2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygular, Yetişkinlik ve Olgunlaşma Teorileri
MAKALE #18068 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Mart 2017 | 6,380 Okuyucu
DUYGULAR, YETİŞKİNLİK VE OLGUNLAŞMA TEORİLERİ

DUYGU NEDİR?
Duygu, uyarıcılara haz veya elem yönünde gösterilen tepkidir.
Genel olara duyguları 3 ana kategoriye ayırırız:
i. Sevindirici olaylara yönelten duygular: sevgi, şefkat vb.
ii. Savunucu davranışlara yönelten duygular: korku
iii. Saldırıcı davranışlara yönelten duygular: kin, nefret vb.
Duygular, tohum olarak doğuşta mevcuttur. Yeşertilip, gelişimlerine yardımcı olmak gerekir. Ancak gelişimlerine engel olmak zararlıdır. Normal sınırlar içerisinde korku, kaygı ve sevgi gelişmelidir. Bu nedenle normal sınırlarda bu duyguların gelişimi iyidir. Öğrenci az da olsa kaygılanmalıdır ki çalışsın. Aşırısı da kötüdür.
Çocukta duygular yeni yeşerdiği için, çocuk çok duyarlıdır. Çocuklukta bir çok şeye güleriz. Ergenlikte problemler (mad-cezir) had safhadadır. Ergen sık sık hayal dünyasına dalar. Bu dönemde kişinin rencide edilmemesi önemlidir. Örneğin sınıf içinde aşağılanan bir öğrenci, duygusal olarak çok kötü süreçlere girebilir.
DUYGUSAL GELİŞİMDE NORMALDEN AYRILANLAR
 AŞAĞILIK DUYGUSU
 KAYGI: Normal sınırlar içinde sorumluluğun yerine getirilmesini sağlar.
Aşırı kaygı 2 türlüdür:
1- Geçici (Durumluluk) Kaygı: Belli şartlar altında belli uyarıcılar ortaya çıkınca kişi kaygılanır. Belli uyarıcılar ortadan kalkınca kaygı da kalkar.
2-Sürekli Kaygı: Başlangıçta kişinin güvenliğini tehdit eden bir durumla başlıyor. Daha sonra ise hayat boyu sürer ve akıl sağlığının bozulmasına kadar gidebilir.
Kendine güvensizlikle başlayıp, sağlıklı bir ben duygusuna sahip olamamakla devam eder. Gençler, çocuklara göre kaygıya çok daha yatkındırlar. Nedeni ise, onları tehdit eden uyarıcı sayısının çokluğudur.
 HUYSUZLUK (TERSLİK): Kişinin bir gün neşeli iken ertesi gün geçimsiz ve huysuz olmasıdır. Zaman zaman vardır fakat bu durum sürekli yaşanıyorsa ‘Sınırda Kişilik’ şüphesi vardır. Bu kişiler çevresiyle sağlıklı ilişkiler kuramazlar. Fakat yalnız da kalamazlar ve kendileriyle çatışmaya girerler.
 SAPLANTILAR (OBSESYONLAR): İnsan, zihnine bazı şeyleri takar ve onu bir türlü kafasından atamaz. Bu fikir onu davranışa zorlar. Latent dönem özelliklerinden (muhtemelen fixation) kaynaklanabilir. Fikir seviyesinde ise ‘Obsesyon’, davranış (Yani cevap) seviyesinde ise ‘Kompulsiyon’ hali denir.
Kökeninden suçluluk ve utanma duygusu vardır. Aşırı mükemmeliyetçi kişilerde daha sık görülür. Kişinin belli durumlar için kendini aşırı suçlaması, ileri boyutlarda obsesyonlara neden olabilir. Ayrıca böylesi bir durum kişide korku ve kaygı hali doğurur. Asılsız korkular, fobiler oluşabilir.
 KABADAYILIK: Argo kullanıp, kurallara uymazlar. Esasında aşırı korkaklığı kamufle etmek için bu yola başvuran sayısı fazladır.
 PSİKO-SOMATİK HASTALIKLAR: Günümüzde bu tür rahatsızlıklar gittikçe artmaktadır. Çağımızın rahatsızlıklarıdır. Migren, ülser vb.
YETİŞKİNLİĞİN TANIMLANMASI
Yetişkinliğin tanımlanması kültüre ve zamana göre farklılıklar göstermektedir. Örneğin; ilkel kabilelerde yırtıcı bir hayvan öldürmek yetişkinliğin başlangıcının ön koşuluyken başka bir kabilede yanan ateşin içine girip çıkmaktır.
Günümüzde toplumumuzda öğrenim hayatını sonuçlandırmak, işe girmek, evlenmek, askerliğini yapmak vb. çeşitli koşullar yerine getirilirse yetişkinliğe girişten bahsedilmektedir.
Günümüzde yetişkinliğin bir oluşum süreci olduğu kabul görmektedir. Dolayısıyla yetişkinlik, fiziksel ve psikolojik olgunluk olarak değerlendirilmektedir. Olgunluk bir durum değil, bir oluşum sürecidir. Bu olgunlaşmayı ‘Maslow’ ihtiyaçlar hiyerarşisi’ ile açıklamaktadır. İnsanları olgunluğa götüren ihtiyaçların yüksek ihtiyaçlar olduğunu öne sürmüştür. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı yüksek ihtiyaçtır. Fizyolojik ihtiyaçlarla davranışta bulunan insan olgun değildir. Olgun insan, düşük düzeydeki ihtiyaçları aşmış insandır.
ALLPORT: Olgun kişinin 6 özelliği
1. Geniş bir benlik duygusuna sahip olma (olaylara tek bir açıdan bakmama)
2. Başkalarıyla sıcak bağlar kuracak yetenekte olması
3. Temel bir duygusal güvenliğe sahip olmak. Böylece kendini kabul
4. Dış gerçeklikle bağlantılı olma
5. Kendini gerçekleştirme ve iç görüye sahip olma. Kendini sorgulayabilme, eksiklerini, hatalarını görebilme
6. Bütünleşmiş bir hayat felsefesiyle uyum içinde yaşama. İlkelerinin belli olması
OLGUNLAŞMANIN YÖNLERİ
WHİTE, yetişkinliğe geçiş yıllarında olgunlaşmanın 5 doğrultuda gerçekleştiğini belirtmiştir.
1. EGO KİMLİĞİNİN YERLEŞMESİ: Kişide cinsel, toplumsal, siyasal ve ahlaki açılardan kim olduğuna ilişkin duyguların oluşması ve birleşmesidir. Dolayısıyla sadece zihinsel olarak belli bir kimliğe yerleşmek yeterli değildir.
2. KİŞİSEL İLİŞKİLERİN ÖZGÜRLEŞMESİ: Zamanla başkalarının doğasına duyarlı olmak, onları dikkate almaktır. Kendi ihtiyaçlarımızı sürekli ön plana çıkarmaktansa, başkalarının da ihtiyaçları doğrultusunda duyarlı olmaktır. Sadece kendi bakış açımızla davranır ve bildiğimizi okursak ilişkilerimizin özgürleşmesinden bahsedemeyiz. Dolayısıyla özgürlük, başkalarının hakkını görmekten geçiyor.
3. İLGİLERİN DERİNLEŞMESİ: Kişi, olgunlaşmaya başladığı andan itibaren işiyle, mesleğiyle ilgili olarak derinleşir. İlgi; karşılık, çıkar beklemeden insanın yaptığı işten zevk almasıdır. Kişinin bir işi çok iyi yapabilmesi için aynı zamanda ona ilgi de duyması gerekmektedir. İlgilerin derinleşmesi bizi olgunlaştırır.
4. DEĞERLERİN İNSANCILLAŞMASI: Özellikle ergenlik dönemi – lise yıllarında kimlik oluşmuştur ve bu doğrultuda bir takım değerler sahibi olunur. Bu dönem değerleri biraz marjinal ve kişinin kendine özgü olmaktadır. Bu değerler genç yetişkinlik döneminde insancıllaşmaya başlar. Ayrıca bu değerler deneyimlerle kazanılır.
5. İNSANCILLAŞMA: Başkalarının değerlerine saygı duymak ve farklılıklarla birlikte yaşama bilinci gelişir. Hoşgörü egemendir.
6. ÖZEN VE BAKIMIN GENİŞLEMESİ: ergenlik döneminde kişi, saatlerini saçıyla, başıyla uğraşarak geçirir. Çevresi sevdiği kişilerden oluşan dar bir çevredir. Daha sonra ise çevresi gittikçe genişlemeye başlar.diğer insanlara da gitgide sempati duymaya başlar. Değerler insancıllaşırken, özen be bakım da genişler.
Olgunlaşma, bir çok gelişim alanının birlikteliğidir. Biyo-psiko-sosyal

OLGUNLAŞMAYA ENGEL OLAN FAKTÖRLER

 YABANCILAŞMA: Kişinin kendi kimliği ile toplumun ondan beklediği roller arasında 2 şekilde çatışma oluşur.
1. Topluma Yabancılaşma: Kişi, kendi iç dünyasına yönelince dışarıyı unutur. Böylece sosyal rolleri yerine getiremez.
2. Kendine Yabancılaşma: Kişi, dışa yönelir ve kendini unutur. Sadece işiyle uğraşır ve kendini ihmal eder.
 UYUŞTURUCU: Geleneksel toplumlarda bir yetişkinlik simgesi olarak görülmektedir. Sigara, alkol uyuşturucu vb. bir başkaldırı aracıdır. Aynı zamanda da alt kültür simgesidir. (Gecekondu semtleri)
 CİNSELLİK: Ergenlik ve genç yetişkinliğe geçişte en zor dönemdir. Cinsel moratoryum (Karar verememe, evliliği geciktirme) dönemi olarak da görülür.
D.J. LEVİNSON’UN YAŞAM KURAMI
YAŞAM AKIŞI: Yaşam döngüsü, hayat akışı: Yaşam akışı bir suyun akışına benzetilmektedir. Hayat akışını anlayabilmek için, suyun kararlılığını, değişimini, sürekliliğini, süreksizliğini, düzenli oluşunu ve kaotik dalgalanmasını dikkate almak gerekir.
Özellikle belirli bir andaki tüm karışıklığa bakmak gerekir. Bu hayat akışının tüm evrimini incelemek gerekir.
Yaşam Döngüsü: Herkes aynı temel sıra içerisinde yaşar. Tıpkı mevsimler gibi. Ayrıca gündelik yaşantılarda da döngüler mevcuttur.

YAŞAM DÖNGÜSÜNÜN BÖLÜMLERİ
 Yetişkinlik öncesi: çocukluk ve ergenliği içine alan 20 yıllık ilk bölümdür.
 65 sonrası bölüm (yaşlılık).
 Yetişkinlik (bilinen biçimlenme dönemi).
Her çağın kendi biyo-psiko-sosyal niteliği vardır ve her biri bütüne farklı katkılarda bulunur.
Bireysel yaşam yapısı kavramı: Bir kişinin belirli bir zamandaki hayatının temelini oluşturan örüntüdür.
Şu anda hayatım neye benziyor?
Hayatımın en önemli bölümleri hangileridir ve aralarındaki ilişkileri nasıldır?
Daha doyumlu ve anlamlı kılmak istediğim ilişkiler var mı?
Hayatıma katmak istediğim şeyler var mıdır?
Levison’a göre; insan ömrü hep bir yapı kurmak ve yapı değiştirmek gibi süreçlerden ibarettir. Bu böyle devam eder. Hayat yapısı oluşturmak ve hayatımızı onun içerisine koymak, yapı kurma-yapı değiştirme dizisidir.
Yapı kurma dönemi 5–7 en fazla 10 yıl sürer. Daha sonra ise bir geçiş dönemi yaşanır. Yeni bir yaşam yapısı kurma ve değiştirme.
İlk ve orta yetişkinliğe ait gelişme dönemleri

ROGER L. GOULD’UN DÖNÜŞÜM KURAMI
Gelişim bir dizi gelişimden geçerek oluşur. Her dönüşümde benlik kavramı yeniden biçimlenir.
BENLİK KAVRAMI (SELF): İnsanın kendine özgü bütün algılayışının tümüdür. Ben kimim? Sorusuna verdiği cevaptır. Benlik kavramının içinde bize ait olmayan şeyler ya da başkalarının bize ait olduğunu varsaydığı şeyler vardır. Danışmada en önemli unsur; Benlik kavramında bize ait olan ve olmayan şeylerin ayıt edilmesidir. Eğer bize ait olan özellikler kayboluyor ve bize ait olmayan özellikler de artıyor ve yığılıyorsa, biz, biz olmaktan çıkar, normal dışı oluruz. Oysaki gerçek özümüzün ortaya çıkması sağlıklı bir hale dönmektir.
Gould’a göre benlik kavramı her dönemde yeniden biçimlenir.
1. Evre: (16–22) İnsanlar ana-babalarının dünyasından ayrılırlar ve kendi kimliklerini güçlendirirler.
2. Evre: Özerklik gelişir. Böylece kişi amaçlarını gerçekleştirmeye girişiyor.
3. Evre: 28 yaşından itibaren başlar ve 45’li yaşlara kadar sürer. 22–28 yaşları arasında kendi amaçlarını gerçekleştirir. 28–30 yaşları bir geçiş evresidir. Yaşamını yeniden gözden geçirir ve değerlendirir. Bu değerlendirmeler sonucunda 35 yaş civarı hoşnutsuzluklar başlayabilir. Yaşlanmaya yüz tutmanın başlangıcının farkına varır. Eğer hoşnutsuzluklar başlamışsa, bu hoşnutsuzluklarla birlikte zor, belirsiz ve acı bir dönem başlar. Dolayısıyla 45 yaşına kadar istikrarsızlık baş gösterir. Bazı bekarlar evlenebilir, bazı evliler de boşanabilir.
4. Evre: 45–50 yaşları kapsar. Evlilikte doyumun ve dostların öneminin arttığı bir dönemdir. Yaşama olumlu bir bakış açısı geliştiriliyor. Bütün bunlar önceki yılların tecrübelerinin birikimidir. Gould’da dönüşen, benlik Kavramı’dır.
BENİ KİMİM? Sorusuna;
16 yaş öncesi verilen cevap: Ben kendi kanatları olmayan, anne ve babaya bağlı biriyim.
16 yaş sonrası verilen cevap: Kimliğini güçlendirme gayreti içinde olan, hedefleri olan, o hedeflere ulaşmak için kendi kanatlarını takan birisiyim.
Üçüncü evre; Ben kendi kanatlarımı meydana getirirken anneden, babadan destek alan birisiyim.
Dördüncü evre; Kanatlarımın dengesini yeteri kadar düzelttim. Dolayısıyla istikrarlı bir şekilde hayatımı sürebilirim. Amaçlarımı gerçekleştirebilecek durumdayım. Çarpıklıkları ise hoşgörüyle karşılayabilirim.

BÜHLER’İN YAŞAM AKIŞI KURAMI

Bühler, insan gelişiminin 5 dönemden meydana geldiğini öne sürer.
1. İlerleyici Büyüme: 15 yaşına kadar devam eden bir dönemdir. Kişi bu dönemde evdeki çocuk sayılır. Kendi belirlediği amaçlardan yoksundur. İlk planlarını ve kararlarını bu dönemde almaya başlar.
2. Büyümenin Cinsel Üretme Yeteneğiyle Sürmesi (15–20 Yaş): Bu dönemde biyo-psiko-sosyal yönden bir genişleme vardır. Bu genişleme bireyin kişiliğindeki genişlemedir. Bu dönemin sonuna doğru hayata karşı kesin bir tutum sahibi olunur. Gerçeklerle bu dönemde yüz yüze gelinir.

3. Büyümede Kararlılık Dönemi (25–45 Yaş): Bu dönemde kişi artık amaçlarını kendi belirlemektedir. Kararlar alırken başkalarının işine karışmasına müsaade etmez. Böylece hayatına belirli bir yön tayin etmektedir. Özel tecrübelerin yoğun olduğu bir dönemdir.

4. Cinsel Üretme Yeteneğinin Yitirilmesi Dönemi (45–60 Yaş): bu dönemde bunalıma girilir. İlk üç dönemdeki amaçların bir değerlendirilmesi yapılır. Kişilikte duraklama başlamaktadır. Kişi, biyolojik ihtiyaçlara bağlı bazı şeylerden vazgeçmesi gerektiğini anlar. Kişi bu dönemde yapamadığı şeyleri yapmaya da çalışabilir.


5. Gerileyen Büyüme ve Biyolojik iniş: Bu dönemde doyum da yaşanabilir, başarısızlık da. Ölümün yakınlaşması, yalnızlıkla birlikte cinsel sorunlar vb. 65 yaş sonrasının temel özellikleridir. Kişi geleceğe ilişkin düşüncelerle doludur. Aynı zamanda da geçmişin muhasebesi yapılır. Gelecek hayatla ilgili kimileri çeşitli uğraşlara girerken, kimileri de çocuksu davranışlara (alınganlık vb.) dönmektedir.
Özetle; Yaşam akışı denilen kuramın 2 eğilimi olduğunu görmekteyiz. Birincisi; Büyüme ve gelişmedir. Bu dönem 40–45 yaşlarına kadar sürmektedir. Bu dönemde biyo-psiko-sosyal yönden gelişme devam etmektedir. İkinci dönemde ise; artık genişleme doğrultusundaki güdüler yerini daraltma güdülerine bırakır. Anksiyete ve ölüm tehdidi görülür. Çünkü yerine koyması mümkün olmayan yitimler meydana gelir.


JUNG’UN YAŞAM EVRELERİ ANLAYIŞI

Çocuğun kendi sorunları yoktur. Sorun yetişkine aittir. Jung, çocuğun sorunlarının aslında yetişkinin olduğunu öne sürer. Gençlik döneminde çocukluğun içgüdüsel ve aşağılık duygularına ilişkin dürtüler terk edilir. Genel olarak yaşam ufku genişler.
35–40 yaşları arasında önemli bir değişiklik başlar. Bu yaşlarda, çocuklukta kaybolmuş bazı özellikler ortaya çıkar veya olan özellikler körelir. Mesela gençlikte inandığı değerler bu dönemde sertleşebilir ve 50’li yaşlarda ise hoşgörüsüzlüğe bile dönüşebilir.
Kişi, önünde bir amaç bulunduğu zaman yaşlılık dönemini sağlıklı geçirebilir. Amaçsızlık ise bu dönemin sağlıksız geçirilmesine neden olur.
Özetle Jung gelişimi 2 kısma ayırır.
1. DIŞA AÇILMA: bu dönemde başkaları daha çok önemlidir. Başkalarının ödülleri, taktirleri çok önemlidir. Birileri beğensin diye kişi, kendisinin bile tasvip etmeyeceği davranışlara yönelebilir. Davranışları hep dış dünyayı keşfetme yönündedir. Bu dönemde kişi, kendisiyle ilgilenmez, kendi özelliklerinin farkına varamaz.
2. İÇE AÇILMA: 40 yaşından sonra bilinçaltımız bizi, iç dünyamızı keşfe yönlendirir. Bu dönemde hayatın anlamı araştırılmaya başlanır. Bunu yaptıran bilinçaltıdır. Psişe enerjisi 40 yaşına kadar dışarıya açıkken, 40 yaşlarından sonra bu enerji içe yönelir ve böylece gizil güçlerimizi görmeye başlarız.
GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
BÜYÜME: Gelişimin fiziksel yanıdır. Organizmanın boy ve kilo artışıdır. Büyüme olmazsa gelişime ait hiçbir şey olmaz. Yaş ne kadar küçük ise büyüme de o kadar hızlı olur. Gelişim alanları, bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal alanları kapsar.
OLGUNLAŞMA: Organizmanın herhangi bir davranışı yapabilecek düzeye gelmesidir. Çocuğa kalem tutmayı, ancak çocuk bunu yapabilecek olgunluğa erişmişse öğretebiliriz.
Not: Bu yazı PDR Lisans ders notlarından derlenmiştir.
Hakan TOKGÖZ
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Duygular, Yetişkinlik ve Olgunlaşma Teorileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
► Yetişkinlik Döneminde Dehb Psk.Sinem MALKOÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Duygular, Yetişkinlik ve Olgunlaşma Teorileri' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:04
Top