2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Freud ve Bilincin Düzeyleri
MAKALE #19501 © Yazan Psk.Murat TEMİZ | Yayın Nisan 2018 | 21,982 Okuyucu
FREUD VE BİLİNCİN DÜZEYLERİ

Sigmund Freud 1856 yılında o dönem Avusturya- Macaristan imparatorluğu içerisinde yer alan Moravia’nın küçük bir kasabası olan Freiberg’de doğdu. Orta sınıftan Yahudi bir aileden gelmektedir (Freud, 2006). İki ve Seksen İki yaşları arasında evi Viyana’da bulunmaktaydı. Hitler’in Avusturya’yı işgal ettiği 1938 yılının ertesi yılı 1939 yılında Londra’ya sığınmak zorunda kaldı ve orada da hayatı son buldu(Atalay, 2013). Hayatı boyunca birçok makale ve eseri bulunmaktadır. Kariyerinin ilk yıllarında sinir sisteminin anatomisi ve fizyolojisi üzerine yaptığı birçok çalışmayla başlamıştır. Paris’te Charcot’un yanında bir yıl çalıştıktan sonra ilgisi ruhbilimine dönmüştür. Meslektaşı Breur ile ruhbilimi çözümlemelerinden bulundu. Bu başlangıçta basit nevrotik hastaların zihinlerini inceleyerek sağaltma yöntemiydi (Atalay, 2013). Takip eden süreçte, çocuklukta cinsel içgüdülerin normal gelişimini ortaya koyması ve düşlerin yorumlanmasına dayanan, günlük düşünce ve eylemlerimizde etkili olan bilinçdışı güçlere dair temel keşiflerini yapmaya başladı. Birçok kaynakta dikkate değer şekilde yazıldığı üzere yaşamı olaysız ve heyecansız olarak ancak düşünceleri ve savunduğu fikirlerle ruhbilimi alanında bir çığır açmıştır ve yarattığı ekol olan psikanaliz ve serbest çağrışım yöntemi, psikoseksüel gelişim dönemleri, topoğrafik kuram ve dürtü kuramıyla günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır.

Freud, ruhsal yapıyı bir buz dağına benzetmiştir. Suyun üzerinde kalan küçük bölüm bilinç bölgesine, suyun altında kalan büyük bölümü bilinçdışı bölgesine benzetmiştir (Gençtan, 1995).

Bilincin Düzeyleri

Freud’un Topoğrafik Kuramı ve Dürtü Kuramı içerisinde yerini bulan bilinç, bilinç öncesi ve bilinç dışı süreçlerini kapsamaktadır. Freud’a göre cinsellik ve saldırganlık dürtüleri doğuştan getirdiğimiz dürtülerdir ve bunlar çoğunlukla bilinçdışı süreçler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Freud, bilincin üç düzeyini belirtmiştir. Bunlar bilinç, bilinç öncesi ve bilinç dışıdır.
Bilinç: Kişinin bilinçli ve farkında olduğu yönüdür. Kişinin zaman içerisinde herhangi bir noktada farkında olduğu duyumları ve deneyimlerini kapsar (Sharf, 2016). Güneşin ısısının farkına varılması, dokunduğumuz bir nesneyi hissetme, birisiyle karşılıklı konuşmalarımız yada daha işlevsel olan bireyler için duygularının farkında olunması gibi söylenebilir. Gerçeği değerlendirebilme, mantık çerçevesi içerisinde günlük hayatı düzenleyebilme durumunu sağlayan zihinsel süreçlerdir (Alper, Bayraktar, Kaçam, 2000). Daha özet olarak söylemek gerekirse bilerek ve farkında olarak yaptığımız her eylemimiz bilincimizi oluşturmaktadır. Bilinçli farkındalık diğer sistemler düşünüldüğünde psikolojik yaşamının çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır.

Bilinç Öncesi: Küçük bir çabayla kolayca hatırlanabilecek olayları ve deneyimleri kapsar (Sharf, 2016). Bilinçdışı gibi farkında olamadığımız ancak ufak bir çabayla bilince çıkarabildiğimiz süreçleri kapsar (Alper, Bayraktar, Kaçam, 2000). İnsanların bazı zamanlarda bilincinde tam olarak ayırt edemediği düşünceler ve duyguları olabilir ve anıları olabilir ki bunlar tam olarak bilinç öncesi denilen zihinsel içeriği oluşturmaktadır. Örneğin tam olarak hatırlayamadığımız ve dilimizin ucunda olan ama çıkaramadığımız süreçleri oluşturmaktadır. Daha önce girilen bir sınavın sorularını hatırlamak, arkadaşlarımızın telefon numaralarını hatırlamak yada çok daha önce yaşanmış bir olayı hatırlamak olarak örneklendirilebilir. Bilinç öncesi bilinçli zihin ile bilinçdışı arasında bir köprü görevi görmektedir (Sharf, 2016).

Bilinç Dışı: Gün yüzüne çıkması bilince zarar veren cinsel ve saldıran içerikli süreçleri barındıran yapımızdır. Özellikle farkında olmadığımız ve farkında olduğumuzda psikolojik bütünlüğümüze zarar verme ihtimali olan anılarımızı, dürtülerimiz ve duygularımızı içermektedir. Bilinç dışında primer düşünceler egemendir. Örnek, çocukluk çağında yaşadığımız travmalar, istismara yönelik düşmanca duygular olabilir ayrıca kişilerin farkında olmadığı ihtiyaçları ve güdüleri de örnek olarak verilebilir (Sharf, 2016).
Bilinçdışı malzemenin bilince çıkması yukarıda da değinildiği üzere bilince zarar vereceği için ancak yoğun psikoterapötik süreçlerle yada rüyaların yorumuyla ortaya çıkarılabilir. Bilinç dışına egemen olan primer süreçlerde haz ilkesi hâkimdir ancak ikincil süreçlerde ise gerçeklik ilkesi hakimdir. Birincil süreçleri yaratıcı şekilde kullanılabilir. Buları sanatçılar yaratımsal süreçlerde kullanabilmekte sanatsal yapıtların yaratımına yönlendirebilmektedirler.

Bilinç dışı malzeme bilince çıkmak ve tatmin bulmak ister. Haz ilkesine göre çalıştığı için acıdan kaçmak ve hazzı bulmayı amaçlamaktadır. Bu sebeple bilince çıkmak ve doyum bulmak için yol ararlar. Bu yol da rüyalardır. Ancak bilinç dışı malzemenin bilince çıkması sakıncalı ve zarar verici olduğundan rüyalar aracılığıyla ve şifrelenmiş olarak çıkarlar. Kişi çoğunlukla bu içeriği anlamlandıramaz ancak psikanaliz sürecinde ve psikanalistlerce yorumlandığında anlam bulur. Freud’a göre dil sürçmeleri, unutmalar bilinç dışı ifadenin diğer örnekleridir. Freud, mizah ve şakaların da gizlenen isteklerin ve çatışmaların bir ifadesi olduğuna inanmıştır (Sharp, 2016).

TARTIŞMA

Freud birçok uzmanın düşüncesinde olduğu gibi psikoloji ve ruhbilimi dünyasının dahisidir. Yarattığı kuramı ve uygulamaları güncel hayatımızda hala kullanılmaktadır. Bunlarda en önemlileri de bilinç-bilinç öncesi-bilinç dışı kavramlarıdır. Psikanalitik kurama göre çocukluk çağlarında yaşadığımız olaylar yetişkin yaşamımızdaki davranışlarımız oluşturur. Psikoseksüel gelişim evrelerinden birinde yaşadığımız defektler yada regresyonlar çözümlenmez ise yetişkin yaşamımızda çatışmalara, çatışmalar nevrozlara dönüşebilirler. Psikolojik süreçlerimizde bilincin yeri çok az ve kısıtlıdır. Günlük yaşamımızda çoğu şeyi bilinçsizce yaşarız. Günlük konuşmalarımızda, yakınlarımızla olan iletişimlerimizde, konuşmamızın içeriği incelendiğin bir kısmının bilinçli, bir kısmının bilinçsiz ve diğer bir kısmının ise anlamsız yani bizim anlayamadığımız, anlam veremediğimiz tepkilerimiz, sürçmelerimi ve hatırlayamama yada yanlış hatırlamalarımızdan oluştu anlaşılacaktır. Bilinç öncesi ve özellikle bilinç dışı süreçlerde yoğun bastırma mekanizmaları kullanılmaktadır. Freud daha sonraki dönemlerde savunma mekanizmalarımıza değinmiş, kızı Anna Freud da savunma mekanizmalarını daha da geliştirmiştir. Bugün çoğumuz bilinçdışı süreçlerin önemimi biliyoruz. Psikolojik rahatsızlıkların tanılanmasında ve tedavisinde bilinç dışı süreçlerimiz kullanılmaktadır. Tanılama aşamasında terapi esnasında hangi ekolü kullanırsak kullanalım hastanın aktarım esnasında hangi savunma mekanizmalarını kullandığını, bu savunma mekanizmaların hangi bilinç dışı içeriği temsil ettiği, daha doğru ifadeyle hangi bilinç dışı süreci bastırdığı yada ifade ettiği anlaşılabildiği oranda tedavi planı başarıyla sonuçlanacaktır. Karşılaştırmalı bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, Topoğrafik modelde de daha sonra açıklanacağı üzere ruhsal aygıt id-ego-süperego kavramlarıyla da açıklayacaktır. Ancak bu üç kavram da bilinç-bilinç öncesi ve bilinç dışı kavramlarıyla ortak özellikler göstermektedir. Her iki süreç de birbiriyle bağlantılıdır. Enerjilerini bilinç dışı süreçlerden alırlar. İd primer bir süreçtir ve bilinç dışına görece karşılık gelebilmektedir. Her ikisinde de cinsel ve saldırganlıkla ilgili yıkıcı duygular vardır ve ego ile bilinç enercilerini id’den yani karşılığı olan bilinç dışından alır karşılaştırmalı olarak bakarsak.

Gündelik yaşantımızda belki yüz binlerce yada milyonlarca algılama yaparız. Bu algılama ve çağrışımların bir kısmı biz fark etmeden bilinç altı yada bilinç dışı içerikle bağlantı oluşturur. Bazın birinin adını yada yüzünü hatırlamada zorlanırız. Belki de o kişi ile ilgili hoş olmayan bir anımız olduğu ve bu anıyı bastırma yoluna gittiğimizden hatırlamada zorlanırız. Bazen çok garip rüyalar görürüz ve bunların şiflenmiş olarak çıktığını anlarız. Freud’un dediği gibi bazen puro sadece puro dur ancak belli simleler evrensel içeriklere karşılık gelir. Luisa Duss Psikanalitik Hikayeler Testinde olduğu gibi Fil’in hortumunun penise karşılık gelmesi gibi.

Freud, yaşamı, ölüm ve yaşam güdüleri arasında savaş olarak ifade etmiştir. Bu iki güdü arasındaki savaş çatışmaya sebep olmakta ve çatışmalar da nevrozlara sebep olmaktadır. Ölüm yok olmayı, yaşam ise gelişmeyi, ilerlemeyi temsil etmektedir. Ölüm güdüsüyle birlikte saldırganlık ve cinsellik dürtüleri de harekete geçirilmiş olacaktır. Tüm bu süreçler birincil süreçler olarak bilinç dışında yer almaktadır.

Bilinç dışı malzeme sanatçılar tarafında yaratıcı süreçlerde kullanılıp pozitif olarak yönlendirilebildiği gibi yine aynı malzeme yetersiz başa çıkma mekanizmalarının da etkisiyle psikolojik yada psikotik hastalıklar olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Örnek olarak, yeme bozukluklarında olduğu gibi oral dönemde yaşanmış olumsuz olaylar sonucu bastırılmış ve bilinç dışına itilmiş içeriğin bilince çıkmak için baskı yapması ve bu baskının da anksiyete yaratması neticesinde ortaya çıkmaktadır. Bu süreçlerin hepsi birbiriyle bağlantılıdır ve tedavide de yine aynı süreçler kullanılmaktadır.

Tedavi sürecinde hasta ile yapılan görüşmelerde psikanalist serbest çağrışım yöntemini kullanarak hastanın bilinç dışına ittiği içeriği, dirençlerini, takılmalarını, regresyonlarının serbest şekilde yada örtük olarak ortaya çıkmasına olanak sağlamakta ardından da bu süreçleri anlamlı bularak tedavi yapmaktadır.

Hangi ekolü kullanırsak kullanalım seanslar esnasında çalıştığımız içerik çoğunlukla bilinç öncesi ve bilinç dışı içeriktir. Çalıştığımız ve tedavi planımızı oluşturduğumuz süreçler ile hastalığı tespit etmek için hastanın kullandığı mekanizmalar ve bu mekanizmaların içerikleri bazı ekollerde farklı adlandırılsa da genel ifadesiyle Freud’un bulduğu bilinç öncesi ve bilinç dışı içeriktir.

Freud’un bilinç-bilinç öncesi-bilinç dışı sisteminin en beğendiğim yönü, yaklaşık olarak her psikolojik ekolde ifade edilmiş olması ve genellenebilir olmasıdır. Bu durumu kendi kendimize analizimizde(profesyoneller tarafından yapılmayan) ve başkalarıyla ilgili değerlendirmelerimizde de sıklıkla rastlamamızdır. Danışanlarımızla yaptığımız seanslarda da bu sistemleri açık yada örtülü olarak görebilmek ve bilinç dışı süreçlerle başa çıkma mekanizmalarını güçlendirdikçe, olumlu uyum yapabilme becerilerini geliştirdikçe hastadaki ilerlemeyi açık olarak görebilmekteyiz. Hastalık yada rahatsızlık yaratan içeriğin hangi psikoseksüel dönemde yaşanmış olumsuz olaya eşlik ettiği, hangi savunma mekanizmalarının kullanıldığı ve nasıl yönlendirildiği yada projekte edildiği tespit edildiğinde o alana çalışarak nokta atışı yapılmışçasına iyileşmenin günden güne sağlandığını görmek bu sistemi bilme gerekliliğini daha da gün yüzüne çıkarmaktadır.

KAYNAKÇA

Prof. Alper, Y., Prof. Bayraktar, E., Uz.Dr. karaçam, Ö. “Herkes İçin Psikiyatri Sorunlar ve
Öneriler”. Gendaş Kültür Yayınları. (İstanbul, 2000).

Geçtan, E. “Psikodinamik Psikiyatri ve Normal Dışı Davranışlar”. 12. Basım. Remzi Kitapevi. (İstanbul, 1995)

Sharf, R,S. “Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları Kuramlar ve Örnek Olaylar”. 5. Basımdan Çeviri. Nobel Yayınevi. (İstanbul, 2016)

Sigmunt, F. “ Freud Kitaplığı 11 Psikopatoloji” Çeviren: Dr. Atalay, H. Payel Yayınevi. Türkçe İkinci Basım. ( İstanbul, 2013)

Sigmunt, F. “Rüyaların Yorumu I”. Öteki Psikoloji Yayınları. İkinci Basım. (İstanbul, 2006)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Freud ve Bilincin Düzeyleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Murat TEMİZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Murat TEMİZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat TEMİZ Fotoğraf
Psk.Murat TEMİZ
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Murat TEMİZ'in Makaleleri
► Freud ve Psikanaliz Psk.Doğancan GÖKÇE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Freud ve Bilincin Düzeyleri' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Panik Atak Aralık 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:51
Top