2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Gırtlak Reflüsü (Ses Kısıklığı Reflü İlişkisi)
MAKALE #189 © Yazan Prof.Dr.Fatih ÖĞÜT | Yayın Eylül 2007 | 42,537 Okuyucu
Farengolarengeal Reflü
Prof Dr Fatih Öğüt*
* Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi

Kulak Burun Boğaz (KBB) hastalıkları polikliniklerine başvuran hastaların en sık rastlanılan yakınması boğazlarında takılma hissi veya boğaz ağrısıdır. Çoğu zaman bu patoloji sadece kronik farenjit olarak değerlendirilmiş ve eksik tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Ayrıca kronik KBB hastalıklarının çoğunda tedaviler yetersiz kalmakta ve hastalıklar süreklilik göstermektedir. Kronik yakınmaların çoğunun etyolojisinde reflü etkendir veya kofaktör olarak rol oynamaktadır.
Gastroözofageal reflü (GÖR) regürjitasyon ve pirozis yakınması ile seyreden bir patolojidir. Bazı durumlarda GÖR etkisi daha proksimale doğru uzanarak, zaman içinde üst solunum yollarını da etkilemektedir.
Bu nedenle, son yıllarda, GÖR’nün ekstraözofageal formundan söz edilmektedir. Ektraözofageal form en çok KBB ve akciğer bölgesini ilgilendirmektedir.. Bunlardan en sık görülenleri reflünün farenks ve larenks düzeyinde yaptığı patolojilerdir. Bu patolojiler farenjit, larenjit, disfoniler, globus, larenks displazileri, vokal kord granülomu, subglottik stenoz ve kronik öksürüktür. Ayrıca sinüzit ve otit oluşumunda da rol oynamaktadır. Pulmoner düzeyde astma, idiopatik pulmoner fibrozis, kronik bronşit ve pnömoniye yol açabilmektedir. Bunun yanında göğüs ağrısına, uyku apnesine ve diş sorunlarına neden olabilmektedir.
Farengolarengeal reflü (FLR), GÖR’e göre belirgin farklılıklar göstermektedir. GÖR lü hastalarda noktürnal supin pozisyon reflüleri olmasına rağmen, FLR de daha çok dik pozisyonda gündüz reflüleri görülür. Farengolarengeal reflü oluşumunda mikroaspirasyonla asit ve pepsinin ekstra-özofageal dokuda direkt hasar oluşturması ve özofageal refleks mekanizmalarının da rol oynadığı bildirilmektedir. Solunum yolları ve özofagusun embriyolojik gelişimi yakından ilişkilidir ve her ikisi de vagus siniri ile inerve edilir. Bu nedenle özofagusun uyarılması vagus siniri yoluyla bronkospazm, öksürük ve göğüs ağrısı gibi ekstra-özofageal olayları tetikleyebilmektedir.

Diğer bir önemli konu da larenks mukozası özofagusa göre gastrik hasara daha duyarlıdır. Deneysel olarak haftada 3 asid epizodunun ciddi larengeal hasar oluşturabileceği gösterilmiştir. Özofagusta ise günde 50 ye kadar olan asid epizodu normal olarak değerlendirilmektedir.
Larenksin belirgin defans mekanizmaları bulunmamaktadır. Özofagusta peristaltizm ve tükrük bikorbonatı nötralizan faktör olarak rol oynamaktadır. Son zamanlarda karbonik anhidraz enziminin hem larenkste hem de özofagusta koruyucu rol oynadığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bu enzimin larenks düzeyindeki koruyucu etkisi yetersiz kalmaktadır.
Farengolarengeal reflü tüm kulak burun boğaz hastalıklarının %10 unda rastlanmaktadır. Ses bozukluğu olan hastalarda veya kronik kulak burun boğaz hastalığı olan kişilerde reflüye rastlanma sıklığı % 60 lara ulaşmaktadır.
Fizik muayenesinin uygun şekilde yapılmasının güçlüğü, bazı durumlarda GÖR de rastlanan regürjitasyon ve pirozis bulgularının olmaması, reflü tanı yöntemlerinin güvenilir olmamasından dolayı yakın bir geçmişe kadar reflü hastalığı kulak burun boğaz doktorlarının bir bölümü tarafından kabul görmemiş, çoğu hastaya kronik farenjit tedavisi uygulanmıştır. Bunun yanında bazı hastalara da gereksiz kulak burun boğaz operasyonları uygulanmıştır. Ancak bunun yanında hastanın tanısını koyarken, reflünün patoloji oluşumunda bir kofaktör olabileceği de unutulmamalı, eşlik edebilecek kulak burun boğaz patolojileri de eş zamanlı olarak tedavi edilmelidir. Ancak komplike vakalardaki sorunlar ancak gastroenterologlarla yapılan mültidisipliner bir çalışma ile çözümlenebilmektedir.
Eğer ilaç tedavilerine rağmen tam iyileşmeyen veya kısa süre sonra tekrarlanan ses kısıklığı, öksürük ve boğaz ağrıları ya da farenjit, bademcik iltihabı gibi rahatsızlıklar sürüyorsa reflü varlığından şüphelenilmelidir. Eğer gecikme olursa larenks içine mide asidinin irritasyonu ve vagal refleksin ses tellerinin fonksiyonel yapısını bozmasıyla ses tellerinde ödem, nodul, polip, granülasyon ve hatta ileride kansere yol açabilecek displazik lezyonlara neden olabileceğini bilmek gerekmektedir.
Farengolarengeal reflü sonucu sadece larenkste değil, akciğer, farenks, ağız içi, dişler, sinüsler hatta kulaklarda da hastalık oluşabilmektedir. GÖR deki regürjitasyon ve pirozis yerine FLR de genellikle hastanın şikayeti boğazda bir takılma hissi, ses kısıklığı, öksürük ya da boğazda ağrı şeklinde olabilmektedir. Ancak bu şikayetler hastadan hastaya değişebilmektedir. Ses sanatçılarında ise sesin çabuk yorulması, ince sesleri verirken zorlanma ve seste bir perde hissi ile olabilmektedir. Hastalığın teşhisinin konulması için hastadan alınan anamnez ve larenks endoskopisi yeterli olmaktadır. Anamnez ve muayene sırasında reflü semptom ve bulgularının derecesinin saptanması hastanın değerlendirilmesi ve takibinde yarar sağlayacaktır. En patognomonik reflü bulguları psödosulkus vokalis ve ventriküler obliterasyondur.
24 saatlik Ph moniterizasyonu reflü tanısında altın standard değildir. En iyi tanı yöntemlerinden biri de deneme tedavisidir. Deneme tedavisi ile semptom ve bulgular geriliyorsa reflü tanısı konulabilir, bu durumda tedavi 2-3 aya kadar sürdürülmelidir. Önce semptomlar sonra bulgular gerilemektedir. Ancak tedaviye yanıt alınamayan hastalarda ve özellikle operasyonuna karar verilecek hastalarda elde objektif bulgu olması yönünden pH moniterizasyonu gerekebilir. Asid reflü yanında bazik reflünün de değerlendirlmesi için de moniterizasyon gerekebilir. Ayrıca elektrodların yerleri de önemlidir. GÖR de alt elektrod alt sfinkterin 5 cm üzerine, FLR de ise üst sfinterin hemen üzerine yerleştirilmelidir. Buna göre eğer GÖR baskınsa elektrod motilite testi ile gastroenterolog, FLR baskınsa larenks endoskopisi ile KBB uzmanı tarafından yerleştirilmelidir.Hastaların özofagus motiliteleri incelenmeli, ayırıcı tanıları iyice değerlendirilmelidir.
Çocuk hastalarda tanı daha zordur. İki yaşına kadar reflü fizyolojiktir. Ayrıca reflü semptom ve bulgularını değerlendirebilecek standard indeksler belirlenmemiştir. Besin allerjileri ve motilite hastalıkları araştırılmalıdır. Çocuklardaki inatçı göğüs hastlalıklarında ve kilo kayıplarında reflü araştırılmalıdır. Tanı ve tedavide KBB uzmanı ve çocuk doktoru ortak çalışmalıdır.
Farengolarengeal reflü saptanan hastaların tedavisinde öncelikle sosyal önlemler uygulanması gerekmektedir: İçki ve sigara kesinlikle kullanılmamalıdır. Bir defada aşırı yemek alınmamalıdır. Yemekler az mikterda sık ve düzenli alınmalıdır. Yiyecekler çok soğuk ya da sıcak olmamalı ve iyice çiğnenmelidir. Yatarken sola dönülmesi ve başın yükseltilmesi önerilmektedir Ayrıca karın içi basıncın arttırılmaması için kilo alınmaması ve beli sıkan giysilerin giyilmemesi gerekmektedir. Yemek yendikten sonra 2-3 saat yatılmamasına dikkat edilmeli ve özellikle geceleri yemek yememeye özen gösterilmelidir.
Reflüyü arttıracak yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Reflüyü arttıran yiyecekler kahve, kolalı karbonatlı içecekler ve konserve meyva sularıdır. Kızartmalar, kızarmış et veya tavuk, sakatat, sucuk salam, sahanda yumurta ve tulum peyniri reflüye neden olmaktadır. Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar da reflüyü arttırmaktadır. Çikolata, kuruyemiş, yağda kızartılmış hamur tatlıları, tahin helvası, margarin, kuyruk yağı, acılı baharat, turşu, sirke, sarımsak ve limon tuzu yasaklanmalıdır.
Sosyal önlemlerle tedavi edilemeyen durumlarda medikal tedavi uygulanır. Genellikle proton pompa inhibitörleri tercih edilir. Gastorözofageal reflüde günde tek doz tedavi tercih edilirken, farengolarengeal reflüde etkin tedavi için günde iki kez kahvaltıdan ve akşam yemeğinden önce aç karına uygulanmalıdır. Gece reflüsünün aşırı olması durumunda gece dozuna H2 bloker eklenebilir.
Larenks içine kaçan asit ödem, nodül, polip ve hatta granülom ve displazilere neden olabilmektedir. Ayrıca aşırı vagal uyarım sonucu larenks kinetiği bozulmaktadır. Bu durumlarda ses kısıklığı oluşmaktadır. Bunun yanında tedavi edilmiş bazı hastalarda organik patolojinin geçmesine rağmen fonksiyonel ses kısıklığı devam edebilmektedir. Bu hastalarada ses terapisi uygulanmalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Gırtlak Reflüsü (Ses Kısıklığı Reflü İlişkisi)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Fatih ÖĞÜT'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Fatih ÖĞÜT'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Fatih ÖĞÜT
İzmir
Doktor "Kulak, Burun, Boğaz - KBB"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Fatih ÖĞÜT'ün Makaleleri
► Larinks (Gırtlak ) Tümörleri Prof.Dr.Selçuk ONART
► Ses Kısıklığı, Disfoni Prof.Dr.Selçuk ONART
► Reflü Prof.Dr.M.Hakan YÜCEYAR
► Reflü Hastalığı Op.Dr.Can TÜREK
► Vur (Vezikoüreteral Reflü) Op.Dr.Emel OĞUZ (AVCUOĞULLARI)
► Gastroözofageal Reflü Hastalığı Op.Dr.Emir İMANİ
► Reflü ile Farenjiti Karıştırmayın! Op.Dr.Tamer HALİLOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Gırtlak Reflüsü (Ses Kısıklığı Reflü İlişkisi)' başlığıyla benzeşen toplam 86 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:14
Top