2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Organizmanın Fonksiyonda Bulunmasının Optimal Düzenleyenleri
MAKALE #18653 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Temmuz 2017 | 3,213 Okuyucu
ORGANİZMANIN FONKSİYONDA BULUNMASININ OPTİMAL DÜZENLEYENLERİ
Yaşayan tüm organizmalar, içinde yaşadıkları çevre şartlarına uyum sağlamak zorundadırlar. Ancak her organizma içinde yaşadığı bu çevreye optimal uyumu nasıl sağlayacaktır? Organizmanın çevreye intibak edebilmesi için bazı mekanizmalara ihtiyacı vardır. Bu mekanizmalar organizmaları doğuştan desteklemiştir. Bu mekanizmalar otomatik, fizyolojik mekanizmalardır. İşte bu mekanizmalar sayesinde özellikle insan herhangi bir çaba sarf etmeden uyum sağlar.
Acaba organizmanın faaliyetlerinin bütünlüğü nasıl sağlanır? İnsan organizması nasıl çalışır?
1. İskelet ve kaslarla sağlanan bütünlük: İnsan bedeninin en etkili şekilde hareket etmesi için iskelet ve kaslara ihtiyaç vardır.
2. Kan vasıtasıyla sağlanan bütünlük: burada bütünlüğü sağlayan kan dolaşımıdır.
3. Sinirler vasıtasıyla sağlanan bütünlük.
Acaba insan, çevresindeki tüm olayların farkında mıdır? Kesinlikle hayır. Çünkü insan, doğuştan sınırlılık gösterir. İnsan, istese de çevresinde olup bitenlerin tümünü algılayacak kapasitede değildir. Bu duyarlılık işitme ve görme anlamında kendini gösterir.

ORGANİZMANIN FONKSİYONU
HEMOSTETİK MEKANİZMA: Bu mekanizma doğuştan, otomatik olan fizyolojik bir mekanizmadır. Bu mekanizma organizmadaki iç çevre değişkenliğini ifade eder ya da organizmanın iç çevresi anlamına gelebilir. Organizmayı otomatik olarak dengede tutar. Kimi bilim adamlarına göre ‘Allah tarafından verilen bir özelliktir’. Bunun dışında ‘konstans’ (değişmezlik) süreciyle insanın çevresindeki objeler değiştiği halde zihinsel yapısının aynı kalmasını sağlar.

HİPOTETİK DAVRANIŞSAL CANLANMA KESİTİ

Genellikle davranışlarımız tam bir hareketsizlikten (Koma) aşırı faaliyete (Mani) doğru bir çizgi üzerinde gösterilebilir. Bu faaliyet çizgisinde her iki uca da yaklaşmamak gerekir. Bizim zihinsel ve fiziksel şartlarımızın düzeyi de çok düşük canlanma durumu ile çok yüksek canlanma durumu arasında gider gelir. Her insan bazen kendini çok enerjik ve dinamik hissederken, bazen de çok halsiz ve uyuşuk hissedebilir.

CANLANMA TEORİSİ: YERKES-DODSON YASASI

Performansla canlanma düzeyi arasındaki ilişki ters çevrilmiş bir ‘U’ şeklinde gösterilir. Organizma koma ile mani düzeyleri arasında kendi optimal düzeyini kendi yakalaması gerekir. Her organizma kendi optimal düzeyini kendisi ayarlamak zorundadır. Maksimum başarı ortalama düzeyde bir canlanmaya bağlıdır.

YETERSİZ UYARILMA
Yetersiz uyarılmada organizmaya gelen uyarıların kapasite, şiddet ve nitelik bakımından değil de sayı bakımından az oluşu söz konusudur. Yetersiz uyarılma durumu her organizma için söz konusudur. İnsanlar daima kendileri için uygun ortamları ararlar. Bu konuda yapılan deneylerden elde edilen bulgular bize yetersiz uyarılmanın organizmada psikolojik gerginliklere neden olduğunu göstermektedir. Kısaca yetersiz uyarılma, organizmanın dengesini bozar ve organizma bu dengeyi korumak için çaba harcamak zorundadır. Yetersiz uyarılma sonucu organizmada ölme olmaz fakat stres ve gerginlikler olur.

AŞIRI UYARILMA
Organizmaya gelen uyarıcılar gereğinden fazla olmakta ve organizmayı olumsuz etkilemektedir. Organizma gereğinden fazla uyarıcıyla muhatap olmakta ve uyarıcıların niteliği ve şiddetinde de aşırılık söz konusu olmaktadır. Sinir, gerginlik, fizyolojik yorgunluk, aşırı sıcak, aşırı soğuk, fiziksel ve sosyal çevre baskısı organizmanın hassasiyet sınırlarını aştığı taktirde aşırı uyarılmadan bahsedilebilir.
İnsanlar uzun süre aşırı uyarılmaya tabi tutulduğunda ne gibi fizyolojik değişiklikler meydana gelir? Bu soruya cevap vermek üzere çalışmalar yapmış ve stres kavramını ortaya atmış ilk kişi Selye’dir. Selye yapmış olduğu araştırmalar neticesinde şu bulgulara rastlamıştır:
İnsanlar, aşırı uyarılma neticesinde stereo tipik (basmakalıp) davranış tarzları meydana getirirler.

DAVRANIŞIN NEDENLERİ VE MOTİVASYON
İnsan doğduğu andan öldüğü ana kadar sürekli olarak bir faaliyet içindedir. İnsan şahsiyetini çevrenin etkisiyle oluşturduktan sonra edindiği bilgi birikimiyle problemlerini çözmeye çalışır. Diğer canlılarda rastlanmayacak çeşitlilikte davranışlar sergiler. Bu karmaşık varlık toplum içinde nasıl hareket etmektedir? İnsan bir bütün halinde hareket etmektedir. Bu bütünlüğe fizyolojik ve biyolojik sistemler de dahildir. Denge, duyum, algı, öğrenme, dikkat, düşünme, problem çözme vb. karmaşık süreçler sinir sisteminin görevidir. Kısaca davranışlarımız sinir sistemi, beyin ve çevrenin ürünüdür. Davranışın nedenleri denilince akla iki faktör geliyor:
1. Davranışın iç veya dış belirleyicileri, tayin edicileri. Psikologlar insanı pozitif bilim prensiplerinden ayırmadan biçimsel bir yaklaşımla inceler. Acaba insan herhangi bir neden olmadan davranışta bulunabilir mi? İnsanın yapmış olduğu tüm davranışlarında bir neden söz konusu mudur? Doğada hiçbir obje herhangi bir sebep olmadan statik durumdan dinamik duruma geçmez. İnsanın da davranışta bulunabilmesi için bir nedene ihtiyacı vardır. İnsan, herhangi bir dış uyarıcı olmadan, kendi içinden gelen dürtü, güdü, motiv, ve istek gibi durumlarla davranışta bulunabilir. Yani davranış için dış uyarıcı şart değildir. Bu demek değildir ki insan sadece iç uyarıcılarla davranışta bulunur. Her iki faktör de etkilidir. Organizmayı pasif durumdan aktif duruma geçiren şey nedir? Organizmaya bir faaliyet şeklini diğer faaliyet şekline tercih ettiren sebep nedir? Bilindiği gibi nesneler dışarıdan herhangi bir güç olmadığı taktirde faaliyete geçmez. Oysaki insan böyle değildir. İnsanın içinde bir hareket etme kabiliyeti vardır. İnsanı davranışa iten neden ya da nedenler, yapmış olduğu tepkilere belirli bir yön, belirli bir hedef, belirli bir hız tayin etmek mecburiyetindedir. Motivasyonu kimse doğrudan doğruya gözleyemez. Motivasyonun varlığını organizmanın davranışlarından çıkarırız.
2. MOTİVASYON: Motivasyon, organizmayı davranışa iten, bu davranışa şiddet ve enerji düzeyi tayin eden, belirli bir yön veren, aynı zamanda devamını sağlayan iç ve dış nedenler ve bunların işleyiş mekanizmalarını kapsamaktadır. Bazı durumlarda belirli bir faktör statik durumdaki organizmayı harekete geçirir. Ancak iç tayin ediciler, motivasyon şartları bu uyarıcı için uygun değilse, yani organizma davranışa geçmeye hazır değilse, içinden istek gelmiyorsa sadece dış uyarıcıların varlığı yeterli olmaz. Bu durumda dış uyarıcı harekete geçirse bile başladığı gibi biter ve hedefe ulaşamaz. Bu davranışlara psikolojide ‘amorf’ şekilsiz, gayesiz davranışlar denir.

MOTİVASYONLA İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR:
MOTİV (GÜDÜ): Davranışı belirli bir yöne doğru organize ve sevk ettiği kabul edilen iç şartlardır. Motiv kavramı, organizmanın iç şartlarını ifade eder. Tepkilerin seçimi ve bunların yapılmasındaki gayret motiv tarafından tayin edilmektedir. Motiv, harekete geçirici, yön verici karmaşık bir kavram olarak tarif edilebilir. Motiv organizmanın fizyolojik ve psikolojik durumundan kaynaklanabilir. Bir davranış, açıkca bir hedefe yöneldiğinde biz ona motive edilmiş davranış diyoruz. Refleksler motive edilmez. Yemek, resim yapmak, badana, boya yapmak evlenme hazırlığı gibi davranışlar motive edilmiş davranışlardır. Ancak psikologlar hangi davranışın motive edilip hangisinin motive edilmediğini anlama konusunda zorluk çekmektedirler. Her şeyden önce motive edilmiş olan davranış daha organize olmuş ve yönlendirilmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Bir davranışın motive edilmesi için bir hazırlık aşamasından geçmesi gerekir. Bu nedenledir ki, motivasyon kavramı hedefe yönelik davranış serisini başlatan, yönlendiren, devamını sağlayan ve davranışı durduran bir seriler dizisidir. Fakat hedefe yönelik davranışların çeşidi boldur. Bu nedenle bazı psikologlar motivasyonu bir paçavra parçasına ya da gelinin çeyiz sandığına benzetirler. Yani ne ararsan bulursun. İçinde duygular, istekler, beklentiler, tepkiler vardır.
DÜRTÜ: Organizmada uyandırılmış bir durumdur. Dürtüler (drive) psikologlara göre organizmayı aktif duruma getiren motive edilmiş davranışlar çizgisinin başlangıcını oluşturur. Dürtü, organizmanın aradığı değil, istediğidir.
İHTİYAÇ: Bedensel bir durumdur. Daima organizmadaki bir eksikliği ifade eder. Daha çok fizyolojiktir ve insanda motive edilmiş davranışlara yol açar.
İÇGÜDÜ: Psikologlar tarafından çeşitli şekillerde tarif edilmiştir. Kalıplaşmış, öğrenilmemiş davranışlar bitinidir. İçgüdü türlere özgüdür ve uyarıcı kesilse bile devam eder. Örneğin örümceğin tüm türlerinde mevcuttur. Beslenmesi için ağ örmesine gerek kalmasa bile örümcek yine de ağını örer. Ağ örme işi örümceğin gelişimi ile alakalı bir durum değildir. 4 yıllık bir örümcek 40 yıllık bir örümcek gibi ağını örer.

İNSANDA İÇGÜDÜ
Psikologlar arasında, insanda içgüdü olup olmadığı konusunda görüş ayrılığı vardır. İnsanda var olan öğrenilmemiş davranışlar reflekstir. Fakat refleks bir içgüdü değildir. İçgüdü birbirini izleyen bütün bir davranıştır. İnsan konusu ele alındığında işin içine öğrenme girer. İnsanda gelişmiş bir sinir sistemi vardır. İçgüdüler başlangıçta vardır fakat daha sonra yerini öğrenmelere bırakır.
Not: Bu yazı ders notlarından oluşturulmuştur.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Organizmanın Fonksiyonda Bulunmasının Optimal Düzenleyenleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Organizmanın Fonksiyonda Bulunmasının Optimal Düzenleyenleri' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:09
Top