2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bağlanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri ve Emdr’nin Bağlanma Bozukluğuna Etkisi
MAKALE #17520 © Yazan Psk.Nurhan ÜNDER | Yayın Kasım 2016 | 4,532 Okuyucu
BAĞLANMANIN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ VE EMDR’NİN BAĞLANMA BOZUKLUĞUNA ETKİSİ

Bowlby (1980)’e göre bağlanma davranışı, bir bireyin korktuğunda bir figürle ilişki kurmak ya da yakınlık aramak için duyduğu istek şeklinde tanımlamıştır. Temeli bebeklik döneminde oluşan bağlanma davranışı, yetişkinlik dönemindeki bağlanma davranışı üzerinde de etkili olmaktadır.

Çocuklukta ve yetişkinlikte sergilenen yakın ilişki biçimlerini anlamaya yönelik araştırmalardan biri Bowlby tarafından geliştirilen bağlanma (attachment) kuramıdır. Bowlby, (1969)’e göre bağlanma davranışı başka bir bireye karşı yakınlık arama ve sürdürme olarak tanımlanmıştır. Bowlby, bağlanan nesne olarak bebeğe ilk bakım veren kişiyi tanımlamıştır. Bu ilk bakım veren kişi büyük oranda anne olduğundan bağlanma kurumanı bebeğin annesiyle olan ilişkisini temel alarak oluşturma yoluna gitmiştir. Bowlby’e göre temeli bebeklikte atılan anne ile kurulan ilişki modelleri, bebeğin tüm yaşamına damgasını vuracak nitelikte süregelen bağlanma davranışları oluşturmakta ve başkalarıyla kurulan yakın ilişkilerde etkisini göstermektedir.

Bowlby (1989)’e göre yaşamın ilk yıllarında bakıcının çocuğa verdiği tepkiler ve onun yakınlık isteğine karşı sergilediği davranışlar çocuk tarafında zihinsel temsiller olarak kodlanırlar. Bowlby zihinsel temsilleri içsel çalışan modelleri olarak tanımlar. Bu tanıma göre bebek ilk bakım veren kişiyle etkileşimlerinden yola çıkarak kendisi ve başkalarına dair algılar geliştirir. Bakıcının bebeği algılayış şekli ve ona yönelik olan davranış biçimleri bebeğin kendisiyle ilgili bir benlik algısı geliştirmesine ve sonraki yaşantısında da bu benlik algısını içsel bir model olarak taşımasına neden olur. Aynı şekilde bebeğin gözlemlediği bakıcı davranışları ve yaklaşımları da bebekte başkalarına yönelik başkası algısı ortaya çıkarmakta ve bu başkası algısı hayatının ilerleyen dönemlerinde içsel bir model olarak kurduğu ve kuracağı ilişkileri etkilemektedir.

Ainsworth (1989)’e göre bağlanma kuramı, John Bowlby ve Mary SalterAinsworth’ün ortak çalışmalarına dayanmaktadır. Bebek, doğduğunda bakım verenle yakınlığı sürdürmeye yönelik bir davranış repertuarıyla donatılmıştır. Bu davranışlar arasında en dikkat çekici olanı bağlama davranışıdır. Bebeğin ağlaması bakım verme davranışını aktive eder ve bakım verenin bebeğin yakınına gelmesini sağlar. Başlangıçta bu bağlanma davranışları direkt olarak özgül bir kişiye karşı yöneltilmekten uzaktır, ancak zamanla bebek bir kişiyi diğerlerinden ayırmaya başlar ve doğrudan bağlanma davranışını farklılaştırır. Bebekliğin ilk yılının ortalarında yeni bir dönem ortaya çıkar. Kendiliğinden önemli değişiklikler meydana gelir. Bu dönemde ortaya çıkan bağlanma davranışları yakınlığı koruma amacına yönelik daha etkin davranışlardır. Üstelik bebek birincil bakım vericiyle ilgili ilk içsel temsillerini (representation) şekillendirir. Birinci yılın başından sonuna kadar bebek yavaş yavaş bakıcısına yönelik beklentilerini de oluşturur. Başlangıçta bu oldukça ilkel düzeyde meydana gelir. Bebeğin uyku- uyanıklık döngüsü ve diğer döngüleri bakım verenin ritmine uyum sağlamaya başlar, ancak bazı durumlarda bebek bu döngüye tam olarak uyamayabilir, zamanla bu beklentilerini içsel olarak organize etmeye başlar. Çocuğun dil becerilerinin gelişmesi çocuk ve bakıcı arasındaki iletişime, ortak planlarına ve birbirlerinin isteklerini daha iyi anlamalarına yardım eder. Çocuğun kendilik tasarımları ve başkalarıyla ilgili tasarımları (içsel çalışan modelleri) geliştikçe bakıcıdan ayrılmayı daha iyi tolere edebilir, bakıcıdan daha uzun süreler ve daha az sıkıntı duyarak ayrı kalabilir. Motor hareketlerinin gelişimiyle beraber çocuk yürümeye, koşmaya başlayınca güvenli üs (securebase) olan bakıcıdan oyun arkadaşlarıyla birlikte olma ve çevreyi keşfetme için uzaklaşır.

BAĞLANMA TRAVMASI OLAN ÇOCUKLARIN TEDAVİSİNDE EMDR’İN KULLANIMI

Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR), ilk olarak Francine Shapiro (2001) tarafından Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ile bağlantılı semptomları azaltmak için geliştirilen terapi yaklaşımıdır. Danışan görüntü, kognisyonlar, duygu yolu ile travmatik anı olarak depolanmış anıya ulaşırken, eş zamanlı olarak terapist yatay göz hareketleri, kulaklara verilen sesler ya da ellere tıp tıp yapma yolu ile çift yönlü uyarım uygular.Birçok bilimsel çalışma sonucu EMDR Terapisi’nin, TSSB tedavisinde etkili olduğu görülmüştür.

Shapiro’nun Adaptif Bilgi İşleme Model’i EMDR yaklaşımının yalnızca travma sonrası stres bozukluğu semptomlarının tedavisi ile sınırlı olmadığını, danışanı bütünüyle etkili bir biçimde sağlıklı işlevselliğe taşıyabileceğini varsayar. Modele göre, bütün insanların günlük olaylar sırasında deneyimlediği herhangi bir duyguyu sürekli olarak işleyen doğal bir bilgi işleme sistemleri vardır. Model, bu doğal bilgi işleme sisteminin aşırı derecede üzücü olaylar olduğu zaman dolup taştığını, kapandığını ve sindirilmemiş anıların otomatik olarak maladaptif duygu, duyum ve inançlar ile bir sinir ağı içine depolandığının varsayımında bulunur.AIP Model’i herhangi bir güncel hatırlatıcının depolanmış materyali aktifleştirebileceğini, duruma karşı bilinçli ya da bilinçsiz işlevsel olmayan bir tepki oluşturacağını ileri sürer.

Zayıf bağlanma geçmişi olan çocukların ve yetişkinlerin, önemli duygusal ve sosyal eksiklikleri olur. Bu eksiklikler EMDR da dahil olmak üzere herhangi bir terapi türünün, danışan için faydalı olma kapasitesini negatif etkiler. Bu eksiklikler şunlar olabilir.
Çocuk kendi içsel durumunun farkına varmak için çok az bir kapasiteye sahiptir. Kendi duygularının, beden duyumlarının ya da düşüncelerinin çok az farkındadır ve kendi içsel durumunu kelimelere dökerken zorluk yaşar.

Çocuk kolayca duygusal olarak bozukluk gösterir.
Çocuk otomatik olarak güçlü duygularını tetikleyen anılardan ya da düşüncelerden kaçınır ve otomatik olarak disosiye olup ya da yaramazlık yapıp duygularıyla başa çıkar.
Çocuğun yetişkinlere, özellikle otorite figürü olarak gördüğü yetişkinlere, çok az bir güveni vardır. Bu sebeple rahatlamayı ve güveni kabullenme kapasitesi çok azdır ve emirleri kabul etmede zorluk yaşar.
Çocuk travmatik deneyimlerine bağlı olarak bilişsel düzeyde bile uygun, mantıklı ve adaptif bilgiden yoksundur.
Erken dönem zayıf bağlanma deneyimleri olan çocukla EMDR terapisi’nin etkili kullanımı, çocuğun duygularını, duyumlarını ve kognisyonlarını güvenli bir biçimde tanımlaması, onlara ulaşması ve yeniden işlemesi ve bağlantılı anılara, düşüncelere, inançlara ve adaptif bilgiye ulaşması için terapistin ekstra yardımını gerektirir.
EMDR yeniden işlemesi sırasında çocuğa tamamıyla güvenlik, sıcaklık ve kabul edilebilirlik sağlamak oldukça önemlidir. Eğer duygusal olarak yatırım yapan bir ebeveyn figürü varsa, terapist çocuğu ebeveynine sokulup sarılmasını ya da EMDR sırasında ebeveynin çocuğa duygusal güvenlik ve düzenleme sağlayabilmesi için ebeveyne yakın oturmasını sağlar. Eğer ebeveyn belirli bir günde kendi zorlukları yüzünden çocuğa destek veremiyorsa, bir ara vermesi ve terapi ofisinin dışında rahatlaması rica edilir.Eğer ebeveyn çocuğun EMDR terapisi sırasında kontrolü terapiste ya da çocuğa bırakamıyorsa , yeniden işlemeyi ebeveynin fiziksel varlığı olmadan yapıp, ebeveyni kendi terapisine gitmesi için cesaretlendirmek gerekiyor.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bağlanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri ve Emdr’nin Bağlanma Bozukluğuna Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nurhan ÜNDER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nurhan ÜNDER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Nurhan ÜNDER Fotoğraf
Psk.Nurhan ÜNDER
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Nurhan ÜNDER'in Makaleleri
► Bağlanma ve Kişilik Üzerindeki Etkileri Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
► Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkisi Psk.Elif Y. ÇAVUŞOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Bağlanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri ve Emdr’nin Bağlanma Bozukluğuna Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk ve Oyun Mekanları Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:38
Top