Gençlik İçin Umudun Önemi
İnsanın umut etmesi demek, kişisel ve toplumsal yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili beklentisinin olumlu olması, iyi şeyler olacağına dair duygusal inanç taşıması, yaşama ve geleceğe güvenmesi demektir. Geleceğin umut içerdiğine inanmak kişiyi yaşam karşısında istekli, çıkan sorunları çözme konusunda yaratıcı, sıkıntılar karşısında daha sabırlı yapar. Umut herkes için önemlidir, ama özellikle gençlerin umuda gereksinimi biz yetişkinlerden fazladır.
Ergenlik demek gencin toplumsal konumunun belirginleşmesi, kişiliğinin netleşmesi, arkadaş, kariyer seçimi kısacası ergenlik bunalımını çözmesi gerekliliği demektir. Ergenden derslerine çalışması, işte çalışıyorsa iyi bir çalışan olması, toplumsal kurallara, ailenin kurallarına uyması, başarılı olması.. beklenir, bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz. Biz yetişkinlerden bu kadar çok şey beklense eminim birçoğumuz kendini bunalmış, baskı altında hisseder. Üstelik ergenin de kendinden ve yaşamdan beklentileri vardır, bir de adapte olması gereken ve hızla değişen fiziksel, duygusal ve hormonal yapısı. Ergen bu sorunların üstesinden kişisel birikimi, yetenekleri ve aklı ile gelmeye çalışırken gücünü umut ve güven duygusundan alır. Ergen gelecek için güzel şeyler olacağı beklentisi, umudu olmasa bu kadar çok sorunun üstesinden gelemezdi. Gençlerden beklentilerimiz bu kadar fazla iken biz yetişkinler, eğitimciler, toplumu yönetenler çoğu zaman ergene karşı en önemli sorumluluğumuzu; gence umut ve güven verme sorumluluğumuzu göz ardı ediyoruz.
On yıl önce tanıdığım annesinin terk ettiği, babasının bakımını üstlenmediği 6 yaşındaki kız çocuğu Nihal’i ailede sadece teyze sahiplenmiş, tek başına büyütmeğe çalıştığı kendi kızından ayırmadan ilgileniyordu. Çalıştığım o bölgeden ayrılınca bir süre aileden haber alamadım, sonra bir gün yeniden karşılaştık. Ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle teyzenin yeğenini on dört yaşında yetiştirme yurduna vermek zorunda kaldığını, ama tatillerde yanına aldığını öğrendim. Yurttan kaçma gibi riskli davranışları nedeniyle Nihal’i kaldığı yurt kapanınca Sevgi Evlerine değil, bölgenin en zorlu yurduna yerleştirmişler. Bu yurtta uyuşturucu denemiş, ailesel geçmişleri en travmatik çocuklar kalıyor. Başka yurtlarda kızlar en fazla saç saça baş başa kavga ederken, bu yurtta kavgalar çok daha şiddetli olabiliyor, kızın biri diğerinin kafasına tabağı gözünü bile kırpmadan geçirip, sonra da tüm cam çerçeveyi indirebiliyordu. Bu yurtta kalmak kavgacı olmayan, ufak tefek ve narin Nihal için çok korkutucuydu. Nihal bu yurtta kalırken ara verdiği okuluna döndü, okuldaki anlayışlı eğitmenlerin ve idarecilerin desteği ile lise birden ikiye geçti. Artık geleceğe daha umutlu bakıyordu, sorumluluklarını yerine getirdiği için Sevgi Evleri’ne geçecek, okulunu bitirerek Çocuk Bakımı konusunda meslek edinebilecekti. Ama beklenen haber bir türlü gelmedi, Sevgi Evleri kapasitesinin çok üstünde çocuk barındırıyordu ve Nihal’e yer yoktu. Başka şehirdeki bir yurda nakledilebilirdi ama bu sefer de alıştığı ve desteklendiği okulu değiştirmek zorunda kalacak, aile bildiği teyzesinden uzaklaşacaktı. Üstelik teyzenin çocuğu başka şehirde iyi bir üniversite kazanmıştı, teyze onunla gitmek zorundaydı. Yaz sonu yurda dönen Nihal ilk hafta yurttan kaçtı. Teyze Nihal’i buldu, neden kaçtığı sorgulandığında Nihal’in teyzesini kaybetme korkusu ve kaldığı ve ürktüğü bu yurttan kurtulamayacağı düşüncesi ile büyüyen isyanının buna neden olduğu öğrenildi.
Nihal biz yetişkinlerin bile kalmakta zorlanacağı bu yurda uyum gösterirken, yetişkinlerin ondan beklentilerini yerine getirirken umudu vardı. Bir insanın elinden umudunu alırsak, hele ki bu çocuksa, ergense, çok gençse ondan doğru davranış, iyi seçimler, sağlıklı kararlar bekleyebilir miyiz? Biz yetişkinler bile bir umudumuz olmasa birçok zorluğa göğüs geremez, umudumuz olmasa karşılaştığımız sorunlar karşısında bu kadar dik durmazdık, umudunu yitiren birçok yetişkin depresyon batağına saplanırken, umudun gençler için önemini iyi anlamalı ve onlardan bunu esirgememeliyiz.
SBS Sınavlarındaki şaibenin ayyuka çıktığı dönemde gelen ergene gireceği üniversite sınavını ve beklentisini sorduğumda, ‘beklentim yok, çalışmama gerekte yok, nasılsa sınavlarda üç kağıt var’ demesi karşısında diyecek bir şey bulamadım. O genç tüm sınavların adil yapılmadığına inanıyordu, on göre çalışmanın anlamı yoktu, sınavı kazanıp, okusa bile değişen bir şey olmayacak iş yaşamına atıldığında da iyi işlere girmek için torpil gerekecekti. Gençlere çalış demenin, doğru seçimler yap demenin tek başına anlamı yoktur, doğru seçimler yapmak, gence örnek olmak öncelikle yetişkinlerin sorumluluğudur. Genç olumlu davranış ve doğru seçimlerinin sonuçlarını alacağına güvenmeli, inanmalıdır. Girdiği sınavda, başvurduğu işte adil olunacağını bilmek onun en önemli motivasyonudur. Aslında toplumun, yetişkinlerin, yöneticilerin onun iş, gelecek, kariyer, toplumsal yaşamdaki adalet konusunda olumlu beklentilerini, güvenini elinden almaması gerekmektedir.
Umut veya ümit bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancı olarak tanımlanabilir. Umut kavramının birçok dinde yeri bulunmaktadır. Birçok dinde umut güzel bir algıdır. Umutsuzluk ise tanrıya isyan olarak algılanabilir. Birçok dinde ayrıca Allah’tan umudu kesmek günah olarak kabul edilmektedir. Umudun tüm toplumlar ve dinler için önemi bu kadar açıkken, biz yetişkinlerin ergenler için umudun önemini kavramamız, onların umutlarını karartmamamız her şeyden önemlidir.
Yazımı Nazım Hikmet Ran’ın ‘Umut’ isimli şiirinin son dizeleri ile bitirmek istiyorum. Şiirin tamamını okumanızı hatta iyi bir şiir okuyucusundan dinlemesini öneriyorum.
isler atom reaktörleri isler
yapma aylar geçer günes dogarken
ve günes dogarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda. NAZİM HİKMET
Dip Not: Nihal’in hikâyesi devam ediyor, bu yazıyı yazdığım sırada okula gitme hazırlıkları yapıyor ve hala o çok korktuğu yurtta kalıyordu. Biz yetişkinlere; halasına, bana, yurttaki ablalarına ve öğretmenlerine derslerine çalışma ve yurttan kaçmama sözü verdi. Ama biz ona çok istediği Sevgi Evleri’ne geçebileceği ve daha güvenli bir dünya sözünü veremedik.
Kaynaklar: Psikoterapi Enstitüsü yayınları ve Psikiyatrisi Tahir ÖZAKKAŞ’ın ders notları
Kohut’un Kendiliğin Çözümlenmesi ve Yeniden Yapılanması
Sağlıcakla kalın. Psikoterapist Dr. Müberra YENİŞAR
Ergenlik demek gencin toplumsal konumunun belirginleşmesi, kişiliğinin netleşmesi, arkadaş, kariyer seçimi kısacası ergenlik bunalımını çözmesi gerekliliği demektir. Ergenden derslerine çalışması, işte çalışıyorsa iyi bir çalışan olması, toplumsal kurallara, ailenin kurallarına uyması, başarılı olması.. beklenir, bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz. Biz yetişkinlerden bu kadar çok şey beklense eminim birçoğumuz kendini bunalmış, baskı altında hisseder. Üstelik ergenin de kendinden ve yaşamdan beklentileri vardır, bir de adapte olması gereken ve hızla değişen fiziksel, duygusal ve hormonal yapısı. Ergen bu sorunların üstesinden kişisel birikimi, yetenekleri ve aklı ile gelmeye çalışırken gücünü umut ve güven duygusundan alır. Ergen gelecek için güzel şeyler olacağı beklentisi, umudu olmasa bu kadar çok sorunun üstesinden gelemezdi. Gençlerden beklentilerimiz bu kadar fazla iken biz yetişkinler, eğitimciler, toplumu yönetenler çoğu zaman ergene karşı en önemli sorumluluğumuzu; gence umut ve güven verme sorumluluğumuzu göz ardı ediyoruz.
On yıl önce tanıdığım annesinin terk ettiği, babasının bakımını üstlenmediği 6 yaşındaki kız çocuğu Nihal’i ailede sadece teyze sahiplenmiş, tek başına büyütmeğe çalıştığı kendi kızından ayırmadan ilgileniyordu. Çalıştığım o bölgeden ayrılınca bir süre aileden haber alamadım, sonra bir gün yeniden karşılaştık. Ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle teyzenin yeğenini on dört yaşında yetiştirme yurduna vermek zorunda kaldığını, ama tatillerde yanına aldığını öğrendim. Yurttan kaçma gibi riskli davranışları nedeniyle Nihal’i kaldığı yurt kapanınca Sevgi Evlerine değil, bölgenin en zorlu yurduna yerleştirmişler. Bu yurtta uyuşturucu denemiş, ailesel geçmişleri en travmatik çocuklar kalıyor. Başka yurtlarda kızlar en fazla saç saça baş başa kavga ederken, bu yurtta kavgalar çok daha şiddetli olabiliyor, kızın biri diğerinin kafasına tabağı gözünü bile kırpmadan geçirip, sonra da tüm cam çerçeveyi indirebiliyordu. Bu yurtta kalmak kavgacı olmayan, ufak tefek ve narin Nihal için çok korkutucuydu. Nihal bu yurtta kalırken ara verdiği okuluna döndü, okuldaki anlayışlı eğitmenlerin ve idarecilerin desteği ile lise birden ikiye geçti. Artık geleceğe daha umutlu bakıyordu, sorumluluklarını yerine getirdiği için Sevgi Evleri’ne geçecek, okulunu bitirerek Çocuk Bakımı konusunda meslek edinebilecekti. Ama beklenen haber bir türlü gelmedi, Sevgi Evleri kapasitesinin çok üstünde çocuk barındırıyordu ve Nihal’e yer yoktu. Başka şehirdeki bir yurda nakledilebilirdi ama bu sefer de alıştığı ve desteklendiği okulu değiştirmek zorunda kalacak, aile bildiği teyzesinden uzaklaşacaktı. Üstelik teyzenin çocuğu başka şehirde iyi bir üniversite kazanmıştı, teyze onunla gitmek zorundaydı. Yaz sonu yurda dönen Nihal ilk hafta yurttan kaçtı. Teyze Nihal’i buldu, neden kaçtığı sorgulandığında Nihal’in teyzesini kaybetme korkusu ve kaldığı ve ürktüğü bu yurttan kurtulamayacağı düşüncesi ile büyüyen isyanının buna neden olduğu öğrenildi.
Nihal biz yetişkinlerin bile kalmakta zorlanacağı bu yurda uyum gösterirken, yetişkinlerin ondan beklentilerini yerine getirirken umudu vardı. Bir insanın elinden umudunu alırsak, hele ki bu çocuksa, ergense, çok gençse ondan doğru davranış, iyi seçimler, sağlıklı kararlar bekleyebilir miyiz? Biz yetişkinler bile bir umudumuz olmasa birçok zorluğa göğüs geremez, umudumuz olmasa karşılaştığımız sorunlar karşısında bu kadar dik durmazdık, umudunu yitiren birçok yetişkin depresyon batağına saplanırken, umudun gençler için önemini iyi anlamalı ve onlardan bunu esirgememeliyiz.
SBS Sınavlarındaki şaibenin ayyuka çıktığı dönemde gelen ergene gireceği üniversite sınavını ve beklentisini sorduğumda, ‘beklentim yok, çalışmama gerekte yok, nasılsa sınavlarda üç kağıt var’ demesi karşısında diyecek bir şey bulamadım. O genç tüm sınavların adil yapılmadığına inanıyordu, on göre çalışmanın anlamı yoktu, sınavı kazanıp, okusa bile değişen bir şey olmayacak iş yaşamına atıldığında da iyi işlere girmek için torpil gerekecekti. Gençlere çalış demenin, doğru seçimler yap demenin tek başına anlamı yoktur, doğru seçimler yapmak, gence örnek olmak öncelikle yetişkinlerin sorumluluğudur. Genç olumlu davranış ve doğru seçimlerinin sonuçlarını alacağına güvenmeli, inanmalıdır. Girdiği sınavda, başvurduğu işte adil olunacağını bilmek onun en önemli motivasyonudur. Aslında toplumun, yetişkinlerin, yöneticilerin onun iş, gelecek, kariyer, toplumsal yaşamdaki adalet konusunda olumlu beklentilerini, güvenini elinden almaması gerekmektedir.
Umut veya ümit bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancı olarak tanımlanabilir. Umut kavramının birçok dinde yeri bulunmaktadır. Birçok dinde umut güzel bir algıdır. Umutsuzluk ise tanrıya isyan olarak algılanabilir. Birçok dinde ayrıca Allah’tan umudu kesmek günah olarak kabul edilmektedir. Umudun tüm toplumlar ve dinler için önemi bu kadar açıkken, biz yetişkinlerin ergenler için umudun önemini kavramamız, onların umutlarını karartmamamız her şeyden önemlidir.
Yazımı Nazım Hikmet Ran’ın ‘Umut’ isimli şiirinin son dizeleri ile bitirmek istiyorum. Şiirin tamamını okumanızı hatta iyi bir şiir okuyucusundan dinlemesini öneriyorum.
isler atom reaktörleri isler
yapma aylar geçer günes dogarken
ve günes dogarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda. NAZİM HİKMET
Dip Not: Nihal’in hikâyesi devam ediyor, bu yazıyı yazdığım sırada okula gitme hazırlıkları yapıyor ve hala o çok korktuğu yurtta kalıyordu. Biz yetişkinlere; halasına, bana, yurttaki ablalarına ve öğretmenlerine derslerine çalışma ve yurttan kaçmama sözü verdi. Ama biz ona çok istediği Sevgi Evleri’ne geçebileceği ve daha güvenli bir dünya sözünü veremedik.
Kaynaklar: Psikoterapi Enstitüsü yayınları ve Psikiyatrisi Tahir ÖZAKKAŞ’ın ders notları
Kohut’un Kendiliğin Çözümlenmesi ve Yeniden Yapılanması
Sağlıcakla kalın. Psikoterapist Dr. Müberra YENİŞAR
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Gençlik İçin Umudun Önemi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Müberra YENİŞAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Müberra YENİŞAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
