Ülkemizde ‘’yaşam Koçluğu Meslek İstismarıdır’’
Sosyal medyada görmüş olduğum Prof. Dr. Üstün Dökmen tarafından söylenen bu söz alanımızdan her uzman tarafından kaleme alınması gereken bir konu haline gelmiş görünüyor. Amacım meslekler arası gereksiz tartışmalara girip zihinleri yormak değil. Çünkü bu durum, meslekler arası rekabet meselesi değil, aksine bilinçlenmesi ve hizmet alırken ayırt ederek tercihlerini yapması gereken bir durum. Bu yüzden amacım, insanlar hangi durumlarda kimden hizmet alması gerektiğini bilmesi ve en önemlisi fayda görebilmesi.
Hemen tanıtalım o zaman. Yaşam koçluğu ülkemizde yeni bir branş olarak kabul edilen ama yurt dışında yıllardır bilinen ‘rehberlik’ hizmetidir. Yaşam koçu, kişilerin hedeflerini ortaya çıkarmalarını sağlayan ve sonra bu hedeflere ulaşma yolculuğunda onlara destek olan kişidir. ICF gibi federasyonlar tarafından verilen sertifikalarla resmileşir. Bu tanım itibariyle çok net olarak yaşam koçu “problem çözmeye” çalışmaz, diyebiliriz. Koçluğun odağı, kişinin psikolojik ya da başka nitelikli problemlerini (iş hayatı, sağlık vb.) çözmek değildir. Koçluk, kişinin A noktasından B noktasına gitmesi için bir destek mekanizmasıdır.
Gelelim PSİKOLOGLUK mesleğine. Psikolog, insan davranışlarını inceleyen ve zihinsel süreçlerini çalışan, değerlendiren ve yorumlayan kişidir. Psikolog olmak için kişinin yaşadığı ülkede geçerli seviyede, ilgili alanda üniversite eğitimi almış olması gerekir. Yani bu tanımdan yola çıkarak şunu çok net olarak söyleyebiliriz: Psikolog bu işin “bilimini” okumuştur. İşin bilimini okumuş olmak her psikoloğu mesleğinde otomatik olarak iyi yapmaz. Ancak bilimsel olarak temel formasyon almış kişinin büyük yanlışları göreceğini ve bunlardan kaçınacağını söyleyebiliriz.
Bir psikoloğun yaşam koçlarına göre stratejik düşünme ve bilimsel yöntemlerini kullanma becerisi çok daha yüksektir. Psikolog; yorumlama, analiz ve üst düzeyde sentez yapar. Donanımına ve bilimsel literatüre dayanarak danışana uygun doğru yaklaşımı belirler. Bu yaklaşım stratejik bir müdahale ya da taktiksel bir soru sormak olarak meyve verebilir.
Psikolog bireyin sorunlarla baş edebilme gücünü arttırır ve bu durumun kalıcılığını hedefler, bireyin belli bir süre sonra yoluna yalnız devam edebilmesini amaçlar. Koç ise belli bir hedefe yönelik motivasyonel destek sağlar ve her adımda kişiyle beraber olmayı hedefler ve bu durum kalıcı değildir. Görüldüğü üzere belirgin farklar söz konusu. İllaki aralarında bir bağlantı kurmak gerekirse psikologluk, yaşam koçluğunu kapsar. Yani bir psikolog koçluk hizmeti verebiliyorken bir yaşam koçu psikologluk hizmetinde yetersiz kalır bu yüzden çalışırken belli sınırları gözetmesi gerekir.
Eğer somut hedeflerinize ulaşmak için motivasyonel desteğe ihtiyacınız varsa aradığınız şey koçluk olabilir. Ancak daha sağlıklı bir ruh haline sahip olmak istiyorsanız ya da başedemediğiniz bir problem varsa bunun yolu da psikoterapi ve psikologlardan geçebilir.
Mesleki anlamda aslında kıyaslamaya gerek duyulmadığını bu açıklamalarda açıkça görebiliyoruz. Ancak ülkemizde sınır aşma durumu olduğu için bundan zarar gören insanlar ve bunu istismara çeviren bir kesim var. Bu yüzden bilinçlenmek zorundayız. Yaşam koçunun bahsettiğim gereklilikleri dışında sınır aşma durumunda zarar görecek tek kişi danışan (destek alan) kişi olacaktır. Sınır aşmadan kastım bir yaşam koçu örneğin çocuk eğitimi ve psikolojisiyle ilgili seans alırsa aileyi yönlendirirken tek bir yanlış cümlesi ebeveynleri yanlış yönlendirecek ve çocuk için kalıcı hasarlar yaratabilecektir. Nitekim bunun birçok örneğini görüyoruz. Bu yüzden psikolojik anlamda destek almadan önce neye ihtiyacınız olduğunu belirlemek çok önemlidir.
Yaşam koçları ve psikologlar arasındaki ayrımı bildikten sonra alacağımız hizmete yönelik alanında iyi kişiyi seçmeniz tabiki tercihinize kalmıştır.. Önemli olan bu konuda bilinçlenmektir. Sağlıklı ve keyifli bir hafta olması dileğiyle..
Psk. Burçin Koyuncu
Hemen tanıtalım o zaman. Yaşam koçluğu ülkemizde yeni bir branş olarak kabul edilen ama yurt dışında yıllardır bilinen ‘rehberlik’ hizmetidir. Yaşam koçu, kişilerin hedeflerini ortaya çıkarmalarını sağlayan ve sonra bu hedeflere ulaşma yolculuğunda onlara destek olan kişidir. ICF gibi federasyonlar tarafından verilen sertifikalarla resmileşir. Bu tanım itibariyle çok net olarak yaşam koçu “problem çözmeye” çalışmaz, diyebiliriz. Koçluğun odağı, kişinin psikolojik ya da başka nitelikli problemlerini (iş hayatı, sağlık vb.) çözmek değildir. Koçluk, kişinin A noktasından B noktasına gitmesi için bir destek mekanizmasıdır.
Gelelim PSİKOLOGLUK mesleğine. Psikolog, insan davranışlarını inceleyen ve zihinsel süreçlerini çalışan, değerlendiren ve yorumlayan kişidir. Psikolog olmak için kişinin yaşadığı ülkede geçerli seviyede, ilgili alanda üniversite eğitimi almış olması gerekir. Yani bu tanımdan yola çıkarak şunu çok net olarak söyleyebiliriz: Psikolog bu işin “bilimini” okumuştur. İşin bilimini okumuş olmak her psikoloğu mesleğinde otomatik olarak iyi yapmaz. Ancak bilimsel olarak temel formasyon almış kişinin büyük yanlışları göreceğini ve bunlardan kaçınacağını söyleyebiliriz.
Bir psikoloğun yaşam koçlarına göre stratejik düşünme ve bilimsel yöntemlerini kullanma becerisi çok daha yüksektir. Psikolog; yorumlama, analiz ve üst düzeyde sentez yapar. Donanımına ve bilimsel literatüre dayanarak danışana uygun doğru yaklaşımı belirler. Bu yaklaşım stratejik bir müdahale ya da taktiksel bir soru sormak olarak meyve verebilir.
Psikolog bireyin sorunlarla baş edebilme gücünü arttırır ve bu durumun kalıcılığını hedefler, bireyin belli bir süre sonra yoluna yalnız devam edebilmesini amaçlar. Koç ise belli bir hedefe yönelik motivasyonel destek sağlar ve her adımda kişiyle beraber olmayı hedefler ve bu durum kalıcı değildir. Görüldüğü üzere belirgin farklar söz konusu. İllaki aralarında bir bağlantı kurmak gerekirse psikologluk, yaşam koçluğunu kapsar. Yani bir psikolog koçluk hizmeti verebiliyorken bir yaşam koçu psikologluk hizmetinde yetersiz kalır bu yüzden çalışırken belli sınırları gözetmesi gerekir.
Eğer somut hedeflerinize ulaşmak için motivasyonel desteğe ihtiyacınız varsa aradığınız şey koçluk olabilir. Ancak daha sağlıklı bir ruh haline sahip olmak istiyorsanız ya da başedemediğiniz bir problem varsa bunun yolu da psikoterapi ve psikologlardan geçebilir.
Mesleki anlamda aslında kıyaslamaya gerek duyulmadığını bu açıklamalarda açıkça görebiliyoruz. Ancak ülkemizde sınır aşma durumu olduğu için bundan zarar gören insanlar ve bunu istismara çeviren bir kesim var. Bu yüzden bilinçlenmek zorundayız. Yaşam koçunun bahsettiğim gereklilikleri dışında sınır aşma durumunda zarar görecek tek kişi danışan (destek alan) kişi olacaktır. Sınır aşmadan kastım bir yaşam koçu örneğin çocuk eğitimi ve psikolojisiyle ilgili seans alırsa aileyi yönlendirirken tek bir yanlış cümlesi ebeveynleri yanlış yönlendirecek ve çocuk için kalıcı hasarlar yaratabilecektir. Nitekim bunun birçok örneğini görüyoruz. Bu yüzden psikolojik anlamda destek almadan önce neye ihtiyacınız olduğunu belirlemek çok önemlidir.
Yaşam koçları ve psikologlar arasındaki ayrımı bildikten sonra alacağımız hizmete yönelik alanında iyi kişiyi seçmeniz tabiki tercihinize kalmıştır.. Önemli olan bu konuda bilinçlenmektir. Sağlıklı ve keyifli bir hafta olması dileğiyle..
Psk. Burçin Koyuncu
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ülkemizde ‘’yaşam Koçluğu Meslek İstismarıdır’’" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burçin KOYUNCU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burçin KOYUNCU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
