Kişilik ve Kişilik Bozuklukları
Kişilik, bireyin kendine göre bir farklılığının, kendine has birtakım özelliklerinin olması durumudur. Kişilik özellikleri kapsamlılık ve süreklilik gösterir. Örneğin “Ayşe’nin karamsar bir kişiliği var” dediğimizde, Ayşe’nin yaşamının değişik dönemlerinde ve alanlarında (iş yaşamı, özel ilişkiler) olaylara daima en kötü tarafından bakma ve her şeyin en kötüsünü bekleme eğiliminde olduğunu belirtmek isteriz. Ayşe’nin kişiliğinden bahsederken, zaman, mekan ya da koşullar ne olursa olsun, Ayşe’nin değişmeden kalan yönünün, olaylara daima en kötü tarafından bakması ve buna göre davranması olduğunu söylemek isteriz. Bu kişilik özelliğini ise “karamsar” gibi bir sıfatla nitelendiririz.
Kişi günlük yaşamında, kişilik özelliklerine göre birtakım davranışlar ortaya koyar ve tutumlar oluşturur. Tutum ve davranışların kendi içinde tutarlı ve öngörülebilir bir bütünlük oluşturması beklenir. Bu bütünlükte belirgin sapmalar varsa, kişide öznel bir sıkıntı gözlemlenirse, kişinin toplumsal uyum ve işlevselliğinde bozulmalar görülürse, bir kişilik bozukluğunun varlığından söz edilebilir. Kişilik bozukluğu tanısının konulabilmesi için, kişinin içinde yaşanılan kültürün beklentilerinden ciddi bir şekilde sapan, süreklilik gösteren bu davranış ve iç yaşantısı örüntüsünün başka bir ruhsal bozukluğun görünümü ya da sonucu olarak açıklanamıyor olması gerekir. Sözkonusu örüntü, bir madde kullanımının ya da genel bir fizyolojik durumun (kafa travması) etkilerine bağlı olmamalıdır. Esneklik göstermeyen, değişmeyen sorunlu kişilik özelliklerinin başlangıcının en azından ergenlik ya da genç erişkinlik dönemine kadar uzanması gerekir.
Ahmet’in “kuşkucu” olduğunu varsayalım. Bu kuşkuculuk ölçülü ise ve Ahmet bir gözlem döneminden sonra, kişilere güveniyorsa, kuşkuculuğu, onu aldatılmaktan koruyan basit bir kişilik özelliği olarak kabul edilebilir. Ancak Ahmet her zaman çok kuşkucuysa, çok iyi niyetli insanlara bile güvenemiyorsa, kendisini sürekli diken üstünde hissediyorsa, herkes onu kısa süre içinde “çekilmez” biri kişi olarak kabul edebilir. Ahmet ise yeni arkadaşlıklar kurma ya da önüne çıkan iş fırsatlarını değerlendirme gibi önemli fırsatları kaçırabilir. Kuşkuculuğu bu şekilde çok belirgin ve katı olduğunda, durumlara uyum sağlayamadığında, kendine ya da başkalarına acı verir bir hal aldığında, artık bir kişilik özelliği olmaktan çıkmış, kişilik bozukluğu haline gelmiştir. Bir bozukluk haline gelmiş kişilik tiplerini tanımlamak, bu kişilerin herhangi bir durumdaki olası tepkilerini ve onlara önerilebilecek yardımı saptamaya yarar.
Kişilik bozukluklarında, fantazi, yalıtma, yansıtma, çözülme, benliğe döndürme, eyleme vurma, bölünme ve yansıtarak özdeşim gibi savunma mekanizmaları kullanılır. Ego ve süperego işlevlerinde bozulmalar, benlik imgesi ve saygısında sorunlar, iç çatışmalar, yargılama bozuklukları görülür. Kişilik bozukluğu olan bir kişi içgörüden yoksun olduğu için yardım alma arayışında olmaz. Davranışlarının başkalarını nasıl etkilediğini düşünmez. Kaygı eşiği düşükür; kaygıya başkalarından daha az dayanır. İş yaşamında ve özel ilişkilerinde devamlı olarak problem yaşar. Kendisini, başkalarını ve olayları algılaması, duygusal tepkileri, kişilerarası ilişkileri, dürtü kontrolü sorunlar içerir.
Kişilik bozuklarının toplumda görülme sıklığı %6-9 civarındadır. Kadın ve erkeklerde eşit oranda görüldüğü bilinmektedir. Genetik etkenlerin, kişilik bozuklarında rol aldığı bilinmektedir.
KAYNAKLAR
Lelord, F., Andre, C. (2007). Zor Kişiliklerle Yaşamak. İstanbul: İletişim Yayınları.
Köroğlu, E., Bayraktar, S. (2007). Kişilik Bozuklukları. Ankara: HYB Yayınları.
Psk. Emir Emre Doğan
Kişi günlük yaşamında, kişilik özelliklerine göre birtakım davranışlar ortaya koyar ve tutumlar oluşturur. Tutum ve davranışların kendi içinde tutarlı ve öngörülebilir bir bütünlük oluşturması beklenir. Bu bütünlükte belirgin sapmalar varsa, kişide öznel bir sıkıntı gözlemlenirse, kişinin toplumsal uyum ve işlevselliğinde bozulmalar görülürse, bir kişilik bozukluğunun varlığından söz edilebilir. Kişilik bozukluğu tanısının konulabilmesi için, kişinin içinde yaşanılan kültürün beklentilerinden ciddi bir şekilde sapan, süreklilik gösteren bu davranış ve iç yaşantısı örüntüsünün başka bir ruhsal bozukluğun görünümü ya da sonucu olarak açıklanamıyor olması gerekir. Sözkonusu örüntü, bir madde kullanımının ya da genel bir fizyolojik durumun (kafa travması) etkilerine bağlı olmamalıdır. Esneklik göstermeyen, değişmeyen sorunlu kişilik özelliklerinin başlangıcının en azından ergenlik ya da genç erişkinlik dönemine kadar uzanması gerekir.
Ahmet’in “kuşkucu” olduğunu varsayalım. Bu kuşkuculuk ölçülü ise ve Ahmet bir gözlem döneminden sonra, kişilere güveniyorsa, kuşkuculuğu, onu aldatılmaktan koruyan basit bir kişilik özelliği olarak kabul edilebilir. Ancak Ahmet her zaman çok kuşkucuysa, çok iyi niyetli insanlara bile güvenemiyorsa, kendisini sürekli diken üstünde hissediyorsa, herkes onu kısa süre içinde “çekilmez” biri kişi olarak kabul edebilir. Ahmet ise yeni arkadaşlıklar kurma ya da önüne çıkan iş fırsatlarını değerlendirme gibi önemli fırsatları kaçırabilir. Kuşkuculuğu bu şekilde çok belirgin ve katı olduğunda, durumlara uyum sağlayamadığında, kendine ya da başkalarına acı verir bir hal aldığında, artık bir kişilik özelliği olmaktan çıkmış, kişilik bozukluğu haline gelmiştir. Bir bozukluk haline gelmiş kişilik tiplerini tanımlamak, bu kişilerin herhangi bir durumdaki olası tepkilerini ve onlara önerilebilecek yardımı saptamaya yarar.
Kişilik bozukluklarında, fantazi, yalıtma, yansıtma, çözülme, benliğe döndürme, eyleme vurma, bölünme ve yansıtarak özdeşim gibi savunma mekanizmaları kullanılır. Ego ve süperego işlevlerinde bozulmalar, benlik imgesi ve saygısında sorunlar, iç çatışmalar, yargılama bozuklukları görülür. Kişilik bozukluğu olan bir kişi içgörüden yoksun olduğu için yardım alma arayışında olmaz. Davranışlarının başkalarını nasıl etkilediğini düşünmez. Kaygı eşiği düşükür; kaygıya başkalarından daha az dayanır. İş yaşamında ve özel ilişkilerinde devamlı olarak problem yaşar. Kendisini, başkalarını ve olayları algılaması, duygusal tepkileri, kişilerarası ilişkileri, dürtü kontrolü sorunlar içerir.
Kişilik bozuklarının toplumda görülme sıklığı %6-9 civarındadır. Kadın ve erkeklerde eşit oranda görüldüğü bilinmektedir. Genetik etkenlerin, kişilik bozuklarında rol aldığı bilinmektedir.
KAYNAKLAR
Lelord, F., Andre, C. (2007). Zor Kişiliklerle Yaşamak. İstanbul: İletişim Yayınları.
Köroğlu, E., Bayraktar, S. (2007). Kişilik Bozuklukları. Ankara: HYB Yayınları.
Psk. Emir Emre Doğan
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kişilik ve Kişilik Bozuklukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Emir Emre DOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Emir Emre DOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.