2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aile Mahkemesinde Hakim mi? Psikolog mu?
MAKALE #16788 © Yazan Psk.Ali ORHAN | Yayın Haziran 2016 | 6,070 Okuyucu
Ülkemizde 2003 yılına kadar sulh hukuk mahkemelerinde görülmekte olan aile ile ilgili uyuşmazlıklar bu tarihten sonra aile mahkemeleri adını alan ihtisas mahkemelerinde görülmeye başlanmıştır.
Peki neden aile mahkemelerine ihtiyaç duyulmuştur? Daha önce boşanma, velayet gibi davaların görüldüğü sulh hukuk mahkemelerinde görülen eksiklik neydi? Nüfusu 100 binin altında olan yerleşim yerlerinde aile ve evlilikle ilgili davalar hala sulh hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Acaba yeni düzenleme ile istenen sonuçlara ulaşılmış mıdır? Aile mahkemelerinde görev yapacak hakim ve uzmanlar için belirli kıstaslar getirilmesindeki amaç nedir?
Tüm bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle konuya aile mahkemelerinin kuruluş amacından yola çıkarak ele almak gerekir. Kanunla amaçlanan aile ile ilgili uyuşmazlık konularının ihtisas mahkemesinde görülmesidir. Diğer mahkemelerden farklı olarak aile mahkemesinde görevli hâkim ve uzmanların tercihan yüksek lisans yapmış, 30 yaşını geçmiş, evli ve çocuklu olmaları kanunda yer almıştır. Bu kararla muhtemelen aile mahkemesinde görevli hakimin karar verirken aileyi daha iyi anlaması, belki empati yapması hedeflenmiştir.
Aile mahkemelerinin kurulduğu 2003 yılından bu güne kadar ki boşanma istatistikleri incelendiğinde bu konuda ki dava sayısının her yıl ciddi oranda arttığı görülmektedir. Aynı şekilde her yıl aile mahkemesi sayısı artmakta ve mevcut iş yoğunluğu yeni mahkemelerin kurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Aile mahkemelerinin kuruluş amacı; aileyi korumak evlilik ve aile konularındaki dava sayısını ve de sorunları azaltmak olmasına karşın uygulama da tersi bir durum söz konusu olmuştur. Aile mahkemesinde sonuçlanan bir dava; nafaka, icra, velayet, mal paylaşımı, tazminat gibi yeni davaların açılmasına neden olmaktadır. Daha vahim bir durum ise boşanma davası sırasında ya da sonrasında kadına yönelik fiziksel şiddet artmakta bu seferde diğer mahkemelerdeki dava sayısı artmaktadır. Kadına yönelik şiddet arttıkça devletin almış olduğu önlemlerde sertleşmekte ve cezalar ağırlaşmaktadır. Daha da önemlisi devlet; mahkeme tarafından kadını korumak için alınmış kararları uygulamakta yetersiz kalmaktadır. Eşi tarafından şiddet gören, öldürülen birçok kadının aslında resmi koruma altında olduğu, ancak korunamadığı görülmektedir. Çünkü boşanan ve kendini tehdit altında hisseden her kadına sürekli koruma sağlamak daha doğrusu kadını yalnızca polisiye tedbirlerle korumak mümkün değildir.
Günümüzde aile içi şiddet olaylarının artışının gerçek nedeninin bilimsel olarak araştırılması yerine bir takım siyasi ve popülist açıklamalar yapılmakta; güvenlik önlemlerinin ve cezaların artırılması gündeme gelmekte, eşine şiddet uygulama ihtimali olan erkeklere elektronik kelepçe takılması için yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Hatta son zamanlarda aile içi şiddeti önlemek için mahalle kontrolü gibi farklı görüşler bile ortaya atılabilmektedir. Tüm cezai önlemlere rağmen sorun giderek artmaktadır.
Çözüm; kadına yönelik koruma tedbirlerini ve cezayı artırmaktan ziyade eşlerin boşanma sonrası uyum sürecini sorunsuz atlatmaları için psikolojik destek sağlanmasıdır. Çünkü boşanma ciddi bir travmadır ve birçok insanın bu dönemi sorunsuz atlatması mümkün değildir. Özellikle yeni boşanan eşlerin öfke kontrolü konusunda destek almaları gerekir. Belki de boşanan her kişi için mutlaka bir rehabilitasyon süreci zorunlu olmadır.
Evlilik ilişkisini yürütemeyen karı-koca boşanmak için mahkemeye başvurmaktadırlar. Hakim, eşlerin gerekçelerini haklı bulursa boşanma kararı verebileceği gibi davayı red edebilir yada çiftin psikolojik destek almaları yönünde karar alabilir. Destek için aile mahkemesi kadrosunda psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı mevcuttur.
Asıl sorunda burada başlamaktadır. Evlilik öncelikle psikolojinin çalışma alanına girmektedir. Çünkü bir kadın ve bir erkek arasındaki duygusal bir ilişkiden, iletişimden yani insandan bahsediyoruz. Boşanmak için mahkemeye başvuran bir kişi belki de yardım çığlığı atmaktadır. Lütfen bana-bize yardım edin demektedir. Bu yardım çığlığının duyulması, görülmesi gerekir. İnsanlar arası ilişkilerde duyguları anlamak çok önemlidir. Duyguların kanunlarda yeri yoktur. Bunu ancak uzman olan bir kişi anlayabilir ve yorumlayabilir. Mahkemeye taşınmış bir konu genellikle içinde gerilim kaygı, çatışma, şiddet, tehdit gibi olumsuzlukları da barındırır. Hele ki evlilik gibi sevgi, saygı, hoşgörü, sadakat ve benzeri duygu ve davranış üzerine kurulan insan ilişkisinin mahkeme salonunda karar ne olursa olsun olumlu sonuçlanması mümkün değildir. Çünkü mahkemelerde genellikle davacı ve davalı yada kazanan-kaybeden taraflar vardır. Aile mahkemesinde hangi taraf kazanırsa kazansın her iki taraf kaybedecektir. Onun için aile mahkemeleri diğer mahkemelerden farklıdır. Aile mahkemesinde tek taraf vardır. O da ailedir. Bundan dolayıdır ki aile mahkemelerinde görev yapacak hakimlerin hukukçulardan değil psikologlar arasından seçilmesi gerekir. Bu sayede eşler arasındaki uzlaşmazlıkların azalması yada olumlu sonuçlanması mümkün olabilir. Öncelikle mahkemeye başvurmuş olan eşlerin duygusunun, ihtiyacının ne olduğunun anlaşılması ve araştırılması gerekmektedir. Bu kişilere gerekli psikolojik destek sağlanması açısından çok önemlidir. Bu öneriye mahkemelerde zaten psikolog, sosyal çalışmacı ve pedagog var, ne gerek var? gibi bir eleştiri gelebilir. Ancak ülkemizdeki aile mahkemeleri uygulamasına baktığımızda yukarıda sayılan meslek gruplarının etkinliği sınırlıdır. Hazırlamış oldukları raporu mahkemeye sunarlar ve görevleri orada biter. Bazen mahkemede hâkim uygun görürse tanık yada bilirkişi olarak görüşü alınabilir. Hakim tek karar vericidir ve onun kararını ancak bir üst mahkemedeki hakimler değiştirebilir.
Örneğin hakim tarafından verilen ve hukuk kurallarına ve kanuna dayandırılan bir karar sonrası eşlerden birisine evden uzaklaştırma cezası verildiğinde sonuç ne olur? Acaba bu süre zarfında eşler arasında sorun çözülür mü yoksa daha da büyür mü? Evden uzaklaştırılan eş üç ay boyunca nerede kalacaktır? Çocuklar bu durumdan nasıl etkilenecektir? Üç ay sonunda eşlerin öfkesi daha mı büyüyecek yoksa uzlaşma mı sağlanacaktır?
Ülkemizde boşanma sonrası yaşanan sorunlarla ilgili olarak eşlere hiç bir destek verilmemektedir. Halbuki resmi olarak evlilik sözleşmesi sona ermiş olsa bile, anne-babalık devam etmektedir. Eşler boşanmış olmalarına rağmen çocuklar üzerinden güç mücadelesi dolayısıyla da iletişim devam etmektedir. Velayeti alan eşin çocuklarla diğer ebeveynin ilişkisini kesmesi yaygın bir davranış şekli ve toplumsal bir sorundur.
Boşanma davası hakim tarafından red olunduğunda yeni bir dava açmak için üç yıl beklemek gerekir. Bu üç yıl içinde eşler ne yapacaktır? Çocukların durumu ne olacaktır? Örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.
Eşlere ve çocuklara yeni durumlarıyla baş edebilmesi için mutlaka psikolojik destek sağlanması gerekir. Sonuçta hâkim tarafından aile ile ilgili verilecek karar; ilgili kanunlara, delillere ve tanık ifadelerine göre şekillenecektir. Avukat tutacak parası olan yada mahkemeye daha çok tanık getiren, sahte delil sunan, kanunları kendi lehine kullanmayı bilen kişi avantajlı duruma geçebilir. Aile mahkemesinde karar verilirken hiçbir zaman mahkeme gündemine getirilmemiş konular ele alınmaz. Örneğin ülkemizde yaygın bir boşanma nedeni olan “kök aile” sorunu mahkemede çok fazla gündeme gelmemektedir. Eşlerden birisinin kök ailesinden bağımsızlaşamaması yada kök ailenin çocuklarının özel yaşamına müdahale etmesi konusunda mahkemenin bir dahli söz konusu değildir. Çünkü kayınvalide-kayınpederden kaynaklı sorun mahkeme dosyasında ele alınmamaktadır. Mahkeme dava dosyasına giren iddialar üzerinde yürür ve karara bağlanır. Evlilik ilişkisinden ziyade iki hasım arasındaki bir dava yada alacak davası gibi değerlendirme yapılacağından sonuç ne olursa olsun aile kaybedecektir. Ancak aileyi ilgilendiren şiddet ve mal paylaşımı gibi adli ve hukuki konulardaki anlaşmazlıklarda diğer hukuk mahkemelerinin devreye girmesi gerekir.
İdari mahkemelerde nasıl işletme, iktisat veya kamu yönetimi mezunu hakimler varsa aile mahkemelerinde de hukuk bilgisi konusunda kurstan geçmiş, aile danışmanlığı eğitimi almış psikologların görev alması aile bütünlüğünün korunmasında, boşanmaların azalmasında ve çocukların gelişiminde oldukça etkili olacaktır. Psikoloji mezunu bir hakim boşanma davalarında haklıyı aramaktan ziyade algıyı arayacaktır. Öncelikle evlilik ilişkisindeki aksayan yönleri ele alarak sorunun çözülmesi ve eşlerin ihtiyacı olan; aile danışmanlığı, bireysel terapi, çift terapisi, öfke kontrolü, belki de tıbbi bir destek için gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacaktır. Alınan bu önlemlerin sonunda değerlendirmeyi bir psikolog gözüyle yapacağı için eşler kararlarını daha rahat vereceklerdir. Resmi ya da özel aile danışma merkezlerinde aile danışmanlarınca yürütülen süreç bu şekildedir. Eşlerin; evliliklerinin geleceği ile ilgili bir karar vermeleri gerekiyorsa öncelikle kendi kararları olacağı için boşanma sonrası yaşanacak olası sorunlarla daha kolay baş edeceklerdir. Evliliğindeki temel sorunun ne olduğunu bilmeden boşanan bir kişinin daha sonra yapacağı evlilikte de benzer sorunla karşılaşma olasılığı yüksektir. Kişi kendini tanımadığı ve sorununun farkında olmadığı zaman istatistiklere yeni bir boşanma davası daha eklenecektir. Evliliği sürdürme kararı verirlerse de bu seferde istatistiklerde bir boşanma davası eksilecek dolayısıyla diğer mahkemelere yansıyan tazminat, şiddet ve icra gibi davalarda hiç gündeme gelmeyecektir. Topluma sağlıklı bir aile ve bu sağlıklı ailede yetişmiş sağlıklı bireyler katılacaktır.
Aile mahkemesi adının da değiştirilmesi düşünülmelidir. Normal bir mahkemede davalı ve davacı taraflar vardır. Aile mahkemesinde ise evlilik ilişkisini yürütememiş iki kişi vardır ve bunlar aslında aynı taraftadır. Ya birlikte kazanırlar yada birlikte kaybederler. Örneğin boşanma davası açmış bir eş davayı kazandığında yani boşandığında aslında kaybetmiş demektir. Onun içinde aile ve evlilikle ilgili sorunların mahkemede incelenmesi aile kurumuna baştan zarar vermektedir. Örneğin normal zamanda sizin hakkınızda dava açmış bir insanla bir araya gelmek görüşmek istemezsiniz. Sonuçta hiç zarar görmemiş olsanız bile sizi adliyenin gergin ortamına getirdiği ve stres yaşamanıza neden olduğu için içinizde o kişiye karşı bir kırgınlık olacaktır. Aynı olay aile mahkemesinde söz konusudur. Mahkemeden sonra eşlerin tekrar bir araya gelmesi sağlıklı bir ilişki yürütmeleri çok zordur.
Ayrıca aile mahkemeleri kanununda yer alan; aile mahkemesinde görev yapacak hakim, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacının 30 yaş üstünde, evli, çocuklu olma kriterinin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Yalnızca iyi niyetli bir varsayıma dayalı alınmış bir karardır. Çünkü kişinin görevini başarıyla yerine getirmesi bilgisi ve isteğiyle mümkün olur. Eğer bu yaklaşım doğru olsaydı toplumla çalışan öğretmen, doktor, hemşire, polis ve benzeri meslek gruplarına da böyle bir koşul getirilmesi gerekirdi.
Sonuç olarak devletin amacı; aileyi korumak, boşanma oranlarını düşürmek, boşanma sonrası şiddet olaylarını önlemek, aile bireylerinin ruh sağlığının korumak ise aile mahkemelerindeki hakimlerin psikologlardan seçilmesi düşünülmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aile Mahkemesinde Hakim mi? Psikolog mu?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ali ORHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ali ORHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ali ORHAN'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Aile Mahkemesinde Hakim mi? Psikolog mu?' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Annemle Vedalaşırken Ağustos 2017
◊ Çocukları Korumak Ağustos 2017
◊ Kadınlar Ne İster? Ağustos 2017
◊ Öğretmenlik… Ağustos 2017
◊ Ben Deli miyim? Ağustos 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:18
Top