Çocuk İçin Evliliği Sürdürmek mi Gerekiyor?
ÇOCUK İÇİN EVLİLİĞİ SÜRDÜRMEK Mİ GEREKİYOR?
Gelişimini sağlıklı sürdüremeyen toplumlar geleneksel değerlerle yenilikler arasında sıkışıp kalmıştır ve toplum hayatındaki hızlı bir çözülmenin sonucunda evlilik değerleri de zarar görmüştür. Dolayısıyla boşanmalar da artış göstermiştir.
Boşanmanın toplumda giderek daha da kabul görür olmasının ve boşanmış çiftlerin eskisi kadar yadırganmıyor olması boşanma nedenleri arasında gösteriliyor olsa da , Türkiye’de, mahkeme kayıtları ve istatistik rakamlarında, boşanma sebepleri arasında “şiddetli geçimsizlik” ilk sıradadır.
“Şiddetli geçimsizlik” boşanmak için asıl etken olmakla beraber, “şiddetli geçimsizlik”in temelinde sevgi, saygı yokluğu, aile içi şiddet, cahillik ,maddi menfaatlerin ön plana çıkmış olması, ekonomik yoksulluk, işsizlik, sosyal hayattaki düzensizlik, aşırı derecede alkol kullanma ,kıskançlık ı, kadını eve hapsetmek gibi aşırı muhafazakar baskılar, evli çiftlerin ailelerinin sosyo-ekonomik düzey farklılıkları gibi unsurlar yer almaktadır.
Ekonomik problemler, eşlerin ruhen anlaşamamaları, birbirlerini ihmal etmeleri, gayri ahlaki tutumlar, Karşılıklı hakaretler, şan, şöhret gibi maddi unsurlar da bu sebebin içerisinde yer almaktadır. Ayrıca Türk toplumundaki ataerkil yapı, özellikle erkeğin kadına karşı kaba kuvvet kullanması boşanmanın temel nedenlerin den biri olarak görülmektedir.
Yapılan istatistiklere göre,
Kalkınmış bölgelerdeki boşanma oranı daha fazla, eğitimli kişiler daha fazla boşanıyor, evliliğin ilk beş yılında daha fazla boşanılıyor ayrıca ,Türkiye’de, boşanmanın yaklaşık yarısı, çocuksuz ailelerden oluşmaktadır.
O halde ; çocuk evliliği sürdürmede önemli bir etken midir?
Aile, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen karı-koca, ebeveyn-çocuk ve kardeşler alt sistemlerinden oluşmaktadır. Ailenin çocuk üzerindeki temel işlevleri arasında, çocuğun, fiziksel, sosyal ve duygusal alanlardaki gereksinimlerinin karşılanarak, sağlıklı bir birey olarak yetişmesi yer almaktadır. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkilerinin yanı sıra, ebeveynlerin birbiriyle ilişkilerinin de çocuk üzerindeki etkisi kaçınılmazdır.
Ebeveyn davranışları ve ebeveyn-çocuk ilişkisi, çocuğun kişilik gelişiminde son derece önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle de yaşamın ilk yıllarında anne-babayla olan ilişkinin önemi tartışılmaz..
Boşanması ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir Konuya çocuk açısından bakıldığında, boşanma sürecinin başlaması ıle birlikte, o güne kadar en fazla bağlı olduğu iki kişiye bundan sonra her istediğinde ulaşamayacaktır..Boşanma gibi sarsıcı bu durum sonrasında, çocuğun yeni duruma ve değişen ilişki biçimine uyum sağlaması gerekmektedir.
Çocukların boşanma sonrasında , psikolojik uyum, sosyal ilişkiler, akademik başarı, gibi birçok alanda sorunlar yaşayabildiği görülmektedir.
Çocuk için , boşanma sonrasındaki olası en iyi durum,
-Anne-babanın açıkça birbirlerine düşmanlık göstermedikleri,
-Çocuk için birbirleriyle ilişki kurabildikleri,
-Çocukla ilişkilerini güçlü ve olumlu bir şekilde sürdürebildikleri bir durumdur
Boşanma , her zaman çocuklara kaçınılmaz olarak zarar verecek bir yaşantı olmayabilir.. Çünkü boşanma süreci ve sonrasında eşlerin birbirlerine karşı olan tutumları çocuğun boşanmaya uyumunu etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Ayrıca, eşlerin evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, kendi hayatlarını, kendi aralarındaki ilişkiyi ve çocuklarıyla olan ilişkilerini nasıl sürdürdükleri de çok önemlidir.
Ebeveynler Arasındaki Çatışma ve Boşanmanın Çocuğun Psikolojik Uyumu Üzerindeki Etkileri kaçınılmazdır.
Ebeveynler arası çatışmanın boşanma öncesi ve sonrasında çocuğun uyumunu olumsuz etkilediği belirtilmektedir
Ailedeki alt sistemler arasındaki ilişkilerin sağlıklı olduğu ve yıkıcı çatışmaların olmadığı aile yapısında, çocukların, psikolojik açıdan daha uyumlu olacakları ön görülmektedir .
Mutsuz bir ev ortamının, evlilik uyumsuzluğunun göstergesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan evlilik çatışmasının belirleyicisidir.. Ebeveynler arasındaki evlilik çatışmasının boşanma sonrasında da ebeveynler arası çatışma olarak devam etmesi çocuğun uyumunu etkileyen en önemli etkenlerden biridir.
Çocuğun hayatında ne anne ne de babanın yeri doldurulamaz; Çünkü her iki ebeveynin rolleri birbirinin tamamlayıcısı durumundadır.. Geleneksel olarak iki ebeveynli ve çatışmanın olmadığı bir aile yapısında yetişen çocuğun, boşanma sonrası tek ebeveyn ile yetişen çocuğa göre daha iyi bir ortamda yetişeceği düşünülmektedir... Aynı çatı altında, her iki ebeveyni ile birlikte yaşamanın çocuğa, paylaşma, anlaşma ve uzlaşma gibi sosyal yetenekleri öğrenmesinde yardımcı olduğu ancak, bir ebeveynin çocukla birlikte yaşamaması durumunun, çocuğun sosyalleşmesinde sorunlara yol açabileceği vurgulanmaktadır.
Boşanma sonrasında çocuğun psikolojik uyumunu etkileyen bazı faktörler vardır, .
-Boşanma sonrasında ebeveyn desteği önemlidir.Ebeveyn desteğinin fazla olduğu çocuklarda psikolojik uyumun ve okul başarısının arttığı görülmüştür..
-Ebeveynlerin sert cezalar uyguladığı durumlarda ise, uyumun ve okul başarısının azaldığı belirtilmiştir.
- Ayrıca, Ebeveynlerin çatışmalarında çocuklarının taraf olmasını istediğinde, çocuklarına anlaşmazlık koşulunda kavga etmenin bir yol olduğunu dolaylı yoldan öğretmektedir.
-Çocukların (özellikle de küçük yaştakilerin), ebeveynleri arasındaki çatışmadan kendilerini sorumlu tuttukları da görülmektedir.
-Yapılan araştırmalarda, boşanma sonrası tek ebeveynle yaşayan çocukların, çok çatışmalı evli ebeveynlerle yaşayanlara göre, psikolojik uyum açından daha iyi olduğu bulunmuştur .
-Boşanma sonrasında eski eşlerin, çocuğa destek, velayet ve çocuğu ziyaret konularındaki kronik gerginliklerinin çocuğun iyilik halini olumsuz etkilediği belirtilmektedir.
-Boşanma öncesinde ebeveynleri arasında çatışma olması , çocukları boşanmadan daha fazla olumsuz etkilediği belirtilmektedir.
-Boşanma sonrası çocuğun birlikte yaşadığı ebeveyninden duygusal destek, bilgi ve öğüt alma gereksinimi vardır.. Ancak, bazı ebeveynler boşanma sonrası çocuklarına yardım edemeyecek kadar kendi sorunlarıyla ilgili oldukları için çocuk bu desteği alamamaktadir. Çocuklar ailesinden göremediği desteği arkadaşlarından veya büyük anne büyük baba gibi akrabaların dan beklemektedir.
-Boşanmada velayeti almayan ebeveyn ile çocuğun ilişkisinde her bakımdan azalma yaşayabilmektedir.
-Ayrıca, boşanma sonrasında, genellikle velayet annede olduğundan dolayı babanın evdeki fiziksel yokluğunun kız ve erkek çocukları psikolojik iyilik düzeyi açısından olumsuz etkileyebilmektedir.
-Boşanma sonrasında baba çocuk ilişkisinin kalitesi ile çocuğun düşmanlık (hostilite) duygusu arasında anlamlı ilişki olduğu da düşünülmektedir..
-Anne-babası boşanmış çocuğun genel psikolojik uyumuna olumsuz etki eden en önemli faktör, babanın çocuğu ihmalidir. Boşanmış ailelerde çocuklar, evde olmayan ve ihtiyaç duyduklarında kolaylıkla ulaşamadıkları babalarını doğal olarak ihmal edici olarak algılamaktadır. Böyle bir durumda baba ihmali, çocuğun psikolojik uyumunu kaçınılmaz olarak olumsuz etkilemektedir.
-Ebeveynlerden birinin evden ayrılması, boşanmanın yaşamına ne gibi olumsuzluklar getirebileceğini bilemeyen çocukta, endişe ve kaygıya yol açabilir. Babanın evden gidişi, çocuğun zihninde babanın adeta kaybı olarak algılanabilir. Babanın kaybı ise, varoluş açısından son derece kritik olan güvenli aile ortamının kaybı olarak yorumlanabilir.
Birçok evlilikte, ailenin maddi gelirinin büyük bir kısmı baba tarafından sağlanmaktadır. Boşanma sonrasında babanın sağladığı maddi desteğin azalması, hatta çoğu zaman tamamen ortadan kalkmasıyla birlikte, annenin gelirinde büyük bir azalma görülmektedir. Bu durumda çocuğun bakımını da üstlenmiş olan anne, duygusal sorunların yanı sıra ciddi maddi sorunlarla da yüz yüze kalmaktadır. Bu durumda çocuğun bakımı için eski eşinden çok az destek alabilen veya hiç destek alamayan ebeveynlerin (genellikle anneler) hayatlarını dengede tutmakta zorlandıklarını; bu nedenle de, çocukların uyum problemleri yaşayabildikleri görülmektedir.
Çocukları tarafından en fazla kabul edici olarak algılanan anneler, eşiyle çatışma yaşamayan evli annelerdir. Bunu ikinci sırada eşinden boşanmış ama boşandığı eşiyle çatışma yaşamayan anneler izlemektedir. Bu durum, eşiyle çatışma yaşamadıkça bir annenin evli veya boşanmış oluşunun çocuğunun kabul-red algısında bir farklılık yaratmamaktadır..
Boşanmış annelerin, eski eşleriyle çatışma yaşayıp yaşamadığı, çocuklarına karşı ne kadar kabul edici olup olmayacaklarını pek etkilemezken; evli ailelerde, annenin eşiyle çatışma yaşayıp yaşamadığı, çocuğuna karşı ne kadar kabul edici olup olmayacağını etkilemektedir..
Eşiyle yaşadığı çatışmadan olumsuz etkilenen anne, muhtemelen çocuğuna karşı da, daha olumsuz olacak ve bunun sonucunda çocuğu tarafından daha red edici olarak algılanacaktır.
Özellikle yüksek çatışmalı boşanmalarda, boşanma öncesi ve boşanma sürecindeki eşler arasındaki çatışma çocuk üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır .
Ayrıca, evliliğin bitiş sürecinde, çoğu ebeveynin hissettikleri kırgınlık, öfke, umutsuzluk gibi duygular nedeniyle, kendi dertlerine gömülerek çocuklarının duygu ve ihtiyaçlarıyla fazla ilgilenemedikleri de etkilidir.
Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki,boşanma tek başına çocuk üzerinde olumsuz bir etki yapmamaktadır. Olumsuz etkiye neden olan, daha çok ebeveynler arasındaki çatışma ve olumsuz yaşantılardır.
Çocukların ruhsal gelişimi için en ideal olanın, ebeveynler arasında çatışmanın olmadığı evlilikler ya da çatışmasız boşanmalar dır..Ancak En ideal ortam ise çocukların anne-babası ile aynı çatı altında yaşadığı ve ebeveynleri arasında önemli bir çatışmalı ilişkinin olmadığı bir aile ortamıdır.
Boşanma kararı çocuğa söylenmeli midir?
Çocukların boşanma süreci hakkında açıklamalara ve desteğe çok fazla ihtiyaçları vardır. Birçok anne-baba, yaşananlar ve boşanma konusunda çocuklarına ne şekilde ve ne kadar bilgi vermeleri gerektiğine karar verememektedir. Ancak çocuğun boşanmaya uyumunda, ebeveynleri tarafından verilen bilgi ve desteğin önemli etkisi vardır.
Çocuğun boşanmaya uyumunu arttırmak için, çocukların yaş dönemlerine göre anlayabilecekleri şekilde bilgilendirilmeleri ve ayrılık sürecine hazırlanmaları gerekmektedir.
Ebeveynlik Planı
Boşanma bazen zorunlu olmaktadır. Eşlerin ve çocukların hayat kalitesini artırmak için.. Aile üyelerinin boşanma sürecini ve sonrasını en az zarar ile geçirmelerini sağlamak için bazı yapıcı konulara dikkat etmeleri gereklidir.. Ebeveynler kendi aralarında veya bir uzmanın yardımıyla ebeveynlik planı hazırlamalıdırlar. Ebeveynlik planı çocuğun iyilik hali için her türlü ayrıntıyı kapsamalıdır. Ebeveynlik planındaki hususlar aynı zamanda aile mahkemesi hakimi tarafından da incelenmeli ve onaylanmalıdır. Çocuğun iyilik halinin olması, onun ihmalden, kötü muameleden uzak ve tam güven içerisinde bulunması anlamına gelmektedir.. Ebeveynlik planı ayrılık veya boşanma sonrası ebeveynlerin çocuklarını nasıl büyüteceklerine dair bir çerçeve sunan yazılı bir belgedir. Bir ebeveynlik planında asgari olması gereken ana başlıklar;
Yaşam düzenlemeleri ve ebeveynlik programları, konut değerlendirmeleri, coğrafi değerlendirmeler, ortak şehirden ayrılma durumu, çocukla kişisel görüşme günlerinin düzenlenmesi, çocukla tatil, bayram ve özel günlerin düzenlenmesi, büyük ebeveynler ve geniş aile ile görüşme, sağlık hizmeti, özel ihtiyaçları olan çocuklar (engelli, süreğen hastalığı olan), eğitim, müfredat dışı etkinlikler, din, kültürel etkinlikler, seyahat, ebeveynler arası iletişim, ebeveynlik planında değişiklik yapma, problemlerin çözümü, boşanma uyum programlarına katılım ve diğer ebeveynlik konuları olmalıdır.
Ülkemizde gerek çatışmalı gerekse anlaşmalı boşanmalarda çocukların iyilik hali ile ilgili kararlara çok dikkat edilmemektedir. Boşanma olsa bile ebeveynlik görevlerinin sürdüğü gerçeği göz ardı edilmektedir Ebeveynler arasındaki sürtüşmelerin, mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat, çocukların velayeti konuların daha fazla öne çıktığı görülmektedir.
Kaynaklar
Gregory, N, Ö;(2016) Boşanma mı yoksa Çocuk için Evliliği Sürdürmek mi? Çocuğun Psikolojik Uyumu Açısından Önemli Bir Soru - Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2016; 8(3)
ÖZBEY, Ç., (2004). Çocuk sorunlarına yapıcı çözümler. İstanbul, Türkiye: İnkılap Kitabevi.
PARKINSON, L. (2018). Aile arabuluculuğu. Ankara, Türkiye: Adalet Bakanlığı Basımevi
WOLF, A.E., (2002). Boşanmanız şart mıydı? (E. Aksay, Çev.). İstanbul, Türkiye: Sistem Yayıncılık.
Gelişimini sağlıklı sürdüremeyen toplumlar geleneksel değerlerle yenilikler arasında sıkışıp kalmıştır ve toplum hayatındaki hızlı bir çözülmenin sonucunda evlilik değerleri de zarar görmüştür. Dolayısıyla boşanmalar da artış göstermiştir.
Boşanmanın toplumda giderek daha da kabul görür olmasının ve boşanmış çiftlerin eskisi kadar yadırganmıyor olması boşanma nedenleri arasında gösteriliyor olsa da , Türkiye’de, mahkeme kayıtları ve istatistik rakamlarında, boşanma sebepleri arasında “şiddetli geçimsizlik” ilk sıradadır.
“Şiddetli geçimsizlik” boşanmak için asıl etken olmakla beraber, “şiddetli geçimsizlik”in temelinde sevgi, saygı yokluğu, aile içi şiddet, cahillik ,maddi menfaatlerin ön plana çıkmış olması, ekonomik yoksulluk, işsizlik, sosyal hayattaki düzensizlik, aşırı derecede alkol kullanma ,kıskançlık ı, kadını eve hapsetmek gibi aşırı muhafazakar baskılar, evli çiftlerin ailelerinin sosyo-ekonomik düzey farklılıkları gibi unsurlar yer almaktadır.
Ekonomik problemler, eşlerin ruhen anlaşamamaları, birbirlerini ihmal etmeleri, gayri ahlaki tutumlar, Karşılıklı hakaretler, şan, şöhret gibi maddi unsurlar da bu sebebin içerisinde yer almaktadır. Ayrıca Türk toplumundaki ataerkil yapı, özellikle erkeğin kadına karşı kaba kuvvet kullanması boşanmanın temel nedenlerin den biri olarak görülmektedir.
Yapılan istatistiklere göre,
Kalkınmış bölgelerdeki boşanma oranı daha fazla, eğitimli kişiler daha fazla boşanıyor, evliliğin ilk beş yılında daha fazla boşanılıyor ayrıca ,Türkiye’de, boşanmanın yaklaşık yarısı, çocuksuz ailelerden oluşmaktadır.
O halde ; çocuk evliliği sürdürmede önemli bir etken midir?
Aile, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen karı-koca, ebeveyn-çocuk ve kardeşler alt sistemlerinden oluşmaktadır. Ailenin çocuk üzerindeki temel işlevleri arasında, çocuğun, fiziksel, sosyal ve duygusal alanlardaki gereksinimlerinin karşılanarak, sağlıklı bir birey olarak yetişmesi yer almaktadır. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkilerinin yanı sıra, ebeveynlerin birbiriyle ilişkilerinin de çocuk üzerindeki etkisi kaçınılmazdır.
Ebeveyn davranışları ve ebeveyn-çocuk ilişkisi, çocuğun kişilik gelişiminde son derece önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle de yaşamın ilk yıllarında anne-babayla olan ilişkinin önemi tartışılmaz..
Boşanması ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir Konuya çocuk açısından bakıldığında, boşanma sürecinin başlaması ıle birlikte, o güne kadar en fazla bağlı olduğu iki kişiye bundan sonra her istediğinde ulaşamayacaktır..Boşanma gibi sarsıcı bu durum sonrasında, çocuğun yeni duruma ve değişen ilişki biçimine uyum sağlaması gerekmektedir.
Çocukların boşanma sonrasında , psikolojik uyum, sosyal ilişkiler, akademik başarı, gibi birçok alanda sorunlar yaşayabildiği görülmektedir.
Çocuk için , boşanma sonrasındaki olası en iyi durum,
-Anne-babanın açıkça birbirlerine düşmanlık göstermedikleri,
-Çocuk için birbirleriyle ilişki kurabildikleri,
-Çocukla ilişkilerini güçlü ve olumlu bir şekilde sürdürebildikleri bir durumdur
Boşanma , her zaman çocuklara kaçınılmaz olarak zarar verecek bir yaşantı olmayabilir.. Çünkü boşanma süreci ve sonrasında eşlerin birbirlerine karşı olan tutumları çocuğun boşanmaya uyumunu etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Ayrıca, eşlerin evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, kendi hayatlarını, kendi aralarındaki ilişkiyi ve çocuklarıyla olan ilişkilerini nasıl sürdürdükleri de çok önemlidir.
Ebeveynler Arasındaki Çatışma ve Boşanmanın Çocuğun Psikolojik Uyumu Üzerindeki Etkileri kaçınılmazdır.
Ebeveynler arası çatışmanın boşanma öncesi ve sonrasında çocuğun uyumunu olumsuz etkilediği belirtilmektedir
Ailedeki alt sistemler arasındaki ilişkilerin sağlıklı olduğu ve yıkıcı çatışmaların olmadığı aile yapısında, çocukların, psikolojik açıdan daha uyumlu olacakları ön görülmektedir .
Mutsuz bir ev ortamının, evlilik uyumsuzluğunun göstergesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan evlilik çatışmasının belirleyicisidir.. Ebeveynler arasındaki evlilik çatışmasının boşanma sonrasında da ebeveynler arası çatışma olarak devam etmesi çocuğun uyumunu etkileyen en önemli etkenlerden biridir.
Çocuğun hayatında ne anne ne de babanın yeri doldurulamaz; Çünkü her iki ebeveynin rolleri birbirinin tamamlayıcısı durumundadır.. Geleneksel olarak iki ebeveynli ve çatışmanın olmadığı bir aile yapısında yetişen çocuğun, boşanma sonrası tek ebeveyn ile yetişen çocuğa göre daha iyi bir ortamda yetişeceği düşünülmektedir... Aynı çatı altında, her iki ebeveyni ile birlikte yaşamanın çocuğa, paylaşma, anlaşma ve uzlaşma gibi sosyal yetenekleri öğrenmesinde yardımcı olduğu ancak, bir ebeveynin çocukla birlikte yaşamaması durumunun, çocuğun sosyalleşmesinde sorunlara yol açabileceği vurgulanmaktadır.
Boşanma sonrasında çocuğun psikolojik uyumunu etkileyen bazı faktörler vardır, .
-Boşanma sonrasında ebeveyn desteği önemlidir.Ebeveyn desteğinin fazla olduğu çocuklarda psikolojik uyumun ve okul başarısının arttığı görülmüştür..
-Ebeveynlerin sert cezalar uyguladığı durumlarda ise, uyumun ve okul başarısının azaldığı belirtilmiştir.
- Ayrıca, Ebeveynlerin çatışmalarında çocuklarının taraf olmasını istediğinde, çocuklarına anlaşmazlık koşulunda kavga etmenin bir yol olduğunu dolaylı yoldan öğretmektedir.
-Çocukların (özellikle de küçük yaştakilerin), ebeveynleri arasındaki çatışmadan kendilerini sorumlu tuttukları da görülmektedir.
-Yapılan araştırmalarda, boşanma sonrası tek ebeveynle yaşayan çocukların, çok çatışmalı evli ebeveynlerle yaşayanlara göre, psikolojik uyum açından daha iyi olduğu bulunmuştur .
-Boşanma sonrasında eski eşlerin, çocuğa destek, velayet ve çocuğu ziyaret konularındaki kronik gerginliklerinin çocuğun iyilik halini olumsuz etkilediği belirtilmektedir.
-Boşanma öncesinde ebeveynleri arasında çatışma olması , çocukları boşanmadan daha fazla olumsuz etkilediği belirtilmektedir.
-Boşanma sonrası çocuğun birlikte yaşadığı ebeveyninden duygusal destek, bilgi ve öğüt alma gereksinimi vardır.. Ancak, bazı ebeveynler boşanma sonrası çocuklarına yardım edemeyecek kadar kendi sorunlarıyla ilgili oldukları için çocuk bu desteği alamamaktadir. Çocuklar ailesinden göremediği desteği arkadaşlarından veya büyük anne büyük baba gibi akrabaların dan beklemektedir.
-Boşanmada velayeti almayan ebeveyn ile çocuğun ilişkisinde her bakımdan azalma yaşayabilmektedir.
-Ayrıca, boşanma sonrasında, genellikle velayet annede olduğundan dolayı babanın evdeki fiziksel yokluğunun kız ve erkek çocukları psikolojik iyilik düzeyi açısından olumsuz etkileyebilmektedir.
-Boşanma sonrasında baba çocuk ilişkisinin kalitesi ile çocuğun düşmanlık (hostilite) duygusu arasında anlamlı ilişki olduğu da düşünülmektedir..
-Anne-babası boşanmış çocuğun genel psikolojik uyumuna olumsuz etki eden en önemli faktör, babanın çocuğu ihmalidir. Boşanmış ailelerde çocuklar, evde olmayan ve ihtiyaç duyduklarında kolaylıkla ulaşamadıkları babalarını doğal olarak ihmal edici olarak algılamaktadır. Böyle bir durumda baba ihmali, çocuğun psikolojik uyumunu kaçınılmaz olarak olumsuz etkilemektedir.
-Ebeveynlerden birinin evden ayrılması, boşanmanın yaşamına ne gibi olumsuzluklar getirebileceğini bilemeyen çocukta, endişe ve kaygıya yol açabilir. Babanın evden gidişi, çocuğun zihninde babanın adeta kaybı olarak algılanabilir. Babanın kaybı ise, varoluş açısından son derece kritik olan güvenli aile ortamının kaybı olarak yorumlanabilir.
Birçok evlilikte, ailenin maddi gelirinin büyük bir kısmı baba tarafından sağlanmaktadır. Boşanma sonrasında babanın sağladığı maddi desteğin azalması, hatta çoğu zaman tamamen ortadan kalkmasıyla birlikte, annenin gelirinde büyük bir azalma görülmektedir. Bu durumda çocuğun bakımını da üstlenmiş olan anne, duygusal sorunların yanı sıra ciddi maddi sorunlarla da yüz yüze kalmaktadır. Bu durumda çocuğun bakımı için eski eşinden çok az destek alabilen veya hiç destek alamayan ebeveynlerin (genellikle anneler) hayatlarını dengede tutmakta zorlandıklarını; bu nedenle de, çocukların uyum problemleri yaşayabildikleri görülmektedir.
Çocukları tarafından en fazla kabul edici olarak algılanan anneler, eşiyle çatışma yaşamayan evli annelerdir. Bunu ikinci sırada eşinden boşanmış ama boşandığı eşiyle çatışma yaşamayan anneler izlemektedir. Bu durum, eşiyle çatışma yaşamadıkça bir annenin evli veya boşanmış oluşunun çocuğunun kabul-red algısında bir farklılık yaratmamaktadır..
Boşanmış annelerin, eski eşleriyle çatışma yaşayıp yaşamadığı, çocuklarına karşı ne kadar kabul edici olup olmayacaklarını pek etkilemezken; evli ailelerde, annenin eşiyle çatışma yaşayıp yaşamadığı, çocuğuna karşı ne kadar kabul edici olup olmayacağını etkilemektedir..
Eşiyle yaşadığı çatışmadan olumsuz etkilenen anne, muhtemelen çocuğuna karşı da, daha olumsuz olacak ve bunun sonucunda çocuğu tarafından daha red edici olarak algılanacaktır.
Özellikle yüksek çatışmalı boşanmalarda, boşanma öncesi ve boşanma sürecindeki eşler arasındaki çatışma çocuk üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır .
Ayrıca, evliliğin bitiş sürecinde, çoğu ebeveynin hissettikleri kırgınlık, öfke, umutsuzluk gibi duygular nedeniyle, kendi dertlerine gömülerek çocuklarının duygu ve ihtiyaçlarıyla fazla ilgilenemedikleri de etkilidir.
Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki,boşanma tek başına çocuk üzerinde olumsuz bir etki yapmamaktadır. Olumsuz etkiye neden olan, daha çok ebeveynler arasındaki çatışma ve olumsuz yaşantılardır.
Çocukların ruhsal gelişimi için en ideal olanın, ebeveynler arasında çatışmanın olmadığı evlilikler ya da çatışmasız boşanmalar dır..Ancak En ideal ortam ise çocukların anne-babası ile aynı çatı altında yaşadığı ve ebeveynleri arasında önemli bir çatışmalı ilişkinin olmadığı bir aile ortamıdır.
Boşanma kararı çocuğa söylenmeli midir?
Çocukların boşanma süreci hakkında açıklamalara ve desteğe çok fazla ihtiyaçları vardır. Birçok anne-baba, yaşananlar ve boşanma konusunda çocuklarına ne şekilde ve ne kadar bilgi vermeleri gerektiğine karar verememektedir. Ancak çocuğun boşanmaya uyumunda, ebeveynleri tarafından verilen bilgi ve desteğin önemli etkisi vardır.
Çocuğun boşanmaya uyumunu arttırmak için, çocukların yaş dönemlerine göre anlayabilecekleri şekilde bilgilendirilmeleri ve ayrılık sürecine hazırlanmaları gerekmektedir.
Ebeveynlik Planı
Boşanma bazen zorunlu olmaktadır. Eşlerin ve çocukların hayat kalitesini artırmak için.. Aile üyelerinin boşanma sürecini ve sonrasını en az zarar ile geçirmelerini sağlamak için bazı yapıcı konulara dikkat etmeleri gereklidir.. Ebeveynler kendi aralarında veya bir uzmanın yardımıyla ebeveynlik planı hazırlamalıdırlar. Ebeveynlik planı çocuğun iyilik hali için her türlü ayrıntıyı kapsamalıdır. Ebeveynlik planındaki hususlar aynı zamanda aile mahkemesi hakimi tarafından da incelenmeli ve onaylanmalıdır. Çocuğun iyilik halinin olması, onun ihmalden, kötü muameleden uzak ve tam güven içerisinde bulunması anlamına gelmektedir.. Ebeveynlik planı ayrılık veya boşanma sonrası ebeveynlerin çocuklarını nasıl büyüteceklerine dair bir çerçeve sunan yazılı bir belgedir. Bir ebeveynlik planında asgari olması gereken ana başlıklar;
Yaşam düzenlemeleri ve ebeveynlik programları, konut değerlendirmeleri, coğrafi değerlendirmeler, ortak şehirden ayrılma durumu, çocukla kişisel görüşme günlerinin düzenlenmesi, çocukla tatil, bayram ve özel günlerin düzenlenmesi, büyük ebeveynler ve geniş aile ile görüşme, sağlık hizmeti, özel ihtiyaçları olan çocuklar (engelli, süreğen hastalığı olan), eğitim, müfredat dışı etkinlikler, din, kültürel etkinlikler, seyahat, ebeveynler arası iletişim, ebeveynlik planında değişiklik yapma, problemlerin çözümü, boşanma uyum programlarına katılım ve diğer ebeveynlik konuları olmalıdır.
Ülkemizde gerek çatışmalı gerekse anlaşmalı boşanmalarda çocukların iyilik hali ile ilgili kararlara çok dikkat edilmemektedir. Boşanma olsa bile ebeveynlik görevlerinin sürdüğü gerçeği göz ardı edilmektedir Ebeveynler arasındaki sürtüşmelerin, mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat, çocukların velayeti konuların daha fazla öne çıktığı görülmektedir.
Kaynaklar
Gregory, N, Ö;(2016) Boşanma mı yoksa Çocuk için Evliliği Sürdürmek mi? Çocuğun Psikolojik Uyumu Açısından Önemli Bir Soru - Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2016; 8(3)
ÖZBEY, Ç., (2004). Çocuk sorunlarına yapıcı çözümler. İstanbul, Türkiye: İnkılap Kitabevi.
PARKINSON, L. (2018). Aile arabuluculuğu. Ankara, Türkiye: Adalet Bakanlığı Basımevi
WOLF, A.E., (2002). Boşanmanız şart mıydı? (E. Aksay, Çev.). İstanbul, Türkiye: Sistem Yayıncılık.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuk İçin Evliliği Sürdürmek mi Gerekiyor?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Çiçek TARLA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Çiçek TARLA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.