Çocuğu Fazlasıyla Himaye Etmek
ÇOCUĞUMUZU HER YERDE VE HER ZAMAN KOLLAR VE GÖZETİRSEK İYİ ANA-BABA MI OLMUŞ OLURUZ?
-Yeni doğmuş bir bebek hangi gereksinimini kendisi karşılayabilir?
- Doğal olarak hemen hemen hiçbir gereksinimini karşılayamaz.
Anne babalar, özellikle anneler, bebekleri dünyaya geldiği andan itibaren onun hemen her gereksinimini karşılamayı görev edinirler ki; bu da zaten gereklidir. Ancak; anne ve babaların, hazır olduğunda sorumluluklarını aşamalı olarak bebeğine devretmesi de gerekir. Yanlışlıkla "bebeğine" demiyorum. Çünkü insan sorumluluk taşımaya bebeklikten başlar ve sorumluluk duygusu da çok erken yaşlarda oluşmaya başlar.
Pek çok anne ve baba; "beceremez, döker, başına bir kaza gelir, mağdur olur, gereksinimini karşılayamaz" gibi nedenlerle henüz küçük olan çocuğuna pek çok sorumluluğu ve özellikle karar verme yetisini devretmezler. Pekiyi henüz küçük olan bu çocuk ne kadar küçüktür? İşte bu; duruma ve söz konusu eyleme göre değişir. Bazen henüz birkaç aylık, bazen üç-dört yaşlarında, bazen ilkokul çağında, bazen lisede ve hatta bazen de üniversitede ya da bunun bile sonrasında?
Pek çok şeyi anneler, babalar ve genellikle de büyükanne ve büyükbabalar, çocukların yerine yapar ve itiraz eden olursa da "büyüyünce yapar" şeklinde bir savunma üretirler. Bunun nelere yol açabileceğini hiç düşündünüz mü?
Aynı zamanda meslektaşım da olan bir sınıf arkadaşımın annesi, sınıf arkadaşımın beş-altı yaşlarındaki oğluna kaşıkla yemek yedirirken, arkadaşımın itirazı üzerine "on sekiz yaşına geldiğinde de ağzıma besle demeyecek ya" şeklinde gayet mantıklı algılanabilecek bir savunma yapmıştı. Arkadaşımın cevabı, "tabi ki demeyecek ama o zaman da on sekiz yaşında yapması gereken şeyleri onun yerine bizim yapmamızı bekleyecek" olmuştu. Evet, bu doğru. Bir yaşında bir yaş, beş yaşındabeş yaş sorumluluğu taşımayançocuk, on beş yaşında on beş yaş ve yetişkin olunca da yetişkin sorumluluğu taşımaz.
O halde çocuklara erken yaşlarda ve hatta ilk aylarda devredilmesi gereken sorumlulukların neler olduğundan söz edelim biraz.
Bebeklerin odası ilk üç ay içinde ayrılmalı. Yani bebekler üç aylık olduğunda artık anne-babasıyla ya da bir yetişkinle değil; yalnız başına ya da ağabey ve ablalarıyla aynı odada yatmaya başlamalı. Eğer odası vaktinde ayrılmazsa bu iş her geçen gün güçleşir, başlı başına halledilmesi gereken bir sorun halinegelir.
Bebekler ortalama iki yaş civarında kendi kendilerine ilk yemek yeme denemelerinde bulunurlar. Tabi ki döke saça... Eğer buna izin vermez, ona bu fırsatı tanımazsak dökmeden yemeyi öğrenmeleri de zaman alır kendilerine güven geliştirmeleri de.
Parklarda, bahçelerde düşmelerine fırsat vermez, hep korur, kol kanat gerersek düştükleri zaman kalkmayı da öğrenemezler. Hangi yetişkinin annesi her an yanında bulunabilir ve düşmesine engel olabil ki?
Fazlasıyla korunup gözetilerek büyütülmüş insanlar, her anlamda düştüğü yerden kalkamayan yetişkinler olurlar.
Anne ve babalar çocuklarını korumalı, gözetmeli ama bunun dozunu iyi ayarlamalı, çocuklarını hayata hazırlamak gibi önemli bir sorumlulukları olduğunu da asla unutmamalıdırlar. Unutmayalım ki; ömür boyu üstünü örtmek için yavrumuzun yanımızda yatmasını sağlayamayız. On yaşında giyeceği elbiseyi seçmesine fırsat tanımadığımız ve dolayısıyla da seçemeyen bir çocuktan, yetişkin olduğunda hayati kararlar alma yetisine sahip olmasını bekleyemeyiz.
Eğer kendisine uygun mesleği seçebilecek özgüvene ve sorumluluk duygusuna sahip çocuklar yetiştirmek yerine onun yerine ona uygun olduğunu düşündüğümüz mesleği kendimiz seçersek bu mesleği uygularken sahip olması gereken karar yetisini nasıl edinebilir? Ömür boyu onu koruyup, onun yerine karar vermek için yanında olabilir miyiz? Onun için gerçekten uygun olan mesleği seçip seçemeyeceğimiz; bizim seçtiğimiz mesleği icra ederken gerçekten mutlu olup olamayacağı da ayrı bir tartışma konusu...
Fazlasıyla kollanarak ve gözetilerek büyüyen kişiler çocuklukları sırasında ve daha sonrasında kendilerini kollayan ebeveyni olmadan hemen hiçbir şey yapamazlar ve ona bağımlı olurlar. Anneler ve babalar ise bu bağımlılığı, bağlılık sanıp; biraz da bundan hoşnut olurlar. Oysa kişi, bu bağımlılık duygusundan ve bağımlı olduğu kişiden kurtulmak ister ve bu ebeveynine karşıi çten bir sevgi duymak yerine kendisinin de adlandıramadığı bilinçaltı bir nefret geliştirir.
Zaman zaman biraz zor da olsa her anne ve baba, çocuğuna yanlış yapma fırsatını tanımalı ki; doğru yapmayı öğrenebilsin. Unutmayalım ki küçük yaşlarda yapılan yanlışlar da küçüktür ve tamiri daha kolaydır. Zira, daha ileri yaşlarda yapılan yanlışlar daha büyük, tamiri daha zor ve yaşama etkisi daha önemlidir.
Elif Y. Çavuşoğlu
Psikolog(Terapist)
-Yeni doğmuş bir bebek hangi gereksinimini kendisi karşılayabilir?
- Doğal olarak hemen hemen hiçbir gereksinimini karşılayamaz.
Anne babalar, özellikle anneler, bebekleri dünyaya geldiği andan itibaren onun hemen her gereksinimini karşılamayı görev edinirler ki; bu da zaten gereklidir. Ancak; anne ve babaların, hazır olduğunda sorumluluklarını aşamalı olarak bebeğine devretmesi de gerekir. Yanlışlıkla "bebeğine" demiyorum. Çünkü insan sorumluluk taşımaya bebeklikten başlar ve sorumluluk duygusu da çok erken yaşlarda oluşmaya başlar.
Pek çok anne ve baba; "beceremez, döker, başına bir kaza gelir, mağdur olur, gereksinimini karşılayamaz" gibi nedenlerle henüz küçük olan çocuğuna pek çok sorumluluğu ve özellikle karar verme yetisini devretmezler. Pekiyi henüz küçük olan bu çocuk ne kadar küçüktür? İşte bu; duruma ve söz konusu eyleme göre değişir. Bazen henüz birkaç aylık, bazen üç-dört yaşlarında, bazen ilkokul çağında, bazen lisede ve hatta bazen de üniversitede ya da bunun bile sonrasında?
Pek çok şeyi anneler, babalar ve genellikle de büyükanne ve büyükbabalar, çocukların yerine yapar ve itiraz eden olursa da "büyüyünce yapar" şeklinde bir savunma üretirler. Bunun nelere yol açabileceğini hiç düşündünüz mü?
Aynı zamanda meslektaşım da olan bir sınıf arkadaşımın annesi, sınıf arkadaşımın beş-altı yaşlarındaki oğluna kaşıkla yemek yedirirken, arkadaşımın itirazı üzerine "on sekiz yaşına geldiğinde de ağzıma besle demeyecek ya" şeklinde gayet mantıklı algılanabilecek bir savunma yapmıştı. Arkadaşımın cevabı, "tabi ki demeyecek ama o zaman da on sekiz yaşında yapması gereken şeyleri onun yerine bizim yapmamızı bekleyecek" olmuştu. Evet, bu doğru. Bir yaşında bir yaş, beş yaşındabeş yaş sorumluluğu taşımayançocuk, on beş yaşında on beş yaş ve yetişkin olunca da yetişkin sorumluluğu taşımaz.
O halde çocuklara erken yaşlarda ve hatta ilk aylarda devredilmesi gereken sorumlulukların neler olduğundan söz edelim biraz.
Bebeklerin odası ilk üç ay içinde ayrılmalı. Yani bebekler üç aylık olduğunda artık anne-babasıyla ya da bir yetişkinle değil; yalnız başına ya da ağabey ve ablalarıyla aynı odada yatmaya başlamalı. Eğer odası vaktinde ayrılmazsa bu iş her geçen gün güçleşir, başlı başına halledilmesi gereken bir sorun halinegelir.
Bebekler ortalama iki yaş civarında kendi kendilerine ilk yemek yeme denemelerinde bulunurlar. Tabi ki döke saça... Eğer buna izin vermez, ona bu fırsatı tanımazsak dökmeden yemeyi öğrenmeleri de zaman alır kendilerine güven geliştirmeleri de.
Parklarda, bahçelerde düşmelerine fırsat vermez, hep korur, kol kanat gerersek düştükleri zaman kalkmayı da öğrenemezler. Hangi yetişkinin annesi her an yanında bulunabilir ve düşmesine engel olabil ki?
Fazlasıyla korunup gözetilerek büyütülmüş insanlar, her anlamda düştüğü yerden kalkamayan yetişkinler olurlar.
Anne ve babalar çocuklarını korumalı, gözetmeli ama bunun dozunu iyi ayarlamalı, çocuklarını hayata hazırlamak gibi önemli bir sorumlulukları olduğunu da asla unutmamalıdırlar. Unutmayalım ki; ömür boyu üstünü örtmek için yavrumuzun yanımızda yatmasını sağlayamayız. On yaşında giyeceği elbiseyi seçmesine fırsat tanımadığımız ve dolayısıyla da seçemeyen bir çocuktan, yetişkin olduğunda hayati kararlar alma yetisine sahip olmasını bekleyemeyiz.
Eğer kendisine uygun mesleği seçebilecek özgüvene ve sorumluluk duygusuna sahip çocuklar yetiştirmek yerine onun yerine ona uygun olduğunu düşündüğümüz mesleği kendimiz seçersek bu mesleği uygularken sahip olması gereken karar yetisini nasıl edinebilir? Ömür boyu onu koruyup, onun yerine karar vermek için yanında olabilir miyiz? Onun için gerçekten uygun olan mesleği seçip seçemeyeceğimiz; bizim seçtiğimiz mesleği icra ederken gerçekten mutlu olup olamayacağı da ayrı bir tartışma konusu...
Fazlasıyla kollanarak ve gözetilerek büyüyen kişiler çocuklukları sırasında ve daha sonrasında kendilerini kollayan ebeveyni olmadan hemen hiçbir şey yapamazlar ve ona bağımlı olurlar. Anneler ve babalar ise bu bağımlılığı, bağlılık sanıp; biraz da bundan hoşnut olurlar. Oysa kişi, bu bağımlılık duygusundan ve bağımlı olduğu kişiden kurtulmak ister ve bu ebeveynine karşıi çten bir sevgi duymak yerine kendisinin de adlandıramadığı bilinçaltı bir nefret geliştirir.
Zaman zaman biraz zor da olsa her anne ve baba, çocuğuna yanlış yapma fırsatını tanımalı ki; doğru yapmayı öğrenebilsin. Unutmayalım ki küçük yaşlarda yapılan yanlışlar da küçüktür ve tamiri daha kolaydır. Zira, daha ileri yaşlarda yapılan yanlışlar daha büyük, tamiri daha zor ve yaşama etkisi daha önemlidir.
Elif Y. Çavuşoğlu
Psikolog(Terapist)
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuğu Fazlasıyla Himaye Etmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Elif Y. ÇAVUŞOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Elif Y. ÇAVUŞOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.