2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ensest Olayında Toplumsal Tercihimiz Ne Olacak?
MAKALE #17172 © Yazan Dr.Müberra YENİŞAR | Yayın Eylül 2016 | 4,427 Okuyucu
• Kurbanın ve Saldırganın Psikoterapi ile Ruhsal Tedavisi mi?
• Ensest Lanetinin Gelecek Nesillere de Aktarımı ve Sürekli Tekrarı mı?

Ensest kelimesinin Latince aslı sıfattır ve pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelir. İlkel dinlerde Tanrılar karşısında ahlaksız, iffetsiz, suçlu anlamına gelir. İsim olarak kirlilik, uygunsuzluk, iffetsizliktir. Tarihsel açıdan bakıldığında Mısır, Peru, Japonya’da kraliyet ailesinin saflığını-mülkiyet ve iktidar hakkını korumak için meşru görülmekle birlikte Ensest; yani aile içi cinsel istismar binlerce yıldır hemen tüm toplumlarda lanetlenmiş, ilkel dinlerde bile tabu olarak kabul edilmiştir.

Günümüzde aile bireylerinden ve yakınlarından çocuğa karşı uygulanan her türlü cinsel içerikli davranış, cinsel istismar ensest olarak kabul edilmektedir. Ensest sadece kurbanı o dönem için etkilemez, ensest olayları kişinin hem sahip olacağı kişilik özelliklerini ve geleceğini, hem de ebeveyn olma özelliğini ve yetiştireceği çocukları, kısacası tüm toplumu ve gelecek nesilleri de etkiler.

Ensest olayları sanılanın çok üstündedir. Ensest hakkında konuşmanın tabu olması bu konunun gizlenmesine ve üstünün örtülmesine, saldırganın bu tabunun arkasına saklanarak rahat davranmasına, çocukların ise suçluluk ve utanç duyguları, dışlanma korkusu ile boğuşarak, temel güven duygusundan yoksun büyümelerine neden olmaktadır.

Ensest olaylarının çoğu adli makamlara yansımaz. Bir kısmı tesadüfen bir araştırma ya da hastalığın belirtilierinin araştırılması sırasında ortaya çıkmaktadır. Anneler çocuğun okul başarısızlığı, uyum sorunları, davranış değişikliği ve bozukluğu nedeni ile çocuklarını uzmana götürdüklerinde ortaya çıkar.

Ensestin çocuklar üzerine etkileri çocuğun saldıranla olan ilişkisinin durumuna, seksüel aktivitenin şekline, olayda şiddetin derecesine, çocuğun yaşı, travma öncesi kişilik gelişimine, ailenin diğer fertlerinin çocukla ilişkisine ve enseste verdikleri tepkiye bağlı olarak değişir.

Çocukta parmak emme, tırnak yeme, idrar/dışkı kaçırma gibi gerileme belirtileri sık görülür. Fobiler, korkular, kabuslar, uyku bozuklukları görülebilir. Çocuk o ebeveynin yanında rahat ve doğal değildir, kaygılı ve güvensizdir. Bulantı, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı yakınmaları olabilir. Çocuğun yaşı büyüdükçe suçluluk, utanç, depresif, kaygılı görünüm olabilir. Çocukta okul başarısı düşebilir, davranış bozuklukları, suça eğilim, diğer çocuklara karşı agresif davranışlar yada tam tersi içe kapanma ve sessizleşme görülebilir. Çocuk kendini pis ve kirli hissedebilir, bu da değersizlik duygularını beraberinde getirir. Özellikle homoseksüel saldırı yaşayan erkek çocuklarda panik atak görülebilir. Genital hasar, hamilelik, zührevi rahatsızlıklar gibi fiziksel hasar olabilir.
Ensest çocuğun duygusal durumunu etkilemekle kalmaz, onun bilinç dışı süreçlerle yaptığı tercihleri ve kişilik oluşumunu da derinden etkiler. Çocuk biraz büyüdüğünde çok eşli ve rastgele cinsel eş seçen biri haline gelebilir. Bunun altında utanç, suçluluk ve düşük benlik saygısı vardır. Ayrıca aile ferdi ile yaşadığı olay benzerini tekrarlayarak olayı kontrol altına alma isteği yatar. Artık yetişkin haline gelse ve ensest olayı sonlanmış olsa da kişi her yeni ilişki ile ensest olayını yeniden yaşamakta ve onu kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Kirlilik hisleri ile sürekli el yıkama mantıklı bir davranış gibi gelmeyebilir, ama bu davranışı yapan için anlık rahatlama yaratır. Ensest kurbanının da bu olayı tekrarlayarak yaşayacağı rahatlamaya gereksinimi vardır. Dişçiye gitmekten çok korkan ve dişçiden sonra günlerce dişçicilik oynayan çocuklar gördünüz mü, burada amaç dişçi koltuğunda yaşanan duyguları yavaş yavaş normale döndürmek, hazmetmektir. Ensest kurbanı da rastgele ilişkiler, uygunsuz ve tehlikleli eş seçimleri ile yaşadığı bu olayı yatıştırmayı hedefler.

Genelev vb yerlerde çalışan kadınların geçmişlerinde ensest olasılığı toplumun diğer kesimlerine göre daha yüksektir. Bir kadın neden böyle bir seçim yapar ve bu kadar ağır koşullarda çalışmayı tercih eder. Nedeni basit değil mi ensest olayı kişide suçluluk, utanç duyguları ve düşük benlik saygısı yaratırken o kişi için güvensiz ve kötü bir dünya, kendisi için de iyi şeyleri hak etmediği, başına ancak kötü şeyler geleceği algısı yaratır. Kendini pis, aşağılık olarak algılayan biri meslek seçimi ve yaşam biçimi konusunda da iyi şeyleri hedefleyemez, ensest ile birlikte umudu ve hayalleri de elinden alınmıştır.
Yirmili yaşlarda kaygı şikâyeti ile gelen ve her iki önkolun iç yüzünde onlarca yüzeyel kesik olan erkek danışanım uzun süre sadece gündelik sorunlarından, kızgınlık, öfke, kaygı gibi duygularından söz ettiği halde bir türlü gerçek soruna gelemediğimiz gibi bir hisse kapılmıştım. İri yarı ve güçlü görüntüsünün altında hep küçük bir çocuk ve kırılgan bir yapı hissettim. Hastamı dinledim, dinledim, dinledim, sonra bir gün gözlerinin içinde buğulanma, sesinde titreme hissi ile birlikte ağlamaya başladı, dakikalarca hıçkırarak ağladı. Babasının Almanya’ya çalışmak için gittiği kısa bir dönemde dayısı bunlarda kalmıştı, hastam dört yaşındaydı ve onun deyimi ile dayısının kendisine o şekilde dokunmasından hoşlanmamıştı. O dönemde onu neyin rahatsız ettiğini bilmiyordu, ama bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordu, üstelik bu olayı kimse ile paylaşamazdı, dayısı ona herkesin ona yalancı diyeceğini ve sevmeyeceğini söylemişti. Almanya’ya babasının yanına gittiklerinde çok rahatlamıştı, ama her yaz Türkiye’ye dönmek onun için kâbustu. Biraz büyüyünce Uzakdoğu sporlarına merak sarmış, spor yapmış, iri yarı biri haline gelmişti. Artık çok güçlü idi, ama hala korkuyor, kabuslar görüyor, korku hissettiği anda saldırganlaşıyor, birileri ile kavga ediyordu. Kavga edecek kimse bulamaz ise duyduğu ruhsal acıyı bastırmak için kollarını jilet ile çiziyordu. ‘Canım ne kadar yanarsa, o kadar iyi, vücudumdaki şiddetli acıyı hissettiğimde artık içimdeki acı bir süreliğine de olsa kayboluyor’ demişti. Uyuşturucu da denemiş, sırf bu yüzden aile Türkiye’ye dönme kararı almış, özellikle baba çocuğu ile çok ilgilenmişti. Babasının sevgisi ve ilgisi onun kendini toparlamasına yardım ederken, bir yandan da lanet gibiydi. Dayısı ile yaşadıkları için suçluluk ve utanç duyuyor, babasının yüzüne bakamadığını söylüyordu.

Ensest olgularının büyük çoğunluğu, yetişkin olan umutsuzluk, mutsuzluk, kaygı, vb olumsuz duygular ile psikoterapi almak isteyen danışanların geçmişleri sorgulandığında gün ışığına çıkar. Bazen psikoterapi için gelen danışan bu olayı anımsamıyor bile olabilir. Ama etkileri depresif ruh hali, hissettiği endişe, panik atak yaşaması vb ile kendini gösterir. İyi yapılandırılmış psikoterapi seansı ile kişinin bu olay ile yüzleşmesi, bu olaya bağlı yaşadığı olumsuz duyguların olumlu ve yapıcı duygular ile yer değiştirmesi sağlanır.

Seksüel istismara uğrayan çocukların bir kısmı gelecekte potansiyel istismarcı haline gelmektedir. Bu çocukların büyüdüklerinde kendi çocuklarına ve başka çocuklara karşı istismarda bulunma olasılığı vardır. Çocukken bizi en çok etkileyen, kafamızı, ruhumuzu olumlu ya da olumsuz en çok meşgul eden ebeveyne benzeme olasılığımız yüksektir. Çocuk o ebeveyne ne kadar kızarsa kızsın, onunla ve bu olayla ilgili bu kadar çok meşguliyet, ister istemez, o ebeveyni ve o olayı içselleştirmeyi de beraberinde getirebilir. Ayrıca çocuk babadan gücü istediği gibi kontrolsüz kullanmayı öğrenirken, bir yandan da sağlam bir kişilik yapısı geliştirememekte, olgunlaşamamaktadır. Tüm bunlar birleştiğinde dürtülerini kontrol edemeyen, yetişkinlerle sağlıklı ilişki kuramayan birey, toplumsal kırılganlıkları, güçsüzlükleri karşısında gücünü evde kendinden daha zayıf konumdakilerin üzerinde denemekten kaçınmayan biri haline gelebilir.

Ensest mağduru kız çocuk ise pasif olarak başına gelenin utancını taşımakta, annesinin ona yardımcı olamamasının çaresizliğini içselleştirmektedirler. Kız ve anne toplumsal konumlarını korumak için bu şekilde davranmak zorundadır. Babaya hayır demek ensest gibi bir tabuyu gün yüzüne çıkarmak, bu da toplum tarafından dışlanmak, aşağılanmak, ailenin diğer yakınlarına büyükanne, büyükbaba gibi utanç yaşatmak anlamına gelir. Üstelik evin tek gelir kaynağından mahrum olmak, ailenin tüm fertlerinin aç kalması, sokağa düşmesine neden olabilir. Kız için annenin çaresizliğini içselleştirmek, pasif olmayı yaşam biçimi haline getirmek demek, içselleştirdiği bu duyguları gelecekte çocuğuna da aktarmasına neden olur. Ve döngü devam eder. Ensest mağduru kızın kızları yada torunları da ensest kurbanı olmaya adaydır. Hayır demeyi bilmeyen, kendilerini aciz ve değersiz hisseden bireyler ve bu kızlar ile sırf bu özellikleri yüzünden evlenen baskın karakterdeki erkekleri düşünün. Erkeğin baskın karakterde olması mutlaka ensest uygulayıcısı anlamına gelmez, ama bu ailede kız çocukları boyun eğerek büyür. Boyun eğen, çaresizliği öğrenen çocuğun da anne olduğunda çocuklarını koruma olasılığı düşüktür.

Ülkemizde ensest konusu hakkında yapılmış kapsamlı bir araştırmaya rastlamadım, bu yüzden size bu konuda oran veremeyeceğim, 1952 yılında Amerika’da yapılan çalışmada ensestin görülme sıklığı %’de 4 iken, 1960’lı yıllarda cinsellik konusunda daha rahat konuşulmaya başlanması ile oranın %’de 4’ün üzerinde olduğu saptanmıştır. Ülkemizde ensest mağduru çok fazladır. Hem kız çocukları hem de erkek çocukları risk altındadır. Üstelik ülkemizde ensest mağduru ve uygulayıcılarının alması gereken psikoterapi desteği devlet tarafından karşılanmamaktadır.

Ensest gibi bir lanet ile baş etmenin yolları;
• Bu konuda konuşmanın tabu olmaktan çıkarılması, aile içi cinsel istismara uğrayan çocukların mağdur olduğunun, bu konu hangi yaşta gündeme gelirse gelsin (ensest mağdurları bu konudan çoğu zaman yetişkin olduklarında söz edebilmektedirler), mağdurun toplum tarafından desteklenmesi gerekir. Ensest mağdurlarına toplum olarak suçluluk ve utanç yaşatmak, kişisel meraklarımız ile olayı didikleyip, malzeme toplamak yerine anlayış ve yakınlık göstermeli, kendimizi onun yerine koyabilmeyi becebilmek bireysel olarak her birimizin sorumluluğudur.
• Yaşları küçük olanlar devletin korumasına alınmalı, bu koruma çocuğu evden uzaklaştırarak değil, saldırganı evden uzaklaştırarak olmalı, çocuğun diğer ebeveynine toplumsal ve ekonomik sorunlar ile baş edebilmesi için her türlü desteğin verilmesi gerekir.
• Ensest kurbanının da, saldırganın da psikotearapi alması ve bunun devletin kurumları aracılığı ile yapılması gerekir. Sadece adli yargılama yapılır, saldırgan psikoterapi almaz ise hapisten çıkar çıkmaz aynı olay başka şekillerde tekrarlanacaktır. Mağdur için saldırganın adli olarak yargılanmasının çok faydası yoktur. Ebeveyni ile yaşadığı bu olay onun iç dünyasına kazınmış, aklına üşüşen düşünceler, anlık görüntüler, anımsamalar ile ister istemez sürekli tekrarlamaktadır. Birine bu olayı unut diyerek unutma, o olaydan kurtulma söz konusu olamaz. Üstelik mağdurun olumsuz duyguları ile baş edebilmeyi öğrenmesi kendisi ve dünya ile ilgili olumsuz algısının değiştirilmesi, kişilik yapısını n güçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için de uzun psikoterapi seanslarına gereksinim vardır. Bu da ciddi maliyet gerektirir. Bireylerin bunu karşılayabilme gücü çoğu zaman yoktur. Psikoterapi desteği devlet kurumları tarafından sağlanmalıdır.

Şimdi bir karar vermeliyiz, ensest olayına sadece cezalandırıcı bir üslupla mı yaklaşacağız yoksa adli yaklaşım kadar, yaraların sarılması, bu olayın tekrarlanmaması için mağdura ve saldırgana psikoterapi desteği talep edecek miyiz? Bu karar bizler seçmiş bile olsak sadece hükümete ve milletvekillerine bırakılmayacak kadar önemli. Toplum olarak bu konuda söyleyecek sözümüz, insan olarak duruşumuz olmalıdır.
Önemli not; Yazılarımdaki örnekler özüne sadık kalınarak psikoterapi danışanlarımın değiştirilmiş hikâyeleridir, ayrıca kişisel bilgiler de değiştirilmiştir. Bu yazıyı okuyan danışanın sadece ‘benim gibi insanlar da var’ derken, örnekle kendisi arasında direk bağ kurmaması da hedeflenmiştir.

Psikoterapist Dr.Müberra YENİŞAR

Kaynakça; Psikoterapi Enstitüsü Yayınları,
Psikiyatrist Tahir ÖZAKKAŞ’ın Bütüncül Psikoterapi Eğitimleri ve Vaka Sunumları
Prof.Dr. Oğuz POLAT’ın kitabı Ensest; Aile İçi Cinsel Tecavüz
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ensest Olayında Toplumsal Tercihimiz Ne Olacak?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Müberra YENİŞAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Müberra YENİŞAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Müberra YENİŞAR Fotoğraf
Dr.Müberra YENİŞAR
Bursa
Doktor "Tıp Doktoru"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Müberra YENİŞAR'ın Makaleleri
► Ameliyat Olacak Hastalara Öneriler Op.Dr.Alaattin ÖZTÜRK
► Toplumsal Şiddet ve Sonrası Dr.Hira Selma KALKAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Ensest Olayında Toplumsal Tercihimiz Ne Olacak?' başlığıyla benzeşen toplam 53 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öğrenilmiş Çaresizlik Eylül 2016
► Aile İçi Şiddet Eylül 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:25
Top