2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
MAKALE #16575 © Yazan Uzm.Psk.Ayşegül COŞKUN | Yayın Nisan 2016 | 3,359 Okuyucu
(DEHB) DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU NEDİR?

DEHB başta bireyin kendisi olmak üzere aileyi ve toplumu ilgilendiren yönleriyle çocukluk çağının en önemli psikiyatrik bozukluklarından biridir. Çocuğun okul başarısı, aile hayatı, sosyal ilişkileri ve benlik saygısı üzerinde çeşitli olumsuz etkileri olan ve oldukça sık görülen bir bozukluktur. DEHB her kültür ve toplumda görülen bir bozukluktur. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık %6-8 gibidir. Erkeklerde kızlara göre 2-4 kat daha fazla görülür.

DEHB kendi içinde üçe ayrılır. Birincisi, dikkat eksikliğinin önde olduğu tip; ikincisi hiperaktivitenin önde olduğu tip; üçüncüsü ise bileşik tip, yani hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivitenin birlikte eşlik ettiği tip. Erkeklerde aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtileri daha sık görülürken, kızlarda dikkat eksikliği olan tip daha sık görülmektedir.

Kavramları tanımlayacak olursak; hiperaktivite için şunu söyleyebiliriz:

Anne-baba ve öğretmenler hiperaktivitesi olan çocukları tipik olarak şu cümlelerle tanımlarlar:

‘‘Daha karnımdayken bile kıpır kıpırdı. Çok hareketli, uzun süre yerinde oturamaz. Sınıfta çevresiyle fazla ilgili, dersi dinlemiyor, sık sık yerinden kalkıyor, izin almadan konuşuyor. Düşünmeden hareket ediyor, yaptıktan sonra üzülüyor, özür diliyor. Tükenme noktasındayız. Her gün, her dakika sorun yaşıyoruz. Evden kavga dövüş çıkıyoruz. Eve gelince ödev yapması problem, bizim yönlendirmemiz ve yardımımız olmadan tamamlayamıyor. Yardım ederken de tartışma çıkıyor. Uyguladığımız hiçbir şey, ödüller, cezalar işe yaramadı. Yaptıklarının sonuçlarını asla düşünmüyor. Çevresiyle ilişkileri iyi değil. İstediği bir şey olmadığında çok öfkeleniyor, hemen tepki veriyor. Ben de ona sık sık bağırmaya hatta vurmaya başladım. İlişkimiz giderek bozuluyor.’’

Aslında her çocuğun hareketli ve enerjik olması beklenir. Çocuk koşar, düşer ve gürültü çıkararak oynar. Bunların hepsi doğaldır. Ancak hiperaktivite denince yaşıtlarına göre daha hareketli ve kıpırtılı çocuk akla gelir. Hiperaktivite kısaca; kıpırtılı olma, oturamama ya da oturmayı becerememe, düz duvara tırmanacak kadar hareketli olma olarak tanımlanabilir. Hiperaktivite okul öncesi dönemde özellikle 3-6 yaş arası çocuklarında daha belirgin fark edilen bir belirtidir.

Ders başarı sorunu yaşanmazken, daha çok uyum ve davranış sorunları yaşanır.

Bu çocuklar oturmayı sevmezler, ev içinde koştururlar, dur veya yapma sözünden anlamazlar.

Oturmaları gereken durumlarda ise elleri veya ayakları kıpır kıpırdır. Zıplamayı, yükseklere tırmanmayı, atlamayı çok severler.

Dürtüseldirler. Akıllarına gelen ilk şeyi hemen yaparlar. Yaptıktan sonra uygun olup olmadığını görebilirler.

Davranışlarını ortama ve sonuçlarına göre düzenlemekte ve yönlendirmekte güçlük çekerler. Tüm bunları yapabilmek için onlara ‘dur’ diyen merkezlerinde sorun vardır.

Ders çalışırken şekilden şekle girerler.

Çok konuşurlar, iki kişi konuşurken sık sık lafa girerler.

Masanın başında oturamazlar, dolayısıyla derslerini masada çalışmayı sevmezler.

Yaşla birlikte hiperaktivenin azaldığı görülür.

Dikkat eksikliğini açıklayacak olursak eğer:

Anne-baba ve öğretmenler dikkat eksikliği olan çocukları tipik olarak şu cümlelerle tanımlarlar:

‘‘Söylediklerim bir kulağından giriyor, öbür kulağından çıkıyor. Sanki aklı hep başka yerde, çok dalgın. Bilgisayar ya da televizyon başında saatlerce oturabiliyor ama ödev başında en çok 10 dakika. Çok sık eşya kaybediyor. Dersi dinlemiyor, sürekli etrafıyla ilgili ya da hayal kuruyor. Aşladığı işi bitirmiyor. Soruları sonuna kadar okumuyor. Sınavlarda dikkatsizce hatalar yapıyor. 10 dakikalık işi 3-4 saatte bitiremiyor.’’

Ders başarıları iyi değildir, ancak uyum sorunları neredeyse yok gibidir. Bu nedenle genellikle geç fark edilirler ve de tedaviye geç getirilirler.

Çocuğun dikkat süresinin yaşına göre kısa olması ve özellikle okuma, yazma ve matematik gibi akademik alanlarda dikkatinin kolay ve çabuk dağılması anlamına gelir.

Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez, anne, baba ya da öğretmenin zoruyla ödev yaparlar.

Çeşitli bahanelerle (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar.

Ders çalışırken sürekli yanlarında birini isterler.

Üzerlerine aldıkları bir işi bitirmekte zorlanır, bir işi bitirmeden başka işe geçerler.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun beraber görüldüğü durumlar içinde şunları söyleyebiliriz.

Bu çocuklar konuşulanı sanki dinlemiyormuş görüntüsü verirler.

Bir komutu bir kaç defa söyledikten sonra yerine getirirler. Bir komut verdiğinizde ‘tamam’ der fakat söyleneni yapmazlar.

Sınıfta öğretmeni dinlemekte zorlanırlar ve dışardan gelen uyarılarla hemen dikkatleri dağılır. Elindeki kalem, defter ve oyuncak gibi malzemelerle uğraşır, dersi takip edemezler.

Derste sıkılmaları nedeniyle sınıfın dikkatini ve huzurunu bozacak konuşma, arkadaşlarına laf atma ve garip sesler çıkarma gibi davranışlar sergileyebilirler. Bazıları ise ders anlatırken dalıp gider ve akıllarından başka şeyler geçirir, gün içinde olanları ya da olacakları düşünür, hayaller kurarlar. Bu da dersleri kaliteli dinleme ve takip etmelerine engel olur.

Okuma ve yazmaları yaşıtlarından geride, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. Okurken sık hata yapabilirler. Genellikle kelime uydurma, hece atlama ya da eklemelerine sık rastlanır.

Unutkan olabilirler. Öğrettiğiniz ve iyi öğrendiklerini düşündüğünüz bir bilgiyi de çabuk unutabilirler.

Zaman yönetimleri iyi değildir, organize olamazlar.

Kendilerine uygun bir çalışma düzeni ve sistemi geliştiremezler.

Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına bir de sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar da eklenir. Sabırsızlıkları ve çabuk sıkılmaları, sorulan soruları yanlış okuma ve basit hatalarla yanlış cevaplayabilirler. Sınavda yetiştirememe sorunu yaşarlar. Sonunda bilgileri ve bildiklerinden daha azı oranında not alırlar.

Evde günlük yapmaları gereken işler konusunda sorumluluk almak istemezler.

Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar.

Dikkat sorunu olan çocuklar genellikle kurallı öğrenmeye karşı isteksizdirler.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN ZEKA İLE BİR İLİŞKİSİ VAR MIDIR?

Bir çok kişi DEHB’i zeka ile ilişkilendirmeye çalışır. Oysa DEHB’in zeka ile bir ilişkisi yoktur. DEHB’li çocuklarında diğer çocuklar gibi zeka düzeyleri normal, iyi ya da yaşıtlarına göre geri olabilir.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN TANISI NASIL KONUR?

Maalesef ülkemizde ailelerin yeterinde bilgiye sahip olmamaları bu çocuklardan önemli kısmının zamanında tanınma ve tedaviye alınmasını engellemektedir. Toplumumuzda DEHB konusunda yanlış ve eksik bilgiler tedaviyi engellemektedir.

Halk arasında DEHB belirtileri yanlış bir şekilde üstün zekalı olma, şımarıklık, terbiyesizlik, tembellik ve huysuzluk gibi terimlerle izah edilmeye çalışılır. Bu nedenle farklı çözümler aranır.

Anne-babaların sürekli birbirini suçlayarak sorun ben değilim mesajı vermeye çalışmaları, ev içindeki huzuru bozarak çocuğa ulaşmamızı daha da zorlaştırır. Başta eğitimciler olmak üzere çocukla ilgili her kesimin DEHB hakkında temel bilgilere sahip olması gerekir.

DEHB tanısı çocukla yapılan görüşme ile konur. Tanıyı destekleyici olarak çocuğun dikkat bozukluğu derecesini ve öğrenme gücünü ölçen testlerden yararlanılır. Öğretmen ve anne-babadan bilgi alınır.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA EŞLİK EDEN BELİRTİLER NELERDİR?

Zamanı iyi kullanamama

Dağınıklık, düzensizlik

Hırçınlık

Sosyal beceri sorunları

Sakarlık

Kendine güvenmeme

Uyku sorunları

Geçmişten ders almama

Geleceği öngörememe

Ödül ve cezadan etkilenmeme

BİR KİŞİDE DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN VARLIĞINDAN SÖZ EDEBİLMEK İÇİN NE GİBİ KRİTERLER VARDIR?

7 yaşından önce başlamış olmalı

Kalıcı ve sürekli olmalı (En az 6 ay)

Birden fazla ortamda görülmeli (Hem ev hem okul)

Yaşamda en az bir alanda önemli derecede aksamaya neden oluyor olmalı.

Basit davranış değiştirme teknikleri ve çevresel düzenlemelerle kolayca düzeltilemiyor olmalı.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU KALITSAL MIDIR, ÇEVRESEL FAKTÖRLERDEN Mİ KAYNAKLANIR?

Dikkat eksikliği aşırı hareketlilik bozukluğunda biyolojik ve çevresel etkenlerin birlikte rol oynadığı görüşü egemendir.

Çevresel etken olarak aile içi stres ve şiddet,

Doğum sırasında yaşanan sorunlar, erken doğum,

Gebelik sırasında annenin ilaç, alkol, sigara kullanımı,

Doğum sonrası geçirilen bazı hastalıklar, kurşun gibi maddelere maruz kalma.

DEHB olan çocukların anne-babalarında da benzer belirtilerin görülme oranı normal çocuklara oranla 2-8 kat fazladır.

DEHB olan çocukların kardeşlerinde benzer belirtilerin görülme olasılığı 2-3 kat fazladır.

Tek yumurta ikizlerinde her ikisinde de hastalık görülme oranı %80-90’dur.

Çift yumurta ikizlerinde her ikisinde de hastalık görülme oranı %30’dur.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU TEDAVİ OLUR MU?

DEHB genellikle 12-20 yaşları arasında yatışmaktadır. Aşırı hareketlilik 10’lu yaşlardan sonra kaybolur ve ilk kaybolan belirtidir. En son kaybolan ise dikkat eksikliğidir. DEHB’in kötü gidişinin en önemli belirleyicileri çocukluk döneminde ek olarak davranım bozukluğu olması, aile içi sorunlar ve zeka düzeyinin düşük olmasıdır. DEHB ile beraber %50-60 oranında karşıt olma-karşıt gelme bozukluğu görülmektedir. %25-30 öğrenme bozukluklarıyla birlikte eş tanı alması sık saptanan ektanılar arasındadır.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE TEDAVİ EDİLMEZSE, ERGENLİĞE TAŞINIRSA NELER OLUR?

Derslere ilgisizlik, eskiye oranla ders başarısında düşüklük.

Sorumluluklarını yerine getirmede kayıtsızlık.

Aile ve otorite figürü ile çatışmada artış.

Okulda kurallara uymada zorlanma, okulu kırma.

Ani sinirlenme, öfkesini kontrol edememe.

Sinirlendiğinde kendine zarar verici davranışlar sergileme.

Uygunsuz ve kötü arkadaşlar edinme.

Riskli eylemleri sevme, örneğin hızlı araç kullanmaya bağlı olarak trafik kazası riskinin yüksek olması.

Kontrolsüz cinsel davranışlar.

Alkol, sigara ve madde kullanım riskinin artması.

Uykuya dalmakta zorlanma, az ya da gereğinden çok uyuma.

Arkadaş ilişkilerinde sorun yaşama, kavgalara karışma, kabadayılık yapma.

DEHB’li ergenler kaygı bozuklukları, depresyon ve davranım bozukluğu açısından risk taşırlar.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLAR HEP SIKINTI YARATAN ÇOCUKLAR MIDIR? YOKSA OLUMLU ÖZELLİKLERİ DE VAR MIDIR?

Hayal güçleri yüksektir.
Üretkendirler.
Enerjiktirler.
Kolay ilişki kurabilirler.
Espri yetenekleri vardır.
Cana yakındırlar.
Risk alabilirler (Bazen gereğinden fazla).
İnsanlara kolay güvenirler (Bazen kandırılmaya neden olabilir).

DEHB OLAN ÜNLÜLER:

Walt Disney
Albert Einstein
Galileo
Mozart
Leonardo Da Vinci
Tom Cruise
Beethoven
Thomas Edison
John F. Kennedy
Agatha Christie
Alexander Graham Bell

DEHB KONUSUNDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR NELERDİR?

DEHB modern çağın hastalığı değildir. İlk kez bilimsel anlamda 100 yıl önce tanımlanmıştır. Çocuk psikiyatrisi hastalıklarının içinde hakkında en fazla araştırılmış ve tanısal geçerliliği en yüksek bozukluklardan biridir.

DEHB’li çocuğun davranışlarını normal kabul ederek ‘çocuktur yapar, zamanla düzelir’ demek çocuk üzerine kumar oynamak gibidir. Tedavi edilemeyen DEHB olgularında başta akademik başarısızlık olmak üzere, ileriki yaşamlarında ağır davranış bozuklukları gelişme riski yüksektir.

DEHB oluşumunda suçlu, aile değildir. DEHB biyolojik temeli olan bir bozukluktur. Dolayısıyla DEHB bir terbiye edilme sorunu değildir.

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık yapmazlar. Aksine yapılan bir araştırmada DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar madde ve alkol kötüye kullanımı/bağımlılık riskini azalttığını göstermiştir.

İlaçların bedensel olarak kalıcı yan etkileri yoktur. Aileler doktor kontrolünde güvenle bu ilaçları kullanabilirler. İlaçların bir kısmı akademik performansta da artışa neden olduklarından gereksiz yere ve yüksek dozlarda kullanılmasını önlemek amacıyla özel reçeteler ile satılır. Böyle satılması ilacın tehlikeli olduğu anlamına gelmez.

Her ilaç ilk kullanıldığında bazı istenmeyen yan etkiler oluşturabilir. İştahsızlık, uykusuzluk, baş ağrısı, karın ağrısı, sinirlilik ve huzursuzluk hissi gibi. Böyle bir durumda ilacı kesmeden önce mutlaka doktorunuza danışmalı ve doktor gerekli görürse ilaç kesilmelidir. Tedavide farklı ilaç alternatifleri gündeme gelebilir.

DEHB’in bilimsel tedavisi dışında ailenin ilgisini çekecek alternatif bazı yöntem uygulayanlar az sayıda da olsa vardır. Bilimsel olmayan bu yöntemlere ailelerin itibar etmemesi gerekir. (Örneğin; müzikle tedavi, bilgisayar kullanılarak tedavi, biyofeedback uygulaması, diyet tedavisi, polivitamin uygulamaları gibi.)

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN BİR ÇOCUĞUN ANNE-BABASI OLMAK NASIL BİR SÜREÇTİR?

Çoğu kez yorucu, tüketici bir iştir. Anne-baba çocuğun davranışlarına bir anlam veremez ya da yaramazlık, şımarıklık, tembellik olarak yorumlar. Zamanlarının ve enerjilerinin çoğunu çocuğa ayırırlar ama işler yine de yolunda gitmez. Nerede hata yaptıklarını bulmaya çalışır ve sıklıkla kendilerini ve birbirlerini suçlarlar. Kardeşler de durumdan etkilenir ve çeşitli belirtiler göstermeye başlarlar. Anne-babanın birbiriyle ilişkisi de bozulur, sık sık tartışmalar yaşanır. Giderek huzursuzluk, gerginlik, mutsuzluk ve dağınıklık eve hakim olur.

Aslında tüm anne-babalar çocuklarının gelişimi süresince pek çok olumlu duygunun yanı sıra korku, kaygı, endişe, panik, öfke ve yorgunluk hissederler. DEHB’li çocukların anne-babaları ise bu duyguların tümünü daha yoğun yaşarlar.

Kaynak: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Özlem Sürücü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ayşegül COŞKUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ayşegül COŞKUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ayşegül COŞKUN'un Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kaygı Bozukluğu Nisan 2016
► Sınav Başarısı Nisan 2016
► Anaokuluna Başlarken Aralık 2015
► Şiddet,televizyon,internet Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:07
Top