2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ayrılıklarda Göz Mü, Kalp mi Ağlar?
MAKALE #19566 © Yazan Psk.Erol AKDAĞ | Yayın Mayıs 2018 | 5,310 Okuyucu
Ayrılıklarda göz mü, kalp mi ağlar?

Aşk, kalbe girince akıl yıllık izine ayrılır. (E.A)

Aşk, öbürünün içinde kaynama duygusudur. Özü itibariyle kendi kimliğinin yok olması duygusudur ve patolojiktir. Aşk asla sevgi değildir. Sevgi paylaşmaktır, zenginliktir. Eşit iki insan arasında güven ilişkisine bağlı olarak yaşanır. Aşk karşılıksız olunca sıfıra inersiniz, dağılırsınız..

Kayıp, yaşamın doğal bir parçasıdır ve yas bizim buna verdiğimiz doğal bir tepkidir. İnsanlar sevdikleri ne varsa bu en basitinden bir kalem bile olabilir. Kaybettiğinde canı yanabilir, üzülebilir. Manevi değeri varsa depresyona kadar gidebilir. İlişkiler de böyledir aslında her şey çok güzel gidiyorken birden soğukluklar başlar, araya mesafeler girmeye başlar, kırılmalar, incinmeler, kavgalar yaşanmaya başlanır ve sonunda ayrılık olabilmektedir. Tabi herkesin bunu sindirebilmesi çok kolay olmamaktadır. Bazı insanlarda et, kemik yoktur sadece duygu vardır. (Çok duygu yüklüdürler.) Bunlardaki yas süreci çok daha ağır olmaktadır.

İnsanlar ayrıldıklarında daha önce yaşadıkları alışkanlıklarını, özlemlerini, hayallerini değiştirmeleri çok kolay olmamaktadır. Her sabah günaydın mesajıyla uyanan, seni seviyorum özlüyorum mesajını alan ya da çalışma molalarında sesini özledim, sesini duymak için aradım diyen birisinin olmaması insanlarda boşluk, yalnızlık duygularını uyandırmakta bu da insanları depresif duygulara götürmektedir.

Ayrıldıktan sonra anılar sürekli depreşir. Rahatsız eder insanı. Gülüşler, şakalar, bakışmalar, yapılan çılgınlıklar, ayrılırken arabadan elle gönderilen öpücükler, sevişmeler unutulmaz. Anılar tek tek resim karesi gibi film şeridi gibi dev sinema ekranında oynuyormuş gibi çıldırtırcasına beyninde dönüp dolaşır. Artık ilişki bitmiştir bunu duygularına, zihnine anlatamaz hatta kimselere en yakınındakilere bile anlatamaz. Ve yas başlamıştır artık…

İnsanın doğasında yaşadığı bir acıyı kontrol etme ihtiyacı hisseder..

Mahalle kavgaları olurdu küçükken yan mahallenin çocuklarından dayak yersiniz. Sınırı geçtiğinizden dolayı. O mahallenin sınırına yaklaştığınızda kalbiniz küt küt atmaya başlar. Ama yine de sınırı aşar orada kimse var mı diye merak ederdiniz. Bana dayak atan orada mı bilmek istersiniz. Yani oradan emin olmak istersiniz. Ayrılıklarda da durum aynısıdır. Göz ucuyla facesine girer, instegramına bakarsınız neler yapıyor? Mutlu mu? Hayatında başka birisi var mı diye? Ya da Yılda bir kez arayıp sesini duymak istedim, veya bir şey sormak bahanesiyle ara(n)malar olur. Neden arar insan? orada mı değil mi? Bıraktığım yerde duruyor mu durmuyor mu ? anlamaya çalışılır. Bazıları bayram mesajı Cuma mesajı, kandil mesajı, atıp yoklama çekenler olur..

İnsanın doğumu, acılarının da başlangıcı olur. Bizler hayatımız boyunca bir çok kayıplar, ayrılıklar, acılar yaşayacağız. Hayatımıza sağlıklı olarak devam edebilmemiz için kayıplarımızı, acılarımızı kabullenerek, duygularımızla yüzleşerek ve kayıplarımızı geçmişte bırakarak yolumuza devam edebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Kaybettiğimiz kişinin ardından yas tutmak yaşanması gereken bir süreçtir. Kişinin hayatını normal ve sağlıklı devem ettirebilmesi için yasını tutması, yas sürecini tamamlaması gerekmektedir. Bu yas tutma süreci sonunda insan yaşadığı kaybı, yaşamının bir parçası haline getirerek bununla yaşamayı öğrenir..

Yas tutmak kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek anlamına gelmez. Sevdim, aşık oldum, halen seviyorum, halen aşığım ama buraya kadarmış diyebilmektir. Sadece kaybı ve bununla ilgili duyguları kabullenmek, başa çıkabilmeyi ve bu duygularla yaşamayı sürdürmeyi öğrenmek anlamına gelir. Yas süreci; gidenin ardından konuşmamak değil konuşmaktır. Fotoğraflarını kaldırmak değil, fotoğrafını görebilmeye dayanmaktır.

Acıdan ayrılmanın, arınmanın bir yolu, VEDALAŞMADIR. Bu vedalaşmanın yüz yüze olması, konuşarak olması daha makbul olandır. Zihin kapatma işlemini yapabilmesi için bunu yaşaması gerekir. Öbür türlü olursa yani kavga edilip de araya mesafe girmişse, küslük varsa, kalp kırıklığı, incinme v.s adı ilişkinin adı konulmamışsa zihin kapatma işini yapamaz. Sürekli geri dönecek beklentisi içine girer bu da yas sürecini uzatır. Yas sürecinde insan sanki kendisinin bir parçası ölmüş hissine kapılır. Boşlukta ve yapayalnızdır. Bu durumu şuna benzetebiliriz; Çok kalabalık Pazar yerinde annesinin elini bırakıp, kaybolan çocuğun çektiği acı, korku ve yalnızlık duygusu gibidir.

“Cenaze törenleri ölenler için değil, kalanlar içindir.” diye güzel bir söz var. Ceneze töreni yapılıp, Kırk okutmak yedi okutmak merasimlerin hepsi yas reaksiyonunun yavaş yavaş emilmesi, sindirilmesi olgusudur. Bu yüzden kültürel kodlarımız çok önemlidir. Cenaze törenleri ile ayrılıklardaki vedalaşma mentalite olarak aynıdır. İkisinde de Zihnin o olayı kapatma işlemini yapar. Bu yapılmaz ise zihin kapanmaz ve döngüde kalır. Yıllarca yasların zihinde canlı kalmasının nedeni, kapatma işleminin yapılmamasıdır.

Yas tutmak aslında sevdiğinizi, aşkınızı, unutmak istediğinizi, psikolojik olarak mezara gömebilmeyi başarabilmektir…

Yazarak (şiir, günlük v.s) ya da resim yaparak duyguların ifade edilmesi yas sürecini atlatmakta iyi gelir.

Yıl dönümleri, doğum günleri, bayramlar gibi özel günler zor geçebilir. Böyle günlerde sevilen ve güven duyulan yakın arkadaşlarla ya da yakın aile bireyleriyle zaman geçirmek yaşanacak acıyı hafifletir.

Bazı kişiler ayrıldıkları kişiyi anımsatan yerlerden kaçarlar, bazıları o ilçeye ayak basmak istemezler. Bu çabalar yas sürecini atlatmaya yardımcı olmaz. Tam tersi yas sürecini uzatır. Kaybı anımsatan yerlerden kaçmak, uzaklaşmak yerine bu yerlere ziyaretler yapmak zihnin yası metabolize etmesine kabullenmesine yardım eder. Başka bir deyişle; Yas, kaybın gerçekleştiği yerde yaşanmalıdır…

Normal olan hayata, yaşama yani iş, okul, sosyal aktivitelere geri dönülmesi gerekir. Daha önceden keyif ve tat veren uğraşlara (müzik, spor, kültürel etkinlikler v.s) dönülmesi gerekir. İlk başlarda bunlar keyif vermeyecektir ama 3/5 gün devam edildiğinde hayat normalleşmeye başlayacaktır.

İnsan midesi gıdaları sindirebilmesi için gıdaları midesinde tekrar tekrar döndürmesi gerekmektedir. Hayvanlarda bu geviş getirme şeklindedir. Travmanın /ayrılık acısının hafifletilebilmesi için insanlar yaşadıkları travmayı ne kadar çok anlatır ve paylaşırsa o derece sindirirler. Tabi bu anlatılanları dinleme işi profesyonelce yapılırsa yas süreci çok daha kısa olmaktadır. Özellikle EMDR, HİPNOZ yöntemini kullanan psikologlar bu ayrılık acısını nötralize edebilmektedirler.

Geçmişte başka kayıplar veya travmatik olaylar/ deneyimler yaşamış olanlar daha ağır bir yas süreci yaşarlar. Aynı zamanda kişinin yaşı, cinsiyeti, duygularını ifade edebilme biçimi ve stresle başa çıkma becerileri de yas tepkilerini ve yas sürecini belirleyen faktörlerdendir.

Klinik görüşmeye insanlar duygusal, ( üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, korku, yalnızlık, yorgunluk, çaresizlik, isteksizlik) Fiziksel, (kalpte ve boğazda sıkışma, yumru hissi, nefeste darlık, zayıf/halsiz hissetme, ağız kuruluğu) Düşünsel,(düşüncede dağınıklık, çarpık/hatalı düşünceler, rüyalar) Davranışsal (uyku ve yemek sorunları, takıntılı davranma, alkol ya da uyuşturucu madde kullanma) sorunlarla gelirler. Görünürdeki bu sorunların, semptomların arkasından ayrılık acısı çıkabilmektedir.

Yas sürecini sağlıklı atlatılıp atlatılamadığını anlayabilmek için kişinin günlük hayatını etkileme derecesine göre iş, okul, aile v.b bakmak gerekir. Kişi eğer; intihar etmeyi düşünüyorsa ya da bunu yakınlarına söylüyorsa, ayrılık hakkında konuşurken çok ağır ve yoğun duygusal tepkiler veriyorsa, kaybı hatırlatan herkesten ve her şeyden kaçıyorsa, kayıp/ ayrılık sonrası hayatını değiştirecek çok büyük değişiklikler yapmaktan bahsediyorsa, ayrıklıktan sonra uzun süreli depresif belirtiler gösterip normal hayat işlevlerini yerine getirmekte zorlanıyorsa, ayrılık sonrası çok yoğun korku, kaygı, yalnızlık duyguları yaşamaya başladıysa, madde, alkol ya da şiddete başvurmak gibi davranışlar sergilemeye başlamışsa, ayrılık yıl dönümlerinde çok ağır yas tepkileri veriyorsa destek alması için bir uzmana gitmesi gerekmektedir.

Cemal Süreya’ nın sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere... yüreğimin değmiş olması...

Erol AKDAĞ
Klinik Psikolog
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ayrılıklarda Göz Mü, Kalp mi Ağlar?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Erol AKDAĞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Erol AKDAĞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     56 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Erol AKDAĞ Fotoğraf
Psk.Erol AKDAĞ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi38 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Erol AKDAĞ'ın Makaleleri
► Çocuklar Neden Ağlar? Psk.Feden CANDEĞER PALA
► Çocuklar Niçin Ağlar? Psk.Dnş.Erdinç GÜLLÜ
► Bebekler Neden Ağlar? Psk.Sinem OLCAY
► Kalp mi Beyin mi? Psk.Bahar Esin ERGİN
► Panik Atak mı Kalp Krizi mi? Psk.Merve EKŞİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ayrılıklarda Göz Mü, Kalp mi Ağlar?' başlığıyla benzeşen toplam 71 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Hayal Kuran Çocuklar Haziran 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:34
Top