2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Performans Kaygısı Yerine Merak Etme Duygusu
MAKALE #18180 © Yazan Psk.Bilge AYGÜN | Yayın Mart 2017 | 3,354 Okuyucu
Bu yazı sınavlar öncesi çok heyecanlanan çocuklar için. Acaba bu zorlayıcı duygu nasıl oluşuyor? Acaba bu konuda çocuklara nasıl yardımcı olabiliriz?

Pek çok aile çocuklarındaki performans kaygısının nedenini anlayamıyorlar. Çünkü bunu tetikleyecek herhangi bir tutum sergilemediklerine eminler. “Sınavdan kaç aldığın hiç önemli değil” diyerek bu duyguyu kontrol altına almaya çalışıyorlar.
Halbuki bir çocuğun sınav öncesi endişelenmeye başlaması daha önceki yıllardaki deneyimleri ile oluşmaya başlar. Bazı yaklaşımlar farkında olmadan kaygı oluşumuna destek verir.

Performans kaygısı, diğer kişilerin bizim hakkımızda ne düşüneceği ile yakından ilgilidir. Çevrenin hakkımızda olumlu düşünmesi için herkes tarafından kabul gören doğrulara göre hareket etme arzusu zamanla büyük bir stresin kaynağına dönüşür. Bu stres bazen öylesine yoğun yaşanır ki, fizyolojik reaksiyonların(karın ağrısı, mide bulantısı, sebepsiz ağlama, yoğun terleme v.b.) ortaya çıktığını gözlemleriz.

“Hakkımda iyi şeyler düşünmeliler, nazik olmalıyım, kurallara uymalıyım, kötü sözler kullanmamalıyım, girdiğim her yarışta kazanan olmalıyım, her dersten iyi notlar almalıyım(85’in üstü iyidir), hata yapmamalıyım zaten tüm bunlarda başarılı değilsem kesin ben bir yerde hata yaptım, bir şeyleri eksik bıraktım, suçlu benim. Suçlu hissetmek istemiyorum o halde rekabet ortamlarından kaçınmalıyım. Mesela okul tam da böyle bir yer, kurallar var, sınavlar var, benden daha iyisini yapanlar var ve ben günün büyük kısmını okulda geçiriyorum. Keşke okul olmasaydı, keşke hep tatil olsa…”
Okul performans üretmek gereken bir yerdir ancak okulun kaygı veren bir ortama dönüşmesine izin vermemek gerek, bu hem ebeveyne hem de okuldaki eğitim ortamına ait bir sorumluktur. Okulda geçen yılların bir çocukta bırakacağı en önemli duygu “başarabiliyorsun” duygusudur.

Performans kaygısından şüphelenmemiz gereken durumlar neler olabilir?

Rekabet gerektiren her türlü ortamdan uzak durmak dikkat edilmesi gereken ilk noktadır. Herhangi bir rekabet durumunda çocuğun rakibini yenemeyeceğini düşünerek o ortamdan uzak durduğunu ancak yenme konusunda kendinden emin olduğunda böyle bir ortama girmeye istekli olduğunu gözlemliyorsanız;
Potansiyel ile ilgili bir sıkıntı olmadığı halde sınıfta çalışmaları yapmıyor, derslere ilgisiz duruyor veya öğrenmeyi, hatta okula gitmeyi reddediyorsa,
Yenilgiye tahammül edemiyor ve fazla tepki veriyorsa,
Sosyal ilişkilerinde hatalı davranışları tolere edemeyip sık sık bununla ilgili şikayetler dile getiriyorsa, sadece kendine dönük hataları değil herhangi birinin diğerine yaptığı yanlışları da gözlemleyip şikayet konusu yapabiliyorsa,
Hata yapmamak için çok fazla çaba gösteriyorsa, aşırı ders çalışmak, itiraz etmemek, fazla uyumlu davranmaya çalışmak gibi, yani başkalarının beğenilerine göre hareket etmeye çalışıyorsa,

Performansı hakkında neler düşünüleceğini fazlasıyla önemsediğini düşünebiliriz. Bu durum kendiliğinden oluşmaz mutlaka sebepleri vardır.

Çocuklarda performans kaygısını arttıran tutumlar;
  • Evin içinde sürüp giden performans odaklı konuşmalar ve bu konuşmalara çocuğun sıklıkla şahit olması. Başkalarına ait hataların ve yanlışların eleştirilmesi. Örneğin; İş yerindeki birinin hatalı davranışları veya başarısız davranışlarının eleştirilmesi, anne babanın iletişim içinde sıklıkla karşısındaki kişinin hatalarına ve yanlışlarına takılması. Sonuçta evdeki hiç kimse eleştirilmez ama evin dışındaki kişilere yaklaşım eleştirel olduğunda da benzer etki oluşur. Çocuklar çok iyi gözlemlerler. Bende hata yaparsam bende beğenilmem çıkarımını yapmak çok kolaydır. Beni de bu şekilde sert eleştirirler, benim hakkımda negatif düşünürler.
  • Çocuğun başarılarına fazla odaklanılması. Performansı yüksek olduğunda aferinlerin ve övgülerin kullanılması. “Ne kadar güzel bir resim bu, aferin bu seviyeyi de geçtin. En sonunda 100 aldığın için kutluyorum seni, sonuçta 85 in üzerinde bir not almışsın çok iyi v.b…”
  • Çocuğun hatalarına fazlasıyla odaklanılması ve sürekli düzeltilmesi. “85 mi aldın nerde hata yapmışsın, daha hızlı koşsaydın topu sen alırdın, 80 mi aldın bir sonraki sınavdan önce ek çalışma yapmalısın, ödev sorunun yok ama ek çalışma yapmıyorsun vb…” Yeterli miktarda öğrendin, yeterli miktarda çaba gösterdin kısaca yeterlisin” geri bildirimi kendine güveni güçlendirecektir. Ancak “tüm çabalarına rağmen sınıftaki sıralamada senden önde olanlar var” demek daha fazlasını talep etmek stres oluşturur.
  • Kardeş ile rekabetin mümkün olmaması, kardeşin her zaman bir adım önde olması rekabet ortamlarına girmemeyi tetikleyebilir. “Nede olsa ben hiçbir zaman onun kadar iyi olamayacağım.”
  • Kardeşin her zaman zor bir çocuk olması, kardeşin başına gelenler benim de başıma gelebilir endişesi ile en doğru davranışların peşinden koşmaya mecbur hissetmesi.
  • Anne-babanın çok başarılı olmaları, başarılı bir geçmiş ve başarılarla dolu iş yaşantısı çocuk için büyük bir engel olabilir. “Annemle babam benim yaşımdayken sınıf birincisiydi ben değilim demek ki ben başarılı değilim…”
  • Çocuğun iyi yapamadığı bir uğraş içinde varlık göstermesine izin vermemek, “Futbola gitmek istedin ama hiç koşmuyorsun ki”, “piyanoya gitmek istedin ama hiç çalışmadın” diyerek çocuğun bu etkinliklerden almak veya hobi amaçlı yapılan etkinlikteki performansın artması için çalıştırmak, eleştirmek.
  • Oyun oynayan çocuğun oyununu beğenmemek veya önerilerde bulunup oyun içinde hırslandırmaya çalışmak. “o arabalar neden otoparkın içinde hadi onları yarıştıralım”, “boyama yerine kendin çizmelisin bunu yapabilirsin”, “oyun hamurundan yeterince top yaptın şimdi biraz da kare yap”, “acaba kim kazanacak şimdi, şu iyi vuruyor o kazanır, en güçlü o güçlü olan kazanır”
  • Çocukların hiç bir şey yapmadan öylece boş kalmalarına izin verememek. Boş duran çocuktan rahatsız olmak. “Senin yapacak bir işin yok mu?” diyerek sürekli bir şeylerle meşgul olmasını istemek.
Kaygı ile baş etmelerinde çocuklara nasıl yardımcı olabiliriz?
  • Kaygıyı arttıran yaşam deneyimlerinin sayısı azaltılırsa anlamlı bir fark oluşacaktır. Örneğin; ebeveynin varsa eleştirel dilini yumuşatması gereklidir. Bunu söylemek kolay ancak yapmak zordur. Bu noktada ebeveyn neden hatalara bu kadar hassas olduğunu düşünmelidir. Kendine hata yapmak için izin verebilen kişiler çevrelerindeki kişilerin yanlışlarına da hoşgörü ile yaklaşabilirler.
  • Çocukların bazı şeyleri sadece sevdikleri için yapmalarına izin vermek gerekir. Hiçbir performans beklentisi olmadan bir deneyim yaşamak ne kadar rahatlatıcıdır. Çocuklar yetenekli olmadıkları bir uğraş seçtiklerinde bu uğraşın onlar için anlamını keşfetmeye çalışmak yeterlidir. Mesela futbola meraklı çocuklar bu sporu agresyonu işleyebilmek için seçerler genelde. Topa vurmak ve koşturmak onları rahatlatır. Yapılan işin kalitesinden daha çok oradaki deneyimin işlevi önemlidir.
  • Oyunun iki yönü vardır. Rahatlatan oyun, eğitsel oyun. Eğitsel oyunda çocuğa bir şeyler öğretmeyi de amaçlarız. Eğitsel oyunda olmalı elbette ancak rahatlatan oyuna da vakit ayırmak gerekir. “Benimle oynar mısın?” diyen çocukla oyun oynarken oyunun kontrolü çocukta olmalıdır. Böylece çocuk oynarken rahatlar. Oyun çocuğun işidir. Oyundaki senaryo, oyundaki rollerin paylaşımı tamamen çocuk tarafından organize edilmelidir. Zarar vermeye dönüşmediği sürece müdahalede bulunmamak gerekir. Bu noktada ebeveyn nin kendini tutabilmesi ve oyuna yön vermemesi gerekir. Yapması gereken tek şey çocuğu izleyip beklemek ve oyunu merak etmektir.
  • Hiçbir şey yapmadan durmak isteyen çocuklara izin vermek gerek. Gün içinde böyle zamanlara da ihtiyaç vardır. Eylemsiz görünen bu anlarda çocuk, düşünüyordur, hayal kuruyordur… bu nedenle böyle anlar çok kıymetlidir. Çocuklar sürekli oyalanması gereken kişiler değildir. Sıkılmalarına, bir şeylerle uğraşmadan kendi kendileriyle vakit geçirmelerine izin vermek gerekir. Yaratıcılık böyle zamanlarda ortaya çıkar.
  • Kendini yönetebilmeyi öğretmek gerekir. Çocuklar önce kendi bedenlerini yönetmeyi öğrenirler daha sonra günlük rutinleri yönetmeyi öğrenirler. Bir çocuğun kendi bedeniyle ilgili konularda seçimlerine çok fazla karışmamak gerekir. Kıyafet, temizlik, yemek seçimi, yemek miktarı gibi konular çocuğun kontrolünde olmalıdır. Böylece çocuk diğer alanlarla ilgili de sorumluluk almaya hazır hisseder. Yetişkinden destek alamayacağı ortamlarda da rahat hisseder. Sürekli desteklenen çocuklar “sınavlar” gibi tamamen yalnız olacağı bir ortamda kaygı yaşarlar.
  • Çocukları olduğu gibi kabul etmek gerekir. Yapabildikleri kadar yapamadıklarıyla da kabul edebilmek önemlidir. Çocukları tanımaya çalışmak nasıl biri olduğunu anlamaya çalışmak veya farklılıklarına saygı duymak gerekir. Örneğin; Her çocuğun her ders ile arasının mükemmel olamayacağını, her konuyu hemen anlaması gerekmediğini, bazen unutabileceğini, dağınık olabileceğini, sayılardan hoşlanmadığını, spor yapmayı tercih ettiğini, çok hırslı olmak zorunda olmayabileceği, kendine daha fazla vakit ayırarak bir hayat sürmek isteyebileceği gibi konuları kabul edebilmek gerekir.
  • Sürekli mantıklı açıklamalar yerine bazen sadece etkin dinleme yapmak yeterlidir. Çocuklar bir sorunla geldiklerinde sürekli ne yapmaları gerektiği açıklanıyor ise, bu sorunun oluşmaması için bir sonraki sefer nasıl bir önlem alması gerektiği açıklanıyor ise çocuklar bir süre sonra yaşadıkları sorunda kendilerini suçlamaya başlayabilirler. Bazen sadece çocuğu dinlemek ve ne hissettiğini anlamak yeterlidir. Gerçekten çok üzülmüşsün, acaba yarın nasıl olacak merak ediyorsun gibi.
  • Çocuklara düşüncelerini yönetebilmeyi öğretmek gerekir. Herhangi bir rekabet ortamına girmeden önce “başaramazsam kötü olur” düşüncesi yerine “acaba ne kadar yapabileceğim?” düşüncesini yerleştirmek rahatlatıcıdır. Kaygı yerine merak etmek nefes aldırır.
Çocukları oldukları gibi kabul etmek ve yetersizlikleri karşısında güçlü olmak gerekir. Yetişkinliklerin “eyvah bir şeyler ters gidiyor telaşı” çocuk üzerinde baskı oluşturan tutumlara dönüştüğünde çocukların kaygısı artıyor. Kabul etmek gerek elbette çocuklar büyürken bir şeyler ters gidecektir. Elbette çocuklar bilemeyecekler ve beceriksizce davranacaklardır. Gelişimin değişmez ve son derece normal bir parçasıdır bu. Bu zayıflıklar karşısında ona nasıl yaklaştığımızdır önemli olan. “Evet şu an yapamadığın bir şey var ama ben sana nasıl yapabileceğin konusunda gerektiği şekilde destek olacağım zamanla sende öğreneceksin, güçleneceksin” mesajı verilebiliyorsa endişelenmeye gerek kalmaz.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Performans Kaygısı Yerine Merak Etme Duygusu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Bilge AYGÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Bilge AYGÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bilge AYGÜN Fotoğraf
Psk.Bilge AYGÜN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Bilge AYGÜN'ün Yazıları
► Performans Kaygısı Nedir? Psk.Deniz YILMAZ
► Performans ve Sunum Kaygısı Psk.Romina KUYUMCUOĞLU
► Çocuklarda Merak Duygusu Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Performans Kaygısı Yerine Merak Etme Duygusu' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Baba Çocuk İlişkisi Mart 2017
► Davranış Tabloları Mart 2010
► Motivasyonun Gücü Ekim 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:20
Top