2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sınırdurum Kişilik Bozukluğu
MAKALE #20084 © Yazan Psk.Yavuz DEVECİ | Yayın Kasım 2018 | 2,729 Okuyucu
Sınırdurum kişilik bozukluğu, genelde ergenlikte ortaya çıkmakta ve tüm hayatı etkileyebilen bir bozukluktur. Duygularını düzenlemede güçlük çekerler temel olarak ruh halindeki yaygın istikrarsızlık: kişiler arası ilişkiler, benlik, imgesindeki bozukluklar ve davranış değişiklikleri olarak tanımlanır. Örneğin heyecanlı, samimi, zeki bir insan aniden kaba, öfkeli, kendini yineleyen kasvetli birine dönüşebilir. Temelde sıkıntılı ve zarar görmüş gibi kendilerini anlatırlar ve zarar görmüş değersiz hissederler. Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanlar sevgi dolu bir ilişki için özlem duyarken, genellikle öfkeli dürtüsellik, fırtınalı tutkunluk ve sık rastlanan ruh hali değişkenlikleri onları başka yerlere yönlendirir. Sınırdurum kişilik bozukluğu olanların maruz kaldığı rahatsızlıklar iş, ev ve sosyal ortamlarda dışlanma iş ten çıkarılma vb. gibi psikolojik ve sosyolojik yönden zarar görerek genel olarak yaşamlarında sıkıntılar ve problemler yaşarlar. Çevresindeki insanlara karşı davranış şekilleri yıkıcı ve rahatsız edicidir. Kişi çalkantılı ilişkiler yaşar. Tanımlamaları genelde siyah veya beyaz şeklindedir. Arada gri bir rengin olacağını kabul etmez. Duygusal düzenlemeyle ve bazı sosyal sınırların korunmasıyla ilgili zorlukların bir sonucu olarak, sınırdurum kişilik bozukluğu olan bireyler başkalarıyla derin bir ilişkiymiş gibi görünen hızlı ve kontrolsüz ilişkiler kurabilirler. Diğer insanlar tarafından kullanılabilirler ve ezilebilirler. Bu tür ilişkilerin doğasında olan değişkenlik ve sınırdurum kişilik bozukluğu olan bireyler için çözümlenmemiş konular özellikle güven ve özsaygı konularında kendilerini güvensiz hissetmelerinden ani ve sert tepkiler verebilirler. Ani olarak değişen tutumlar göstererek olumlu bakış açılarını tersine çevirmeye eğilimlidirler. Bu, başkaları tarafından beklenmedik bir düşmanlık veya ihanet olarak görülebilir ve sınırdurum kişilik bozukluğu olan kişi için, kafa karıştırıcı ve acı verici olabilir.
Sınırdurum kişilik bozukluğu tanım olarak ilk 19.yy. da ortaya konmuştur ve psikoz ve nevroz arasında olduğu bir alan olarak tanımlanmıştır. DSM-5 kriterlerine göre ise: “erken ergenliğin başından başlayarak birçok bağlamda kendini gösteren ve en az beş yada daha fazla kriteri” (terk edilmekten kaçınmak için aceleci gayretler sergilemek; başkalarını idealleştiren veya değersizleştiren kişiler arası ilişkiler; istikrarsız benlik duygusu; para harcama, seks, madde kullanımı, pervasızca araba kullanımı ve aşırı yeme gibi en az iki alanda kendine zarar veren, impülsif davranışlar; işaretlenmiş ruh hali tepkisi, kronik boşluk hisleri; tekrarlayan yoğun yada kötü kontrol edilmiş öfke nöbetleri; stresli anlarda, geçici paranoyak düşünceler ve disosiyatif semptomlar deneyimleme eğilimi ) içeren kişilik bozukluğudur.
Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanların yoğun öfkesi sıklıkla ilişkilerine zarar verir. Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanların karşılarındaki insanların en ufak duygudurum değişikliklerine karşı çok hassastırlar (Lynch, Rosenthal, Kossson ve ark.,2006). Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanların arasında intihar oranı yüksek olmasına rağmen, ana fikir intihar değildir. Bu kişiler madde bağımlılığı, ilişkili bozukluklar ve yeme bozuklukları olan ve şizotipal kişilik bozukluğu içinde adaydır (McGlashan ve ark.,2000). Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanlar, aşırı harcama, kumar, aşırı yemek ve tehlikeli seks gibi dürtüsel davranışlar sergilerler. Sınırdurum kişilik bozukluğu özellikle bipolar bozukluk, depresyon, anksiyete bozuklukları, madde kullanımı ve diğer kişilik bozuklukları gibi başka zihinsel bozukluklarla birlikte görülür. Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanlar, aşırı harcama, kumar, aşırı yemek ve tehlikeli seks gibi dürtüsel davranışlar sergilerler. Sınırdurum kişilik bozukluğu özellikle bipolar bozukluk, depresyon, anksiyete bozuklukları, madde kullanımı ve diğer kişilik bozuklukları gibi başka zihinsel bozukluklarla birlikte görülür.

Sınırdurum kişilik bozukluğu olan bir kişide, yalnızca birkaç dakika, bir saat ya da en fazla bir gün sürebilecek yoğun bir depresyon, kaygı ya da öfke görülebilir. Bunlar, kendine zarar verme atakları, dürtüsel saldırganlık ve ilaçların kötü niyetle kullanımı ya da alkol bağımlılığı ile ilişkili olabilir ve daha çok kendilerini soyutlanmış ve sosyal destekten yoksun hissettiklerinde, bu tarz akut belirtileri gösterirler. Ailelerine, arkadaşlarına ve sevdiklerine yönelik yoğun ama fırtınalı bağlılıklar (Büyük beğeni ve sevgiden, yoğun kızgınlık ve hoşlanmamaya geçebilir.) herhangi birine karşı ani güven ve bağlılık geliştirebilir, ancak diğerlerinin hafif görebileceği bir ayrılma ya da çatışma olduğunda, bağlanma ve güven duygularını kaybedebilir ve geri çekilebilir veya kızabilir ve derin bir terkedilme korkusu yaşarlar. Çevrelerinde benimsenmek isteği amacıyla yarış içindedirler ve kabul edilmemekten korkarlar, samimi bir ilişki bile onlar için korkutucu olabilir ve kendilerini yalnız hissederler. İlişkilerin gidişatında Bu nedenle, romantik bir ilişkinin normal inişlerini ve çıkışlarını yönetmek, onlar için daha zordur. Dürtüsel, kendini yıkıcı davranış, yalnız başına olmak korkusu ile yükselen kaygıyı gidermek için bir girişim olabilir. İntihar girişimleri ya da kendine zarar verme, terkedilme veya hayal kırıklığı algısıyla birlikte gelişen öfke nedeniyle olabilir.
Sınırdurum kişilik bozukluğu, karmaşık bir sendromdur dolayısıyla gelişiminde birçok farklı risk faktörü etkileyebilmektedir. Sınırdurum kişilik bozukluğu çevresel ve biyolojik faktörlerden kaynaklanabilmektedir. Araştırmacılar, sınırdurum kişilik bozukluğunun özellikle ailesel yatkınlık, stres faktörleri, gelişim süreçlerinde yaşanan istismar, ilgisizlik ve ihmalkarlıkla karışık seyreden birçok faktör sonucu oluşabileceğini değerlendirmişlerdir. Nörobiyolojik ve sosyal faktörler son derece önemlidir. Genlerin etkisi bu bozukluğun gelişimindeki değişkenlerin etkisinden yüzde altmış daha fazladır. Sınırdurum kişilik bozukluğu olan insanlarda kontrol grubunda ki insanlara göre daha düşük serotonin işlevi göstermiştir (Soloff, Meltzer, Greer ve ark.,2000).
Sınırda kişilik bozukluğu olan danışanlar; terapötik ilişkileri geliştirmeyi ve ilişkiyi korumayı son derece zorlayıcı bulurlar. Bu yüzdende randevularına gelmeyebilir, olmayacak saatlerde terapi seansları isteyebilir, özel kriz dönemlerinde durmadan telefonla arayabilirler. Anlayışlı ve destekleyici olmasını isterken terapiste yalvarırcasına hareket eder destek olmak isteyen terapiste bazı konulara girmemesi konusunda ısrarcı olabilirler. İntihar her zaman büyük bir risktir. Fakat danışanın ilgi amaçlı mı gecenin bir vakti aradığında kendisini özel hissetmek amaçlı mı aradığını veya gerçekten ihtiyacı olduğu için aradığını söyleyebilmek terapist için oldukça zordur. Bu gibi danışanlarla ilgilenmek terapistinde çok yorulduğu ve süpervizyon desteği almak zorunda kaldığı ilişkiler olabilmektedir.
Antidepresanlar ve duygudurum dengeleyicileri sınırda kişilik bozukluğu tanısı almış danışanların dürtüselliğini bastırmanın yöntemleri olarak denenmiştir. Antidepresanlarla var olan saldırganlık ve depresyonun azaltılabildiği; duygudurum dengeleyicisi lityumun ise asabiyet, sinir ve intihar etme meylini azaltabildiğine dair bazı bulgular bulunmaktadır (Links, Steiner, Boaigo ve ark.,1990).
Sınırdurum kişilik bozukluğu diyalektik davranış terapisi, şema-odaklı bilişssel terapi ve uslamlama-temelli terapiyle tedavilerde başarı sağlandığı gözlemlenmiştir.

a) Diyalektik Davranış Terapisi: Marsha Linehan tarafından geliştirilen ve danışan merkezli empati ve kabul, bilişsel davranış, problem çözme, duygu düzenleme teknikleri ve sosyal beceriler eğitimlerini bir araya getirerek oluşturulmuştur. Hegel tarafından ortaya konan kavram kabul ve değişim içerir. Uzman bu kapsamda çalışırken 4 aşamada problemi çözmek için ilk aşamada impülsif davranışlar ele alınır. İkinci aşamada odak noktası (bireyin duygusal zararlarla başa çıkabilmeyi öğrenmesine yardımcı aşırı duygusallığı hafifletmeyi öğrenmektir. Üçüncü aşamada
ilişkilerin ve özsaygının geliştirilmesine odaklanır. Son aşamada ise bağlanabilirliği ve mutluluğu artırmak için tasarlanmıştır. Bu süreç boyunca danışanlar, günlük sorunlarıyla başa çıkma yeteneği kazanır.
b) Uslamlama-Temelli Terapi: Sınırdurum kişilik bozukluğu için geliştirilmiş psikodinamik tedavinin bir türüdür. Bu tedavinin temelindeki teorem bireylerin kendileri ve başkalarının duyguları hakkında düşünebilme yetenekleri üzerinde durulur. Erken deneyimlerinin olumsuz karşılaştırması sonucu önüne çıkan yeni olaylara önyargılı ve savunmacı yaklaşımı nedeniyle danışanın; çıkmaza giren sorun çözme becerisi üzerine terapistin amacı ilişkiler ve hislere yönelik daha düşünceli bir davranış geliştirmesine yardımcı olur. Tedavi haftalık psikoterapiyle birlikte grup tedavisini de içine alarak 3 yıllık bir süreci kapsar.

c) Şema-Odaklı Bilişsel Terapi: Geleneksel bilişsel terapiye, erken çocukluk öncüllerine ve ebeveynliğin mevcut bilişsel yapılarını nasıl şekillendirdiğine daha kapsamlı şekilde odaklanarak güçlendirir. Danışanın erken deneyimlerinden itibaren uyumsuz varsayımları(şema) tanımlamak için uzmanla birlikte çalışılır. Uzman sağlıklı bir şemayı ortaya koyan danışanın sağlıksız giden şemaların yerine sağlıklı şema kullanımını arttırmak için çalışır. Tedavi uzun vadeli konulara yönelik tasarlandığında 3 yıllık bir süreyi kapsar. Bir çalışmada da şema-odaklı terapide, psikodinamik terapiye göre daha fazla semptom azalması sağlanmıştır (Gielsen-Bloo,van Dyck,Spinhoven ve ark.,2006).

KAYNAKÇA
Gielsen-Bloo,J.,vanDyck,R.,Spinhoven,P.,vanTilburg,W.,Dirksen,C.,vanAsselt,T., … Arntz,A. (2006)Outpatient psychotherapy for borderline personality disorder :Randomized trial of schema-focused therapy vs transferance-focused psychothrerapy:Archieves of Genaral Psychriatric,63,649-655.
Links,P., Steiner,M., Boaigo I.,&Irwin,D.(1990)Lithium therapy for borderline patients: Prelimanry findings .Journal of Personality Disorders,4,173-179.
Lynch,T.R.,Rosenthal,M.Z.,Kosson,D.S.,Chevans,J.S.,Lejuez,C.W.&Blair,R .J.R.(2006) . Heightened sensitivity to facial expressions of emotion in borderline personality disorder. Emotion ,6,647-655.
McGlashan,T.H.,&Hoffman,R.E(2000).Schizophrenia as a disorder of develepmentally reduced synaptic connectivity.Archives of General Pschiatry,57,638-642.
Soloff,P.H.,Meltzer,C.C.,Greer,P.J.,Constantine,D.,&Kelly,T.M.(2000).A fenfluramarine-activated FDG-PET study of borderline personaity disorder.Biolagical Psychiatry,47,540-547.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sınırdurum Kişilik Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Yavuz DEVECİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Yavuz DEVECİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Yavuz DEVECİ Fotoğraf
Psk.Yavuz DEVECİ
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Yavuz DEVECİ'nin Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sınırdurum Kişilik Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Narsistik Kişilik Nisan 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:37
Top