2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kayıp Nesneler ve Yas
MAKALE #17679 © Yazan Uzm.Psk.Hürriyet MANG | Yayın Aralık 2016 | 2,949 Okuyucu
Günlük hayatımızda yas durumu ve yas tutmayı, yaşamımızdaki bir varlığı kaybetmeye karşılık hissettiğimiz keder ve hüzünlenme süreci olarak tanımlayabiliriz. Ölüm karşısındaki yitim duygusu bir yastır ve hissettiklerimiz de doğal bir duygusal reaksiyondur. Sadece her bireyin bu durum karşısında verdiği tepkiler farklıdır. Vamık Volkan yaslarımızın, parmak izlerimiz kadar kişisel olduğunu belirtirken, bu farklılıkların önemini vurgulamıştır.

Kayıp duygusunun içsel olarak sadece kaybettiğimiz kişiyle ilgili bir reaksiyon veya duygusal süreçle sınırlı olmadığını ifade etmek gerekir. Ölüm karşısında yaşanan yas dışında, bizim için önemli bir şeyi yitirdiğimizde de yas süreci yaşayabiliriz. Bu yazımızda ölüm dışında da, yitim duygusu yaratan kayıp nesnelerimizi ele alacağız.
Birey olarak birçok insan, nesne, yapı, kurum ve koşullarla iç içeyiz. Bu parçaların her birinin bizim için bir anlamı vardır. Kendiliğimizi inşaa ederken, kendilik ve kendiliğimizin uzantısı nesnelerimiz ile bir bağlantı halindeyizdir. Tabi bu nesnelerle bağlantımız olumlu veya olumsuz olabilir. Özellikle bizim için anlamı olan nesnelerimiz, yapısal olarak değişime uğradığında veya kaybettiğimizde, iç dünyamızda bir etki yaratır. Bu bir kayıp duygusudur ve bu kayıp, zamansız gerçekleşebildiği gibi, değişime hazır olduğumuzu hissettiğimiz bir durumda da gerçekleşebilir. Bazen kaybettiğimiz nesnenin aile yadigarı resim veya ayna olduğunu düşünürsek, belki de yitim karşısındaki duygumuzu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Kayıp ettiğimiz bu nesnenin özdeşim kurduğumuz anne, baba, anaannenin vs..temsili olabilir. Bu nesne onlarla bağlantıda kalmamızı sağladığı gibi, özerkleşme ve birey olma sürecimizde geçiş nesnemizi de temsil edebilir. Dolayısıyla kişi bu kayıp karşısında yoğun bir sıkıntı, öfke veya hüzün yaşayabilir.
S.Freud, Yas ve Melankoli adlı yazısında; duygusal bağlarımızdan isteyerek vazgeçmediğimizi anlatmıştır. Terk edilmiş olmamızın, bizi terk eden kişiyle ilgilenmekten vazgeçmemiz anlamına gelmediğini açıklamış ve terk edenin duygusal varlığına yanıt vererek ilişkimizin sürmesini sağladığını belirtmiştir.
Yaşamımızda yapı olarak da dönüşüme uğrayan ve kendiliğimizde içten içe etki yaratan olguların da “yitim” olduğunu anlamamızda fayda olabilir. Bunu anlamak için yaşamımızdaki bir “göç” olgusu üzerinden gidebiliriz. Ölüm ve nesne kayıpları gibi, göç durumu da, bir kayıp algısıyla keder ve hüzün duygusunu ortaya çıkarabilir. Aslında arkamızda bıraktığımız yer, kendiliğimizin her bir bileşeniyle bir temas içindedir. Yaşamış olduğumuz ev, yürüdüğümüz yollar, sokak ve parklardaki oyun arkadaşlarımız, oturduğumuz sıra, odamız, dolabımız, yatağımız, her sabah okula veya işe giderken baktığımız ayna, tarağımız kendiliğimizin mimarlarıdır. Her biri hislerimize uzanan kılcal damarlar gibidir. Varlığımızı ve sürekliliğimizi hissetmemize nefes veren ayrı ve bir yerde bütün olan nesnelerimizdir. Yaşamsal koşullar veya irademizle bütün bunları arkamızda bırakmak veya bırakmak zorunda kalmak kayıp hissiyle kederlenmemize yol açabilir. Bu noktada yaşanan şey bir yas sürecidir.

Yasın kayıp nesneye karşılık yaşadığımız hüzün ve kederin kendiliğimiz üzerindeki etkisini anlamamız için, kaybettiğimiz nesnelerimizle ilgili örnekleri çoğaltmak gerekebilir. Değişen işyeri, taşınan ev, uzaklaşılan dost/arkadaş/sevgili,mezuniyet.. Her biri, iç dünyamızda karşılığı olan kayıp nesnelerdir. Buna karşılık verdiğimiz tepki, kişilik örgütlenmemiz ve bağlanma şeklimizle ilgili olduğu gibi, kültürün ve ailenin kayıp karşısında verdiği yas tepkisi şekliyle de ilgili olabilir. Aile ve kültürel dinamiklerimiz, yaşadığımız hüznü anlayıp ifade etmek yerine, duygumuzu bastırmamızı bekleyebilir. Böylece yitim karşısında ortaya çıkabilen terkedilme ve boşluk duygularının üstesinden gelinemediği aile yapılarında, duygudan kaçınma, duyguyu yadsıma gibi yas reaksiyonları model olarak sunulabilir.

Yas sürecini üç evreye ayıran John Bowlby(1961); ilk evrede kişinin hissizleştiğini tanımlar. İkinci evrede kaybedilen şeyi özleme ve geri getirme dürtüsü duyduğu bir dönem yaşadığını ve üçüncü aşamada da dezorganizasyonun ardından yeniden örgütlenme dönemine girdiğini anlatmıştır. Böylece J.Bowlby yas tutmada, aşamalı tarif edilen duygusal süreçlerin evrensel özelliklerinin de olabileceğine dikkat çekmiştir.
Diğer taraftan kaybedilen nesnelerin iç dünyamızdaki karşılığı, bu konudaki bireysel farklılıklarımıza da işaret edebilir. Kişilik örgütlenmemize göre değişen bu tepkiler, yeni yaşam alanımıza aşırı odaklanmamız ve eskiyi yadsımaya neden olabildiği gibi, ayrışma sorunu yaşayan bir bireyin düşüncede veya somut bir nesneye fiksasyonunu ortaya çıkarabilir. Eski yaşamını yadsıyarak sadece yeni oluşum üzerinden gitmek, kişinin kayıp nesnelerinin hüznüyle baş etmekte zorlandığını gösterebilir. Kişide, kayıp veya değişim karşısında sağlıklı yas tutmak için gerekli olan hüzün ve keder duygusunu bastırma ve hüzne karşı direnç ortaya çıkabilir. Bunun tam tersi, kayıp nesneye saplanıp ayrışamayan ve yeni yaşamını inkar eden kişi de benzer zorlantılı duygusal bir süreç içinde olabilir.

Bu durumda kaybedilen nesneye karşılık “yas tutma” önemli bir hale gelebilmektedir. Yas tutmayı, kayıp edilen nesneye karşılık hüzünlenme ve buna ulaşamayacağımızı kabullenme süreci olarak tanımlayabiliriz. V.Volkan; yas tutmanın gidişatını, yitime hazırlığına, yitirilen şeyin özelliklerine, yas tutanın dinamik ve psikolojik niteliklerine ve hüzün duyma kapasitesine bağlamıştır. Bu nitelikleri belirleyen unsurların ise erken dönem yaşantımızdaki etkileşimlerimizin sürekli, güven verici ve sevgi dolu olması durumunda, değişikliğe karşı başvurulacak sağlam depolarımızın varolduğu anlamını taşıdığını vurgulamıştır.

Yitim karşısındaki ilk tepkimiz; yadsıma, bölme ve öfke duygulanımları arasında salınabilir. Bunlar kaçınma davranışları olarak da tanımlanabilir. Gerçeği kabullendikçe, bu çatışma sonlanabilir.

Bu noktada; hüznü bastırıp, kaçınmak veya kaybedilen şeye saplanmak yerine duygu akışına müsaade etmek, bu nesnenin bizdeki karşılığını içsel olarak anlamak ve son basamakta ortaya çıkan vedalaşma sürecinin önemli olduğu söylenebilir. V.Volkan, yas tutmayı fiziksel bir yaranın iyileşmesine benzetmiştir. Dolayısıyla kişinin hüznüne odaklanıp, kendisiyle yüzleşebildiği ve yoğun duygulanımların yaşandığı bu süreç, kişinin kabullenme olgunluğunu geliştirebileceği gibi, devam eden yaşamıyla kendiliği arasında sağlıklı bir köprü inşaa edebilir. Bugün yaşanan kayıpların da önceki kendiliğimizle bağlarını ve karşılığını bulmamızı sağlayabilir. Böylece kişinin acıyla baş etmesini sağlayacak duygusal mekanizmalar da bu sayede gelişebilir.

Hürriyet Mang (2013, Üsküdar Ünv. Sos.Bil.Ens.Kln.Psk.)
Yazan
Uzm.Psk.Hürriyet MANG
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kayıp Nesneler ve Yas" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hürriyet MANG'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hürriyet MANG'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Uzm.Psk.Hürriyet MANG
Uzman Psikolog - Psikolojik Danışman
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hürriyet MANG'ın Makaleleri
► Kayıp ve Yas Psk.Elif AKSU
► Kayıp ve Yas Psk.Şule ÜZÜMCÜ
► Kayıp ve Yas Dr.Psk.Beyza ÜNAL
► Kayıp ve Yas Psk.Doğan Demirkan ÖZDEMİR
► Kayıp ve Yas Psk.Ali BIÇAK
► Kayıp ve Yas Danışmanlığı Psk.İlke TARHAN
► Kayıp ve Yas Süreci Psk.Özgün ÖKLÜK OCAK
► Kayıp ve Yas Süreçleri Psk.Simge ÖZYÜREK
► Kayıp ve Yas Süreci Psk.Gonca BAĞLAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kayıp Nesneler ve Yas' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:22
Top