Çocuklarda Telefon/Tablet/Televizyon Bağımlılığı
Günümüzde telefon, tablet kullanımı, televizyon izleme ortalama 1 yaş hatta bazen daha öncesinde başlıyor. Anne babalar kimi zaman bebeğin yemek yeme gibi ihtiyaçlarını karşılarken daha hızlı, rahat olabilmek, kimi zaman zihinsel/dil gelişimini destekliyor olduğu düşüncesiyle bebek/çocuklarını teknolojik aletlerin karşısına hapsediyor. Özellikle 0-3 yaş arası dönemde televizyon izleme, zeminde yatkınlık varsa otizmi tetikliyor, ileriki yıllarda dikkat eksikliği bozuklukları görülebiliyor. Çünkü bebeğin özellikle 0-1 yaş arasındaki algı ve beyin hızı televizyon ekranının hızlı ve ani geçişlerine yetişemiyor. Bebeklerin adeta hipnotize olmuşçasına görüntülere takılı kalması da tam olarak bu sebepten, zihni bu geçişlere adapte olamıyor.
0-3 yaş sonrası ise televizyon izleme alışkanlığı günde yarım saati geçmemeli, çocuğun kavramları öğrenme aracı olarak televizyon ya da tabletler çok fazla tercih edilmemelidir. Çocuğun kavramları öğrenmesinin en doğru gelişimsel yolu oyunlar ve sosyalleşmedir. Çocuk, diğer çocukları gözlemleyerek ya da yaratıcı oyunlar oynayarak yani aktif olduğu durumlarda en sağlıklı şekilde becerilerini geliştirir. Elbette olumlu yanları olan, el göz koordinasyonunu destekleyen, düşünme becerilerini geliştiren eğitici sanal oyunlar mevcuttur. Belli ölçüde kullanılması da faydalıdır. Anne baba aradaki dengeyi iyi sağlamalı, çocuğun bunlara tamamen kapılmasını önlemelidir. Aksi takdirde ilerde çocuğu sosyal hayattan, sokak oyunlarından, ailesinden ve arkadaşlarından koparan bir tabloya kadar giden durumlar mevcuttur. Sanal dünya çocuğa sınırsız seçenekte oyunlar (birinde başaramazsa diğerine geçme gibi) sunarak onu gerçek dünyadan uzaklaştırıyor çünkü bu dünyada sıkılma diye bir olgu yok. Oyunların renkli, cazibeli, hızlı olmasına kapılan çocuk için gerçek dünya sıkıcı, monoton gelmeye başlıyor. İlgi alanları daralıyor, doğaya, sanata, spora olan eğilimleri azalıyor. Kitap okumak ise sıkıcı geliyor. Oyun dünyasının her ihtiyaca ve ilgi alanına yanıt veren çeşitlilikteki dünyasında her şey hızlı, renkli, heyecanlı. Anında sonuç alma, ödül kazanma, fazla uğraş sarf etmeden ödül kazanma ve alternatiflerin çokluğu çocuklara çok daha cazip geliyor. Bu sınırsızlık ve çeşitlilik yanında gerçek dünyanın kitapları, oyuncakları yetersiz kalıyor. Artık çocuklar hep evde, bir araya geldiklerinde bile, oyun oynamak, film izlemek vs. yerine telefon ve tabletleriyle vakit geçiriyorlar. Yani beraberken, yan yanayken bile sosyalleşemiyorlar.
Sanal dünyanın bir diğer yüzü, şiddet ve korku öğelerini barındırması. Bu oyunlarda maruz kaldıkları her şey çocukların zihinlerine yerleşiyor ve realitede bunun yansımaları görülmeye başlıyor. Örneğin, iki çocuk bir araya geldiğinde sanal ortamda oynadıkları oynadıkları savaş/dövüş oyunlarını ya da televizyonda oynadıkları şiddet içeren program ve şovların sahnelerini canlandırıyorlar. Çocuklar git gide daha hırçın, daha saldırgan oluyorlar. Çünkü oynadıkları oyunlarda, izledikleri şovlarda birilerini öldürmek, kanlar oldukça olağan şeyler. Şiddete karşı duyarsızlaşma, onu bir şey elde etmek için kullanma olağan hale geliyor. Bunun yanı sıra zihinlerinde yer edinen sesler, görüntüler bir süre sonra uyku terörü, bozuklukları, gece korkuları gibi sorunlara neden olabiliyor.
Peki anne baba olarak bunun önüne geçebilmek adına neler yapılabilir? Öncelikle ebeveynler olarak kendi alışkanlıklarınızı değerlendirmeniz gerek. Anne baba olarak, çocuğunuzla birebir eğlenceli bir şeyler yapacak, oyun oynayacak zamanınız yok mu? Onunla asıl oynayacağınızı bilmiyor musunuz ya da bu size sıkıcı mı geliyor? Alışveriş ve tüketim çılgınlığınız var mı? En son ne zaman telefonunuzu, televizyonunuzu, arabanızı değiştirdiniz? Evinizdeki tablet, televizyon, bilgisayar, telefon sayısı nedir? Siz kitap okuyor musunuz ya da spor yapıyor musunuz? Herhangi bir ilgi alanınız(hobi, koleksiyonerlik vs.) var mı? Çocuğunuz sizi televizyon izlerken ya da telefonla uğraşırken ne kadar sıklıkla görüyor? Bebeklikten itibaren çocuğunuzu oyalamak, ona yemek yedirmek için teknolojik aletlerden ne kadar yardım aldınız? Çocuğunuzun sanal oyunlara ve ortama ne kadar bağımlı olacağı büyük ölçüde bu soruların yanıtlarına bağlı. Buradan yola çıkarak, her gün çocuğunuzla birlikte eğlenceli bir şeyler yapmak için zaman ayırmanın, çeşitli, sanat ve spor aktivitelerine katılmanın, “sokakta” vakit geçirmesini sağlamanın, herhangi bir hobiye sahip olmasını teşvik etmenin, çocuğun arkadaşları ile ama sanal oyunlardan uzak olacağı ortamlar yaratmanın öneminin altını çizmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra, elektronik oyunlara zaman sınırı koyma ve mutlaka uygulama oldukça önemlidir. Evde net kuralları belirlemek ve bu kuralların takipçisi olmak gerekir. Elektronik oyunlara sınır koyamayan anne babalar genelde diğer konularda da sınır koymada zorlandıklarından yakınırlar. Gerekirse bir uzmandan bu konuda yardım alabilirsiniz. En önemlisi, çocuğunuza uygun örnekler olun. Çünkü çocuklar, söylediklerinizden çok yaptıklarınızdan öğrenirler.
0-3 yaş sonrası ise televizyon izleme alışkanlığı günde yarım saati geçmemeli, çocuğun kavramları öğrenme aracı olarak televizyon ya da tabletler çok fazla tercih edilmemelidir. Çocuğun kavramları öğrenmesinin en doğru gelişimsel yolu oyunlar ve sosyalleşmedir. Çocuk, diğer çocukları gözlemleyerek ya da yaratıcı oyunlar oynayarak yani aktif olduğu durumlarda en sağlıklı şekilde becerilerini geliştirir. Elbette olumlu yanları olan, el göz koordinasyonunu destekleyen, düşünme becerilerini geliştiren eğitici sanal oyunlar mevcuttur. Belli ölçüde kullanılması da faydalıdır. Anne baba aradaki dengeyi iyi sağlamalı, çocuğun bunlara tamamen kapılmasını önlemelidir. Aksi takdirde ilerde çocuğu sosyal hayattan, sokak oyunlarından, ailesinden ve arkadaşlarından koparan bir tabloya kadar giden durumlar mevcuttur. Sanal dünya çocuğa sınırsız seçenekte oyunlar (birinde başaramazsa diğerine geçme gibi) sunarak onu gerçek dünyadan uzaklaştırıyor çünkü bu dünyada sıkılma diye bir olgu yok. Oyunların renkli, cazibeli, hızlı olmasına kapılan çocuk için gerçek dünya sıkıcı, monoton gelmeye başlıyor. İlgi alanları daralıyor, doğaya, sanata, spora olan eğilimleri azalıyor. Kitap okumak ise sıkıcı geliyor. Oyun dünyasının her ihtiyaca ve ilgi alanına yanıt veren çeşitlilikteki dünyasında her şey hızlı, renkli, heyecanlı. Anında sonuç alma, ödül kazanma, fazla uğraş sarf etmeden ödül kazanma ve alternatiflerin çokluğu çocuklara çok daha cazip geliyor. Bu sınırsızlık ve çeşitlilik yanında gerçek dünyanın kitapları, oyuncakları yetersiz kalıyor. Artık çocuklar hep evde, bir araya geldiklerinde bile, oyun oynamak, film izlemek vs. yerine telefon ve tabletleriyle vakit geçiriyorlar. Yani beraberken, yan yanayken bile sosyalleşemiyorlar.
Sanal dünyanın bir diğer yüzü, şiddet ve korku öğelerini barındırması. Bu oyunlarda maruz kaldıkları her şey çocukların zihinlerine yerleşiyor ve realitede bunun yansımaları görülmeye başlıyor. Örneğin, iki çocuk bir araya geldiğinde sanal ortamda oynadıkları oynadıkları savaş/dövüş oyunlarını ya da televizyonda oynadıkları şiddet içeren program ve şovların sahnelerini canlandırıyorlar. Çocuklar git gide daha hırçın, daha saldırgan oluyorlar. Çünkü oynadıkları oyunlarda, izledikleri şovlarda birilerini öldürmek, kanlar oldukça olağan şeyler. Şiddete karşı duyarsızlaşma, onu bir şey elde etmek için kullanma olağan hale geliyor. Bunun yanı sıra zihinlerinde yer edinen sesler, görüntüler bir süre sonra uyku terörü, bozuklukları, gece korkuları gibi sorunlara neden olabiliyor.
Peki anne baba olarak bunun önüne geçebilmek adına neler yapılabilir? Öncelikle ebeveynler olarak kendi alışkanlıklarınızı değerlendirmeniz gerek. Anne baba olarak, çocuğunuzla birebir eğlenceli bir şeyler yapacak, oyun oynayacak zamanınız yok mu? Onunla asıl oynayacağınızı bilmiyor musunuz ya da bu size sıkıcı mı geliyor? Alışveriş ve tüketim çılgınlığınız var mı? En son ne zaman telefonunuzu, televizyonunuzu, arabanızı değiştirdiniz? Evinizdeki tablet, televizyon, bilgisayar, telefon sayısı nedir? Siz kitap okuyor musunuz ya da spor yapıyor musunuz? Herhangi bir ilgi alanınız(hobi, koleksiyonerlik vs.) var mı? Çocuğunuz sizi televizyon izlerken ya da telefonla uğraşırken ne kadar sıklıkla görüyor? Bebeklikten itibaren çocuğunuzu oyalamak, ona yemek yedirmek için teknolojik aletlerden ne kadar yardım aldınız? Çocuğunuzun sanal oyunlara ve ortama ne kadar bağımlı olacağı büyük ölçüde bu soruların yanıtlarına bağlı. Buradan yola çıkarak, her gün çocuğunuzla birlikte eğlenceli bir şeyler yapmak için zaman ayırmanın, çeşitli, sanat ve spor aktivitelerine katılmanın, “sokakta” vakit geçirmesini sağlamanın, herhangi bir hobiye sahip olmasını teşvik etmenin, çocuğun arkadaşları ile ama sanal oyunlardan uzak olacağı ortamlar yaratmanın öneminin altını çizmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra, elektronik oyunlara zaman sınırı koyma ve mutlaka uygulama oldukça önemlidir. Evde net kuralları belirlemek ve bu kuralların takipçisi olmak gerekir. Elektronik oyunlara sınır koyamayan anne babalar genelde diğer konularda da sınır koymada zorlandıklarından yakınırlar. Gerekirse bir uzmandan bu konuda yardım alabilirsiniz. En önemlisi, çocuğunuza uygun örnekler olun. Çünkü çocuklar, söylediklerinizden çok yaptıklarınızdan öğrenirler.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarda Telefon/Tablet/Televizyon Bağımlılığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esin ÖZER BAKIR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esin ÖZER BAKIR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
telefon bağımlılığı, tablet, tablet bağımlılığı, televizyon izleme, çocuklarda televizyon izlemenin zararları, oyun, tablet oyunlarının zararları, televizyon bağımlılığı, bebeklere televizyon izletmenin zararları
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.