2007'den Bugüne 92,817 Tavsiye, 28,316 Uzman ve 20,064 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sınava Doğru
MAKALE #16361 © Yazan Dr.Psk.Şükriye VAROL | Yayın Mart 2016 | 3,213 Okuyucu
SINAVA DOĞRU, TEOG, YGS VE LYS SÜRESİNCE ÖĞRENCİLER, ANNE BABALAR, ÖĞRETMENLER

Ülkemizde Sınav kaygısını öğrencilerle birlikte, anne babalar ve öğretmenler de yaşıyor. Öğrenciler, anne,babalar ve öğretmenler,Sınava kendilerine göre bir anlam yüklemekte ve yükledikleri bu anlama göre farklı düzeylerde kaygı yaşamaktadırlar.
Anne-babalar sınav kaygısına ilişkin pek çok neden ifade ediyorlar: “çocuğum iyi bir mesleğe sahip olsun, çocuğum geleceğini kurtarsın, ben okuyamadım çocuğum okusun, geleceğini garanti altına alsın, iyi bir mesleğin yanında iyi bir çevresi, eşi olsun, ayaklarının üzerinde dursun, kimseye muhtaç olmasın” gibi. Bu nedenlerin yanında çevresine karşı, çocuğun başarısı ile övünmek isteğinin de olduğu da görülmektedir. Anne-baba bu düşüncelerle, oluşan beklentilerini çocuklarına değişik şekilde yansıtmaktadır. Çocuğundan sadece ders çalışmasını beklemekle, ona ev ve ev dışı herhangi bir sorumluluk vermemektedir. Özellikle sınav döneminde arkadaşlarıyla ilişkisini sınırlamakta, herhangi bir sosyal, sportif faaliyette yer almasını istememekte, bu tür faaliyetleri olsa bile sonlandırmaktadır. Bu şekilde çocuğun tüm yaşantısı nerdeyse sınava hazırlanmak ile geçmektedir.Çocuk ya da genç biraz gezmek, eğlenmek istese, ders çalışmaya ara verse “hadi çalış, az çalıştın,bu çalışmayla kazanacağını mı sanıyorsun?”dem gibi ektedir.Bunun yanında ders çalışmasını sağlamak adına çocuğun her dediğini yaparak, o’nu memnun etmeye çalışmakta,sınavı kazanması için çeşitli vaatlerde bulunmaktadır.Maddi durumu kısıtlı olsa da çocuğunu dershaneye göndermek ve özel ders aldırmak maddi fedakarlıklar da bulunmaktan kaçınmadığı görülmektedir.

Öğretmenlerin kaygı nedenlerinin, öğrencilerinin başarılı olduklarını kanıtlaması, gençlerin üniversite okumasının gerekli olduğuna inanmak, gençlerin eğitimli olması istemek, öğrencilerinin başarılı olduğunu görmekten haz almak ve bireysel olarak çalışmasının (dershanede çalışmak ve özel eğitim vermek gibi)sürekliliğini bu şekilde sağlamak olduğu söylenebilir. Hangi nedenle olursa olsun öğrenciye aşırı beklenti yaklaşımıyla sunulmuş olan öğretmen kaygısının da öğrenciye performans kaygısı olarak yansıdığı görülmektedir.

Öğrencilerin yaşadığı kaygıya gelince, onların kaygısının, anne-baba ve öğretmenlerin yaşadıklarından daha uzun süreli, etkili ve yoğun olduğu söylenebilir. Sınava hazırlanan bir öğrencinin, bir yarış ortamında bir miktar kaygı yaşaması doğaldır. Motive edici etkisinden dolayı,başarıya katkısı olumludur.Ancak yukarıda belirtildiği gibi anne,baba ve öğretmenlerin sınava yükledikleri anlam ve önemle bağlantılı ortaya koydukları bazı tutum ve davranışları, kaygı düzeyini artırıcı bir etken olarak öğrenciye yansımaktadır.Bu defa öğrencinin sınav algısı değişmekte, kaygısı yapıcı olmaktan çıkarak yıkıcı bir şekle dönüşmektedir.Bu süreçte öğrenciye “Sınavın anlamanı nedir? diye sorulduğunda sınavın basitçe, öğrenilmiş bilgilerin sorulan sorulara cevap verilerek kullanılması olduğuna yönelik benzer cevaplar yerine“gelecek,meslek,geleceğe açılan kapı,başarı” tanımlarını yaptıkları görülmektedir.Sınav kaygısı yüksek olan öğrenci,“başarılı olmalıyım, annemi-babamı, öğretmenlerimi mahcup etmemeliyim, benim için çok şey yapıyorlar karşılığını mutlaka vermeliyim, başarımı bekliyorlar, başarılı olduğumu herkese göstermeliyim, başarmalıyım” diye düşünmektedir Bu başarı beklentisi bir süre sonra öğrenci de ” ya başaramazsam” ikilemini oluşturmakta ve kendine olan güvenini azaltmaktadır.
Anne, baba ve öğretmenlerde, öğrencilerde çatışma, endişe ve kaygı yaratıcı yaklaşım biçimleri maalesef yaygın bir şekilde izlenmektedir. Bu nedenle anne-baba ve öğretmenlere aşağıda uygun yaklaşım örnekleri verilmiştir.
  • Çocuğunuzun sınava olduğu kadar ve hatta ondan daha önce hayata hazırlamanız gerektiğini bilmelisiniz. Çocuğunuzun hayata hazırlanması demek, o’nu erken çocukluk yaşlarından itibaren, yaşına ve gelişimine uygun görev ve sorumlulukları bilmesi ve yerine getirmesinin sağlanması demektir. Yatağını düzeltmesi, odasını temizleyip eşyalarını toplaması, yemek masasının hazırlanması ve toplanmasına yardımcı olması, çöpü dökmesi, bakkaldan ekmek alması, banyosunu yapması vb. bunları yapmak-yaptırmak fikri hoş gelmeyebilir. Ancak çocukta öz güvenin, girişimcilik ruhunun gelişmesi, yeteneklerin keşfedilmesi, sorumluluk ve başarı duygularının artması, bu ve benzeri işleri yerine getirmekle başlar, devam eder. Çocuğun sadece sınava değil, aynı zamanda hayata hazırlanması önemlidir. Sınav(lar)’ın, hayatın içinde yer alan olgulardan sadece bir tanesi olduğu unutulmamalıdır.
  • Çocuğunuzla kurmuş olduğunuz iletişim biçimi çok önemlidir. Çocuğunuzla sınavla bağımsız olarak kurduğunuz genel iletişim içinde, on da yardıma ihtiyacı olduğu herhangi konuda bunu sizden alabileceği inancı yerleşmiş ise, sınav dönemindeki ilişkilerinizde de önemli bir sorun yaşamazsınız. Çocuğunuz sizin için ona yapmak istediğiniz yardımı, vermek istediğiniz desteği ve yaptığınız düzenlemeleri kabul eder ve hatta memnun olur. Çünkü size inanır ve güvenir. Eğer çocuğunuzla olan iletişimizde bir sıkıntı varsa, öncelikle uygun iletişim yollarını bulmalısınız. Sıkıntı yaratan iletişim biçiminin nedenlerini araştırmalı, sizden kaynaklanan yönleri varsa onları gidermelisiniz. Sağlıklı bir iletişim kurmadan bu süreçte çocuğunuza yardımcı olmanız güçleşecektir. Yanlış algılamalar, iletişim çatışmaları iki tarafı da mutsuz edebileceği gibi, iletişimsizliğin kendisi de kaygı artırıcı bir etken olarak çocuğunuza yansıyabilecektir.
  • Çocuğunuz sınava hazırlanıyor. Sınava hazırlanma durumluk/anlık bir yaşantı değildir ve bir süre içinde gerçekleşir. Bu nedenle çocuğa okula başladığı andan itibaren uygun bir şekilde düzenli ders çalışma alışkanlığı ve sorumluluğu kazandırılmalıdır. Çocuk kitap okumaya özendirilmeli ve desteklenmelidir. Uygun zamanlarda verilecek ödüller için kitap ve dergiler tercih edilmelidir.
  • Sınav döneminde çocuğunuz çalışma isteğini artırmak ve çalışması için yüreklendirmek, teşvik etmek yapacağınız en önemli yaklaşımlardan biri olabilir. Çocuğunuz her koşulda kendisinin sizin için değerli olduğunu, onunla gurur duyduğunuzu, onu anlamaya çalıştığınızı ve onu sevdiğinizi biliyor olmalıdır. Çocuğunuz bu yaklaşımınız temelince sizi model olarak, önerilerinize ve teşviklerinize göre yönlenir.
  • Özellikle “bu çalışma ile başarılı olamazsın, aman göreyim seni bizi mahcup etme, senin başarılı olman için bir çok şeyden fedakarlık yapıyoruz, amcanın oğlu, teyzenin kızı kazandı bakalım sen ne yapacaksın, yada hadi şimdi sıra sende, evet biz anne-baba olarak elimizden geleni yapıyoruz ama sende geleceğin için çalışmalısın” gibi yaklaşımlar olumsuz anlam yüklüdür. Bu nedenle bu tür yaklaşımlar öğrencide “demek ki ancak başarılı olursam sevilim-sayılacağım, değerli olacağım, başarmaktan başka çarem yok, ama ya başaramazsam” düşüncelerine neden olmaktadır. Bu tür düşünceler ise motivasyonu düşürmekte ve kaygısını artırmaktadır.
  • Bu nedenle, çocuğunuza her zaman olduğu gibi sınav döneminde de güvene dayalı bu tutumla yaklaşın. Çocuğunuz ne olursa olsun sizin kendisine güvendiğinizi bilmelidir. Bu güven onu mutlaka en iyi ve en üst düzeyde başaracağına ilişkin beklentinizle bağlantılı olmamalıdır. Tersi olarak, düşük başarı beklentiniz yani ne yaparsa yapsın, nasıl çalışırsa çalışsın, başarılı olacağını düşünmeniz, çocuğunuzun hatalarını görme eğiliminiz ve bu nedenle sürekli eleştirmeniz, onu “sorumsuz, tembel, dağınık, dikkatsiz ve beceriksiz” gibi sıfatlarla nitelendirmeniz ve hatta fiziksel olarak cezalandırmalar o’nun kendisine güveninin azalmasına öz saygısının düşmesine neden olacaktır. Kendine güven azlığı, öz saygı azalması ya kaygısının yükseklere çıkmasına ya da tamamen ortadan kalkarak ilgisizliğine neden olabileceğinden, bu kaygı ile baş etmek zorlaşacaktır. Bu nedenle çocuğunuza yapabileceği çabayı göstermekte olduğunu bildiğinizi ve önemsediğinizi onu taktir ettiğinizi, daha başka neler yapması gerektiği bilinciyle hareket ettiğinin farkında olduğunuzu hissettirin.
  • Herkesin bir zamanlar yapmayı çok istediği ancak gerçekleştiremediği hedefleri olabilir. Değişik nedenlerle gerçekleştiremediğiniz isteklerinizi, hedeflerinizi çocuklarınıza yüklemeyin. O sizin çocuğunuz ama, siz o, o da siz değilsiniz. O sizin çocuğunuz olmakla birlikte farklı bir kişilik, farklı bir birey. Bu nedenle, yetenekler, ilgililer, beklentileri farklı, idealleri farklı olabilir. Onu özellikleri keşfetmesini sağlayarak, yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda gerçekçi yönlendirmeleriniz olabilir, bu yaklaşım da doğrudur. Anne-baba arzusu yönünde bir mesleğe sahip olmak için büyük çabalar göstermiş, ancak o mesleğe sahip olduğunda mutsuz ve hatta başarısız olmuş yüzlerce kişi var. Çocuğunuz sınava anne-babasının arzusunu/idealini gerçekleştirmek zorunda hissettiği gibi bir amaç gibi görmemelidir. Bu nedenle, ideallerinizin onu sınırlandırmasına izin vermeyin.
  • Çocuğunuzun tek bir hedefe odaklanmasına değil, alternatif hedeflerini görmesine de yardımcı olun. Hedeflerini birlikte değerlendirin, özelliklerini paylaşın. Bu yaklaşım çocuğunuzun kendine daha iyi hissederek güveninin artmasına neden olacaktır.
  • Hayatta mutlu olmanın, zevk almanın yalnızca şu ya da bu liseyi /üniversiteyi okulu kazanınca olacağı mesajını vermeyin. “sınav hayatını kurtaracak, kesinlikle kazanmalısın” mesajı, hayatta yapabilecek her şeyi sınava kazanmaya endekslemek demektir. Böyle bir durumda çocuğunuz sınavı adeta bir “ÖLÜM-KALIM” savaşı gibi algılar. Bu tür bir algılama ise çocuğunuza yüksek kaygı olarak geri döner, mutsuz kılar ve başarısını tehdit eder.
  • Çocuğunuz deneme sınavlarından düşük puanlar alabilir. Durumu abartmayın. Mümkünse birlikte bunun nedenlerine bir göz atın. Bilgi eksikliği mi var, konu yeterince pekişmemiş mi, çalışma sistemi ve programını gözden geçirmek mi gerekiyor, uykusuz yorgun, dinlenmemiş olabilir mi, mutsuz mu, her hangi bir şeyin eksikliğini yaşıyor mu, motive değil mi? Gibi. Bu durumda çalışması yönünden sürekli uyarı, hatırlatma yapmayın. Tespit edilen durum ya da durumların giderilmesi yönünde desteğinizi verin. Belki biraz dinlenmesine, ya da sizin övmenize, onayınıza ve cesaret vermenize ihtiyacı vardır. Çocuğunuzun motivasyon düzeyinin dengeli bir şekilde abartmadan sürdürmeniz, “hadi çalış, çalışmalısın” şeklindeki uyarınızdan daha etkili olacaktır.
  • Çocuğunuzun başarılı olmasını istemeniz ve beklemeniz çok doğaldır. Onun amacı da bu zaten. Ancak, çocuğunuzu “mutlak başarı” duygusu (olmazsa olmaz) yaratacak bir şekilde koşullandırmayın. “Kazanmalısın, aşarmalısın” sözcükleriyle başlayan cümleler, MELİ – MALI düşünce biçimini ifade eder. Bu düşünce biçimi ise kaygıyı yükseltmenin dışında hiçbir şey ifade etmez.
  • Sınav dönemine özgü iletişim ya da yaklaşım biçimi yoktur. Ders çalışması ve sınav kazanması uğruna çocuğunuzu her dediğini yaparak, onaylayarak şımartmayın ya da onunla olan yakınlığınızı tehlikeye atabilecek yaklaşımlarda bulunmayın. Her iki türden olan yaklaşım biçimleri çatışmaların yaşanmasına psikolojik sağlığını etkileyerek kalıcı izlere neden olabilir. Anne-baba çocuk arasında güvene, sevgiye anlayışa dayalı tutarlı ilişkiler, stres yönetiminde temel dayanağı oluşturur.
  • Bizim ülkemizde hayatın seçeneği maalesef bir tek okul gibi görülüyor ve gösteriliyor. Buna karşın siz, çocuğunuza kendi yetenekleri, beceri alanlarını tanımasına, kendisinin daha başka ne/neler yapabileceği konusunda keşfetmesine, kararlar almasına ve uygulamasına yardımcı olun. Onu yönetmeyin, kendini yönetme fırsatı verin ve destekleyin. Öz güven, öz disiplin, yaratıcı düşünme, karar verme, sorumluluk alma ve sorun çözme gibi yaşam becerileri birden değil, gelişim süreci içinde oluşur. Onu bu özelliklerin oluşmasını sağlayacak şekilde yetiştirin. Yaşam becerilerini kazanmış olmak çocuğunuzda yalnızca sınavda değil, tüm yaşamında başarılı ve mutlu olmasını sağlayacaktır.
  • Sınav için ailece kampa çekilmeyin, normal yaşantınıza devam edin. Kamp hayatı, çocuğunuzun sınav durumlarını “olağanüstü hal” olarak algılamasını sağlar. Bu ise kaygı artırıcı bir etkendir. Aksine, nasıl yaşıyorsanız onu sürdürün. Ancak onun çalışma programına uygun olarak, birlikte yapmakta mutlu olduğunuz şeyleri yapın: maça, sinemaya gidin, spor yapın, koşun, yürüyün, yüzün, bisiklete binin, kısa geziler yapın veya sohbet edin. Başarıyı “duygusal enerji” sağlar. Bu tür paylaşımlar, duygusal enerjiyi artırır, kaygıyı dengeler.
  • Yukarıda ifade edilen yaklaşımlara, tutum ve davranış biçimlerine yeniden bir bakın. Çocuğunuzun başarısında, başarılı ve mutlu olmasında, sizin onun onu nasıl yetiştirmiş olduğunuzun büyük önem taşıdığını göreceksiniz. Değişmeniz gereken noktaları tespit edin. Unutmayın, değişim anne-babalardan başlar. Değişimi anne-babalar yaratır ve değişmeye başlayın.
  • Bir not: Çok gerekmiyorsa(başka bir yerden gelinmiyorsa, sınava girilecek yer uzak değilse vb), sınav sabahı çocuğunuzla birlikte sınav olacağı yere gitmeyin. Sizin dışarıda, onun içerde soruları doğru cevaplandırıp, cevaplandıramadığınızı merak ettiğinizi bilmesi kaygılanmasına neden olmaktadır. Ya da “çıkınca onlara ne diyeceğim” şeklinde zihnini meşgul etmektedir. Bırakın her gün okuluna, dershaneye gidiyor gibi her günkü doğallığı ile gitsin.
  • Sevgili Öğrenciler,derslerinize çalıştınız ilgili bilgileri öğrendiniz.Eksik ya da yetersiz olduğunu düşündüğünüz konular olabilir.Sadece öğrendiğiniz bilgilere odaklanın,çünkü onları kullanarak soruları çözeceksiniz.Sınavda Turlama sistemini iyi kullanırsanız,zamanı da iyi kullanmış olursunuz.Unutmayın sınava hazırlanmak bir süreçtir.Sizde düzenli ders çalıştığınız da,iyi beslendiğinizde,uykunuza ve dinlenmenize özen gösterdiğinizde, bu süreci iyi yönetmiş olursunuz.Sizlere başarılar dilerim.
Not: Bu yazı bu konudaki kaynaklardan yararlanılarak kaleme alınmıştır. Psk.Dr.Şükriye Varol
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sınava Doğru" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Şükriye VAROL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Şükriye VAROL'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şükriye VAROL Fotoğraf
Dr.Psk.Şükriye VAROL
Samsun
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi66 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Şükriye VAROL'un Yazıları
► Sınava Doğru Psk.Dnş.Rahmi DANİŞMENT
► Sınava Hazırlanmak Psk.Fazilet ARKAT
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,064 uzman makalesi arasında 'Sınava Doğru' başlığıyla benzeşen toplam 66 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aleksitimi-Alexithymia Mayıs 2017
◊ Affetmek Mayıs 2017
◊ Emdr ve Bir Vak'a Mayıs 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:05
Top