2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygu Zeka İlişkisi ve Duygusal Zeka
MAKALE #20449 © Yazan Psk.Nazike MEŞE | Yayın Mart 2019 | 2,623 Okuyucu
Duygu-Zeka ilişkisi ve Duygusal Zeka

IQ sizi okuldan mezun eder, EQ ise hayattan!
EQ(emotional intelligence) duygusal zeka olarak da tanımlanan, sayısal zekanın gölgesinde kalmış, hak etiği değeri ve önemi bir türlü bulamamış zeka türü.
Toplum içinde var olabilmemizin, ilişkilerimizin, düşünme biçimimizin anahtarı bana kalırsa da…

Duygu ve Zeka İlişkisi


Duygu ve zeka arasındaki ilişki bütün insanlık tarihi boyunca tartışılmış felsefi bir konudur ve modern ve klasik olarak iki ayrı başlık olarak incelenebilir.
Klasik yaklaşımda Platon duyguların alt düzeyde ve yönsüz olduklarını ve mantık tarafından yönlendirmelerinin gerekli olduğunu öne sürmüştür. Antik felsefede Stoacılar ise bilge kişinin hiçbir duygu ya da hissin etkisinde kalmayan kişi olduğunu savunmuşlardır. Avrupa’da Skolastik Hıristiyan anlayışının da etkisiyle temel duygular şeytana ait kötü unsurlar olarak görülmüşlerdir ve yedi ölümcül günahın (gurur, açgözlülük, kıskançlık, öfke, şehvet, oburluk, tembellik) yorumlamaları da bu görüşü güçlendirmiştir. Yedi ölümcül günahın karşısındaki yedi erdemin (basiret/sağgörü, umut ve sevgi, ölçülülük, metanet/sebat/tahammül, adalet, inanç, umut, sevgi) içinde inanç, umut ve sevgi gibi duyguya dayanan erdemler olsa da gene de duygular pek çok zaman kötülüğe ve yıkıma giden yolda birer kilometre taşı olarak görülmektedir.
Descartes’ın dönemine gelindiğinde akılcılık yaklaşımının sistematik bir biçimde ifade edildiğini görürüz. ‘’Cogito ergo sum’’ (Düşünüyorum, öyleyse varım). Aklın kaynağını oluşturan zihinle, duyguların kaynağını oluşturan vücut bir uçurumla ayrılmaktadır. Kısaca duyguları kontrol edilmesi gereken ilkel unsurlar olarak tanımlamıştır.
Tüm bu düşüncelerin etkisiyle de pek çok insan akılcılığın egemenliğini ve duyguların sahip olduğu güçsüz konumu zaman içerisinde sorgulanmaya gerek bile duyulmayan salt gerçekler olarak kabul etmişlerdir.


‘’Yüksek kolektif entelektüel bir seviye ye ulaşmanın tek yolu sosyal uyumdam geçer.’’
-Daniel Goleman

Modern yaklaşımlarla birlikte ise aklın duygulara mutlak egemenliği paradigması sorgulanmaya başlanmış, beyin araştırmaları alanındaki gelişmeler akıl duygu ilişkisi konusuna yeni bakış açıları getirmiştir. Nöroloji Profesörü Damasio (1999) Descartes döneminden beri süregelen akıl-duygu bölünmüşlüğünün ve aklın mutlak egemenliğine ‘Descartes’ın Yanılgıları’’ adlı eserinde karşı çıkmıştır.


‘’… İnsanlığın doğuşundan çok önceleri varlıklar yine varlıktı. Evrimin bir noktasında temel bir bilinçlilik başladı. Bu temel bilinçlilikle basit bir zihin oluştu. Zihnin daha karmaşıklaşmasıyla, düşünme, daha da sonraları iletişim kurmak ve düşünceleri daha iyi örgütlemek için dilin kullanılması olasılığı belirdi. Demek ki o zamanlar insan, önce varoluyor, sonra düşünüyoruz. Düşünme, varoluşun yapıları ve işleyişi sayesinde olabildiği için, önce varolur, sonra düşünürüz ve ancak varolduğumuz kadar düşünürüz.’’(Damasio,1999,syf.274)


İnsanlık tarihini kapsayan 6 milyon yıllık dönem incelendiğinde modern insan olan ve tam akılcılığı sağlayan prefrontal cortex’e sahip sapiens’in 150,000 yıl önce geliştiği görülür. Bu durumda insanları insan yapan olgu önceden varolan bir duygusal tabanın üzer,ne akılcı bir zekanın eklenmedir. Süreç incelendiğinde çok daha eski evrimleşmiş bir süreç olan duygusallığın hem zaman hem de etki açısından akılcılığın yerini alma eğilimi olduğu görülmektedir(Massey,2002).

Sonuç olarak insanın düşünceleri ve duyguları birbirinden ayrılmaz bir bütündür (Goleman, 2001, Segal, 1997, Graves, 1999, Carney 1999, Jones, 2000) ve ikisinin arasında temel bir zıtlaşma yoktur (Frijda, 1998).


Duygular gerek gündelik gerekse örgütsel yaşamın ayrılmaz unsurlarıdır. Özellikle çağdaş yaşamın gerekleri insanların duygusal altyapılarını zorlayarak duygularını anlamaları her zamankinden daha fazla gerekli kılmaktadır. Bu doğrultuda günümüzde duygusal zekanın en az bilişsel zeka kadar önemli bir zeka türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Aristo’nun sözüyle noktalamak gerekirse (Goleman,2001); ‘’Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir’’

KAYNAKÇA
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 6, Sayı:3, 2004
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Duygu Zeka İlişkisi ve Duygusal Zeka" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nazike MEŞE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nazike MEŞE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Nazike MEŞE'nin Yazıları
► Duygusal Zeka Psk.Bahar ERDEN
► Duygusal Zeka Nedir? Psk.Gözde EMİK AKSOY
► Bizim Zamanımızda Duygusal Zeka mı Vardı? Psk.Dnş.Tuğçe ALTUNBAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'Duygu Zeka İlişkisi ve Duygusal Zeka' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Depresyon Haziran 2019
◊ Psikoterapi Nedir? Haziran 2019
◊ Çift Aile Terapisi Nedir? Haziran 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:54
Top