2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kıbrıs’ta Özürlü Olmak
MAKALE #17697 © Yazan Uzm.Psk.Zehra Ayça AYSEN | Yayın Aralık 2016 | 2,103 Okuyucu
Birçok Avrupa ülkesinde yerleşim birimleri özürsüz yurttaşlar yanında özürlü yurttaşların da engellenmeden kullanımı düşünülerek düzenlendiğinde böyle bir yazı başlığıyla karşılaşmak çok da mümkün değildir. Hareket sistemi, işitsel, görsel veya zihinsel herhangi bir engele sahip olan bireylerin ayrı ayrı ve bir birinden farklı birçok ihtiyacı vardır.

Özürlü insanlarımızın istihdamını sağlamak amacıyla anayasal düzenekte özürlülere maddi destek sağlayan genel nitelikli yasalarımız mevcuttur. Fakat bireylerin yalnızca bir gelire sahip olmasının da ötesinde unutmamak gerekir ki her birey bir şeyleri de başarmak ister. Bu yüzden ayrımcılık gözetmeden herkese pozitif bir bakış açısı sağlayabilecek fırsatlar yaratılmalıdır. Toplumlarda yanlış olan bir bakış açısı vardır ki! Bu bakış açısıyla biz, özürlülerin üretken olmadıklarını ve bu nedenle aileye, çevreye ve devlet tarafından sağlanan özel olanaklara muhtaç olduklarını düşünmekteyiz. Evet, bir başka açıdan baktığımız da ise bir özüre sahip olan insanların bizlerin yaratacağı bazı olanaklara ihtiyaçları olduğunu kabul etmek gerekir çünkü zaten fiziki güçleri olsaydı kendi olanaklarını kendileri yaratabilirlerdi.

Yıllardır ayrımcılığa maruz bırakılmış olan özürlü insanlara da pozitif ayrımcılık ilkesinden yola çıkarak başta eğitim, bilgi ve becerilerini geliştirebilecekleri ortamların sağlanması onların da toplum içine girmesi için önemli bir fırsattır ve böylece onlar da hayattan zevk alarak yaşamlarını sürdürebilirler. Bu olanak sağlandığı takdirde özürlü bireyin toplumdan soyutlanması önlenebilir. Böylelikle onlar da çalışarak kazandıkları parayla, başkasına muhtaç olmadan, yetişkin bir insan olarak bir şeyler üretebilen bireyler olarak kendilerini daha iyi hissedeceklerdir. Bu durumun hem sosyal hem de psikolojik yönden tedavi edici bir etkisi vardır. Unutmamak gerekir ki çağdaş toplumlarda insanların kadın ya da erkek olması, fakir veya zengin olması, özürlü veya yaşlı olması, eğitimli ya da eğitimsiz olması onların haklarını kullanmalarına engel olmamaktadır. Bu, gelişmekte olan ülkemiz için çok önemli bir konudur.

Toplumun ön yargılı bakış açısı, acıma duygusu, unutmayalım ki onlara yardımcı olmaktan çok onların yaşama sevincini alır. Onları hayattan biraz daha koparır ve onların daha çok içine kapanmasını sağlar. Bu insanların yaşadığı sorunları işsizlik veya toplumun onların önüne çıkardıkları engellerle sınırlamak mümkün değildir. Özürlü bir çocuğa sahip olan anne- babalar için ve özürlü olan çocuk/birey için bu durum başlı başına psikolojik yönden çok yıpratıcı bir dönem olarak zaten başlar.

Doğuştan bir özüre sahip olan çocuğun ailesi, farklı olan çocuklarıyla çelişkili duygular içine girebilirler. Bu durumdaki ailelerde karşılaştığımız ilk tepkiler şok, reddetme, acı çekme, depresyon, suçluluk duyma, isyan, kabullenmede kararsızlık, kızgınlık duyma, utanma, uzlaşmada problem yaşama, uyum sağlama ya da uzaklaşma gibi tepkilerdir. Şok yaşarlar; çünkü her anne-baba gibi çocuklarından beklentileri vardır. Onların sağlıklı büyüdüklerini görmek isterler ancak çocuklarının dünyaya gelmesiyle büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Genelde bu tepki, ağlama, kendini çaresiz hissetme gibi şekllerle ortaya konulur. Reddederler; çünkü bu durumun onların çocuğunun başına gelmesine bir türlü inanamaz ve bu durumun onları bilmedikleri çok başka bir yolun içine soktuğundan dolayı kaygılar, endişeler başlar ve bu da onları reddetme davranışına götürebilir..

Özür, anne ve babalar için hayallerinde canlandırdıkları ideal çocuğun yok olması demektir. Bu onların acı çekmesine neden olur. Aslında acı çekmeleri gerçeği kabullenmelerini kolaylaştıran bir süreçtir. Fakat bu bir depresyona da dönüşebiliyor. Bu da her şeye yetememek kaygısından, korkulardan ve yalnızlık duygusundan gelmektedir. Aileler hem utandıkları hem de toplumda kabul görmeyeceklerini düşündükleri için sosyal etkileşimlerden kaçınma davranışları da göstermeye başlar. Özellikle akraba evliliği sonucu dünyaya gelen özürlü çocukların aileleri bu özüre kendilerinin sebep olduğunu düşünür ve suçluluk duygusunu çok yoğun hissederler. Akraba evliliği dışında kalan evliliklerdeki anne babalar ise hatanın kendilerinde olduğunu düşünerek bu süreci daha da güç bir duruma sokarlar ve zorlaştırırlar. Bazı anne- babalarda ise çocuklarının belki düzeleceği düşüncesi olduğundan kabullenmede zorluk yaşarlar. Bu sürece girdikleri anda eşler arasında da kızgınlıklar, anlaşmazlıklar başlar. Bir taraf çocuğun tüm sorumluluğunu yüklenirken, diğer taraf bu sorumlulukları almaktan kaçabilir. Bu da problemlerin artmasına sebep olur.

Anne- babalar çocuklarının alay edilmesi, küçük görülmesi, dışlanması, kabul görmemesi gibi olumsuz davranışlardan dolayı utanma duygusunu da geliştirebilirler. Uzlaşmazlar, kendilerini dış dünyaya tamamen kapatırlar, girdikleri ortamlara uyum sağlayamazlar. Bu yaşanan sıkıntıları aslında daha da uzatabiliriz. Fakat bunları bire bir yaşayan insanlara “evet ben bunların tümünü yaşıyorum” dedirtmekten başka bir şey olmayacaktır. Bizim K.T. Ortopedik Özürlüler Derneği’ne bağlı Mehmet Reis Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezi’ndeki amacımız bu duyguyu bilmeyen insanlarımıza onların da neler hissedebileceğini göstermek ve anlatabilmektir.

Psikolojik destek almak için merkezimize başvurmuş olan ailelerde bizim ilk olarak başarmak istediğimiz şey onların yaşadıkları bu olayı kabullenmelerini sağlamaktır. Çocuğa da kendi özürünü kabullendirmek ve onun özürüne rağmen nasıl daha nitelikli bir yaşam sürdürebileceğinin yollarını aramaktır. Bunu yapmak için özürün türü önemli değildir, özürün doğuştan ya da sonradan edinilmiş bir özür olması da önemli değildir. Önemli olan bu insanların hayata kendi güçleri, kendi beceri ve yetenekleri ile tutunmalarının yollarını bulabilmektir. Burada herkese düşen bir görev mutlaka vardır. Yalnız aile veya çevreleri değil tüm toplumun da bu insanların kazanılmasında bir emeği olmalıdır. Özür tıpkı bir piyangoya benzer. Yarın size de çıkabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kıbrıs’ta Özürlü Olmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Zehra Ayça AYSEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Zehra Ayça AYSEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Zehra Ayça AYSEN Fotoğraf
Uzm.Psk.Zehra Ayça AYSEN
KKTC (Kıbrıs) (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Zehra Ayça AYSEN'in Yazıları
► Özürlü mü Defolu Mu Psk.İlknur PEDER
► Aileler ve Özürlü Çocukları Psk.Ziya ÜNLÜTÜRK
► Olmak, Sahip Olmak ve Anlam Sistemi Psk.Emir Emre DOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kıbrıs’ta Özürlü Olmak' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Rehabilitasyonda Psikolog Aralık 2016
► Panik Atak’la Yaşamak... Aralık 2016
► Otizm Nedir? Aralık 2016
► Anxsiyete (Kaygı) Nedir? Aralık 2016
◊ Çocuğum Engelli Aralık 2016
◊ Stres Aralık 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:41
Top