Kurban ve Kurtarıcı Tuzağına Düşmemek
KURBAN VE KURTARICI TUZAĞINA DÜŞMEMEK
Kurban oyunu çocuklara üç yolla öğretilen bir aile oyunudur. İlk yol doğrudan örnek vermektir, ebeveynlerden biri ya da ikisi bu oyunun oynandığı ailelerde genellikle kurban pozisyonundadır. İkinci yolda çocuk, ebeveyn tarafından kurban pozisyonunda olması için programlanmıştır. Üçüncü yolda kurban davranışı çocuğun kimliğinin kalıcı bir parçası olana kadar ebeveyn tarafından desteklenir. Daha sonra çocuk hayatına arka arkaya yaşadığı kurban deneyimleri ile devam eder. Her deneyim bu kişinin kurban pozisyonunu güçlendirir. Oyun özellikle ailede öğretildiği için göründüğünden daha tehlikelidir. Ailede dört çocuk varsa, bu dört çocuk da büyüyecek muhtemelen diğer kurbanlarla evleneceklerdir ve sonra kurbanlarla dolu dört aile yetiştireceklerdir. Yani rakamlar katlanmaya devam etmektedir. Kurban oyunu durdurulabilir ve değiştirilebilir ama bilinçaltındaki programlamayı değiştirmek için değiştirme arzusu, bilinçli farkındalık ve yoğun terapi gereklidir.
Hayatınıza kattığınız insanlar aracılığıyla bilincinizde neler olduğunu söyleyebiliriz. Hayatınızda pek çok kurban varsa, kurtarıcı kimliğine sahip olduğunuzdan emin olun. Kurban üçgeni karşılıklı bağımlılık gösterir. Bu üçgenin tepe noktasında kurban vardır. Kurban kendi için üzülen ve kendini çaresiz hisseden bir kişidir. Sorunları için diğer insanları suçlar. ‘’Sen olmasaydın ben mutlu olabilirdim. Hükümet olmasaydı, zengin olabilirdim.’’ Görünürde olan herkesi ve her şeyi suçlayarak o insan gücünü harcamaktadır. İşte kurbanın kendini çaresiz ve güçsüz hissetmesine sebep olan nokta budur. Kurban üçgeni kişisel gücün eksikliği ile ilgilidir. Kurban üçgeni bağımlılık yaratmaya başlar. Kurban olan insanlar her zaman kurtarıcılarla zalimleri kendilerine çekerler. Oyunu sizinle oynayacak biri yoksa yakında birini bulursunuz. Bir arkadaşın, komşunun ya da sevgilinin dikkatini çektiğinizde oyunu sizinle oynayacak biriyle bağlantı kurduğunuza emin olun. Bir kurbansanız, kalabalık bir odaya girdiğinizde aniden bir kurtarıcı ortaya çıkacaktır. Ve siz anında çok güçlü bir manyetik çekim hissetmeye başlayacaksınız. Bu, hiçbir zaman şaşmaz. Hayatınıza dahil ettiğiniz kişiler aracılığıyla bilincinizde neler olduğunu anlayabilirsiniz. Hayatınızda pek çok kurban varsa, kurtarıcı olduğunuza hiç şüphe yoktur. Çoğu kurtarıcı kurbanı ona bağımlı olması için destekler. Yani ortada kurban rollerine dayalı karşılıklı bağımlılık gösteren bir ilişki vardır. Söz konusu bu karşılıklı bağımlılık işlev bozukluğu gösteren ailelerde sağlıksız ilişkilerin temelini oluşturur. Bu karşılıklı bağımlılık neredeyse her zaman bağımlı davranışa sebep olur. Kurbanın deneyimlediği en yaygın his kendini çaresiz hissetme ve kontrolü kaybetmedir. Çaresizlik ve kontrolü kaybetme duyguları ne kadar artarsa acıyı uyuşturmayı sürdürmek için o kadar fazla uyuşturucu veya kullanma ya da yemek yeme eğilimi gösterir.
Hayatınızda kontrolü kaybettiğinizi hissettiğinizde aynı zamanda alışkanlıklarınızın da kontrolünü yitirmiş olursunuz. Deneyimlediğiniz güçsüzlük yiyecek, uyuşturucu veya alkol ile ilgilidir ve içsel dünyanızda kontrolü kaybettiğinizi duyumlamanızın bir göstergesidir.
Kurban açısından her durum bir krizdir. Okyanusun ortasında su sızdıran delikler olan bir bottadır, delikleri kapatmanın yerine sürekli suyu boşaltır. Kurbanlar temelde kendileri için üzülen kişilerdir. Neden bu hep benim başıma geliyor ya da zavallı ben sanki hiçbir şey yolunda gitmiyor. Çoğu zaman herkesin veya en azından belirli kişilerin daima size karşı olduğu hissine kapılırsınız. Kendinizi çaresiz hissedersiniz ve hayatınızın kontrolünün elinizde olmadığını düşünürsünüz. Derinlerde bir yerde kendinizi küçümsediğinizi ve gerçekten kendinize değer vermediğinizi fark edersiniz. Ulaşılması kolay hedefler belirlediğinizde bu durumda bile gerçek anlamda onları elde etmeyi beklemediğinizin ayırdına varırsınız. Ayrıca kendinizi yenilgiye uğratacak pek çok davranışınızı da gözlemleyebilirsiniz.
Siz bir kurbansanız, sistematik olarak size çaresizlik öğretilmiştir. Kurban kişiler sanat ya da iş dünyasında inanılmaz yeteneğe sahip olabilir ama yine de her zaman onları geriye çeken bir şey var gibidir. Sıklıkla bu uyuşturucu, alkol veya bir tür bağımlılıktır. Kurban kişilerin bağımlı kişiler olma eğilimi vardır. İçlerinde kendilerini çok bağımlı ve savunmasız hissederler ve destek arayışına girerler. Kurban aile üyeleri çoğu zaman sevgiyle acımayı birbirine karıştırırlar. Kurban ailesinde sevgi ile acımanın birbirinin yerini alabildiğini fark etmek önemlidir. Sevgi olduğunu düşündüğü şey vasıtasıyla durumu pekiştirir ama aslında bu acımadır. Tanıdığınız ve böyle davranan bir çocuğu düşünün böylece gencecik hayatlarında söz ettiğimiz oyunun binlerce kez nasıl sağlamlaştığını ve oyunu oynamaktan neden hiç bıkıp usanmadıklarını anlamamız kolaylaşır.
Kurban çocuğun favori cümlesi ‘’kimse beni sevmiyor’’dur. Bu, kurtarıcıdan ilgi çekme çabasıdır. Kurban büyüdükçe reddetme sıradanlaşır ve hayat biçimi halini alır. Reddetme yoluyla kurban en fazla sempatiyi elde edebilir. Tabi ki, reddetme konusunda diğer insanlar suçlanır. En çılgın rüyalarında bile söz konusu reddedilmeyi kendilerinin desteklediğini asla hayal etmezler. Aslında diğer kişinin onları reddetmeye zorlandığı durumları yaratırlar. Diğer kişinin sahip olduğu sevgiyi de göz ardı ederler. Kurban yakın ilişkiler kurmakta zorlanan kişileri ya da başka bir şekilde uygun olmayan insanları arayıp bulmakta çok akıllıca davranır.
Kurtarıcının başka bir güdüsü de çoğu zaman yoğun bir reddedilme korkusu duymasıdır. Böylece Genellikle ailede ya da arkadaşlarının arasında yatıştırıcı rolünü üstlenir. Kurtarıcı yatıştırıcı çoğunlukla iki yüzlüdür her tarafa tam olarak neyi duymak istediklerini düşünüyorsa onları söyler. Yatıştırıcının ana güdüsü kimsenin kendisine kızmasını istememesidir. Bu sebeple herkesin öfkesini kendi üzerinden çekip başka birine yönlendirir. Bu, annelerine onları zarar görmekten koruyacağı konusunda güvenen çocuklarla oynanacak çok ama çok tahrip edici bir oyundur.
Genellikle kurtarıcı, ihtiyaç duyulması konusunda yoğun bir ihtiyaç duyan çok bağımlı bir kişiliktir. Yani, örneğin bir ailede anne kurtarıcı pozisyonundaysa gereğinden fazla korumacı davranacaktır. Çocuğun kendi başına yapmasını öğretmektense çocuk için onu yapmaya daha fazla zaman harcayacaktır. Kurtarıcı, yükleri omuzlamak ve ona ihtiyaç duyan insanların olması koşuluyla serpilip gelişir. Burada gerçek sorumlulukla kurtarma arasındaki farkın ayırdına varmak çok önemlidir. Gerçek sorumluluk bireyin, sorunlarını çözmede kendini güçlü hissetme becerisidir. Genellikle kurtarıcı hayatını değiştirme konusunda kendini çaresiz hisseder ve böylelikle diğerlerinin sorunlarını üstlenerek güç arayışına girer. Aynı zamanda bu bir manipülasyondur çünkü dikkatle ilgiyi kurtarıcının sorunlarından uzaklaştırıp başka birininkilere yönlendirir.
Kurtarıcı hem başka insanların hem de kendinin yüklerini sırtlanır. Bu sorunları sırtlanmakla kalmaz ama aynı zamanda onları çözmek gerçekten de kendi sorumluluğuymuş gibi acı çeker. Kurtarıcının ödemesi gereken bedel acı çekmektir.
Kurban oyunu çocuklara üç yolla öğretilen bir aile oyunudur. İlk yol doğrudan örnek vermektir, ebeveynlerden biri ya da ikisi bu oyunun oynandığı ailelerde genellikle kurban pozisyonundadır. İkinci yolda çocuk, ebeveyn tarafından kurban pozisyonunda olması için programlanmıştır. Üçüncü yolda kurban davranışı çocuğun kimliğinin kalıcı bir parçası olana kadar ebeveyn tarafından desteklenir. Daha sonra çocuk hayatına arka arkaya yaşadığı kurban deneyimleri ile devam eder. Her deneyim bu kişinin kurban pozisyonunu güçlendirir. Oyun özellikle ailede öğretildiği için göründüğünden daha tehlikelidir. Ailede dört çocuk varsa, bu dört çocuk da büyüyecek muhtemelen diğer kurbanlarla evleneceklerdir ve sonra kurbanlarla dolu dört aile yetiştireceklerdir. Yani rakamlar katlanmaya devam etmektedir. Kurban oyunu durdurulabilir ve değiştirilebilir ama bilinçaltındaki programlamayı değiştirmek için değiştirme arzusu, bilinçli farkındalık ve yoğun terapi gereklidir.
Hayatınıza kattığınız insanlar aracılığıyla bilincinizde neler olduğunu söyleyebiliriz. Hayatınızda pek çok kurban varsa, kurtarıcı kimliğine sahip olduğunuzdan emin olun. Kurban üçgeni karşılıklı bağımlılık gösterir. Bu üçgenin tepe noktasında kurban vardır. Kurban kendi için üzülen ve kendini çaresiz hisseden bir kişidir. Sorunları için diğer insanları suçlar. ‘’Sen olmasaydın ben mutlu olabilirdim. Hükümet olmasaydı, zengin olabilirdim.’’ Görünürde olan herkesi ve her şeyi suçlayarak o insan gücünü harcamaktadır. İşte kurbanın kendini çaresiz ve güçsüz hissetmesine sebep olan nokta budur. Kurban üçgeni kişisel gücün eksikliği ile ilgilidir. Kurban üçgeni bağımlılık yaratmaya başlar. Kurban olan insanlar her zaman kurtarıcılarla zalimleri kendilerine çekerler. Oyunu sizinle oynayacak biri yoksa yakında birini bulursunuz. Bir arkadaşın, komşunun ya da sevgilinin dikkatini çektiğinizde oyunu sizinle oynayacak biriyle bağlantı kurduğunuza emin olun. Bir kurbansanız, kalabalık bir odaya girdiğinizde aniden bir kurtarıcı ortaya çıkacaktır. Ve siz anında çok güçlü bir manyetik çekim hissetmeye başlayacaksınız. Bu, hiçbir zaman şaşmaz. Hayatınıza dahil ettiğiniz kişiler aracılığıyla bilincinizde neler olduğunu anlayabilirsiniz. Hayatınızda pek çok kurban varsa, kurtarıcı olduğunuza hiç şüphe yoktur. Çoğu kurtarıcı kurbanı ona bağımlı olması için destekler. Yani ortada kurban rollerine dayalı karşılıklı bağımlılık gösteren bir ilişki vardır. Söz konusu bu karşılıklı bağımlılık işlev bozukluğu gösteren ailelerde sağlıksız ilişkilerin temelini oluşturur. Bu karşılıklı bağımlılık neredeyse her zaman bağımlı davranışa sebep olur. Kurbanın deneyimlediği en yaygın his kendini çaresiz hissetme ve kontrolü kaybetmedir. Çaresizlik ve kontrolü kaybetme duyguları ne kadar artarsa acıyı uyuşturmayı sürdürmek için o kadar fazla uyuşturucu veya kullanma ya da yemek yeme eğilimi gösterir.
Hayatınızda kontrolü kaybettiğinizi hissettiğinizde aynı zamanda alışkanlıklarınızın da kontrolünü yitirmiş olursunuz. Deneyimlediğiniz güçsüzlük yiyecek, uyuşturucu veya alkol ile ilgilidir ve içsel dünyanızda kontrolü kaybettiğinizi duyumlamanızın bir göstergesidir.
Kurban açısından her durum bir krizdir. Okyanusun ortasında su sızdıran delikler olan bir bottadır, delikleri kapatmanın yerine sürekli suyu boşaltır. Kurbanlar temelde kendileri için üzülen kişilerdir. Neden bu hep benim başıma geliyor ya da zavallı ben sanki hiçbir şey yolunda gitmiyor. Çoğu zaman herkesin veya en azından belirli kişilerin daima size karşı olduğu hissine kapılırsınız. Kendinizi çaresiz hissedersiniz ve hayatınızın kontrolünün elinizde olmadığını düşünürsünüz. Derinlerde bir yerde kendinizi küçümsediğinizi ve gerçekten kendinize değer vermediğinizi fark edersiniz. Ulaşılması kolay hedefler belirlediğinizde bu durumda bile gerçek anlamda onları elde etmeyi beklemediğinizin ayırdına varırsınız. Ayrıca kendinizi yenilgiye uğratacak pek çok davranışınızı da gözlemleyebilirsiniz.
Siz bir kurbansanız, sistematik olarak size çaresizlik öğretilmiştir. Kurban kişiler sanat ya da iş dünyasında inanılmaz yeteneğe sahip olabilir ama yine de her zaman onları geriye çeken bir şey var gibidir. Sıklıkla bu uyuşturucu, alkol veya bir tür bağımlılıktır. Kurban kişilerin bağımlı kişiler olma eğilimi vardır. İçlerinde kendilerini çok bağımlı ve savunmasız hissederler ve destek arayışına girerler. Kurban aile üyeleri çoğu zaman sevgiyle acımayı birbirine karıştırırlar. Kurban ailesinde sevgi ile acımanın birbirinin yerini alabildiğini fark etmek önemlidir. Sevgi olduğunu düşündüğü şey vasıtasıyla durumu pekiştirir ama aslında bu acımadır. Tanıdığınız ve böyle davranan bir çocuğu düşünün böylece gencecik hayatlarında söz ettiğimiz oyunun binlerce kez nasıl sağlamlaştığını ve oyunu oynamaktan neden hiç bıkıp usanmadıklarını anlamamız kolaylaşır.
Kurban çocuğun favori cümlesi ‘’kimse beni sevmiyor’’dur. Bu, kurtarıcıdan ilgi çekme çabasıdır. Kurban büyüdükçe reddetme sıradanlaşır ve hayat biçimi halini alır. Reddetme yoluyla kurban en fazla sempatiyi elde edebilir. Tabi ki, reddetme konusunda diğer insanlar suçlanır. En çılgın rüyalarında bile söz konusu reddedilmeyi kendilerinin desteklediğini asla hayal etmezler. Aslında diğer kişinin onları reddetmeye zorlandığı durumları yaratırlar. Diğer kişinin sahip olduğu sevgiyi de göz ardı ederler. Kurban yakın ilişkiler kurmakta zorlanan kişileri ya da başka bir şekilde uygun olmayan insanları arayıp bulmakta çok akıllıca davranır.
Kurtarıcının başka bir güdüsü de çoğu zaman yoğun bir reddedilme korkusu duymasıdır. Böylece Genellikle ailede ya da arkadaşlarının arasında yatıştırıcı rolünü üstlenir. Kurtarıcı yatıştırıcı çoğunlukla iki yüzlüdür her tarafa tam olarak neyi duymak istediklerini düşünüyorsa onları söyler. Yatıştırıcının ana güdüsü kimsenin kendisine kızmasını istememesidir. Bu sebeple herkesin öfkesini kendi üzerinden çekip başka birine yönlendirir. Bu, annelerine onları zarar görmekten koruyacağı konusunda güvenen çocuklarla oynanacak çok ama çok tahrip edici bir oyundur.
Genellikle kurtarıcı, ihtiyaç duyulması konusunda yoğun bir ihtiyaç duyan çok bağımlı bir kişiliktir. Yani, örneğin bir ailede anne kurtarıcı pozisyonundaysa gereğinden fazla korumacı davranacaktır. Çocuğun kendi başına yapmasını öğretmektense çocuk için onu yapmaya daha fazla zaman harcayacaktır. Kurtarıcı, yükleri omuzlamak ve ona ihtiyaç duyan insanların olması koşuluyla serpilip gelişir. Burada gerçek sorumlulukla kurtarma arasındaki farkın ayırdına varmak çok önemlidir. Gerçek sorumluluk bireyin, sorunlarını çözmede kendini güçlü hissetme becerisidir. Genellikle kurtarıcı hayatını değiştirme konusunda kendini çaresiz hisseder ve böylelikle diğerlerinin sorunlarını üstlenerek güç arayışına girer. Aynı zamanda bu bir manipülasyondur çünkü dikkatle ilgiyi kurtarıcının sorunlarından uzaklaştırıp başka birininkilere yönlendirir.
Kurtarıcı hem başka insanların hem de kendinin yüklerini sırtlanır. Bu sorunları sırtlanmakla kalmaz ama aynı zamanda onları çözmek gerçekten de kendi sorumluluğuymuş gibi acı çeker. Kurtarıcının ödemesi gereken bedel acı çekmektir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kurban ve Kurtarıcı Tuzağına Düşmemek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nurhan ÜNDER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nurhan ÜNDER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.