2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anne Baba Ben Büyüyünce Nasıl Bir İnsan Olucam?
MAKALE #19576 © Yazan Psk.Begüm UÇMAN | Yayın Mayıs 2018 | 2,810 Okuyucu
Son yıllarda kişilik bozukluklarının sayısının arttığı söyleniyor. Okuduğum birçok kitapta bunlarla ilgili açıklamalar var. Ben de bunun nedeni üzerine düşünürken çocuk yetiştirme tarzının bundaki etkisi üzerine kafa yordum. Ne demek istiyorum?
• Kafasındaki çocuğu yetiştiren ebeveynler
• Çocuğunu hayatının merkezine alan ebeveynler
• Proje çocuğunu yetiştiren ebeveynler
• Mekanik bir şekilde çocuğunu yetiştiren ebeveynler
Bunları biraz açalım…
Anne baba olmayı bir meslek gibi düşünürsek, eğitimi ve diploması olmayan, tatili ve izninin olmadığı, 7/24 iş başında olunması gereken ve karşılığında maaş dahi alamadığımız bir meslekten bahsediyor olacağız. Yani hiç kolay bir şeyden bahsetmiyoruz onları sağlıklı ve mutlu yetiştirmek için tek kaynağımız kendi deneyimlerimiz, anne- babamızdan, çevreden gördüklerimiz ve kitaplar…

Bu süreçte bazılarımız kendi ihtiyaçlarını, beklentilerini önceleyerek çocuklarına bakarlar. Yani çocukla sağ beyinden sağ beyine (daha önce bahsetmiş olduğum bebek ve anne arasındaki görünmeyen bağ yazımda) empatik bir şekilde çocuğunun ihtiyacını anlayan ve gideren sağlıklı bir zihin yapısına sahip bir ebeveyn ve bakım veren olmayıp kendi kafasında büyüttüğü çocuğun ihtiyacına göre çocuğuyla ilgilenir. Çocuklarını, kendi mükemmeliyetçi ve duygusal ihtiyaçlarını tatmin edecek nesneler biçimine sokmaya çalışırlar.Mesela çocuğun ihtiyacı oyun oynamakken onu yedirmeye çalışmak, o bizim ilgi ve şefkatimize ihtiyaç duyarken, bizi özlemişken uyutmaya çalışmak ya da ihtiyacını görememek, o üşümezken onu kat kat giydirmek… Burada çocuk bir süre sonra kendine dönmekten, kendinin ihtiyacına bakmaktan vazgeçecektir. Her zaman çocukluğundan beri çok iyi deneyimlediği; ‘Karşımdakinin ihtiyacı ne? Ne yapmam gerekiyor?’ diye davranan biri olacaktır. Gerçek kendiliği hiç oluşamayacak zamanla dış dünyayı ona bakım verenin bakışından tanıyacaktır. Öyle derin bir yok oluşki bu, kişi gerçekten kendi kimliğini oluşturamamıştır.
Bazılarımız da hayatımızın merkezine çocuğumuzu koyarız. Zaten benmerkezci bir yapısı olan çocuk bunun gerçekliğine iyice inanmaya başlar. Çünkü ebeveynleri etrafında pervane olmuşlardır. Çocuğun istediği her şey anında giderilmiştir. Herhangi bir sınır yoktur. Çocuk anne babayı kukla gibi oynatmaktadır. Böyle çocuklar yetişkinlikte de kendilerini dünyanın merkezi sanmaya devam ederler. Kendilerinin mükemmel, biricik, çok özel olduğuna inanırlar ve etraftakiler tarafından bunun dile getirilmesi beğenilme, pohpohlanma isterler bu olmadığı zaman sizi öyle yererler ki kendi hissettikleri o değersizlik ve reddedilme duygularını onu takdir etmeyenlerin üzerine boşaltırlar. Bu reddedilmeler bebeklik ve çocuklukta hiç yaşamadıkları bir şey olduğu için derin bir yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalırlar. Bundan kurtulmak için karşı tarafı kötülemek zorundadırlar. Böylece kendileri mükemmel kalmaya devam ederler.

James F. MASTERSON yukarıda bahsettiğim durumları narsisistik kendilik bozukluğu olarak tanımlamaktadır. Çocuğa ilk bakım veren kişiler bazen duygusal olarak soğuk ve sömürücü şekilde davranırlar. Çocuklarının ayrılma, bireyleşme ihtiyaçlarını göz ardı ederler. Annenin idealleştirilmiş̧ geri bildirimleri ile karşılık bulan çocuğun gerçek kendiliği varlığını koruyamaz. Annenin bu geri bildirimleri sahte kendiliği haline gelen çocuk, anne tarafından başarısız olarak algılanmasına, yetersizlik duygularıyla baş edemez. Ne yaparsa yapsın tam olarak annenin aklından geçen, hayal ettiği çocuğu karşılayamaz ve hissettiği kötü duygulara karşı savunma yapmak amacıyla “büyüklenmeci kendiliğini” korur.

İlki gizli narsisistik kendilik bozukluğu yani insanları gözlemliyor, onların bakışlarından ne istediklerini çok iyi bir şekilde fark ediyor ona göre davranıyor övüyor, onları mükemmelleştiriyor ve aslında yansıttığı kendiliğini övüyor. Çocukların 5,6 yaşlarında babaları için benim babam çok güçlü, benim babam bu resmi harika yapar ya da reklamdaki gibi benim babam Toyota gibi adam demeleri aslında kendilerinin en güçlü, en yetenekli, en zeki olmaları ile ilgilidir. Zamanla baba normalleşerek bazı alanlarda da iyi olmadıkları, güçlü olmadıkları, hata yaptıklarını gören çocuklar gerçekle yüzleşmiş olurlar. Babalarını dolayısıyla kendilerini hem iyi tarafları olan hem kötü tarafları olan bir birey olarak algılarlar.Bu yaşlarda böyle davranmaları çok doğaldır. Ancak bu durum sonraki yaşlarda da devam ederse hep kanatları altına gireceği güçlü birilerini ararlar.
İkincisi ise büyüklenmeci narsisistik kendilik bozukluğudur. Bebek kendini biricik ve mükemmel görür tüm yatırımı kendine yapar. Yani kendisi dünyanın merkezindedir acıkır ağlamaya başlar bir anda ağzına meme gelir rahatlar, gaz sorunu vardır anında çözüm bulunur, altını kirletmiştir rahatsızdır birileri onu temizler. Çocuk bu dünyada ben öyle merkezdeyim ki her şey benim için var kendi biricik, sevilen, değerli bir canlıdır. Zamanla kendi dışında bir canlıyı daha fark eder ‘annesini’ ona da sevgi yatırımı yapar, o da biricik, değerli, özeldir tıpkı kendisi gibi. Şayet bu yatırımda anne çocuğun ihtiyacını yeterince hissedip gideremiyorsa kendi aklındaki çocuğu yetiştiriyorsa çocuk anneye aktardığı tüm güzel nitelikleri çekip, birincil nesne olarak keşfettiği ve güvendiği kendiliğine yatırım yapar. Kendinin mükemmel ve biricik yapısını korur.
Kendi kafasındaki dünya gerçek dünyadır. Her istediği yapılarak, ebeveynleri istediği gibi yöneterek bebeklikte ve çocuklukta kendiliği o kadar çok büyüyor ki, hem kendi kimliği hem etraftakilerin kimliği yok oluyor. Hiçbir engel, kırılma, hayal kırıklığı yaşamayan çocuk büyüyünce de bunlara tahammül edemiyor. Ya da annesinin istediği gibi davranmadığında hissettiği değersizlik hissini gizlemek için mükemmel kendilik ve kendi istediği dünya yaratır. Kafasındaki dünya olmadığı zaman dağılma yaşar mesela, eve geldiğimde kapıyı açmalıydı ama evde yoktu nasıl olur, ben onunla vakit geçirmek için gelmiştim ama o bulaşıklarla ilgileniyordu hemen yanıma gelmedi, benim eşim ne konuştuğunu bilmeli, benim çocuğum başarılı ve mükemmel olmalı… alternatif senaryo gelmez akıllarına bekledikleriyle karşılaşmayınca derin üzüntü ve hemen üzüntüyü bastırmak için de öfke duygusu gelir ve karşı tarafı öyle yerer, öyle eleştirir ki üçüncü tür olan (develeü)kötüleyen narsistik kendilik bozukluğu özellikleri gösterir.

Proje çocuğunu yetiştirmek; narsisistik yapıdan, mükemmeliyetçi yapıdan, kendi yaşayamadığı hayatı çocuğu üzerinden yaşama isteğinden ve diğerlerine nasıl çocuk yetiştirileceğini göstermek için bir nesne gibi yaklaşan ebeveynlerden kaynaklanabilir. Mükemmeliyetçi yapı takıntılı bir şekilde tertipli, hep temiz ve ütülenmiş bir şekilde giyimli, saçı hiç bozulmayan, çantası düzenli ve çalışkan bir çocuk düşünür. Çocuğunu da o şeklide yetiştirir. Narsisistik yapı kendi biricik ve özel olduğu için çocuğu da biricik ve özel algılar onu kendisinin dışarıya gösterdiği bir parçası gibi düşünerek yaklaşır. Sosyal medyalarda çocuklarının fotoğrafları üzerinden görünür olmaya çalışan ebeveynler bu grupta yer alır. Yemeğini fotoğrafını paylaşmak, çocuğunun fotoğrafını paylaşmak arasında hiçbir fark görmezler. Kendi hayallerini, hedeflerini çocukları üzerinden ifade ederler. Mesela; ben okumadım o okusun, onun mühendis olmasını istiyorum, hep müzikle uğraşmak istemiştim olmadı çocuğumu kursa gönderdim…

Mekanik ebeveynler; hiçbir duygu hissedilmez, gerçek bir paylaşım yoktur. Ebeveyn bir şey hissetmediği ya da hissettiklerine tahammül edemediği için bastırır. Çocuğunun da sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılar. Karşıdan bakıldığı zaman ne kadar ilgili çocuğu için her şeyi yapan birilerini görebilirsiniz. Ancak gerçekte çocuğa ve hislerine, yaşantısına hiç temas edilmediğini görürsünüz. Bu çocuklar ilerleyen yaşantılarında tam bir görev adamı olurlar, dikkat çekmek istemezler, mükemmel bir şekilde sorumluluklarını yerine getirirler. Ancak gerçekten kimseyle duygusal bir ilişkiye giremezler bu yakınlık onları sanki bir girdabın içine çekmesi gibi yok eder. Yakınlıktan hoşlanmazlar, insanlardan uzak da durmak istemezler. Duyguları paylaşmak yakınlık hayali içinde yaşayıp her yakınlaşma ihtimalinden de ölürcesine korkarlar. Dr. Vamık VOLKAN bu tarz sorun yaşayan insanları şu şekilde metaforlaştırır; hortumla dünyaya bağlı olan ve uzayda salınan bir kapsülün içinde yaşarlar. Hayatı boyunca bir gün insanların içine karışma ihtimali ve özlemini barındırırlar. Bir gün dünyaya iniş yapmak isterler ancak onları uzaktan güvenli kapsülünden izleyecek kadar yakınlaşırlar.
Evet, ebeveyn olmanın bir okulu olmadığından bahsettik. Ancak nasıl nesiller yetiştirmek istiyoruz? Kendi sıkıntılarımızı çocuklarımıza ne kadar bulaştırıyoruz? Yerinde ve yeterince ilgi göstererek, empatik bir şekilde çocuğumuzu anlamaya çalışarak, koşulsuz bir sevgiyle onlara yaklaşmayı öğrenebiliriz. Bir psikoterapiste gitme ve hayatınızı yeniden gözden geçirmek için hiçbir zaman geç değildir.

Psikolojik Danışman & Psikoterapist
Begüm UÇMAN

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anne Baba Ben Büyüyünce Nasıl Bir İnsan Olucam?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Begüm UÇMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Begüm UÇMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Begüm UÇMAN Fotoğraf
Psk.Begüm UÇMAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi21 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Begüm UÇMAN'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Anne Baba Ben Büyüyünce Nasıl Bir İnsan Olucam?' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:42
Top