Öfkeli Miyiz?
Bireyler günlük hayat içerisinde çeşitli durumlarla karşı karşıya gelmektedir. Stresli bu hayat içerisinde ekonomik problemler, ilişki problemleri, iş problemleri gibi birçok konuda sıkıntı yaşayabilmekteyiz. Bu durumlara bazıları sevinç, gülme, tebessüm etme gibi duygularla ifade ederken bazıları ise üzüntü, kaygı, ağlamaklı gibi istenmeyen olumsuz duyguları ifade etmektedir. Bahsettiğimiz bu olumsuz duygular bireyin yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Nitekim bu yaşadığı duygulardan bir tanesi de öfke duygusudur. Bireyler günlük yaşadıkları olaylar neticesinde planları engellendiğinde, haksızlık ve adaletsizlik veya kendi bireyselliğine dönük tehdit hissettikleri konularda yaşadığı duygu itibariyle öfke hissedebilirler. Öfke, durumluluk ve sürekli öfke olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Durumluluk öfke, bireyin olaya bağlı olduğu düşündüğü vakit ortaya çıkar ve öfkenin şiddetini algıladığı haksızlık, adaletsizlik ya da engellemenin şiddetine göre değişmektedir. Sürekli öfke ise birçok sayıda olay ve ortamı canını sıkan veya engelleyen bir biçimde algılama ve bununla beraber sık durumluk öfke yaşama eğilimi göstermesi olarak tanımlanmaktadır.
Öfke de diğer duygular gibi bir duygudur fakat, öfke ifade ediliş tarzları bakımından bakıldığı zaman bu durum kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Bireyler öfkesini içe atma, kontrol etme veya dışa yöneltme gibi eğilimlerde bulunabilirler. Öfkesini içe atma ve kontrol altında tutan bireyler ifade etmemeyi tercih ederken, dışa yönelten kişiler fiziksel veya sözlü(eleştiri, küfür) bir şekilde öfkesini ifade etmektedir. Burada kişinin yaşadığı stres olgusu ile ilişkili olduğu önemlidir. Günümüzde hemen hemen herkes stres olgusu ile yaşamını idame ettirmektedir. Beklentileri, iş yaşamındaki stres kaynakları, sınavlar, başarılı olma arzuları ve istekleri gibi olumsuz ve baskı hissedeceği alanlar da mevcuttur. Bu öfkemizin bizim vücut bütünlüğümüze ya da başkasının vücut bütünlüğüne zarar veriyorsa yansıttığımız öfke sağlıklı olmayabiliyor. Söz gelimi insanlarla münasebetleri yoğun olan bir birey gün boyunca öfkeli davranabiliyor.Eğer yaşamını idame ettirmesinde ilişkilerini bozuyorsa psikolojik destek almasında fayda vardır.Sosyal çevreye çıktığımızda bunun benzer örneklerini görmekteyiz.Daha bu sabah otobüs yolculuğu yaparken şoförün konuşmasına kulak misafiri oldum.Konuşmasında sözlü(argo) konuşması neticesinde bir yolcu olarak rahatsızlık duydum.Evet kişinin yaşam biçimi haline gelmiş olabilir çünkü yaşadığı çevre öyle konuşuyor olabilir fakat toplum içerisinde dikkat etmemiz gereken saygı kurallarına da riayet etmemiz bizi muasır medeniyet seviyesine ulaştıracağına inanmaktayım.
Türkiye’de öfkeye yönelik yapılan araştırmalar da gösteriyor mudur ki öfkeli bir milletiz? Ben bu soruyu naçizane gözlemlemelerimden yola çıkarak cevaplamak isterim ki hiç de sakin bir millet değiliz. Olaylara karşı çabuk öfkelenip yanıtını düşünmeden verebiliyoruz. Bu da bizim zararlı çıkmamıza sebebiyet verebilir. Psikolog olarak toplumu sağduyuya davet ederek akıl süzgecinden geçirip yerinde tepki vererek makul ölçütler de davranmamız toplumun salahiyeti açısından önem arz etmektedir. Yetişen nesiller bu konuyu göz ardı etmeden gerek akranlarına gerek kardeşlerine gerekse büyüklerine gösterdikleri tepkilerin kendilerine ve karşısındaki kişilere zarar vermemesi yönünde olmasında fayda vardır. Yetişen nesiller devletimize, milletimize, öğretmelerimize önemli görevler düşmektedir. Bunu layıkıyla yerine getirmek bir birey olarak boynumuzun borcu olduğunu düşünmekteyim.
Öfke de diğer duygular gibi bir duygudur fakat, öfke ifade ediliş tarzları bakımından bakıldığı zaman bu durum kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Bireyler öfkesini içe atma, kontrol etme veya dışa yöneltme gibi eğilimlerde bulunabilirler. Öfkesini içe atma ve kontrol altında tutan bireyler ifade etmemeyi tercih ederken, dışa yönelten kişiler fiziksel veya sözlü(eleştiri, küfür) bir şekilde öfkesini ifade etmektedir. Burada kişinin yaşadığı stres olgusu ile ilişkili olduğu önemlidir. Günümüzde hemen hemen herkes stres olgusu ile yaşamını idame ettirmektedir. Beklentileri, iş yaşamındaki stres kaynakları, sınavlar, başarılı olma arzuları ve istekleri gibi olumsuz ve baskı hissedeceği alanlar da mevcuttur. Bu öfkemizin bizim vücut bütünlüğümüze ya da başkasının vücut bütünlüğüne zarar veriyorsa yansıttığımız öfke sağlıklı olmayabiliyor. Söz gelimi insanlarla münasebetleri yoğun olan bir birey gün boyunca öfkeli davranabiliyor.Eğer yaşamını idame ettirmesinde ilişkilerini bozuyorsa psikolojik destek almasında fayda vardır.Sosyal çevreye çıktığımızda bunun benzer örneklerini görmekteyiz.Daha bu sabah otobüs yolculuğu yaparken şoförün konuşmasına kulak misafiri oldum.Konuşmasında sözlü(argo) konuşması neticesinde bir yolcu olarak rahatsızlık duydum.Evet kişinin yaşam biçimi haline gelmiş olabilir çünkü yaşadığı çevre öyle konuşuyor olabilir fakat toplum içerisinde dikkat etmemiz gereken saygı kurallarına da riayet etmemiz bizi muasır medeniyet seviyesine ulaştıracağına inanmaktayım.
Türkiye’de öfkeye yönelik yapılan araştırmalar da gösteriyor mudur ki öfkeli bir milletiz? Ben bu soruyu naçizane gözlemlemelerimden yola çıkarak cevaplamak isterim ki hiç de sakin bir millet değiliz. Olaylara karşı çabuk öfkelenip yanıtını düşünmeden verebiliyoruz. Bu da bizim zararlı çıkmamıza sebebiyet verebilir. Psikolog olarak toplumu sağduyuya davet ederek akıl süzgecinden geçirip yerinde tepki vererek makul ölçütler de davranmamız toplumun salahiyeti açısından önem arz etmektedir. Yetişen nesiller bu konuyu göz ardı etmeden gerek akranlarına gerek kardeşlerine gerekse büyüklerine gösterdikleri tepkilerin kendilerine ve karşısındaki kişilere zarar vermemesi yönünde olmasında fayda vardır. Yetişen nesiller devletimize, milletimize, öğretmelerimize önemli görevler düşmektedir. Bunu layıkıyla yerine getirmek bir birey olarak boynumuzun borcu olduğunu düşünmekteyim.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Öfkeli Miyiz?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.M.Enes İMERT'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.M.Enes İMERT'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.