumsuz duygu ve sonucun da geçici ve baş edilebilir olduğunu öğrenme fırsatı yaşar. Sonraki deneyimlerinde karşılaştığı olumsuz duygulanımın şiddeti azalır ve farklı sonuçlara ulaşmak, duygusunu düzenlemek için daha hızlı bir şekilde hareket esnekliği kazanır. Bu, o çocuğun “vurdumduymaz” olduğu anlamına gelmez, sadece artık duygusunun ne olduğunu ve onunla ne yapacağını bildiği anlamına gelir. Marketten ya da oyuncakçıdan istediği alınmadığı zaman bunun için bütün gün ağlamadığı, üzüntüsünü de belli bir süre yaşayarak yeni bir hedefe yönelebildiği anlamına gelir. Sonuçta dayanıklı olmak, “kırılgan olmamak” ya da “incinmemiş olmak” değildir…

Anne babaların tutumları kadar, belirleyici başka özellikleri de dayanıklı bir çocuğun yetişmesinde önemlidir: kendi dayanıklılıkları ve baş etme becerileri… Araştırmacılara göre toplumdaki yoksulluk ya da şiddetle baş edebilen güçlü ebeveynleri olan çocuklar, daha dayanıklı olurlar. Bu dayanıklı olarak büyümenin ön koşulundan çok, çocukların dayanıklı ve güçlü ebeveynlere ihtiyaç duymalarındandır. Ebeveynler, başa çıkma ve dayanıklılık anlamında gelişen çocukları için birer duygusal tampon vazifesi görürler ve çocuklarını destekleyebilmek için kendi streslerini yönetebilmelidirler. Bir grup araştırmacıya, ‘pek çok çocuk, ebeveynleri kendi baş etme kapasitelerinin ötesinde bir stresle karşılaşmadıkça, tehlikeli çevrelerle baş edebilmeyi ve dayanıklılıklarını korumayı sürdürebilirler’. Bu türden destekleyici, güçlü ve baş edebilen ebeveynlerle yetişen çocuklar büyüdükçe, stres durumu gerçekleştiğinde ‘bir anlama tutunur’, bu olaya hayatlarındaki diğer olaylarla etkili bir şekilde başa çıkmalarına olanak tanıyacak duygusal bir çerçevede yer verebilirler.

Dayanıklılığın gelişimi için ebeveynlerin nasıl bir ilişki sundukları ve kendi dayanıklılıkları önemlidir, ancak çocuğun fiziksel ve sosyal çevresi, en az bir ebeveyn ya da bakım veren ile istikrarlı bir duygusal bir ilişki, destekleyici bir eğitim çevresi gibi başka faktörler de dayanıklılığın gelişimde katkı sağlarlar.

Başlarda dayanıklılığın tanımını yaparken gündelik hayattaki iniş çıkışlara uyum sağlayabilme kapasitesini geliştirme açısından ele almıştık. Ancak travmatik stres durumlarında da dayanıklı bireyler ile dayanıklı olmayan bireyler arasında anlamlı farklar bulunmaktadır. Dayanıklı olan bireyler, travmatik denilebilecek bir stres durumlarında hem içsel hem de dışsal kaynaklara daha kolay erişim sağlarlar. Bu tam olarak ne demektir biraz anlatmaya çalışayım… Eğer travmatik olarak adlandırılabilecek şiddetli bir stres durumu ile karşılaşırsak beynimiz ve sinir hücrelerimiz daha önce kodlanmış belli tepkiler ile karşılık verir. Nöroplastisite terimi bize bu kodlamaların değişebileceğini, dönüşebileceğini, yeni kodlamalar yoluyla yeni tepkiler verebileceğimizi anlatır. Ancak bir kodlamanın, nöral bir yola bağlı bir tepki verme biçiminin değişebilmesi için zaman, tekrar ve güçlendirme gereklidir. Bu güçlenmenin oluşabilmesi için bu nörolojik bağlantıların sürekli kullanılması gerekir, bu da ancak yeni deneyimler ve öğrenmeler yoluyla gerçekleşir. Dolayısıyla dayanıklılığımızın gelişme sürecinde biz bu deneyimler ile karşılaşırız, stresten kaçmak ve korunmak yerine strese karşı bağışıklık benzeri bir durum geliştiririz. Yaşadığımız stresin dozu artsa da her defasında bu durumun, duygunun “içinden geçer”, uygun başa çıkma becerileri araştırır ve geliştiririz. Bunların hepsi ise beyin kimyamız ve nörolojik bağlantılarımız vasıtasıyla olur. Bu da yeni kodlamalar ve yeni yolların açılması anlamına gelir. Sonuç olarak da stresin şiddeti arttığında ve travmatik diyebileceğimiz bir deneyimle karşılaştığımızda deneyimimiz şöyle gerçekleşir: “Çok büyük bir olay yaşadım, bu bende tarif edilmez acı duygulara neden oldu. Şimdi bu duygularla ne yapacağımı biliyorum ve tek başıma baş edemezsem nasıl ve kimden yardım alacağımı da biliyorum. Bununla baş edebilirim; daha öncekilerde olduğu gibi, hayatımın geri kalanında bunun etkisini en az şekilde hissederek yaşayabilirim. Hala umut edebilirim.”.

Peki, yetişkinler olarak dayanıklılığımızın artması için biz ne yapabiliriz? Aşağıda çocuğunuzun dayanıklılığının gelişimini desteklemek için, kendiniz için yapabileceklerinize yönelik bazı öneriler bulunmaktadır. Bunların bir kaçını gerçekleştirmek bile stresli durumlarla ilişkinizi değiştirebilir ve sizi şimdiki durumunuzdan daha dayanıklı hale getirebilir. Bu da söylediklerimizden çok yaptıklarımızı dikkatle izleyen ve onlardan öğrenen çocuklarımız için önemli farklılıkları gözlemleme fırsatı sunabilir…

• Karşılaştığınız sorunların çözümlerini imkânsız olarak görmekten kaçınmaya çalışın… Hayatta stres yaratan durumlar olur ancak bunlara nasıl bakacağınıza ve nasıl karşılık vereceğinize siz karar verebilirsiniz. Bunu yaparken de size kendinizi daha iyi hissettiren şeyleri yakalamaya ve bunları çoğaltmaya çalışın.
• Değişiklikleri yaşamın bir parçası olarak kabul edin… Değişmeyecek şeyleri olduğu gibi kabul etmeniz o durumlara ilişkin bakış açınızın, odağınızın değişimini destekleyecektir. Böylece daha kolay harekete edebilme esnekliği kazanabilirsiniz.
• Her yeni durumu kendinizi keşfetmek için bir fırsat olarak değerlendirin. Her yeni durumla birlikte biz de değişebiliriz. Olayların bizdeki etkilerini izlemeye başladığımızda bu etkilerle ne yapmak istediğimize de karar verebiliriz.
• Eylemde kalın… Stresli yaşam deneyimleri ile karşılaştığımızda bir çeşit başarısızlık ve beceriksizlik duygusu yaşarız. Gündelik hayatımızda, düzenli yaptığımız şeylere yöneldiğimizde, bu durumdan kurtulmak için atacağımız adımları net olarak belirlediğimizde, bunları küçük parçalara bölüp yavaş yavaş yaptığımızda hem problemleri çözebildiğimize ilişkin algımız gelişir hem de başarabildiklerimizi görme şansımız olur. Bu da hem dayanıklı bir birey olarak kendimize güvenmeyi hem de umut edebilmeyi kolaylaştırır.
• Stres yaratan olayları büyük resim içinde algılamaya çalışın… Sadece küçük bir pencerene stres yaratan olaya baktığımızda hep onun ve onun yarattığı olumsuz duygunun içinde hissederiz ve hayatın tamamı buymuş gibi görünür. Ancak bu stres yaratan durum/olay hayatın bir parçasında vardır. Geniş bir perspektiften baktığınızda, bu olayın ya da durumun zihninizde kapladığı yer de küçülecektir. Hayatımızda stres yaratan olaylar kadar olumlu ve keyifli olaylar da vardır.
• Çok zorlanmış hissettiğinizde sizi destekleyecek, size yardım edecek kişilere yönelin; konuşun, yardım alın…

Özetle dayanıklılığın gelişebilmesi için çocuklara kaldırabilecekleri kadar stres ile karşılaşmaları konusunda alan açmak konusunda cesur olmamız önemlidir. Çocuklar stres yaratan durumlarla karşılaşırken, bizlerin onların yanında güvenli, güçlü, destekleyici duruşumuz ve tabi ki kendi stresimizi yönetme becerilerimiz, onların da yeni yollar aramasına ve bulmasına destek olacaktır. Adım adım ilerleyen bir sürecin sonunda da en azından gündelik yaşamın iniş çıkışları ile baş edebilen dayanıklı çocuklar yetiştirme şansımız olacaktır.

Yararlanılan Kaynak:
Jennings, Sue – “Neuro-Dramatic-Play and Healthy Attachments”; Jessica Kingsley Publishers, 2011
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dayanıklı Çocuklar Yetiştirmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Beyhan ÖZPAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Beyhan ÖZPAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Beyhan ÖZPAR Fotoğraf
Psk.Dnş.Beyhan ÖZPAR
İstanbul
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Beyhan ÖZPAR'ın Makaleleri
► Mutlu Çocuklar Yetiştirmek Psk.Aslı TAŞ KAYABAŞ
► Özgüvenli Çocuklar Yetiştirmek Psk.Başak DALDA KİLECİ
► Çocuk Yetiştirmek ve Ebeveynlik Psk.Harun ÇOLAK
► Çocuk (Toplum’u) Yetiştirmek Psk.Sabahattin ZENGER
► Mutlu Çocuk Yetiştirmek İçin Psk.Aslı PAKSOY
► Özgüveni Yüksek Çocuk Yetiştirmek Psk.Gülşah ÖZTÜRK ERTEN
► Kendine Saygı Duyan Çocuk Yetiştirmek Psk.Dnş.Nagehan BALCI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Dayanıklı Çocuklar Yetiştirmek' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:18
Top