2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Helikobakter Pilori ve Beslenme
MAKALE #17960 © Yazan Dyt.Nursena AKKAYA | Yayın Şubat 2017 | 62,058 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
HELİKOBAKTER PİLORİ ERADİKASYONU VE BESLENMEYLE İLİŞKİSİ

Giriş:

Helikobakter pilori (H.pylori) tüm dünyada yaygın olarak görülen, dünya nüfusunun yaklaşık olarak yarısından fazlasını çocukluk yaşlarından itibaren enfekte eden bir patojendir. Fakat prevalansı sosyoekonomik etkenlere bağlı olarak değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde görülme sıklığı %20-50 iken gelişmekte olan ülkelerde %80 ve üzerindedir. (1).

H.pylori; spiral, gram negatif, mide ve duodenum’un mukus tabakasına yerleşen, asite karşı toleranslı mikroaerofilik bir bakteridir (2). H.pylori; kronik gastrite, gastroduedonal ülsere, gastrik adenokarsinomuna ve mukozayla ilişkili lenfoid doku (MALT) lenfomasına neden olan bir bakteri olarak değerlendirilmektedir (3-4). Yapılan araştırmalarda, bulaşımının; fekal-oral ve oral-oral yolla olabileceği savunulmuştur. Mikroorganizmanın dışkı, tükürük ve dental plaklarda saptanması bu yolları desteklemektedir(5).
Yapılan araştırmalarda; H.pylori enfeksiyonu, üst gastrointestinal sistemle ilgili pek çok patolojiden sorumlu tutulmaktadır. H.pylori eradikasyonu, histolojik gastriti iyileştirdiği, peptik ülser hastalığının tekrar görülme oranını azalttığı, gastrik mukozayla ilişkili lenfoid doku lenfomalarını ve hastalığın erken dönemlerindeki rezeksiyonu sonrası mide kanserinin tekrarını engellediği belirtilmiştir. Bu nedenle, gastrointestinal bozukluğu olan hastalarda H.pylori saptanması durumunda eradike edilmesi gerekmektedir. H.pylori enfeksiyonunun eradikasyonundan sonra, gastrik asit salgısının arttırmasından dolayı gastro-özefageal reflü hastalığı (GÖRH) oluşabileceği rapor edilmiştir(6).

H.pylori’nin demir eksikliği anemisi, migren, koroner kalp hastalığı gibi hastalıklarla da ilişkisi olduğu konusundaki çalışmalar son yıllarda artış göstermektedir. H.pylori’nin birçok hastalık için risk faktörü olduğu saptanmıştır. H.pylori eradikasyonu ve beslenme ilişkisi üzerine yapılmış araştırmalar çok az sayıdadır. Bu derleme çalışmasının amacı da H.pylori enfeksiyonu ile beslenme arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.

Patoloji:

H.pylori’ nin mide asidine toleranslı olması üreaz enzim aktivitesinden kaynaklanmaktadır. Üreaz enzimi ile H.pylori kolonisi gastrik asitten korunmak için üreyi hidrolize ederken amonyak ve karbondioksit oluşturur. Aynı zamanda, mide mukozası hasarının gelişiminde rol oynayan fosfolipaz A2, C ve glikosulfataz gibi diğer enzimleri üretir. Böylece H.pylori, interlökin 1β ve interlökin 8 gibi pro-enflamatuar sitokinlerin üretimi ile gastrik epitel içinde enflamatuvar yanıtı indükler.

Fenotipik düzeyde tüm H.pylori’ler aynı olmakla birlikte genotiplerinde bazı farklılıklar vardır. Bunlar ülser yapıcı etki ile de ilgilidir. Başlıcaları Vac-A, Cag-A, lipopolisakkaritlerdir. Bazı H.pylori genotipleri, özellikle vaküle edici olan sitotoksin A (Vac-A) ve sitotoksin ile ilişkili gen A (Cag-A) pozitifliği daha şiddetli ve daha fazla hastalık oluşturma riski taşımaktadır. Cag-A suşlarının pozitifliği pro-enflamatuar sitokinlerin üretimini arttırır böylece gastrik mukozanın daha güçlü bir enflamatuar yanıt oluşturmasını indükler. Vakülasyon ve mide epitel hücrelerinin apoptozisine neden olan Vac-A tüm H.pylori suşlarında olmasına rağmen bakterilerin sadece %60’ınde aktif sitotoksin proteini üretir.

H.pylori kronik atrofik gastrit ve peptik ülser (özellikle duodenum ülseri) ile ilişkilidir. Ayrıca, H.pylori ve primer gastrik β hücreli lenfoma (mukoza ilişkili lenfatik doku veya MALT lenfoma) ve gastrik adenokarsinoma arasında derin bir ilişki vardır. Bu nedenle, H.pylori mide kanseri için 1. derecede risk faktörü olarak belirlenmiştir(7).
H.pylori ve beslenme parametreleri:

T. Furuta ve ark.’larının yapmış olduğu bir çalışmada; H.pylori eradikasyonunun beslenme parametreleri üzerine etkilerini araştırmışlardır. Glikoz, vücut ağırlığı, boy, kan basıncı, gastrik sıvı pH, açlık serum düzeyleri, total protein, albumin, total kolesterol ve trigliserid, H.pylori pozitifliği ve negatifliği ölçülmüş ve H.pylori eradikasyonunun bu parametreler üzerindeki etkisi belirlenmiştir. Tedaviden sonra gastroözofageal reflü hastalığı gelişimi de incelenmiştir. Sekiz hastaya öncesinde ve H.pylori eradikasyon tedavisi sonrasında pankreas fonksiyon testi uygulanmıştır. Pankreas fonksiyonlarının H.pylori eradikasyonu sonrasında önemli ölçüde arttığı gözlenmiştir. H.pylori varlığı pozitif çıkan kişilerde, negatif çıkan kişilere göre vücut ağırlığı ve serum total kolesterol düzeyleri, total protein ve albümin değerleri anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. H.pylori eradikasyonundan sonra mide suyu pH değerleri anlamlı olarak azalmıştır. Bu nedenle; H.pylori enfeksiyonunun eradikasyonundan sonra gastroözofageal reflü hastalığının gelişme riski olduğu ve obez hastalarda bu riskin daha yüksek olduğu belirlenmiştir(8).
H.pylori ve beslenme alışkanlıkları:

Seyyed Ali Mard ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada H.pylori enfeksiyonu ve Huzistan eyaletinde yaygın olan beslenme alışkanlıkları değerlendirilmiştir. Çalışmada H.pylori enfeksiyonu ile yüksek enerji ve karbonhidrat alımı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. H.pylori şiddeti ile domates, soğan, yeşilbiber, elma, turunçgiller, balık, zeytinyağı, bal ve bezelye alımı ile negatif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu çalışma, H.pylori enfeksiyonunda et, yağ ve tuz açısından fakir bir diyet ile meyve ve sebze açısından zengin bir diyetin kanser için iyi bir koruyucu olduğunu gösterilmiştir. Meyve ve sebzelerde bulunan askorbik asidin gastrik kanserin ilerlemesini engelleyici etkisinin olduğu belirlenmiştir(9).

H.pylori ve tuz tüketimi:
Jennifer A. Gaddy ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmanın sonucunda diyetle yüksek tuz tüketiminin H.pylori suşlarından biri olan Cag-A geninin kanserojen etkilerini güçlendirdiği tespit edilmiştir(10). Bu yüzden; H.pylori varlığı pozitif çıkan kişilerin günlük tuz tüketimine dikkat etmeleri gerekmektedir.

H.pylori ve pre-probiyotikler :
Probiyotikler intestinal mikrobiyal dengeyi düzenleyen canlı mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise kolon bakterilerinin sayı ve aktivitelerini ve probiyotiklerin etkisini arttıran, sindirilmeyen karbonhidratlardır. ( B) Pre-probiyotikler, aynı zamanda intestinal mikrobiyotayı düzenleyen anti-enflamatuar ve anti-oksidatif mekanizmayı uyardıkları için H.pylori eradikasyonu üzerinde olumlu etkileri vardır. Pre-probiyotikler, Anti-H.pylori aktivitesi gösterdiği belirlenmiştir.(11) Probiyotiklerin besinsel kaynakları Lactobasiller, Bifidobacteriler, Enterococcus, Streptococcuslar’ın kullanıldığı fermente yoğurtlar, peynir, turşu, ekmek, bira, şarap, kımız ve kefirdir.(c)

H.pylori enfeksiyonunda pre-probiyotiklerin tedavide adjuvan olarak kullanılabileceği belirtilmiştir. Gastrik mukoza enflamasyonunun azaldığı, antibakteriyal tedavinin pre-probiyotiklerle kombine kullanımı ile etkisinin arttığı gösterilmiştir. Standart tedaviye ek olarak pre-probiyotik kullanımının H.pylori eradikasyon oranında bir artma ve genel tedaviden kaynaklanan yan etkilerde bir azalma sağladığı rapor edilmiştir. (11).

H.pylori ve antioksidanlar:

Anti-H.pylori enzimatik (üreaz, DNA giraz, dihidrofolat redüktaz, N -asetiltransferaz ve miyeloperoksidaz) inhibisyonu, yapışkan faaliyetleri, yüksek redoks potansiyeli ve bileşiklerin hidrofil / hidrofobik doğaları dahil olmak üzere etki mekanizmaları detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

H.pylori aktivitesi ve polifenoller (kuş üzümü, böğürtlen, ahududu, çilek, erik, armut, kiraz, nar, üzüm, elma, portakal gibi meyveler ile brokoli, lahana,maydanoz,soğan gibi sebzeler, mate çayı, yeşil çay, yer fıstığı, baklagiller, asitsiz zeytinyağı, kakao), flavonoidler (elma, çilek, üzüm gibi meyveler,soğan, yeşil sebzeler, çikolata ve çay) olmak üzere aktif bileşikler incelenmiştir. ( c ) Birçok doğal ürünler anti-H.pylori aktivitesine sahiptir. Anti-H.pylori mekanizmaları; nükleer faktör kapa β (NF-Kβ)’nin bastırılması, mitojen ile aktive edilmiş protein kinaz yolu aktivasyonu ve oksidatif stresin önlenmesini içerir. Quercetin, apigenin, karotenoidler açısından zengin yosun, çay ürünleri, sarımsak özü, elma kabuğu polifenolleri içeren bitkisel ürünlerin anti-H.pylori gastrik inflamatuar etkiye sahip olduğu belgelenmiştir(12).

H.pylori ve sülforafan:

Sülforafan, brokoli başta olmak üzere krusifer grubu sebzelerde (turpgiller) bulunan bir izotiyosiyanattır. İzotiyosiyanat’lar, bitkilerde glukozinolat prekürsörleri şeklinde depo edilirler. Kesme ya da çiğneme gibi işlemlerle oluşan doku hasarı sonucu bitkilerdeki mirosinaz enzimi aktive olur ve glukozinolatların hidrolizi ile izotiyosiyanatlar oluşur. Son zamanlarda in vitro olarak, sülforafanın hücre içinde H.pylori‘ye karşı güçlü bir bakterisidal ajan olduğunu gösterilmiştir. Sülforafan içeriği zenginleştirilmiş bir beslenmenin, H.pylori enfeksiyon profilaksisi için önemli olabileceğini belirtilmiştir. Ayrıca yapılan klinik çalışmalar sülforafanın güvenli ve tolere edilebilir olduğunu ortaya çıkarmıştır. (a)

Mikronutrientler ve H.pylori:
B12 Vitamini: B12 vitamini sadece hayvan kaynaklı gıdalarda bulunur. Süt ve süt ürünleri, kırmızı et, kümes hayvanları, balık, yumurtada bulunur. Ayrıca B12 vitaminiyle zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar gibi bazı besinlerde bulunur. (d)
H.pylori enfeksiyonu besinlerden alınan vitamin B12 emilimini bozarak pernisiyöz anemiye yol açabileceği belirtilmiştir. Diyetle alınan kobalamin diğer proteinlere bağlanır ve serbest kalması gastrik pH durumu ile ilişkilidir. Diyetle alınan kobalamin malabsorpsiyonu; proteine bağlı kobalamini absorbe etme yetersizliği ile karakterizedir. H.pylori enfeksiyonunun neden olduğu mide içi pH modifikasyonu ile kullanılan antasit ilaçlar vitamin B12 emilim bozukluğunun ana faktörleridir (13). Allen yapmış olduğu çalışmada, hafif malabsorbsiyonu olanların % 50’sinde, ağır malabsorpsiyonu olanların % 78'inde H.pylori enfeksiyonu saptamıştır. ( D )
B12 vitamini eksikliği ile ilgili hiperhomosisteinemi; iskemik kalp hastalığı ve serebrovasküler hastalıklar için risk teşkil ettiği ve H.pylori enfeksiyonu ile damar hastalıkları arasında bir ilişki olduğu belirtilmiştir(14).
β-karoten: Havuç, ıspanak ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı ve şeftali gibi meyvelerde fazlasıyla bulunur.( E ) Pro-vitamin A’nın en çok bulunan formudur. Gastrik atrofi ve intestinal metaplazi hastalarında gastrik mukozadaki β-karoten konsantrasyonu belirgin bir şekilde azaldığı bulunmuştur (15). H.pylori enfeksiyonunun bir sonucu olarak β-karotenin biyoyararlılığının azaldığı belirtilmiştir.
C Vitamini: Turunçgiller, domates, yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.) ve patates gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Askorbik asit, kanser oluşumuna karşı koruyan, nitril türevi mutajenleri nötralize eden suda çözünür bir antioksidandır.
E vitamini: Özellikle buğday, mısır, pirinç gibi tahıllarda, ayçiçek yağı, mısırözü yağı gibi yağlarda, ceviz, badem, fındık ve yerfıstığı gibi yağlı tohumlarda ve yeşil sebzelerde bulunur. Tokoferol ve tokotrienol, farklı biyolojik faaliyetleri olan bileşiklerdir. α-tokoferol, biyolojik membranların en önemli yağda çözünen antioksidanıdır ve E vitamininin en yaygın sindirim biçimidir. İntestinal metaplazi ve gastrik atrofi varlığında mukozal α-tokoferol konsantrasyonunda anlamlı bir azalma olduğu belirtilmiştir.
Folat: Yeşil yapraklı sebzeler, fındık ceviz gibi yağlı tohumlar, turunçgiller, yumurta sarısında bulunur. Yapılan bir araştırmada erişkinlerde H.pylori enfeksiyonu ile folat metabolizması arasında negatif bir ilişki olduğu rapor edilmiştir. Folat emilimindeki azalmanın; sık sık tekrarlayan H.pylori enfeksiyonu sonucu mide suyu ve intragastrik pH seviyesinin artmasına ayrıca C vitamini konsantrasyonunun azalmasına bağlı olarak meydana gelebileceği belirtilmiştir.
Selenyum: Selenyum, bazı et ve deniz ürünlerinde bulunur. Selenyum membranları oksidatif hasara karşı koruyan glutatyon peroksidazın kofaktörüdür. H.pylori ile ilişkili gastrit hastalarda ve sağlıklı kontrol gruplarında plazma selenyum düzeylerinin benzer olduğu tespit edilmiştir(14).
Çinko: Et, karaciğer, yumurta, deniz ürünleri (özellikle istiridye) ve tam tahıl ürünlerde bulunur. Çinko takviyesi mineral plazma konsantrasyonlarında önemli bir artışa neden olabilir ve normal sınırlar içinde kalan, eritrosit çinko önemli bir düşüş gösterdi.
H.pylori ve demir:
Balık eti, kırmızı et, tavuk eti, yumurta, sebze ve tahıllarda bulunur. Birçok epidemiyolojik çalışmalar H.pylori enfeksiyonu ve demir eksikliği anemisi arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur(16). H.pylori; gastrik fizyolojisi üzerindeki etkilerine bağlı olarak demir emiliminin normal sürecinide etkilediğinden demir eksikliği anemisinden sorumlu tutulmaktadır. Mikroorganizmanın direkt olarak demirle etkileşerek veya mide atrofisi ve hipoklorhidri etkisiyle demir emilimini bozarak demir eksikliğine neden olabildiği belirtilmiştir Hipoklorhidri; askorbik asidin dihidroaskorbik asite dönüşümüne neden olabilir. (Dihidroaskorbik asit; askorbik asidin demir emilimini arttırmasını engelleyen daha az aktif bir formdur. Fakat, non-hem demir olan ferrik formun ferröz forma indirgenerek emilmesinde gereklidir.)(17-18). Aynı zamanda demir H.pylori için önemli bir büyüme faktörüdür(19). Açıklanamayan sideropenic anemisi olan hastalarda H.pylori varlığı için bir test yapılmasının gerekli ve önemli olduğu savunulmuştur(20). Birkaç araştırmada H.pylori eradikasyonu sonrasında demir depolarının normalleştiği gözlenmiştir.
H.pylori eradikasyonu sonrası demir eksikliğinin iyileştirilmesi:
H.pylori pozitifliği ve demir eksikliği olan hastalarda yürütülen randomize kontrollü çalışmaların bir meta analizinde; tek başına oral demir takviyesi alan bir grup ve H.pylori eradikasyon tedavisi + oral demir takviyesi alan hastaların karşılaştırılmıştır. Tek başına demir takviyesi alanlara göre kombine tedavi alanların serum demir, ferritin ve hemoglobin seviyelerinde istatistiksel olarak daha anlamlı bir artış saptanılmıştır. Bu artış hemoglobin düzeyleri 9 gr/dl’den daha düşük olan hastalarda daha güçlü olmuştur. Ayrıca, demir desteği tedavisi almasalar bile H.pylori eradikasyonuyla demir eksikliği anemisindeki iyileşme anlamlı bulunmuştur(15).
H.pylori ve malnutrisyon:
Bazı araştırmaların sonuçlarına göre; H.pylori beslenme durumunun dengesi üzerinde önemli bir rolünün olabileceği belirtilmiştir(21). Gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağındaki H.pylori enfeksiyonu insidansı yüksektir ve bazı çalışmalarda H.pylori enfeksiyonunun yetersiz beslenme ve büyüme geriliği ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bunun nedeni ise H.pylori enfeksiyonunun besinlerin emilim bozukluğuna yol açması olarak ilişkilendirilmiştir. Çocukluk çağındaki H.pylori enfeksiyonu morbidite ve mortaliteyi etkileyen olayların nedeni olarak belirtilmiştir(22).
H.pylori ve obezite:
Obezite ve H. pylori enfeksiyonu arasındaki ilişki tartışmalı bir konudur. Bazı araştırmacılar; obezitenin bağışıklık sisteminde bozulmaya neden olabileceğini savunmaktadır. Morbit obez hastalarda yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş normal bireylere kıyasla doğal öldürücü hücrelerin aktivitesinde anlamlı bir azalma olduğu belirtilmiştir. Peptik ülserli hastalarda obezite sıklığının arttığını gösteren veriler vardır bunun nedeni olarak H.pylori’nin ghrelin ve leptin seviyelerinde bir azalmaya yol açıp iştahı arttırdığı savunulmuştur. Başka araştırmacılar ise; H.pylori varlığı negatif çıkanlarda, obezite ve metabolik sendromun çoğunlukla genetik ve yaşam tarzı alışkanlıklarına bağlı olduğunu belirtmişlerdir. H.pylori’nin genellikle çocukluk döneminde kapıldığı, eğer yeterli ve dengeli beslenilmezse büyüme ve gelişme geriliğine neden olabileceği belirtilmiştir(23).
Gebelik ve H.pylori:
Gebelikte H.pylori enfeksiyonu sadece gastrointestinal bozukluklarda hiperemezis gravidarum ile ilişkili değil, aynı zamanda demir eksikliği anemisi, fetal anomaliler, pre-eklemsi, fetal büyüme geriliği ve düşükten de sorumlu tutulmaktadır. Bunlar; hem annenin hem de fetüsün/ yeni doğanın hayatını tehdit eden gebeliğe bağlı hastalıklardır. Başka bir önemli konu da; anneden çocuğa geçen anti-H.pylori antikorlarının H.pylori enfeksiyonuna iletmenin mümkün olup olmadığı sorusudur. Bu anti-H.pylori antikorları bebeğin enfeksiyonunu önleyebileceği rapor edilmiştir. İlaç direnci ve tekrarlayan enfeksiyon problemlerini önlemek için etkili bir aşı tasarımının daha da yararlı olacağı belirtilmiştir(24).
Sonuç:
H.pylori; spiral, gram negatif, mide ve duodenum’un mukus tabakasına yerleşen, asite karşı toleranslı mikroaerofilik bir bakteridir. Bulaşma yolları; fekal-oral ve oral-oral yolla olmaktadır.. Genel olarak, H.pylori’nin gastrointestinal sistem üzerinde önemli bir etkisi vardır. H.pylori’nin etkileri gebelikte başlayarak yaşam boyu insan sisteminin tüm yaşamsal yollarını etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ve çocukluk döneminde bu bakterinin prevalansı artmaktadır.
H.pylori üreaz enzim aktivitesi sayesinde gastrik asitten korunmaktadır. Ayrıca inflamatuar sitokinleri indükleyerek gastrik hasarın artmasına neden olmaktadır. H.pylori; kronik gastrit, gastroduedonal ülser, gastrik adenokarsinom ve mukozayla ilişkili lenfoid doku (MALT) lenfoma riskini arttırmaktadır. Ayrıca H.pylori demir eksikliği anemisi, migren, koroner kalp hastalığı gibi hastalıklarla da ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
H.pylori eradikasyonu birçok hastalığın oluşma veya ilerleme riskini azaltır. Bu nedenle, gastrointestinal bozukluğu olan hastalarda H.pylori saptanması durumunda eradike edilmesi gerekmektedir. H.pylori eradikasyonundan sonra, gastrik asit salgısının arttırmasından dolayı gastro-özefageal reflü hastalığı (GÖRH) oluşabilmektedir. H.pylori eradikasyonundan sonra GÖRH oluşma riski özellikle obez bireyleder daha fazladır.
H.pylori eradikasyonuyla; pankreas fonksiyonunda önemli ölçüde artma, serum total kolesterol düzeyleri, total protein ve albümin değerlerinde anlamlı olarak azalma ve hipoproteinemi sıklığında bir azalma görülmüştür.
H.pylori enfeksiyonu ile yüksek enerji ve karbonhidrat alımı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H.pylori şiddeti ile domates, soğan, yeşilbiber, elma, turunçgiller, balık, zeytinyağı, bal ve bezelye alımı ile negatif ve anlamlı bir ilişki vardır. H.pylori enfeksiyonunda et, yağ ve tuz açısından fakir bir beslenme ile meyve ve sebze açısından zengin bir beslenme önerilmektedir. Ayrıca standart tedaviye ek olarak probiyotik kullanımı önerilmektedir. Mümkün olduğunca B12 vitamini, C vitamini, E vitamini, A vitamini, folik asit, selenyum ve demir açısından zengin bir beslenme sağlanmalıdır. Eğer yetersiklikleri görülürse beslenmeye ek supplement alımı önemlidir.

H.pylori enfeksiyonu eradikasyonunda serum inflamatuar faktörler ve total antioksidan kapasiteye eikosapentaenoik asit ve dokosaheksaenoik asitin etkisi:
Eikosapentaenoik Asit, Dokosaheksaenoik Asit veya Orta Zincir Trigliserid yağı 2 gram günlük alınan

H.pylori eradikasyonunda fermante süt ve whey protein:
Helikobakter pilori (H.pylori) eradikasyonu peptik ülser hastalığı, kronik gastrit, mide adenokarsinomu ve mukoza ilişkili lenfoid doku lenfoma tedavisinde gerekli bir adım olarak kabul edilir. Standart üçlü tedavisi (proton pompa inhibitörü artı klaritromisin ve amoksisilin veya nitroimidazol) sakıncalı bulunmaktadır. Eradikasyon oranları antibiyotik dirençteki artış ile zamanla azalmaktadır.
Fermente süt ve bileşenleri, whey proteinleri tamamlayıcı tedavi için aday olarak gösterilmiştir fakat henüz evrensel olarak kabul edilmemiştir.
α-laktalbümin ve whey proteinlerinin immünglobulin ile zenginleştirilmiş konsantreleri için Helicobacter pylori çoklu sinyal yolları aracılık ettiği mide enflamasyon için önemli bir risk faktörüdür.
Bu çalışmanın amacı, proenflamatuar kemokin ekspresyonu üzerindeki, linoleik asit (LA), alfa-linolenik asit (ALA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA) ve poli-doymamış yağ asitleri (PUFA'lar), etkilerini araştırmak interlökin-8 (IL-8), H. gastrik epitel AGS hücreleri pylori-enfekte edilmiştir.

KAYNAKLAR:
1) Dzıerzanowska - Fangrat D. K, Dzıerzanowska D. Helicobacter pylori: microbiology and interactions with gastrointestinal microflora. J Physiol Pharmacol 2006; 57 3: 5-14
2) Blaser M. J, Atherton J. C. Helicobacter pylori persistence: biology and disease. J.Clin. Invest 2014; 113:321–333 (DOİ:10,1172/JCI200420925)
3) Peterson WL. Helicobakter pylori ande peptic ulcer disease. N Engl J Med 1991;324:1043-1048
4) Peterson WL. Review article: Helicobacter pylori and gastric adenocarcinoma. Aliment Pharmacol Ther 2002; 16: 40–46
5) Parsonnet J, Shmuely H, Haggerty T. Fecal and oral shedding of Helicobacter pylori from healthy infected adults. JAMA 1999; 282: 2240–2245
6) Takashima M, Furuta T, Hanai H, Sugimura H, Kaneko E. Efects of Helicobacter pylori infection on gastric acid secretion and serum gastrin levels in Mongolian gerbils. Gut 2001; 48: 765–773
7) Yamaoka Y. Mechanisms of disease: Helicobacter pylori virulence factors. Nat Rev Gastroenterol Hepatol 2010; 7: 629-641
8) T. Furuta, N. Shıraı, F. Xıao, M. Takashıma, H. Hanaı. Effect of Helicobacter pylori infection and its eradication on nutrition. Aliment Pharmacol Ther 2002; 16: 799-806
9) Mard, S.A., Haghighian, H.K., Sebghatulahi, V., Ahmadi, B. Dietary Factors in Relation to Helicobacter pylori Infection. Gastroenterology Research and Practice 2014: 826910. doi: 10.1155/2014/826910
10) Gaddy J.A, Radin J. N, Loh J. T, Feng Z, Washington M. K, Peek R.M, Scott -Algood H.M, Cover T.L. High dietary salt ıntake exacerbates helicobacter pylori-ınduced gastric carcinogenesis. Dietary Salt And H.Pylori-Induced Gastric Cancer 2013; 81: 2258-2267
11) Min-Min Zhang, Wei Qian, Ying-Yi Qin, Jia He, Yu-Hao Zhou. Probiotics İn Helicobacter Pylori Eradication Therapy: A Systematic Review And Meta-Analysis. WJG 2015; 21: 4345-4357 (DOI: 10.3748/wjg.v21.i14.4345)
12) Wang Y.J. Medicinal plant activity on Helicobacter pylori related diseases. WJG 2014; 20:10368-10382 (DOI: 10.3748/wjg.v20.i30.10368)
13) Annibale B, Capurso G, Delle Fave G. Consequences of Helicobacter pylori infection on the absorption of micronutrients. Dig Liver Dis 2002; 34: 72-77
14) Franceschi F, Annalisa T, Teresa D.R, Giovanna D.G, Ianiro G, Franco S, Viviana G, Valentina T, Riccardo L.L, Antonio G. Role of Helicobacter pylori infection on nutrition and metabolism. WJG 2014;20: 12809-12817
15) Sanderson MJ, White KL, Drake IM, Schorah CJ. Vitamin E and carotenoids in gastric biopsies: the relation to plasma concentrations in patients with and without Helicobacter pylori gastritis. Am J Clin Nutr 1997; 65: 101-106
16) Annibale B, Capurso G, Martino G, Grossi C, Delle Fave G. Iron deficiency anaemia and Helicobacter pylori infection. Int J Antimicrob Agents 2000; 16: 515-519
17) Capurso G, Lahner E, Marcheggiano A, Caruana P, Carnuccio A, Bordi C, Delle Fave G, Annibale B. Involvement of the corporal mucosa and related changes in gastric acid secretion characterize patients with iron deficiency anaemia associated with Helicobacter pylori infection. Aliment Pharmacol Ther 2001; 15: 1753-1761
18) Annibale B, Capurso G, Lahner E, Passi S, Ricci R, Maggio F, Delle Fave G. Concomitant alterations in intragastric pH and ascorbic acid concentration in patients with Helicobacter pylori gastritis and associated iron deficiency anaemia. Gut 2003; 52: 496-501
19) Perez-Perez GI, Israel DA. Role of iron in Helicobacter pylori: its influence in outer membrane protein expression and in pathogenicity. Eur J Gastroenterol Hepatol 2000; 12: 1263-1265
20) Malfertheiner P, Megraud F, O’Morain C, Bazzoli F, El- Omar E, Graham D, Hunt R, Rokkas T, Vakil N, Kuipers EJ. Current concepts in the management of Helicobacter pylori infection: the Maastricht III Consensus Report. Gut 2007; 56: 772-781
21) Thomas JE, Dale A, Bunn JE, Harding M, Coward WA, Cole TJ, Weaver LT. Early Helicobacter pylori colonisation: the association with growth faltering in The Gambia. Arch Dis Child 2004; 89: 1149-1154
22) Howden CW, Hunt RH. Relationship between gastric secretion and infection. Gut 1987; 28: 96-107
23) Arslan E, Atilgan H, Yavaşoğlu I. The prevalence of Helicobacter pylori in obese subjects. Eur J Intern Med 2009; 20: 695-697
24) Cardaropoli S, Rolfo A, Todros T. Helicobacter pylori and pregnancy-related disorders. WJG 2014; 20: 654-664 (DOİ:10,3748/wjg.v20.i3.654)

(a) Haristoy X, Angioi-Duprez K. , Duprez A, Lozniewski1 A. Efficacy of sulforaphane in eradicating helicobacter pylori in human gastric xenografts ımplanted in nude mice. Antımıcrobıal agents and chemotherapy, 2003; 47 12: 3982–3984
( DOI: 10,1128/AAC.47.12.3982–3984.2003 )
B Lv Z, Wang B, Zhou X, Wang F, Xıe Y, Zheng H, Lv N. Efficacy and safety of probiotics as adjuvant agents for helicobacter pylori infection: A meta analysis. Experımental And Therapeutıc Medıcıne 2015; 9: 707-716
(DOI: 10,3892/etm.2015,2174 )

C Grajek W, Olejnik A, Sip A. Probiotics, prebiotics and antioxidants as functional foods. Acta Biochimica Polonica 2005;52,3: 665-671
D Allen L.A. How common is vitamin B-12 deficiency? Am J Clin Nutr 2009;89:693-6.
E Gılbert S. Omenn, M.D., Ph.D., Gary E. Goodman, M.D., M.S., Mark D. Thornquıst, Ph.D., John Balmes, M.D., Mark R. Cullen, M.D., Andrew Glass, M.D., James P. Keogh, M.D., Frank L. Meyskens, Jr., M.D., Barbara Valanıs, Dr.P.H., James H. Wıllıams, Jr., M.D., Scott Barnhart, M.D., M.P.H., Samuel Hammar, M.D. Effects of a combınatıon of beta carotene and vıtamın a on lung cancer and cardıovascular dısease. The New England Journal of Medicine. 1996;334:18:1150-1155
F Recommended Dietary Allowances: 10.baskı (1989) Syf101(e vit),116(c vit),150(folat),197(demir),207(çinko),218(selenyum),
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Helikobakter Pilori ve Beslenme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Nursena AKKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Nursena AKKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Nursena AKKAYA'nın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Helikobakter Pilori ve Beslenme' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Obezite ve D Vitamini Şubat 2017
► Avokado Yağı Şubat 2017
◊ Matcha Çayı Mart 2017
◊ Hindistan Cevizi Yağı Şubat 2017
◊ Gentestdiet Şubat 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:50
Top