2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bağlanma Kuramı Üzerine
MAKALE #18395 © Yazan Psk.Tolga Nasuh ARAN | Yayın Mayıs 2017 | 5,369 Okuyucu
İnsan, topluluk halinde yaşayan bir organizmadır ve başka insanlarla bir arada bulunma isteği içerisindedir. İnsan yavrusu, biyolojik açıdan gözlenen özel durumu nedeniyle, yaşamını sürdürebilmek için, diğer türlerin yavrularına oranla, çok daha uzun süre anne-babasının doğrudan yardımına muhtaçtır. Bu kaçınılmaz durum, insan türünden organizmaların bir arada yaşama, eğilim ve gereksinimlerini, özellikle de bağlanma ihtiyacını açıklamaktadır. Bağlanma (attachment), yaşamın ilk günlerinde başlayan, duygusal yönü ağır basan ve olması beklenen bir durumdur.

Bağlanma kuramı John Bowlby ve Mary Ainsworth’un ortak çalışmaları sonucu oluşmuştur. Çocuğun anneyle bağı ve bu bağın bozulması, anneden ayrılması, anneden yoksun olması ve anneyi kaybetmesi üzerine bugüne kadar olan düşüncelerimizi kökten değiştirdi. Anne-baba ve çocuk ilişkilerinin, çocuk gelişimi üzerindeki etkisini ele alan bir-çok model ve kuram ortaya konulmasına karşın, “Bağlanma Kuramı” çocuğun gelişimde anne-babanın (ebeveyn) etkisine, diğer modellerden ya da kuramlardan, daha etkili bir vurgu yaptığı görülmektedir. Bowlby’e (1969) göre çocuk ile temel bakım veren kişi (genellikle anne) arasında bağlanmanın oluşmasındaki süreç;
• insanları ve hareket eden nesneleri tercih etmeye yönelim,
• daha sık gördüklerini diğerlerinden ayırt etmeyi öğrenme,
• tanıdıklarına yaklaşma ve tanımadıklarından uzak durma,
• istendik sonuçları getiren davranışları diğerlerinden ayırt etme ve artırma aşamalarıyla gerçekleşmektedir.

Bebeklikteki bağlanma kavramı; belirli bir kişiye olumlu tepkilerin verilmesi, zamanın büyük bir kısmının o kişiyle birlikte geçirilmek istenmesi, herhangi bir korku yaratan durum veya obje karşısında hemen o kişinin aranması, bağlanılan kişinin varlığının duyumsanmasına eş zamanlı olarak rahatlama duygusunun eşlik etmesi gibi duygu ve davranış örüntülerinin tümünü kapsamaktadır. Bebeklik döneminde bağlanma aşamalar halinde gözlenmektedir. Doğumdan hemen sonra insan yavrusunun doğası gereğince başlayan bağlanma; meme arama, başı döndürme, emme, yutma, parmak emme, yakalama, anneye yönelme, beslenme saatlerini sezinleme ve hazırlanma şeklinde kendisini göstermektedir. Çocuklarda belirledikleri bağlanma davranışlarını üç kategori içerisinde sınıflamışlardır. Bunlardan birincisi güvenli bağlanma biçimidir ve güvenli bağlanma içerisinde çocuklar temel gereksinimlerine zamanında karşılık verebilen annenin aracılığıyla oyun ya da keşfe çıkmada kendilerini güvende hissederler. Anneleri tarafından yalnız bırakıldığında anneleri ile yakınlık ve temas arayışlarını sürdürürler ve tepkisel olarak huzursuzluk yaşarlar ancak anneleri ile tekrar bir araya geldiklerinde kolayca sakinleşerek çevreyle ilgilenmeye ve çevreyi keşfetmeye devam ederler. Anneyle kurulan bu tür güvenli bir bağlanma örüntüsü bebeğin uyumuna ve gelişimine katkı sağlamaktadır. İkinci olarak kaygılı/kararsız bağlanma biçimi içinde çocuklar, annelerinden ayrıldıklarında yoğun bir kaygı, gerilim ve kızgınlık hissetmekte, yabancılarla iletişim kurmayı reddetmekte, anneyle tekrar bir araya geldiklerinde ise kolayca sakinleşmek ve çevreyle olan ilgilerini sürdürmek yerine, anneye daha fazla yakınlaşıp ondan ayrılmak istememektedirler. Güvensiz bağlanma duygusu geliştiren bireyler başkalarına güven duymakta zorluk çekerler ve başkaları ile olan ilişkilerini sürekli kontrol altında tutmaya çalışırlar. İlişkileri kontrol altında tutma davranışı genellikle başkaları tarafından terk edilmek ya da reddedilme korkusundan dolayı yakın ilişkiler kuramama, sevilmeyeceği ya da değersiz bulanacağından korkma, yoğun yalnızlık ve soyutlanmışlık duygularından kaçınma şeklinde ortaya çıkar. Bağlanma ile ilgili literatür incelendiğinde, doğumdan itibaren bebek ile temel bakıcı (anne) arasında gelişen bağlanma örüntüsünün sadece yaşamın ilk yıllarında gerçekleşen bir süreç olmadığı, hem çocuklukta hem de yetişkinliğe geçişte bireyin ruh sağlığı üzerindeki etkisinin devam ettiği ve bağlanmanın yaşam boyu devam eden bir yazgı (life script) ya da süreç olduğu belirtilmektedir (Bartholomew, 1993; Rice, 1990).

Son yıllarda ergen ve yetişkin ilişkilerinde bağlanmanın rolünü inceleyen araştırma bulguları, yaşamın ilk yıllarında anne babanın çocuğa verdiği tepkilere bağlı olarak çocuğun kendisine ve başkalarına ilişkin oluşturduğu modellerin daha sonraki yıllarda da yakın kişiler arası ilişkiler için bir model niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır (Allen ve ark. 2002). Bağlanma stilleri ile çalışmaların sonuçlarına genel olarak bakıldığında; güvenli bağlanma biçimine sahip ergenlerin duygularını daha kolay ifade edebildikleri, anne-baba ve akran ilişkilerinde daha az çatışma yaşadıkları (Ducharme, Doyle ve Markiewicz, 2002), güvensiz bağlanma biçimine sahip ergenlerin ise kendilerini başkalarına açma ve yakınlık kurmada isteksiz olmanın (Allen ve ark. 2002) yanı sıra öz güvenlerinin düşük olduğunu ortaya koymaktadır (Laible, Carlo ve Roeschc, 2004).
Araştırmacılar son yirmi yıl içinde bağlanma yönelimlerindeki bireysel farklılıkları ortaya çıkarmışlardır. Örneğin Hazan ve Shaver (1987), bağlanma stillerine ilişkin olarak ergenler ve yetişkinleri güvenli, kaçınan ve kaygılı olarak sınıflandırmışlardır. Bartholomew ve Horowitz (1991) ise bağlanma stillerini, olumlu ve olumsuz kutuplarda değerlendirilen zihinsel modellerin kesiştiği noktada tanımlamışlardır.
Böylece, iki boyutun olumlu ve olumsuz kutuplarda değerlendirilen zihinsel modeller- çaprazlanmasından dört temel bağlanma stilinin ortaya çıkacağını ileri sürmüşlerdir;
a) güvenli, (++)
b) korkulu, (-+)
c) saplantılı, (+-)
d) kayıtsız. (--)

Güvenli bağlanma stili, olumlu benlik ve başkaları modellerinin bileşimini; korkulu bağlanma stili, olumsuz benlik ve başkaları modellerinin bileşimini; saplantılı bağlanma stili, olumsuz benlik modeli ile olumlu başkalarının bileşimini; kayıtsız bağlanma stili ise kendine değer verme ile başkalarına karşı olumsuz tutuma sahip olmanın bileşimini içermektedir. Bartholomew (1990)’e göre güvenli kişiler, olumlu benlik algısını ve kendini sevilmeye değer görme duygusunu başkalarının güvenilir, destek veren, ulaşılabilir ve iyi niyetli olduğuna dair olumlu beklentilerle birleştirmektedirler. Korkulu kişiler, bireysel değersizlik duyguları ile başkalarının güvenilmez ve reddedici olduğuna ilişkin beklentileri yansıtmaktadırlar. Saplantılı kişiler, kendini değersiz hissetme ve sevilmeye değer görmeme duyguları ile başkalarına ilişkin olumlu değerlendirmeler yapmaktadırlar. Kayıtsız kişiler ise özerkliğe aşırı derecede önem vermekte, başkalarına olan gereksinimi ve yakın ilişkilerin gerekliliğini savunmacı bir biçimde reddetmektedirler. Bartholomew ve Horowitz (1991), Hazan ve Shaver (1987) tarafından belirlenen kaçınma kalıbını, kaçınmanın iki farklı kuramsal şeklini bir araya getirerek korkulu-kaçınma ve kayıtsız-kaçınma olarak bir kalıpta iki boyut olacak şekilde belirlemişlerdir. Lopez ve Gormley (2002)’e göre bağlanma stilleri, -içsel işleyiş modelleri- yakın ergen ve yetişkin ilişkilerinin gelişimini etkilemektedir. Dört içsel işleyiş modeli karşılaştırıldığında güvenli bireyler yakın ilişkilerde en optimal davranışı gösteren bireylerdir. Bu sayede kendileri ve diğerleri için bağlanma figürleri ile negatif duyguları düzenleme yetenekleri vardır. Güvenli bireyler, negatif davranış tipini en az göstererek yakın ilişkilerindeki gerilimi rutin olarak giderebilme kapasitesine sahiptirler. Böylece, kayıtsız ya da saplantılı bireyler çatışma durumları boyunca güvenli bireylerden daha negatif davranışlar gösterme eğilimindedirler. Saplantılı ve kayıtsız bireyler karşılaştırıldıklarında ise, saplantılı bireyler zorluklara en fazla sığınan bireyler durumundadır. Saplantılı bireyler, benliğin geçerliğini korumak için ilişkiyi sürdürmeye en fazla yatırım yapan bireyler olarak düşünüldüğünde, bu bireylerin bağlanma figürlerinin mevcudiyetine ilişkin sık sık aşırı ihtiyatlı oldukları görülmektedir. Bu ruh durumu bir ilişki içinde gerilimle karşılaşıldığında yordanamayan ilişkilerin geçmişine dayalı çatışmacı düşünceler ve duyguların harekete geçmesine ve yoğun bir düşmanlığa yol açabilir. Korkulu bireyler ise, kendileri ve diğerlerinin negatif içsel işleyiş modellerini birleştiren bireyler olarak varsayılmaktadırlar. Bunun sonucu olarak onlar reddedilme ve duygusal yakınlık korkulu yönleri ile sosyal ilişkilerden en fazla kaçınan bireylerdir. Hazan ve Shaver’in üçlü bağlanma yaklaşımı ile, Bartholomew ve Horowitz’in dörtlü bağlanma yaklaşımını karşılaştıran çalışmalar, genellikle iki farklı kaçınan (korkulu ve kayıtsız) bağlanma stilinin geçerliliğine ilişkin kanıtlar sunmuştur. Bartholomew ve Horowitz’in önerdiği dörtlü bağlanma yaklaşımı çerçevesinde yürütülen çalışmalar da tutarlı olarak korkulu ve kayıtsız bağlanma stillerinin zihinsel modeller temelinde farklılaştıklarını göstermiştir. Örneğin, Bylsma, Cozarelli ve Sümer (1997), kayıtsızların korkululara oranla daha yüksek düzeyde benlik saygısına sahip olduklarını ve bu kişilerin gerçek ve ideal benlik kavramları arasında daha az farklılıklar bulunduğunu göstermişlerdir (Akt., Sümer ve Güngör, 1999, s.75).

Erişkinlikte Bağlanma

Erişkin hayatındaki bağlanma davranışı, çocuklukta, ergenlikte ve gençlikte gösterilen bağlanma davranışının bir devamı olarak düşünülmektedir.[17]
Weiss erişkinlikteki bağlanmayı çocukluktaki bağlanmadan ayıran üç özellik tanımlamıştır:
i. Erişkinlerde, bağlanma ilişkileri tipik olarak eşler arasındadır, diğerinde bakım alan (bebek) ve bakım veren (ebeveyn) arasındadır;
ii. Erişkinlerdeki bağlanma çocukluktaki bağlanma gibi diğer davranışsal sistemlerin etkilenmesinden sorumlu değildir;
iii. Erişkinlikteki bağlanma sıklıkla cinsel ilişki içerir. Erişkinde Bağlanma Biçimleri Erişkin bağlanmasıyla ilgili araştırmalar, bağlanma biçimiyle birleşmiş zihinsel modellerin içeriklerini anlamaya ve ilişkilerin farklı modellerinin ilişkisel yaşantılarına odaklanmıştır.

Bartholomew ve Horowitz, Bowlby' nin bağlanma kuramını temel alarak ve kişinin kendisinin ve başkalarının içsel çalışma modeli olan iki tipten yola çıkarak ortaya koyduğu 4 ayrı bağlanma biçimi oluşturulmuştur. Dört prototip bağlanma modeli bireyin benlik imajı (pozitif ya da negatif) ve başkalarının imajlarının (pozitif ya da Negatif) birleşimleri kullanılarak tanımlanmıştır. Tanımlanan erişkin bağlanma biçimleri arasında ilki güvenli bağlanma biçimidir. Güvenli bağlanma biçimi, kendini değerli hissetme ve sevilebilir olduğu duygusunu genellikle diğer insanların kabul edici ve cevap vericiliğine dair beklentileriyle birleştirir. Saplantılı bağlanma biçimi ise kendini değersiz hissetme (sevilmeye layık görmeme) duygusuyla başkalarına yönelik olumlu değerlendirmeleri yansıtır. Saplantılı biçime sahip olanlar kendilerine güveni az, başkalarını destekleyici olarak algılayan, bu destekten olumlu şekilde faydalanamayan, kendini açma düzeyleri az olan bireylerdir. Kayıtsız bağlanma biçiminde kendini değerli hissetme ve sevilebilir olduğu duygusunu diğer insanlara karşı olumsuz beklentilerle birleştirir. Böyle kişiler, yakın ilişkilerden kaçınarak, hayal kırıklıklarına karşı kendilerini korurlar ve bağımsızlıklarını ve incinemezliklerini sürdürürler. Korkulu bağlanma biçiminde kendini değersiz hissetme ve sevilmeye layık görmeme duygusu ve diğerlerinin olumsuz, güvenilmez ve reddedici olarak algılanmasına yönelik beklentilerle birleşir. Bu bağlanma biçimine sahip kişiler başkalarıyla yakın bağlar kurmaktan kaçınarak, başkalarından beklenen reddedilmeye karşı kendilerini korurlar. Güvenli bağlanması olanlar hem kendileri hem de başkaları konusunda pozitif bakış açısına sahiptirler. Güvenli bağlanması olanlar sıkıntılarını kabul ederek, başkalarından yardım ve destek talep ederek yapıcı bir biçimde kendi zor duygularını ifade etmede rahattırlar. Kayıtsız bağlanması olanlar temelde kaçınmacıdırlar çünkü kendileri ile ilgili olumlu ama başkaları ile ilgili olumsuz görüşlere sahiptirler. Negatif duyguları baskı altında tutma eğilimindedirler ve kaçınma stratejilerini temel başa çıkma stratejileri olarak kullanırlar. Saplantılı bağlanması olanların ise kendileri ile ilgili bakış açıları negatif, başkaları ile ilgili bakış açıları pozitiftir ve temelde kaygılıdırlar. Negatif duygularını abartılı ve sürekli bir biçimde eşlerinin onayını arayarak gösterirler. Korkulu bağlanması olanlar kendileri ve başkaları ile ilgili negatif modellere sahiptirler ve kaygılı/kaçıngan olarak sınıflandırılabilirler. Kaygılı/kaçınganlar başkaları ile yakın ilişki kurmak arzusunda olmalarına karşın, ilişkilerinde aşırı yakınlıktan kaçınırlar çünkü incinebilecekleri konusunda kaygılıdırlar. Güvenli bireyler daha az güvenli bireylerle karşılaştırıldığında stres kaynağı olayları daha az tehdit edici olarak değerlendirirler. Bu kişilerin kendilerinde stres oluşturan durumun nedenleri ile başa çıkabilecekleri konusunda yeteneklerine güvenleri vardır. Duygularını açık bir biçimde ifade ederler. Destek aramayı stres yaratıcı durumlar ile başa çıkmak için bir duygu düzenleme stratejisi olarak kullanırlar. Durumları açıkça tartışırlar ve çatışmalardan kaçınmak yerine onlara çözüm bulurlar. Ayrıca güvenli bireyler kızgınlığın psikolojik işaretlerinin farkındadırlar. Uyuma yönelik problem çözümlerine ortak olurlar. Kızgınlıklarını kontrollü ve düşmanca olmayan bir biçimde ifade ederler. Sonuç olarak, güvenli bağlanma biçimine sahip bireylerde pozitif duygu yaşantısı yaratıcı problem çözmeyi geliştirir. Bağlanma ve Psikopatoloji Son yıllarda, anne-çocuk ilişkisi konusunda yapılan araştırmaların önemli bir bölümünü bağlanma konusunun oluşturduğu görülmektedir. Bu durumun en önemli nedeni ise, anne-baba ve çocuk ilişkisini araştırmanın her iki nesil için de giderek önem kazanmasıdır. Çünkü bağlanma, çift yönlü bir süreçtir.

Pek çok araştırmacı anne-çocuk ilişkisinin sürekliliğinin sonraki yaşantıların temelini oluşturduğunu ileri sürmektedir. Kişinin yaşamındaki en önemli kişilerin annesi ve babası olduğunu; anne ve baba ile iyi bir ilişkinin genç ve erişkin ruh sağlığında belirleyici rol oynadığını belirtilmiştir. Bowlby'nin çalışmalarından başlamak üzere güvensiz bağlanma biçimi daha sonraki yaşam dönemlerinde psikopatolojinin belirleyicisi olarak düşünülmüşken güvenli bağlanma sağlıklı süreçlerle ilişkilendirilmiştir. Doğanın özgün modeli güvenli bağlanmadır. Güvensiz bağlanma biçimleri olan kaygılı/ikircikli bağlanma anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklarla ilişkilendirilirken, kaçıngan bağlanma davranış bozukluğu ve diğer dışa vuruk patolojilerle ilişkilendirilmiştir. Dağınık bağlanmanın (dezorganize/dezoryante) ise dissosiyatif bozukluklarla birlikteliğinden söz edilmiştir. Koruyucu ruh sağlığı açısından bakıldığında güvensiz bağlanmanın pek çok psikopatolojinin gelişimi ile ilişkili olduğu düşünülürse, olguların ve aslında tüm bireylerin çocuk sahibi olmayı planladıkları dönemde, gebelik döneminde ve çocuklarını yetiştirirken desteklenmeleri sağlıklı nesiller yetiştirmek açısından çok önemli gibi görünmektedir.

Referanslar 1. Thompson RA. Attachment theory and research. In Child and Adolescent Psychiatry, 3rd Ed. (Ed M Lewis):164-172. Philadelphia, Lippincott Williams Wilkins, 2002. 2. Collins NL, Laurson W. Adolescents’ relationships with parents. J Lang Soc Psychol 2003; 22: 58-65. 3. Nakash-Eisikovits O, Dutra L, Westen D. Relationship between attachment patterns and personality pathology in adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 2000; 41:1111-1123. 4. Hamilton CE. Continuity and discontinuity of attachment from infancy through adolescence. Child Dev 2000; 71:690-694. 5. George C, Kaplan N, Main M. The adult attachment interview. Berkeley, University of California, 1985. 6. Hazan C, Shaver PR. Romantic love conceptualized as an attachment process. J PersSoc Psychol 1987; 52:511-524. 7. Ainsworth MDS, Blehar MC, Waters E, Walls S. Patterns of Attachment: A Psychological Study of the Strange Situation. Hillsdale, Lawrence Erlbaum, 1978. 8. Shaver PR, Hazan C, Bradshaw D. Love as attachment: The integration of three behavioral systems. In The Psychology of Love (Eds JR Sternberg, ML Barns):68-99. New Haven, Yale University Press, 1988. 9. Collins NL, Read SJ. Adult attachment, working models and relationship quality in dating couples. J Pers Soc Psychol 1990; 58:644-663. 10. Mikulincer M, Florian F, Weller A. Attachment styles, coping strategies, and posttraumatic psychological distress: The impact of the Gulf War in Israel. J Pers Soc Psychol 1993; 64:817-826. 11. Simpson JA. Influence of attachment styles on romantic relationships. J Pers SocPsychol 1990; 59:971-980. 12. Bartholomew K, Horowitz LM. Attachment styles among young adults: A test of a four-category model. J Pers Soc Psychol 1991; 61:226-244. 13. Brennan KA, Clark CL, Shaver PR. Self report of measurement of adult attachment: an integrative overview. In Attachment Theory and Close Relationships (Eds JA Simpson, WS Rholes):46-76. New York, Guilford Press, 1998. 14. Sümer N, Güngör D. Yetişkin bağlanma stilleri ölçeklerinin Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve kültürler arası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi 1999; 14:71- 76. 15. Sümer N. Yetişkin bağlanma ölçeklerinin kategoriler ve boyutlar düzeyinde karşılaştırılması. Türk Psikoloji Dergisi 2006; 21:1-22. 16. Parker G, Tupling H, Brown LB. A parental bonding instrument. Br J Med Psychol 1979; 52:1-10. 17. Bowlby J. Attachment and Loss, 1st Ed. London, Hogarth Press, 1969. 18. Bowlby J. Attachment and Loss: Separation, Anxiety and Anger. New York, Basic Books, 1973. 19. Kapçı E, Küçüker S. Anne babaya bağlanma ölçeği: Türk üniversite öğrencilerinde psikometrik özelliklerinin değerlendirilmesi. Turk Psikiyatri Derg 2006; 17:286-295. 20. Nelson JK. Clinical assessment of crying and crying inhibition based on attachment theory. Bull Menninger Clin 2000; 64:509-529. 21. Çalışır M. Yetișkin bağlanma kuramı ve duygulanım düzenleme stratejilerinin depresyonla ilișkisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2009; 1:240-255. 22. Stevenson-Hinde J. Attachment theory and John Bowlby: Some reflections. AttachHum Dev 2007; 9:337-342. 23. Bowlby J. The Making and Breaking of Affectional Bonds. London, Tavistock Publications, 1979. 24. Bowlby J. The nature of the child’s tie to his mother. Int J Psychoanal 1958; 39:350-373. 25. Lamb ME, Teti DM, Bornstein M. Developmental phases: infancy. In Child and Adolescent Psychiatry, 3ed Ed. (Ed M Lewis):293-323. Philadelphia, Lippincott Williams Wilkins, 2002. 26. Barnett D, Vondra JI. Atypical attachment in infancy and early childhood among children at developmental risk. I. Atypical patterns of early attachment: theory, research and current directions. Monogr Soc Res Child Dev 1999; 64:1-24. 27. Bloom KC. The development of attachment behaviors in pregnant adolecents. Nurs Res 1995; 44:284-289. 28. Zeanah CH, Boris NW, Larriey JA. Infant development and developmantal risk: a review of the past 10 years. J Am Acad Child Adolescent Psychiatry 1997; 36:165-178. 29. Soysal AŞ, Ergenekon E, Eroğlu D. Bebekleri tanı açısından yüksek-standart risk altında olan annelerin duygu durumlarının kısa süreli yardım grupları ile değerlendirilmesi. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji (3P) Dergisi 2000; 8:106-111. 30. Van de Rijt-Plooij HC, Plooij PX. Distinct periods of mother infant conflict in normal development: sources of progress and germs of pathology. J Child Psychol Psychiatry 1993; 34:229- 245. 31. Goodfriend MS. Treatment of attachment disorder of infancy in a neonatal intensive care unit. Pediatrics 1993; 1:139-142. 32. Boccio M, Laudenslager MN, Reite ML. Intrinsic and extrinsic factors affect infant responses to maternal separation. Psychiatry 1994; 57:43-50. 33. Biller HB. Fathers and Families Paternal Factors in Child Development. London, Auburn House, 1993. 34. Bretherton I, Munholland KA. Internal working models in attachment relationships. A construct revisited. In Handbook of Attachment. Theory, Research and Clinical Applications, 1st Ed. (Eds J Cassidy, PR Shaver):89-114. New York, Guilford Press, 1999. 35. Lee EJ. The attachment system throughout the life course: Review and criticisms of attachment theory. http://www.personalityresearch.org/papers/lee.html (Accessed at 1.2.2011). 36. Willemsen E, Marcel K. Attachment 101 for attorneys: Implications for infant placement decisions. http:// www.scu.edu/ ethics/publications/ other/ lawreview/ attachm ent101.html (Accessed at 1.2.2011). 37. Horowitz LM, Rosenberg SE, Bartholomew K. Interpersonal problems, attachment styles, and outcome in brief dynamic psychotherapy. J Consult Clin Psychol 1993; 61:549-560. 38. West ML, Sheldon-Keller AE. Patterns of Relating: An Adult Attachment Perspective. New York, Guilford Press, 1994. 39. Weger Jr. H, Polcar LE. Attachment style and the cognitive representation of communication situations. Communication Studies 2000; 2:149-161. 40. Bowlby J. Attachment and Loss: Sadness and Depression, New York, Basic Books, 1980. 41. Bowlby J. Attachment, 2nd Ed. New York, Basic Books, 1982. 42. Erözkan A. Lise öğrencilerinin bağlanma stilleri ve yalnızlık düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2004; 4:155-175. 43. Jones SM. Attachment style differences and similarities in evaluations of affective communication skills and personcentered comforting messages. Western Journal of Communication 2005; 69:233-249. 44. Weger Jr. H, Polcar LE. Attachment style and personcentered comforting. Western Journal of Communication 2002; 66:84-103. 45. Belsky J. Developmental origins of attachment styles. Attach Hum Dev 2002; 4:166-170. 46. Pearson JL, Cowan PA, Cowan CP. Adult attachment and adult child-order parent relationships. Am J Orthopsychiatry 1993; 4:606-613. 47. LeCroy CW. Parent adolescent intimacy: Impact on adolescent functioning.Adolescence 1988; 89:137-147. 48. Atasoy Z, Ertürk D, Şener Ş. Altı ve on iki aylık bebeklerde bağlanma. Turk Psikiyatri Derg 1997; 8:266-279. 49. Sabuncuoğlu O, Berkem M. Bağlanma biçemi ve doğum sonrası depresyon belirtileri arasındaki ilişki: Türkiye'den bulgular. Turk Psikiyatri Derg 2006; 17:252-258. 50. Bifulco A, Figueiredo B, Guedeney N. Maternal attachment style and depression associated with childbirth: Preliminary results from a European and US crosscultural study. Br J Psychiatry Suppl 2004; 46:31-37. 51. McMahon C, Barnett B, Kowalenko N, Tennant C. Psychological factors associated with persistent postnatal depression: past and current relationships, defence styles and the mediating role of insecure attachment style. J Affect Disord 2005; 84:15-24. 52. Danacı AE, Dinç G, Deveci A. Manisa il merkezinde doğum sonrası depresyon yaygınlığı ve etkileyen etmenler. Turk Psikiyatri Derg 2000; 11:204-211. 53. Kökçü F, Kesebir S. İki uçlu olgular ve çocuklarında bağlanma biçiminin mizaç, kişilik ve klinik özellikler ile ilişkisi: kontrollü bir çalışma. Turk Psikiyatri Derg 2010; 21:309-318. 54. Soysal AŞ, Özçelik A, Arhan E, İşeri E, Gücüyener K. Bir olgu sunumu eşliğinde tepkisel bağlanma bozukluğunun gözden geçirilmesi. Türkiye Klinikleri Pediatri Dergisi 2009; 18:248- 252. 55. Mangelsdorf SC, Frosch CA. Temperament and attachment: one construct or two? Adv Child Dev Behav 1999; 27:181-220. 56. Matsuoka N, Uji M, Hiramura H, Chen Z, Shikai N, Kishida Y et al. Adolescents attachment style and early experiences: A gender difference. Arch Womens Ment Health 2006; 9:23-29. 57. Miller L, Kramer R, Wamer V, Wickramaratne P, Weissmann M. Intergenerational transmission of parental bonding among women. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1997; 36:1134-1139. 58. Scinto A, Marinangeli MG, Ka1yvoka A, Daneluzzo E, Rossi A. The use of the Italian version of the Parental Bonding Instrument (PBI) in a elinical sample and in a student group: an exploratory and confirmatory factor analysis study. Epidemiol Psichiatr Soc 1999; 8:276-283. 59. Martin G, Waite S. Parental bonding and vulnerability to adolescent suicide Acta Psychiatr Scand 1994; 89 :246-254. 60. Warren SL, Huston L, Egeland B, Sroufe LA. Child and adolescent anxiety disorders and early attachment. J Am Acad Child Adolesc Psychitary 1997; 36:637-644. 61. Collins NL, Cooper LM, Albino A, Allard L. Psychosocial vulnerability from adoleseence to adulthood: a prospective study of attachment style differences in relationship functioning and partner choice. J Pers 2002: 70:965-1008. 62. Von IJ, Zendoom MH. Adult attachment representations, parental responsiveness and infant attachment: a meta analysis on the predictive validity of the Adult Attachment Interview. Psychol Bull 1995; 117:387-403. 63. Çetin FÇ. Gelişimsel psikopatolojinin temel kavramları. In Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabı (Eds FÇ Çetin, A Coşkun, E İşeri, R Uslu):141-142. Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2008. 64. Eng W, Heimberg RG, Hart TA, Schneier FR, Liebowitz MR. Attachment in individuals with social anxiety disorder: the relationship among adult attachment styles, social anxiety, and depression. Emotion 2001; 1:365-380. 65. Bifulco A, Kwon J, Jacobs C, Moran PM, Bunn A, Beer N. Adult attachment style as mediator between childhood neglect/abuse and adult depression and anxiety. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2006; 41:796-805. 66. Smith M, Calam R, Bolton C. Psychological factors linked to self-reported depression symptoms in late adolescence. Behav Cogn Psychother 2009; 37:73-85. 67. Marazzati D, Dell'osso B, Catena Del'Osso M, Consoli G, Del Debbio A, Munqai Fet al. Romantic attachment in patients with mood and anxiety disorders. CNS Spectr2007; 12:751-756. 68. Simpson JA, Rholes WS, Campbell L. Adult attachment, the transition to parenthood, and depressive symptoms. J Pers Soc Psychol 2003; 84:1172-1187. 69. Twaite JA, Rodriquez-Srednicki O. Childhood sexual and physical abuse and adult vulnerability to PTSD: the mediating effects of attachment and dissociation. J Child Sex Abus 2004; 13:17-38. 70. Ciechanowski PS, Sullivan M, Jensen M. The relationship of attachment style to depression, catastrophizing and health care utilization in patients with chronic pain. Pain 2003; 104:627- 637. 71. Myhr G, Sookman D, Pinard G. Attachment security and parental bonding in adults with obsessive-compulsive disorder: a comparison with depressed out-patients and healthy controls. Acta Psychiatr Scand 2004; 109:447-456. 72. Fonagy P, Leigh T, Steele M, Steele H, Kennedy R, Mattoon G. The relation of attachment status, psychiatric classification, and response to psychotherapy. J Consult Clin Psychol 1996; 64:22-31. 73. Fonagy P, Target M, Gergely G. Attachment and borderline personality disorder: A theory and some evidence. Psychiatr Clin North Am 2000; 23:103-122. 74. Ciechanowski PS, Walker EA, Katon WJ, Russo JE. Attachment theory: A model for health care utilization and somatization. Psychosom Med 2002; 64:660-667. 75. Ponizovsly AM, Nechamkin Y, Rosca P. Attachment patterns are associated with symptomatology and course of schizophrenia in male inpatients. Am J Orthopsychiatry 2007; 77:324.-331. 76. Joyce PR. Parental bonding in bipolar affective disorder. J Affect Disord 1984; 7:319-324. 77. Miklowitz DJ, Wisniewski SR, Miyahara S, Otto MW, Sachs GS. Perceived criticism from family members as a predictor of one-year course of bipolar disorders. Psychiatry Res 2005; 136:101-111. 78. Gilbert P, McEwan K, Hay J. Social rank and attachment in people with a bipolar disorder. Clin Psychol Psychother 2007; 14:48-53. 79. Morriss RK, van der Guht E, Lancaster G, Bentan RP. Adult attachment in bipolar 1 disorder. Psychol Psychother 2009; 82:267-277. 80. Vahip I, Kocadere M. Psikososyal-psikoterapötik yaklaşım ve girişimler. In İki Uçlu Duygudurum Bozuklukları Sağaltım Kılavuzu (Eds S Vahip, O Yazıcı):107-130. Türkiye Psikiyatri Derneği, Ankara, 2003. 81. Çakır S, Bensusan R, Akça YZ, Yazıcı O. Does a psychoeducatioanal approach reach targeted patients with bipolar disorder? J Affect Disord 2009; 12:75-83.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bağlanma Kuramı Üzerine" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Tolga Nasuh ARAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Tolga Nasuh ARAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tolga Nasuh ARAN Fotoğraf
Psk.Tolga Nasuh ARAN
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Tolga Nasuh ARAN'ın Makaleleri
► Bağlanma Kuramı Psk.Ezgi SÖNMEZ
► Bağlanma Kuramı Psk.Dnş.Büşra Gül ALBAYRAK
► Psikolojide Bağlanma Kuramı Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Bağlanma Kuramı Üzerine' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:57
Top