2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Evlilik ile İlgili Yapılan Araştırmalar
MAKALE #19451 © Yazan Uzm.Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU | Yayın Mart 2018 | 4,151 Okuyucu
“Evlilik ve Beraberindekiler” yazımın ardından Türkiye’de ve Yurtdışında evlilikle ilgili yapılan araştırmalara bakma gereksinimi duydum. Bununla birlikte konu ile ilgili araştırmaları iki başlık altında topladım;

1- Türkiye’de Konu ile İlgili Olarak Yapılan Araştırmalar

Evlilik doyumu üzerinde Türkiye’de yapılmış araştırmalar evlilikte problem çözme becerileri, cinsel doyum üzerindeki etkileri, benlik saygısı konuları üzerine yoğunlaştığı görülmektedir.

Tezer, evli çiftler arasındaki çatışma davranışları ve evlilik doyumunu evlilik yaşam ölçeğini kullandığı iki farklı araştırmada incelemiştir. Bunlardan birincisi (Tezer, 1986) çiftler arasındaki çatışmanın yaygınlığı, sıklığı ve yarattığı gerginlik düzeyinin, çiftlerin evlilik ilişkisinde sağladıkları genel doyumla ilişkisini incelediği araştırmasıdır. Bu araştırmanın bulgularına göre; kadınlar ilişkilerinde oluşan çatışmanın nedenini eşlerine yüklemekte, erkekler ise kendilerine yüklemektedirler. Ayrıca araştırma eşlerin yenilikçi ve eşitlikçi bir evlilik ilişkisinden daha fazla doyum sağladıklarını ortaya koymuştur. Tezer’in (1994) diğer araştırmasında ise, bireyler ilişkilerinde çatışmanın nedenini eşine yükleme eğiliminin ağırlık kazandığını belirtmiştir.

Gökmen (2001) tarafından Evlilik Yaşam Ölçeğinin kullanıldığı bir araştırmada, evli çiftlerin birbirine yönelik kontrolcülük ve bağımlılık algılarının evlilik doyumu ile ilişkisi incelenmiştir. Yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre, kadınlar ilişkilerinde eşlerini daha bağımlı algılamakta iken erkeklerin ilişkilerde eşlerini daha az bağımlı olarak algıladığı görülmüştür. Öte yandan kadınların eşlerine ilişkin kontrolcülük ve bağımlılık algılarının evlilik doyumlarını etkilemediği, erkeklerin kontrolcü algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin daha doyumlu olduğu ve erkeklerin bağımlı olarak algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin ise daha doyumsuz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, erkekler ilişkilerinde kontrolcülük ve bağımlılık algılarının evlilik doyumu üzerindeki ortak etkisi incelendiğinde; erkeklerin, eşlerini düşük kontrollü ve düşük bağımlı algıladıklarında da yüksek kontrollü ve bağımlı algıladıkları durumlarda da evlilik doyumunun fazla olduğu görülmektedir. Buna karşın en az evlilik doyumunun; eşe ilişkin kontrolcülük algısının düşük, bağlılık algısının yüksek olduğu durumlarda ortaya çıktığı görülmüştür.

Evlilik doyumları ile ilgili araştırmalar yapılırken ayrıca çiftlerin iletişim şekillerinin de önemli olduğu düşünülmektedir. Malkoç (2001), evli bireylerin iletişim şekillerinin evlilik uyumları ile ilişkisini incelemiş ve bu araştırmanın bulguları, eşlerin iletişim şekilleri ile evlilik uyumları arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yapılan araştırma sonucunda evlilik uyumları yüksek olan bireylerin evlilik uyumları düşük olan bireylere oranla daha fazla yapıcı ve daha az yıkıcı iletişim şekillerini kullandıkları anlaşılmıştır.

Bir başka araştırmada Tümer (1998), evlilik etkileşimini, iletişimini bozduğu düşünülen çatışma odaklarını ve iletişim sorunlarını belirlemeye çalışmıştır. Araştırma sonucunda, kişilerin yaşları ve öğrenim düzeyleri yükseldikçe çatışma düzeylerinin azaldığını, kişilerin yaşları ve öğrenim düzeyleri düştükçe çatışma düzeylerinin arttığını; eşler arasındaki yaş farkına bağlı olarak çatışma düzeyinin farklılık gösterdiğini ayrıca çalışmayan kadınların varoluş ve yoğunluk çatışmalarını çalışan kadınlara göre daha fazla yaşadığını saptamıştır.

Özet olarak Türkiye’de yapılan araştırmalar incelendiğinde, son yıllarda evlilik doyumu ile ilgili olarak yapılan çalışmaların yoğun şekilde arttığı görülmektedir. Özellikle çatışmanın yaygınlığı, sıklığı ve yarattığı gerginlik düzeyi ve yüklemeler ile evlilik doyumu ve uyumu arasındaki ilişkilerin incelendiği araştırmalara daha fazla rastlandığı görülmektedir. Ancak bunun yanında, ev işi paylaşımı konusundaki hakkaniyet algısı, eşlerin birbirlerine yönelik kontrolcülük ve bağlılık algıları, bireysel özellikler, kadın eşin bir işte çalışıp çalışmaması, dindarlık, nedensellik ve sorumluluk yüklemeleri ve bağlanma stilleri gibi pek çok değişkenle evlilik doyumu ya da uyumu arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmalara da rastlanmaktadır. Araştırmaların diğer değişkenleri olan bilişsel çarpıtmalar ve problem çözme becerilerinin evli çiftler üzerinde pek fazla çalışılmadığı görülmektedir. Sonuç olarak, evlilik danışması alanında çalışan kuramcı, uygulayıcı ve profesyonellere daha fazla bilgi sunmak için bu alanda yapılacak daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. (Güven, 2005)

2- Yurtdışında Konu ile İlgili Olarak Yapılan Araştırmalar

Yapılan çalışmalara göre orta yaş yıllarında evlilik doyumunda bir düşüşün olduğundan bahsetmek doğru olur ancak sonra, daha ileri yaşlara adım atan çiftler için evlilik gittikçe belirgin bir şekilde yükselen ve olumlu olarak algılanan bir hale gelmektedir. Evlilik doyumunun yüksek olması aynı zamanda evlilik içi diğer süreçlere de olumlu katkılarının bulunduğu anlamını taşımaktadır. Evlilik doyumunun yüksek olması, çocuk büyütme döneminde yaşanılan stresten kurtulmanın yarattığı ferahlığın bir yansıması olarak görünmektedir. Üstelik emeklilikte, diğer sorumlulukları, rol çatışmalarını, zaman kısıtlamalarını azaltarak arkadaşlık ilişkilerindeki fırsatları artırarak evlilik doyumuna katkıda bulunabilmektedir (Bremer, 1997).

Wang ve Crane (2001) evlilik doyumu, çekirdek aile üçgeni, istikrarlı evlilik ve çocukluk depresyonu arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Çalışmada çekirdek aile üçgeninin çocukluk depresyonuna etkisini ortaya koymak amaçlanmış ve çalışmaya, hem klinik ortamdan hem de normal popülasyondan katılımcılar seçilmiştir. Veri toplama aracı olarak ‘Evlilik Uyum Testi’, ‘Evlilik Statüsü Envanteri’, ‘Çekirdek Aile Üçgeni’ ve ‘Çocuklarda Depresyon Envanteri’ kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular ise; evlilik doyumu ve istikrarı, aile üçgeni ve çocukluk depresyonu açılarından değerlendirilmiştir. Çocukların depresif semptomlarının, babalarının evlilik doyumları ve evlilik istikrarlarının derecesiyle ve aile üçgenini nasıl algıladıklarıyla güçlü bir ilişkisi olduğu ortaya çıkarken anneye ait değişkenlerin ise, çocukların depresif semptomları üzerinde bir etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

Benin ve Agostinelli (1988)‘nin yaptığı çalışmada ise iş paylaşımından gelen doyumun ve iş paylaşımından doğan anlaşmazlıkların nedenlerini araştırmak üzere örneklem grubunun çiftlerden her ikisinin de çalışan olması planlanmış ve örneklem grubu oluşturulmuştur. Toplam 148 anket, bir üniversitede çalışan çiftler tarafından cevaplanarak gönderilmiştir. Kadınlar eğer ev işlerinin paylaşımı onları destekler nitelikte olursa daha memnun olmaktadırlar. Diğer taraftan adil bir is doyumuyla en çok doyuma ulaşanın erkekler olduğu bulunmuştur. Erkekler eğer is paylaşımı adilse ve kendileri aile işlerine çok fazla zaman harcamak zorunda kalmıyorlarsa, doyumları en yüksek düzeydedir. Kadınlar aksine, ev işlerine harcanan zamanın miktarıyla ilgilenmemekte ve eğer paylaşım eşitse veya onları destekleyecek şekilde bir paylaşımsa ve onların klasik olarak yapmaları gereken isler paylaşılıyorsa mutlu olmaktadırlar. Bununla birlikte eğitim, yaş, kadın ve erkek arasındaki maaş ve statü farklılığı is paylaşımıyla gelen evlilik doyumunu etkilememektedir.

Yapılan araştırmalarca edinilen bilgilere göre; evlilik doyumunun yüksek olması durumunda ebeveynlerin çocuk yetiştirirken yaşanılan stres durumunu aza indirgediği, iş paylaşımında kadınların desteklenir nitelikte olduğunda memnun oldukları, erkeklerin ise iş paylaşımı adil ise ve aile içinde de işlere çok fazla zaman ayırmıyorsa evlilik doyumları yüksek olduğu görülmüştür.

Epstein ve arkadaşları Akılcı Duygusal Terapide üzerinde durulan, akılcı olmayan ilişki inanışlarını ölçen bir ölçme aracı geliştirmişlerdir. İlişkide İnanç Envanteri adı verilen bu ölçme aracında, beş farklı işlevsel olmayan ilişki inancı tanımlamışlardır. Bunlar; 1) Anlaşmazlık yıkıcıdır. 2) Eşler kesinlikle değişmez. 3) Zihin okuma beklentisi 4) Cinsel mükemmeliyetçilik 5) Cinsiyet rollerinde farklılık vardır, şeklinde tanımlanan inançlardır (Metts ve Cupach, 1990; Finchman ve Bradbury, 1990). Bu araç kullanılarak yapılan araştırmalar, ilişkiye yönelik inançlarla; evlilik doyumu ile ilişkiye yönelik inançlar arasında negatif, evlilikte mutsuzluk ile ilişkiye yönelik inançlar arasında ise pozitif yönde bir ilişki olduğunu göstermektedir (Finchman ve Bradbury,1990).

Akılcı olmayan inançlar evlilik uyuşmazlığı ve doyumsuzluğu ile de yakından ilişkilidir. Bir yakın ilişki biçimi olan evlilikte, eşlerden birinin veya her ikisinin birden ilişki ile ilgili beklentilerinin karşılanmaması durumunda, eşlerin doyumsuzluğu ortaya çıkmaktadır (Möller ve Van der Merwe,1997). Eşlerin düşünme şekli ve düşüncelerinin içeriği, ilişkiye uyum üzerinde büyük etki yapmaktadır. Akılcı olmayan inançlar kendi kendini baltalayıcı davranışlara neden olmakta, bu da ilişkide düşük uyumu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan mantıklı ve işlevsel düşünme ise daha iyi uyuma neden olmaktadır (Stackert ve Bursik, 2003). İlişkilerde eşlerden birinin beklentisinin karşılanmaması durumunda doyumsuzluk ortaya çıkarken çiftlerin mantıklı ve işlevsel düşünmesinin ardından yeniden uyum ortaya çıkmaktadır.

Çiftlerin birbirleri ile geçirdikleri süre arttıkça ilişkiden elde edilen doyumun artacağı düşünülmektedir. Sullıvan ve Schwebel (1995), yaptıkları bir çalışmada genç yetişkinlerin ilişki beklentilerini ilişkiye dair akılcı olmayan inançlarını ve ilişkilerindeki doyumlarını incelemişlerdir. Araştırmacıların, çıkma döneminden nişanlılık dönemine ve evlenmeye doğru gidildikçe ilişki doyumunun artacağı şeklindeki bir beklenti ile yaptıkları bu çalışmada, katılımcıların da aynı beklenti ile davrandıklarını görmüşlerdir. Ayrıca, daha düşük seviyede akılcı olmayan inançlara sahip olan katılımcıların, kendileri gibi olmayan akranlarına göre ilişkilerini daha doyumlu buldukları da ortaya çıkmıştır.

Epstein, Baucom ve Rankin (1993), evlilik çatışması genellikle bilişsel ve davranışsal alanlarda ortaya çıkmakta olduğunu belirtmektedirler. Bir başka deyişle, eşler arasındaki davranış farkları ve eşlerin evlilik ilişkileri ile ilgili bilişleri, evlilikte çatışmanın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yazarlar, evlilik çatışmasında seçici dikkat, yorum, beklentiler ve varsayımların etkili olduğunu ifade etmektedirler.

Bir başka çalışmada, yapılan ilk araştırmalarda sorunlu çiftler arasındaki işlevsel olamayan inançların a) ilişkiyi yok etmekten ziyade geliştirmek arzusuyla, b) başarılı evlilikler için beklenen değişiklikler ile c) eşlerin her ikisinin de evlilik terapisine katılma arzusu ile negatif ilişki gösterdiği belirtilmektedir (Metts ve Cupach,1990).

Evlilik ilişkilerinde işlevsizliğin nedenlerine ilişkin olarak yapılan araştırmalarda evlilik işlevsizliğini ortaya çıkaran etkenlerden birinin, eşlerin bir diğerine karşı olan davranışlarına arabuluculuk eden bilişsel süreçler olduğunu ortaya koymaktadır. Evlilik işlevsizliğini potansiyel olarak etkileyen bazı değişkenlerin, ilişkinin doğası ile ilgili gerçekçi olmayan ya da çarpıtılmış inançlar olduğu görülmüştür (Emmelkamp, Krol, Sanderman ve Rüphan,1986). Bir başka deyişle evliliğin işlevsizliğini gerçekçi olmayan ya da çarptırılmış inançların etkilediği görülmüştür.

Hem yurt içi hem de yurt dışında yapılan araştırmalara bakıldığında; çeşitli değişkenler ve başka faktörlerle değerlendirilmiştir. Çalışmaları bilgi verme amacıyla paylaştım. Kişinin kendi psikoterapi sürecinden geçmesi ya da partneri/ sevgilisi/ nişanlısı/ eşi ile birlikte çift terapisine gitmesi kendi ilişki dinamikleri açısından faydalı ve doyumlu bir ilişkiye dönüştüreceği kanısındayım.

ESRA TAŞDEMİR SEYİTOĞLU
KLİNİK PSİKOLOG & PSİKODRAMATİST

KAYNAKLAR

Benin, M.H., and Agostinelli,J., 1988: Husbands’ and Wives’ Satisfaction
With The Division Of Labor. Journal Of Marriage And The Family, 50, 349-361
Bremer, S., 1997: Marital Satisfaction and Aging: Research Findings. Web: http:// www.hope.edu/academic/psychology/335/webrep/ 22 Kasım 2006’da alınmıştır.
Emmelkamp,P.M.G., Krol,B., Sanderman, R. ve Rüphan, M., 1986: The assesment of relationship beliefs in a marital context. Personel individual Differences. Vol.8. no. 6 775-780.
Epstein,N., Baucom, D.H. ve Rankin, L.A., 1993: Treatment of marital conflict: a cognitive–behavioral approach. Clinical Psychology Rewiev,. 13. 45-57.
Finchman, F.D. ve Bradbury, T,N., 1990: The psychology of Marriage. New York: The Guilford Press.
Gökmen, A., 2001: Evli eşlerin birbirlerine yönelik kontrolcülük ve bağımlılık algılarının evlilik doyumu üzerindeki etkisi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
Güven, N., 2005: İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar Ve Evlilikte Problem Çözme Becerilerinin Evlilik Doyumu İle İlişkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Ankara
Malkoç, B., 2001: The relationshipbetween communication patterns and marital adjustment. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. The Graduate School Of Socıal Science Of Middle East Technical Universtiy. Kıbrıs.
Metts, S. ve Cupach, W.R., 1990: The influence of relationship beliefs and problem-solving responses on satisfaction in romantic relationships. Human Communication Research.17.(1). 170-185.
Stackert, R.A. ve Bursik, K., 2003: Why I unsatisfied? Adult attcmhment style, gendered irrational relationship beliefs, and young adult romantic relationship satisfaction. Personality and İndividual Differences. 34. 1419-1429.
Sullıvan, B.F. ve Schwebel,A.I., 1995: Relationship belief and expectations of satisfaction in marital relationships: İmplications for family practitioners [Abstract]. Family Journal. 3. (4). 298-305. Ulaşıldı September 30, Web: http://.search.epnet.com.
Tezer, E., 1986: Evli eşler arasındaki çatışma davranışları: Algılama ve Doyum. Yayımlanmamış doktora tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sosyal bilimler enstitüsü. Ankara.
Tezer, E., 1994: Evli eşler arasındaki çatışmalar ile çeşitli demografik değişkenlerin evlilik doyumuna etkisi: kadın eşin bir işte çalıştığı ve çalışmadığı eşler üzerinde bir araştırma. Psikiatri, Psikoloji ve Psikofarmakoloji Dergisi, 2 (3). 209-217.
Tümer, A.B., 1998: Evli çiftlerde gözlenebilen çatışma odakları ve iletişim sorunları. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İzmir.
Wang, L.N. ve Crane, D.R., 2001: The relationship between marital satisfaction, marital stability, nuclear family triangulation and childhood depression. American Journal of Family Therapy, 29(4), 337-347.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Evlilik ile İlgili Yapılan Araştırmalar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi30 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU'nun Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Evlilik ile İlgili Yapılan Araştırmalar' başlığıyla benzeşen toplam 50 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Polyvagal Teori Nedir? Mart 2018
► Yemek Yemenin Psikolojisi Şubat 2018
► Çocuğum Yemiyor Şubat 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:44
Top