2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Şizoid Kişilik Bozukluğu
MAKALE #19334 © Yazan Psk.Dnş.Burcu SUVARİ | Yayın Şubat 2018 | 7,233 Okuyucu
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Eski Yunancada ayrık,bölünmüş anlamına gelen şizo(schizein) sözcüğünden türetilmiş olup şizofreniye yatkın kişilik anlamında kullanılmıştır uzun süre. Kavramın gelişimine baktığımızda betimleyici psikiyatrideki kırmızı ince çizgi olarak anılan dar aralıktan daha ileri seviyelere taşınmıştır. Kraepelin, Bleuler, Kretschmerın gözlemlerini açıklamada ve bu gözlemleri entegre etmede en büyük adım İngiliz ekolünün klinisyenleri olan Fairnbairn ve Guntrip’tir.
Fairnbairn, geniş kapsamlı bir tanımla psikopatolojiyi nevrotik, şizoid, psikotik olmak üzere 3 temel düzeye ayırmıştır. Şizoid olgusunun insan doğasının özünde olduğunu söylemiştir. Psikopatolojinin sınırlı bir boyutunu tanımlamak yerine parçayı bütüne eşit olarak yorumlamış ve nevroz ile psikoz arasındaki karakter patolojisi aralığının tamamını şizoid bozukluğu olarak tanımlamıştır. Şizoid bireylerin en büyük problemi sevgi tarafından yok edilmeden nasıl sevebileceğidir, asıl yıkıcı olan öfke ya da nefret değildir. Gerçek kendiliği en çok tahrip eden şey ilişki uğruna yapılan fedakarlıklar, verilen tavizlerdir. Mastersona göre ise sevgi tarafından yıkılmadan nasıl sevilebileceği çatışması sadece şizoidlere özgü bir yaklaşım değildir. Şizoide özgü çatışma şizoidin kişilerarası ilişkilerine ve kendiliğine zarar verici bazı belirli ilişki koşullarının tanımlanması ile daha iyi açıklanabilir.
Şizoid kendilik bozukluğunun alt yapısını oluşturan Fairnbairn, şizoidle ilgili temel noktaları şu şekilde açıklamıştır.
1-Şizoidin birincil kaygısı kişilerarası mesafeyi düzenleyebilmektir.
2-Kendi kendine yetmesini sağlayan ve kendini korumaya yarayan savunmalar sergiler.
3-Anksiyete yüklü ilişki kurma ihtiyacı ile aldırmazlık olarak görülen mesafe koyma ihtiyacı arasında dinamik, her tarafa nüfuz eden bir gerilim vardır.
4-Dış dünyadan vazgeçme pahasına iç dünyaya yönelir ve aşırı değer verir.
Önemli diğer katkısı ise; şizoid hastalar yaşamın ilk yıllarında annelerinin aşırı sahiplenmesi ya da aşırı ilgisizliği nedeniyle annelerinin onları oldukları gibi sevmeyeceklerine dair bir inanç edinirler. Bu noktanın şizoid hasta ile diğer kendilik bozukluğu olan hastalar arasındaki kritik farklılıklardan biri olduğu söylenebilir. Annenin duygusal ulaşılmazlığının üstü kapalı, potansiyel bir ihtimal olarak değil bizzat deneyimlenen, gerçek bir durum olduğuna yönelik farkındalık.
İlkinde bağlanma, kabul görme, onaylanmaya ulaşmada, dış dünyaya yönelmeye sonsuz umut ışığı, sayısı neden vardır. İkincisinde yok denecek kadar az bir umut ve sebep bırakır.

Harry Guntrip, Fairnbairnin gözlemlerini detaylı bir şekilde geliştirerek şizoid kavramını aşırı kapsamlılıktan kurtarmıştır. Guntrip şizoid hastaların ilişkiyi sürdürme çabası ile bağımsızlığını sağlamak için ilişkiden uzaklaşma ya da mesafe koyma arasında gidip gelmesini şizoid dilemma olarak tanımlamıştır. Şizoid uzlaşı kavramını geliştirmiştir. Fantezi yaşamının önemini netleştirmiştir.
Guntrip, şizoid hastalar için ayırt edici ve tanımlayıcı olduğunu düşündüğü 9 karakter özelliği geliştirmiştir.
1. İçe dönüklük: Kişinin içe doğru dönmesi , psikolojik işlevleri ve duygulanımları düzenlenmesi için sırtını içsel nesne dünyasına ve kendiliğe dayamasıdır. Libidinal enerjinin ve arzunun tümü, içsel nesnelere yönelmektedir. Şizoidin zengin ve karmaşık fanteziler içeren yoğun bir içsel yaşamı vardır.

2. Geri çekilme: İnsan ilişkilerinde çekingenlik, isteksizlik gösterme ya da kaçınma görülür. Ancak sosyal hayatı interaktif olan bazı şizoid bireyler de mevcuttur. Ralph Klein bu tür hastaları gizli şizoid olarak tanımlamaktadır.

3. Arzu kaybı: Kendiliğe yapılan büyük yatırım, diğer insanlarla birtakım deneyimleri paylaşma, onlarla empati kurma, duygusal olma arzusu ve becerisini olumsuz şekilde etkilemektedir. Guntripin tanımladığı duygu yitimi ile dissosiyatif bir görüngü olan duygusal hissizleşmeyi birbirinden ayırmak gerekir. Şizoid, hissizleşmeden çok bir duyguya yönelik kuşku ve karmaşıklığı yaşar. Duyguyu hissederler ancak şüpheye düşerler ne hissettiklerine dair, hislerine anlam veremezler, nasıl yansıtacaklarını bilemezler.


4. Narsisizm: Narsisizm, şizoid bireyin ağırlıklı olarak kendi içsel yaşamında vuku bulan bir karakter özelliğidir. Sevgi nesneleri tümüyle kendi içindedir. Hatta kendisini bununla tanımlar. Tüm libidinal enerji kendisine yönelmiştir. Şizoidin bu yoğun içsel yaşamının nedeni nedir? Dış nesneleri içe alma arzusu mu, daha güvenli olduğu düşünülen içsel dünyasına geri çekilmesinden mi kaynaklanır? Temel bir güdüleyici güç olan bağlanma ihtiyacı, şizoid bireylerde de güçlüdür. Şizoid birey nasıl bağlanır? Sevgi nesnesi içindedir. Böylece gerçek dünyadaki nesnelere bağlanma ve temas kurmanın yarattığı anksiyeteden korunarak kendisini güvende hisseder. Hükmetmek ya da haset etmekle ilgili değildir.

5. Kendi kendine yetme: Şizoidlerde diğer kendilik bozukluklarından farklı olarak yetişkin olabilme durumu vardır. Yetişkin sorumluluklarını ve kapasitelerini çok erken dönemde üstlenmek zorunda kalmışlardır. Kendi kendine yetme, tüm duygusal ilişkileri kendi içinde yaşayarak diğer insani ilişkiler olmadan da idare edebilmedir. Kişinin kendisinden başka kimseye güvenmemesi ve sırtını dayamamasının sonucudur.

6. Üstünlük hissi Kendi kendine yetme ile birlikte hissedilmekte. Bu durum diğerlerinden farklı olduğu duygusunu verir. Diğer insanlardan üstün olursam onlara ihtiyaç olmaz diye düşünür. Güvenli bir mesafe koymuş olur.
Narsisizm, kendi kendine yetme ve üstünlük hissi kendi fonksiyonları açısından değerlendirilmelidir. Bireyi katlanılmaz bir anksiyete ve tehlikeye karşı korumanın, güvenliği sağlama ve sürdürmenin bir yolu ise burada büyüklenmecilik yoktur.

7. Yalnızlık
İçe dönüklüğün ve dışsal ilişkileri ortadan kaldırmanın kaçınılmaz sonucudur. Kalabalık içinde yalnız hissetme: duygu ilişkisinden kopuk olan şizodin yaşadığı bir şeydir.

8. Benlik Yitimi
Kendisine arada bir "ben benim" diyen hasta. Herhangi bir şeye bakmaya korkuyor, mekanik olanlar dışında bir takım şeyler yaptığına inanamıyor. ayrı bir varlıkmış gibi hissetmiyor. Kimlik ve bireysellik duygusunu kaybediyor.

9. Gerileme(Regresyon)
Gerçek yaşamdaki nesne ilişkileri bozulup reddedilince bene ne olur? Guntrip, kadın memesine meraklı olan ve yanından geçen her kadına bakma zorunluluğu duyan 40 yaşlarında bir erkek hasta örneği veriyor. Analiz ilerledikçe hastanın meme merakı azalıyor ama bunun yerini yoğun ilgi gösterdiği, hepsi de aynı türden bir yığın fantezi alıyor. İş yerinde çalışmasını etkileyecek duruma kadar geliyor. Memeye duyduğu ilgi gerileme görüngüsü ama ana rahmine geri dönmeye kıyasla bunu nesne ilişkilerinde kalma mücadelesi olarak görmeliyiz.
Çünkü meme doğmuş olan, rahmin dışında bulunan ve bu dünyaya tepki veren bebeğin ilgi alanıdır. Birey doğum sonrası dünyadan kaçmak, ana rahmine geri dönmek ve rahim içinde güvende olmak için güçlü bir özlem duyar. Bu özlemi yenebilmek için umutsuzca memeye yapışır. Yapıcı ve ileriye yönelmiş bir mücadeledir. Bu nedenle etkin meme arayan beni koruma çabasını desteklemek gerekiyor. Freud ana rahmine dönme fantezilerinin anneye duyulan ödipal arzuyla aynı temel önemi taşıdığı görüşünde. Annenin genital organı, memesi ve rahmi ensest arzusu nesneleri olarak birbirine benziyordu. Ana rahmi fantezileri doğum sonrası nesne ilişkilerini etkisiz kılar. Ana rahmine geri dönüş yaşamdan kaçıştır ve yaşamı sürdürmek için bir mücadeleyle ilişkili olan meme ve ensest fantezilerinden vazgeçmek demektir. Mutlak bir yalıtıma yol açabilir, sonunda toptan tüm nesneleri ve böylelikle kendi benini de yitirmeyi göze alır.

Şizoid geri çekilme ve gerilemenin yeniden doğuma mı yoksa ölüme mi yol açacağı ciddi bir sorudur...

Guntrip derin bir gerileme örneği olarak şöyle bir vakadan bahsetmekte: Kız çocuğu annesine gittikçe artan bir bağımlılık geliştiriyor. Hastaneye yatırılıyor. Anneyi kontrol etme olarak görülen bu davranışı disipline edilmeye çalışılınca çocuk şunu söylüyor: Devam edemiyorum. Keşke bayılıp senin karnının içinde uyusaydım.
Günlerce arada çok az uyanarak derin bir uykuya dalıyor. Yine başka bir vakada, gözlük takan kadın hastası analiz sürecinde takmakta olduğu gözlüğe ihtiyacı olmadığına karar veriyor. Hasta, gözlüğü camların arkasında kendisini daha güvende hissettiği için taktığını ifade ediyor.
Gerilemenin günlük hayatta daha sık görülme biçimleri ise yakınlığın sevgiyi azaltacağını düşünmek, gereksinimleri nedeniyle ilişkinin içine, korkuları nedeniyle dışına sürüklenmek, nesne ilişkilerinin coşkusal bakımdan yansız ve zihinsel olmasıdır.



Sağlıklı ve Patolojik Gerileme
Her çeşit gerilemede amaç, bireyin baş edemeyeceğini hissettiği, yaşamdaki "burada ve şimdiden" geri çekilmek için duyduğu büyük gereksinimdir. Birey fazla gerilim içermeyen daha basit ve erken bir düzeydeki yaşama geri döner. Hepimiz bu ilke uyarınca tatile çıkmak gibi bir yola saparız.
Patolojik gerilemenin nedeni, zihinsel yaşam yetişkinliğe özgü ve bilinçli işleyen bir süreç olarak, coşkusal yaşam güçsüz ve çocuksu olarak görülüp bastırılır. Korkunun yol açtığı, incinmenin menzilinin dışına, bilinçdışının derinliklerinde saklanma amacı taşıyan içeriye kaçış patolojik gerilemenin temelidir. Etkin durumdan vazgeçerek edilginlikte olmak üzere iki karşıt kutba sahiptir.
Sağlıklı gerileme ise gevşeme, dinlenme, uyuma yoluyla yorgunlukla baş etmeye dönük doğal bir itkidir. Her gece uykumuzda ana rahminin yerini tutan, simgesel yere yani yataklarımıza geri döneriz. Uyanıp yataktan kalkarak yeniden doğarız. Gücümüzü yeniden taşıyacağımız sığınma itkisidir. Kolay ve doğal bir biçimde dönüşüm gösterir. Patolojik gerilemenin doğal temeli kaçış itkisidir. Aradaki fark bu kez ruhun kaçtığı baskıların yaşamın çok erken bir döneminde, ben henüz gelişmemişken ortaya çıkması, bu nedenle de ezici ve bunaltıcı baskılar olarak yaşanmasıdır.
Fanteziler
Korku, kötü bir nesneye ya da kötü bir nesne durumuna özgü belirli bir tepki; kaygı, uzun süreli bir tehlike durumundan kaynaklanan kalıcı ve yaygın korku durumudur. Patolojik kaygı, ben çöküntüsü korkusudur.
Çocuğun temel doğası, çatışmanın gerisinde gizlice yaşamak isteyen “doğal kendiliği” uyanmamış, doğmamış olarak kalır. Dışsal tehlikeye maruz kalan bir yetişkinde, güvenliğe kaçış gerçekçi ve fiziksel bir biçimde gerçekleştirilebilir. Çocuk ise gerçek anlamda kaçışı başaramaz, ancak ruhsal anlamda, bir güvenlik varsanısı ya da fantezisi yaratıp buna sahip olma çabasına, günlük yaşamın gerçeklerinden kopmuş bir iç dünyaya kaçabilir. İç ve dış olmak üzere iki ayrı dünyada yaşamak zorunda kaldığı için uzlaşma konumları aramak zorunda. Uzlaşma yollarından en anlamlısı içsel fantezi dünyası yaratmaktır. Sağlıklı fantezi, dış dünyaya eylem için hazırlıktır. Patolojik fantezide ise ruhsal kendilik gerçek nesnelerden büyük ölçüde geri çekilmiş kalır ve fantezi nesnelerle teması sürdürme yolları yaratır. Dışsal durumlarla boğuşmak için de otomatik bir ben oluşur.
Fantezi;
-Temsili bir ilişki kurma yoludur.
-İdeal-savunmacı-telafi edicidir.
-Sürgünde kalmasını sağlar.
-Kendine yetme kendine dayanma kapasitesi sağlar.
İlaç ve alkolde fantezinin yerini tutabilir.
Danışanlar fantezilerini terapistinden gizleyebilir. Terapist danışanın savunmacı fantezilerinin incelenmesini aceleye getirmemeli. Tedavinin başarısı içsel diyaloglardan çok kişilerarası diyalogların ne kadar olduğuyla bağlantılı.
Şizoidin esas doğası nedir? Borderline bir hasta “Biri var beni umursuyor mu?”; narsisist hasta “Biri var ama benim gibi düşünüyor.” şeklinde ilişkilenir ve sorgularken; şizoid hasta “Biri var mı?” sorusunu sormaktadır.
Çünkü şizoid bireylerin herhangi bir ilişki ihtimaline dönük umudu yok. Peki bu umutsuz gidişat nasıl meydana gelmiş? İlişki ihtimaline nerdeyse umutsuzca bakmasına neden olan erken dönem anne çocuk ilişkisindeki şey nedir? İnsanlıktan çıkmış bir şekilde kullanılmak ve işi bittiğinde bir sonraki hizmet gerektiğinde tekrar ortaya çıkmak üzere kendi dolabına dönmektir. Kendisini kukla, uzaylı ya da köle gibi hisseder.

Şizoid hasta gitgide dışsal geri bildirimlerden çok içsel geribildirimlere dayanmaya başlar. Eğer birey karşıdakinden birtakım kabul ve onay işaretleri alacağından emin olmazsa bu birey, bu kabul ve onayı garanti edebilecek başka işaret ve geri bildirim kaynaklarına yönelir. Aksi halde boşluğa düşmek gibidir. Şizoid hastalar çoğunlukla latent dönemlerinde (7-9) ne yaparlarsa yapsınlar ebeveynlerinden ihtiyaç duydukları kabul, onay ve beğeniye kavuşamayacakları gerçeğinin farkına vardıklarına ifade ederler.
Şizoid hastanın içsel dünyasında bağlanma ihtiyacı efendi/köle birimi olarak ifade edilir. Efendi: nesnenin kontrol edici, zorlayıcı, el koyucu olarak hissedilmesi.
“Asıl yuvan gitmek zorunda kaldığında kabul edildiğin yerdir”
Şizoid hastaların sığınağı agresyon birimdir. Şizoidlerin gitmek zorunda kaldıkları ve kendilerini güvende hissettikleri yerdir.
Sürgündeki kendilik deneyiminin en uç noktası olan buzdan kaleleri ya da DSM de kaçıngan kişilik bozukluğu olarak tanımlanan güvenli cennetleri vardır. Farklı sürgünde kendilik deneyimleri olarak kendine yetme, kendine güvenme kendisini düzenleyebilme özellikleri söylenebilir. Bunlar saf izolasyonun aksine pozitif bir yetidir.
Bağlanma Girişimleri: Saldırgan nesne bireyin bağlanma girişimlerine yönelik cesaretini kırar. Borderline hasta nesnenin duygu durumunun düzenlenmesinde rol oynayabilir. (Özellikle nesnenin depresyonu-ayrılık kaygısı) Narsistik hasta özsaygı ve kendilik değerinde nesneye yardımcı olabilir. Ancak şizoid hasta, nesne ile etkileşiminde kendisini kişiliksizleştirecek özgül fonksiyonları göstermez.
Güvenli yer nasıl tehlikeli hale gelir?
Tehlikenin niteliğini öğrenmek için şizoid bireylerin çabalama süreçlerine bakmak gerekir. Bu aşırıya kaçan bir çabadır. Kendisini halata ya da kabloya bağlı uzay yürüyüşü yapan bir astronot metaforuyla tanımlayan şizoid bir hasta bu çabayı özetlemektedir. Çünkü kablo ya da halat kesildiği an geri dönüşsüz şekilde ilişkisi kopabilir.
Çoğu şizoid hasta bağlantı ya da ilişki için umutlarını korumalarına rağmen, kendi aşılmaz kalelerini inşa ederken o kadar aşırı çaba harcar ki ilişki arzusunu farketmeyebilir. İlişki umudu ve ihtimallerini fantezilerinde yaşarlar. Fantezi yaşamı derinlerde saklanan bağlanma isteğinin ortaya çıktığı yerdir.
Bir zaman sonra tekrar geriye dönme yeteneklerini kaybedebilirler. Güvenli yerin ötesi ise kozmik yalnızlık, boşluk ve dipsiz bir kuyudur.

İntihar
Şizoid hastalar ne kadar umutsuz ya da depresif olursa olsun herhangi bir ilişki umudu taşıyorlarsa ciddi intihar riskleri taşımazlar. İntihar oranı düşük fakat içsel yaşamı düzenleyen altta yatan bir korkudur. Hastayı çok uzaklaşma ihtimaline karşı tutan birincil kuvvettir. Fantezide bile sürdürülen ilişki ihtimalinin kaybolması intihar riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.
Uzlaşma
Dönüşümlü olarak içinde ve dışında olma. Gereksinim duyduğu için ilişkinin içine, korkuları yüzünden de dışına sürüklenir. Ama bu durum yaşamı zorlaştırır ve ne içinde ne dışında durarak uzlaşma sağlar. Kişinin iyi ilişki korkusunu aşmasını sağlayacak nitelikli bir yardım sağlanmadıkça, uzlaşma konumu çoğu zaman en iyi çaredir, çünkü yıkıcı gidip gelmelerden daha kolay uygulanabilir.


Tedavi
Terapötik ittifak oluşturma:
Tedavinin ilk aşamasında, terapötik ittifak kurulmadan hastaya kendini güvende hissettirecek tek şey terapistin hastaya müdahale etmediği, sabit, girişkenlikten uzak güvenli bir mesafede durmasıdır. Hastanın duygularını güvende tutmak ve bunları kendi istediğinde seansa getirmesini sağlamak.
Terapötik çerçeve
Hastanın sorumluluklarının netleştirilmesinin yanında şizoid bireye terapistin güvenli bir mesafede durduğunu anlamasına yarar. Terapistin sabit kalması ve tahmin edilebilir olması sağlanır. Çerçevenin getirdiği tutarlılık manipülasyon ve zorlamaları en aza indirger.
Tedavi seanslarının sıklığı
Tedavinin ilk zamanları iki haftada bir hatta daha uzun aralıklarla yapılabilir. Terapistin kendisini işgal etmeyeceği ve zorlamayacağına inandığı zamana kadar sürebilir.
Aktarım Eyleme vurumu
Şizoid hasta kendi içsel temsili olan köle ya da sürgündeki kendiliği terapiste yansıtır.

Sessizlik:
"Eğer vereceğim cevabı bekleyecek kadar ilgilenmiyorsan neden sorma zahmetine katlanıyorsun?
Sürekli anlayışlı sorular sormak da işkencenin modifiye edilmiş halidir.
Karşı aktarım dışa vurum:
Hasta efendi ile özdeşleşirken, köle temsilini yansıtabilir. Terapist nötr kalabilir ve bu yansıtmayı yankılamaz ya da esaret altında, köşeye kıstırılmış, manipüle edilmiş ve artık kontrol olarak algılanan hasta tarafından el konulmuş hissederek yansıtmaya tepki verebilir. Hasta sadist nesne ile özdeşleşirken, sürgündeki kendilik temsilini de yansıtabilir. Terapisti bu yansıtmayı yankılaması için davet eder. Terapist yankılarsa can sıkıntısı, dikkatsizlik olarak tanımladığı duygularla hastadan bir mesafede olduğunu hisseder. Hastayı anlayamadığını, hasta için uygun terapist olmadığını düşünmesine yol açabilir. Terapist hastanın aktarım dışa vurumuna, karşı aktarım dışa vurum ile cevap verirse, terapide olup bitenlerin hepsi geçmişin yeniden canlandırılması olur. Eğer terapist rolü giymekten çıkabilirse ve onu sadece bir rol olarak görebilirse ve kendini tarafsız olarak gözlemleyebilirse karşı aktarım dışa vurum faydalı olur.
Şizoid Uzlaşı
Uzlaşmanın birçok seviyesi vardır. Gizli şizoid ileri doğru eğilirken (kalabalıkta yalnız kalmak); klasik şizoid geriye doğru eğilir. (Herkesi dışlarken bir kişi ile yakından paylaşmak)
Fantezi
Fanteziler hastayı terapötik işbirliğinden alıkoyacak şekilde işlev görür.
Kısa süreli tedavi
Terapisti sistematik bir şekilde terapötik girişimlere odaklanmaya zorlar. Tedavi teknikleri hızlı olmalı ve titizlikle uygulanmalıdır. Tedavi teknikleri, kısa dönem tedavi yaklaşımının baskısı altında vurgulanarak uygulanır. Bazı şizoid hastalar için bu tedavi yaklaşımı uygun olabilir. İçsel ve dışsal çatışmaların her ikisini de net olarak gösteren hastalar potansiyel olarak uygundur. Şizoid bozukluğun kısa süreli tedavisinde temel hedefler nelerdir?
1. Kişiler arası anksiyeteyi azaltmak
Birimlerin aktifleşmesine neden olmayacak insanlarla bağlantıyı deneyimlemesi. Genelde terapist oluyor.
2. Geri çekilme ve içe çekilmenin engellenmesi

3. Kişilerarası iletişim ve bağlantıya geçmek
Yakınlık ya da uzaklaşmanın getirdiği anksiyeteyi kontrol etmek için ne kadar çaba harcanırsa kişilerarası paylaşımın deneyimlenmesi ve ilişkisel olarak güvenli, duygusal olarak tatmin edici bir bağlantı olasılığı da artmaktadır.
Bu hedefler şizoid ikilemle ilişkili tehlike ve anksiyetenin yönetilmesi ve azaltılmasında yardımcı olmaktadır. Ortadan kaldırma amacı taşımaz.

Yoğun Uzun Süreli Tedavi
Derinlemesine çalışma aşaması, kendilik bozukluklarının yoğun tedavisinin bir aşamasıdır ve bu aşamada terapist sürecin koruyucusu rolündedir. Hastayı harekete geçirmek değil, hastanın yoldan sapmasını ya da çıkmaza girmesini önlemektir. Şizoid hastanın terk depresyonu, temel depresyon ve öfke duygularının yanında dayanılmaz anksiyete, yabancılaşma, izolasyon, özlem, devalüasyon, yoksunluk ve tehlike duygularına da sahiptir (Borderline hastada terk depresyonunun çözümlenmesi aşamasında çaresizlik, panik, korku ve suçluluk duyguları ortaya çıkar. Narsistik hasta için utanç, aşağılanma, kıskançlık ve boşluk duyguları bir arada yaşanır. Bu duygular aynı zamanda hastanın kendisini nasıl görüp tanımladığını da göstermektedir)

Psikoterapi sürecinde 2 aşama görülmektedir.
İlkinde hasta sahte kendiliğini sunar. Çünkü intrapsişik ve kişilerarası alanda onay ve kabule ihtiyacı vardır. Tedavide sahte kendiliğin savunmacı ve telafi edici işlevi tanımlanır ve netleştirilir. Hasta sahte kendiliğin uyumsuz görünümlerini fark etmeye başlar. Daha sonra hasta, dış dünya ile ilişkilerinde daha iyi, uyumlu ve gerçekçi iletişim ve uzlaşı yolları aramaya başlar. İlk aşamada terapinin odağı dış dünya ile yeni ve daha iyi uzlaşı üzerine olmalıdır. Hasarlı gerçek kendilik hala varlığını sürdürmektedir. Eski düşünce ve duygu tarzı ile başa çıkmak için yeni davranış biçimleri oluşturulur. Bu odak, hastanın işlevselliğini arttırmada hastaya büyük kazanç sağlar. Ancak eski düşünce ve duygu tarzını(hasarlı gerçek kendilik) ve bununla ilişkili duygu ve düşünceleri(terk depresyonu) değiştirmez.
Psikoterapi çalışmasının ikinci aşaması çözümleme aşamasıdır. Bu aşamada temel olarak eski duygu ve düşünce yöntemlerini ve bu duygu ve düşüncelerle bağlantılı duygu durumundan kurtulmak hedeflenmektedir. Yeni bir terapötik işlev kullanılmaktadır. Duygusuyla birlikte hatırlama. Tam olarak hatırlanması gereken nedir? Terapide birey, sahte kendiliği meydana getiren duyguları hatırlamak durumundadır. Hastanın kendini ve başkalarıyla ilişkisini yaşama yetisi ve özgürlüğüne karşı dayatılan koşullar ve yasaklamaların beraberindeki hislerle birlikte anımsaması gerekmektedir. Duygularla birlikte hatırladığında, hasta bu şekilde olmaktan başka seçeneği olmadığını anlamasını sağlar. Varsa da çok az seçeneği olmuştur. Olabilecek en iyi ihtimal, meydana gelen bu sahte kendiliktir ve sıklıkla hastanın duygusal olarak hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyulan kaynaklar(kabul, onay ve tasdik) ve terk depresyonu ile bağlantılı duygulardan kaçınmak için kullanabileceği tek yoldur.
Terapinin ilk aşamasında hedef, hastaya aslında göründükleri gibi olmadıklarını ve farklı davranabileceklerini; ikinci aşamasında, hastalara nasıl biri olduklarını, aslında neye benzediklerini anlamalarını sağlamaktır. Çözümleme aşamasının amacı hastanın bir takım gizli, yetenekli ve yaratıcı, içinde minyatür duygusal insanı keşfetmesi ile gerçekleştirilmez. Hastanın potansiyellerini keşfetmesi için terk depresyonu prangalarından kurtulması ve kendini özgür bırakmasını amaçlayan bir süreçtir.
Çözümleme aşamasında şizoid hastaların kendilik farkındalıklarındaki en önemli farkındalıkları, sahip oldukları temel, içsel ilişki kurma ihtiyacını giderek artan bir farkındalıkla fark etmeleri denilebilir.

Kaynaklar
Guntrip, H. 2003. Şizoid Görüngü Nesne İlişkileri ve Kendilik
Masterson, J. ve Klein, R. 2013. Kendilik Bozukluklarının Tedavisinde Yeni Ufuklar
Masterson, J. ve Lieberman, A. 2012. Terapistler İçin Kişilik Bozu
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Şizoid Kişilik Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Burcu SUVARİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Burcu SUVARİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Burcu SUVARİ Fotoğraf
Psk.Dnş.Burcu SUVARİ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Burcu SUVARİ'nin Makaleleri
► Şizoid Kişilik Bozukluğu Psk.Dnş.Fatih FİDAN
► Şizoid Kişilik Yapısı Psk.Tuncay ÇALIKOĞLU
► Erotomani ve Şizoid Kişilik Psk.Ceyda ŞENEL
► Şizoid Kendilik Bozukluğu Psk.Zeynep BALKIZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Şizoid Kişilik Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Mültecilerin Ruh Sağlığı PDF Aralık 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:06
Top