Gençlere Özgürlük Ama Nereye Kadar?
GENÇLERE ÖZGÜRLÜK AMA NEREYE KADAR?
Özgürlüğün ne olduğuyla alakalı her düşünce sürecinden farkı görüşler ortaya atılmıştır. İdeolojiler, dinler, psikoloji ekolleri, filozoflar vs.... Her biri bu kavramı açıklamak için bir çaba harcarken bir zihne bir sürü de çelişkili ifade gelmektedir. örneğin kapitalizm başkasına zarar vermediğin sürece istediğin yapabilirsin der. Yani kendi isteğiyle açlık grevi yan birini ölüme terk mi etmeli? Anne babalar çocuklarını aç bırakma hakkına sahip olmalı mı? Uyuşturucu kullandığımız bir kişiye duyarsız mı kalalım?
Bu yazımızda psikoloji ekolleri ve özellikle gelişimsel psikoloji açısından gençlik ve özgürlük kavramlarını aile bağlamında ele almaya çalışacağız.
Freud kişiliğin 0-6 yaş döneminde oluştuğunu ifade ediyor. Kısacası şu anı yaşayan bizler geçmişimizin ürünleriyiz. Bu kalıp üzerinden düşünecek olursak şu an itibariyle geçmişin ve bilinçaltının tutsakları olarak hayatımıza devam ediyoruz. Farkında olmadan daha doğrusu farkında olmadığımız bilinçaltının sunduğu malzemenin egomuzu rahatsız etmeyecek şekilde tezahürüyle bir özgürlük yaşıyoruz. Bu anlamda psikanalitik açıdan özgür insan yoktur. Kendini özgür sanan geçmişinin tutsağı olan insan vardır diyebiliriz. Ya da şöyle söylenebilir çocuklukta özgürlüğü öğrenemeyen bireyler gelecekte özgürlük duygusunun tam anlamıyla yaşayamazlar. Belirtilen yaş döneminde özgürlük duygusunu yaşayacak fırsatlara ulaşamayan bireyler gençlik dönemlerine geldiklerinde kendi ayakları üzerinde duramayacağı düşünülebilir.
Günlük yaşamda engellenme durumlarında amacına ulaşamazsa birey gerginlik yaşar. Birey böyle durumda çözüm arar ya da uyum sağlamaya çalışır. Fakat bazen bu engeller ağır gelir ve savunma mekanizmaları devreye girer. Savunma mekanizmaları da gerginliğin hafiflemesinde yardımcı olamazsa kişi de nevrotik bir yapıya bürünebilir. Çocukluk dönemi bilişsel açıdan somut işlemler dönemidir. Çocuğun hayal dünyası yetişkin birinden daha geniş empati yeteneği daha zayıftır. Kişi ergenlik ve gençlik dönemine doğru adım attıkça içinde bulunduğu kültürün etkisi altında özgürlük ve sorumluluk arasında bir denge kurmaya çabalar. Hem özgür, özgün bir birey hem de çevresi tarafından onaylanan biri olmak ister.
Davranışçı psikologlar göre insan kişisel bir seçim ve eğilimden dolayı değil o an ya da önceden içinde bulundukları duruma göre belli şekilde davranır. Freud’a göre insan nasıl kontrol edemediği ya da fark edemediği bilinçaltı fiksasyonların etkisi altındaysa davranışçılara göre de denetleyemediği çevresel güçlerin etkisi altındadır. Davranışçılara göre özgür olmak için bireyin bu duyguyu belli çevresel şartlar altında yaşamış ve öğrenmiş olması gerekmektedir. Gencin özgürlüğün ne olduğu nasıl yaşanması gerektiğini bilmesi çevresel etkenler çerçevesinden bunu görmüş olması gerekmektedir.
Devamında gelen psikolojik bakış açıları insan doğasındaki özgürlük algısını daha proaktif ve daha pozitif bir şekilde tanımlamışlardır. İnsancıl kuram, Varoluşçu psikoloji, bilişsel davranışçı psikologlar bu konuda daha pozitif bir tavır sergilemişledir. Özgürlüğün seçimle alakalı olduğunu kendi şartlarımızı seçebileceğimizi ifade etmektedirler. Çağdaş psikoloji, gençlik döneminde yaşanan özgürlük sorununa hem aileyi hem de genci bir birim olarak ele alıp çözüm bulmaya çalışmaktadır.
Gençlik, özgürlük ve bağımsızlık dönemidir. Toplum karışma, evden kopma, spora katılma gibi davranışların çağıdır. Anne babadan farklı olma çabası genci boşluğa düşürür. Bu boşluğu genç arkadaşlarıyla doldurmaya çalışır. Gençlik dönemindeki özgürlük tutkusu kendini bulma çabasıdır. Özgür ve bağımsız davranma duygusu aynı zamanda olgunlaşmanın belirtisidir. Genç bu maksatla farklı mecralarda uç denemeler yaparak kendini bulmaya çabalar. 15 yaşındaki birey elinde olsa tüm zaman ve mekan sınırlarını aşabilecek derecede bu duyguyu yaşamak ister. Özgür olma duygusu gencin kendini geliştirmesi açısından önemlidir. Bununla birlikte genç sınırsız bir özgürlük yaşayamayacağını bilir.
Yapılan bir araştırmada ergenlik dönemindeki gençlerin aileleriyle en çok çatışma yaşadıkları konular ele alınmıştır. Bu konular şunlardır:
Gece dışarı çıkma
Belli bir saatte eve dönme
Arkadaş seçimi
Karşı cinsle arkadaşlık
Okul ve öğrenim sorunları
Siyasi konular
Kardeş ilişkileri
Görüldüğü gibi çatışma yaşanan konuların bazıları doğrudan gencin daha bağımsız ve özgür olma isteğiyle ailenin kısıtlamaları arasındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır. Bu konuda nasıl bir tavır takınılacağı aileleri oldukça sıkıntıya sokmaktadır.
Gençlere daha geniş davranış özgürlüğü verilebilir. Gencin inatlaşarak, anne babayı usandırarak koparacağı hakları ona önceden sağlamak yararlı olabilir. Gereksiz sürtüşmeleri azaltır. Arkadaşlarıyla gezmek, eve biraz daha geç dönmek gibi haklar yavaş yavaş artırılabilir. Bu tarz haklarını kullanamayan gençler arkadaşları arasında saygınlığını yitirir evde de ters ve huysuz olur.
Buna karşılık gencin her istediğinin yapılması da doğru değildir. Tepkisinden korkup her istediğine evet denmemelidir. Gençler hem daha çok özgür olmak isterler hem de belli bir yerde dizginlenmeyi beklerler. Her isteğine evet denilen gencin gözünden anne babanın güven verici bir özelliği olamaz. Tatlı sert bir yaklaşım çoğu zaman yararlı olur. Gence büyüdüğü özgür olduğunu hissettirecek fırsatla sunulmalı yaşına uygun sorumluluk verilmelidir.
Gençlik döneminde otoritenin türü gençle ilişkinin boyutunu da belirlemektedir. Gencin özgürlük duygusunu tam olarak yaşaması için anne babaların çocuklarını ikna ederek denetlemeyi seçmesi gerekir. Bu tarz anne babalar çocuklarının duygu, düşünce, değer ve beklentileriyle ilgili bilgi sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi hangi davranışın sonucunun ne olacağını da belirlemiştir. Dolayısıyla genç hem davranış seçimlerinde kendini özgür hissedebilir hem de kısıtlama yaşayacağını düşünmeden ailesine danışabilir. Aşırı baskı ve esirgeme kısa vadede iyi sonuç verir ancak içselleştirme sağalamaz. Genç baskı ortadan kalkınca daha uç davranışlar içine girebilir.
Sonuç olarak aile içinde duygusal ve sosyal etkileşim açısından sağlıklı bir çocukluk geçiren birey gençlik döneminde özgürlüğü yaşama sorunlarını da daha kolay çözecektir.
KAYNAKÇA
*Nevzat Tarhan, Var mı Beni Anlamak İsteyen,Timaş Yay,İstanbul,2010.
*Jerry Burger, Kişilik, Kaknüs Yay, İstanbul,2006.
*Atalay Yörükoğlu, çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yay, İstanbul, 2008.
*Gerald Corey,Psikolojik Danışma Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yay,Ankara,2005.
*Haluk Yavuzer,Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul,2008.
Özgürlüğün ne olduğuyla alakalı her düşünce sürecinden farkı görüşler ortaya atılmıştır. İdeolojiler, dinler, psikoloji ekolleri, filozoflar vs.... Her biri bu kavramı açıklamak için bir çaba harcarken bir zihne bir sürü de çelişkili ifade gelmektedir. örneğin kapitalizm başkasına zarar vermediğin sürece istediğin yapabilirsin der. Yani kendi isteğiyle açlık grevi yan birini ölüme terk mi etmeli? Anne babalar çocuklarını aç bırakma hakkına sahip olmalı mı? Uyuşturucu kullandığımız bir kişiye duyarsız mı kalalım?
Bu yazımızda psikoloji ekolleri ve özellikle gelişimsel psikoloji açısından gençlik ve özgürlük kavramlarını aile bağlamında ele almaya çalışacağız.
Freud kişiliğin 0-6 yaş döneminde oluştuğunu ifade ediyor. Kısacası şu anı yaşayan bizler geçmişimizin ürünleriyiz. Bu kalıp üzerinden düşünecek olursak şu an itibariyle geçmişin ve bilinçaltının tutsakları olarak hayatımıza devam ediyoruz. Farkında olmadan daha doğrusu farkında olmadığımız bilinçaltının sunduğu malzemenin egomuzu rahatsız etmeyecek şekilde tezahürüyle bir özgürlük yaşıyoruz. Bu anlamda psikanalitik açıdan özgür insan yoktur. Kendini özgür sanan geçmişinin tutsağı olan insan vardır diyebiliriz. Ya da şöyle söylenebilir çocuklukta özgürlüğü öğrenemeyen bireyler gelecekte özgürlük duygusunun tam anlamıyla yaşayamazlar. Belirtilen yaş döneminde özgürlük duygusunu yaşayacak fırsatlara ulaşamayan bireyler gençlik dönemlerine geldiklerinde kendi ayakları üzerinde duramayacağı düşünülebilir.
Günlük yaşamda engellenme durumlarında amacına ulaşamazsa birey gerginlik yaşar. Birey böyle durumda çözüm arar ya da uyum sağlamaya çalışır. Fakat bazen bu engeller ağır gelir ve savunma mekanizmaları devreye girer. Savunma mekanizmaları da gerginliğin hafiflemesinde yardımcı olamazsa kişi de nevrotik bir yapıya bürünebilir. Çocukluk dönemi bilişsel açıdan somut işlemler dönemidir. Çocuğun hayal dünyası yetişkin birinden daha geniş empati yeteneği daha zayıftır. Kişi ergenlik ve gençlik dönemine doğru adım attıkça içinde bulunduğu kültürün etkisi altında özgürlük ve sorumluluk arasında bir denge kurmaya çabalar. Hem özgür, özgün bir birey hem de çevresi tarafından onaylanan biri olmak ister.
Davranışçı psikologlar göre insan kişisel bir seçim ve eğilimden dolayı değil o an ya da önceden içinde bulundukları duruma göre belli şekilde davranır. Freud’a göre insan nasıl kontrol edemediği ya da fark edemediği bilinçaltı fiksasyonların etkisi altındaysa davranışçılara göre de denetleyemediği çevresel güçlerin etkisi altındadır. Davranışçılara göre özgür olmak için bireyin bu duyguyu belli çevresel şartlar altında yaşamış ve öğrenmiş olması gerekmektedir. Gencin özgürlüğün ne olduğu nasıl yaşanması gerektiğini bilmesi çevresel etkenler çerçevesinden bunu görmüş olması gerekmektedir.
Devamında gelen psikolojik bakış açıları insan doğasındaki özgürlük algısını daha proaktif ve daha pozitif bir şekilde tanımlamışlardır. İnsancıl kuram, Varoluşçu psikoloji, bilişsel davranışçı psikologlar bu konuda daha pozitif bir tavır sergilemişledir. Özgürlüğün seçimle alakalı olduğunu kendi şartlarımızı seçebileceğimizi ifade etmektedirler. Çağdaş psikoloji, gençlik döneminde yaşanan özgürlük sorununa hem aileyi hem de genci bir birim olarak ele alıp çözüm bulmaya çalışmaktadır.
Gençlik, özgürlük ve bağımsızlık dönemidir. Toplum karışma, evden kopma, spora katılma gibi davranışların çağıdır. Anne babadan farklı olma çabası genci boşluğa düşürür. Bu boşluğu genç arkadaşlarıyla doldurmaya çalışır. Gençlik dönemindeki özgürlük tutkusu kendini bulma çabasıdır. Özgür ve bağımsız davranma duygusu aynı zamanda olgunlaşmanın belirtisidir. Genç bu maksatla farklı mecralarda uç denemeler yaparak kendini bulmaya çabalar. 15 yaşındaki birey elinde olsa tüm zaman ve mekan sınırlarını aşabilecek derecede bu duyguyu yaşamak ister. Özgür olma duygusu gencin kendini geliştirmesi açısından önemlidir. Bununla birlikte genç sınırsız bir özgürlük yaşayamayacağını bilir.
Yapılan bir araştırmada ergenlik dönemindeki gençlerin aileleriyle en çok çatışma yaşadıkları konular ele alınmıştır. Bu konular şunlardır:
Gece dışarı çıkma
Belli bir saatte eve dönme
Arkadaş seçimi
Karşı cinsle arkadaşlık
Okul ve öğrenim sorunları
Siyasi konular
Kardeş ilişkileri
Görüldüğü gibi çatışma yaşanan konuların bazıları doğrudan gencin daha bağımsız ve özgür olma isteğiyle ailenin kısıtlamaları arasındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır. Bu konuda nasıl bir tavır takınılacağı aileleri oldukça sıkıntıya sokmaktadır.
Gençlere daha geniş davranış özgürlüğü verilebilir. Gencin inatlaşarak, anne babayı usandırarak koparacağı hakları ona önceden sağlamak yararlı olabilir. Gereksiz sürtüşmeleri azaltır. Arkadaşlarıyla gezmek, eve biraz daha geç dönmek gibi haklar yavaş yavaş artırılabilir. Bu tarz haklarını kullanamayan gençler arkadaşları arasında saygınlığını yitirir evde de ters ve huysuz olur.
Buna karşılık gencin her istediğinin yapılması da doğru değildir. Tepkisinden korkup her istediğine evet denmemelidir. Gençler hem daha çok özgür olmak isterler hem de belli bir yerde dizginlenmeyi beklerler. Her isteğine evet denilen gencin gözünden anne babanın güven verici bir özelliği olamaz. Tatlı sert bir yaklaşım çoğu zaman yararlı olur. Gence büyüdüğü özgür olduğunu hissettirecek fırsatla sunulmalı yaşına uygun sorumluluk verilmelidir.
Gençlik döneminde otoritenin türü gençle ilişkinin boyutunu da belirlemektedir. Gencin özgürlük duygusunu tam olarak yaşaması için anne babaların çocuklarını ikna ederek denetlemeyi seçmesi gerekir. Bu tarz anne babalar çocuklarının duygu, düşünce, değer ve beklentileriyle ilgili bilgi sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi hangi davranışın sonucunun ne olacağını da belirlemiştir. Dolayısıyla genç hem davranış seçimlerinde kendini özgür hissedebilir hem de kısıtlama yaşayacağını düşünmeden ailesine danışabilir. Aşırı baskı ve esirgeme kısa vadede iyi sonuç verir ancak içselleştirme sağalamaz. Genç baskı ortadan kalkınca daha uç davranışlar içine girebilir.
Sonuç olarak aile içinde duygusal ve sosyal etkileşim açısından sağlıklı bir çocukluk geçiren birey gençlik döneminde özgürlüğü yaşama sorunlarını da daha kolay çözecektir.
KAYNAKÇA
*Nevzat Tarhan, Var mı Beni Anlamak İsteyen,Timaş Yay,İstanbul,2010.
*Jerry Burger, Kişilik, Kaknüs Yay, İstanbul,2006.
*Atalay Yörükoğlu, çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yay, İstanbul, 2008.
*Gerald Corey,Psikolojik Danışma Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yay,Ankara,2005.
*Haluk Yavuzer,Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul,2008.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Gençlere Özgürlük Ama Nereye Kadar?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Fatih UYUMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Fatih UYUMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.